loading
close
SON DAKİKALAR

'Başbakan'ın bize hediyesi gaz bombası'

'Başbakan'ın bize hediyesi gaz bombası'
Tarih: 03.11.2012 - 18:00
Kategori: Sağlık, Yaşam

Galatasaray Meydanı’nda 397. Kez bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları 53. gününde olan cezaevlerinde ki açlık grevlerine dikkat çekti...

Cumartesi anneleri Galatasaray Meydanı’ndaki 397. buluşmalarında 27 Ekim 1995 tarihinde Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine bağlı Ağaçlı (Aylava) köyüne Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutası tarafından düzenlenen operasyonda askerler tarafından gözaltına alınıp kaybedilen Abdülkerim Yurtseven (73), Mikdat Özeken (18) ve Münür Sarıtaş'ın (13) akıbiyetini sordu.

Cumartesi Anneleri/İnsanları ayrıca Başbakanın Almanya'da açlık grevleri hakkında yaptığı konuşmaya da tepki gösterdi.


“Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş,  askerler tarafından gözaltına alınarak askeri bir araçla Yüksekova ilçe Jandarma Tabur’una götürüldü. Bu tarihten sonra kendilerinden bir daha haber alınamadı. Ailelerin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı. 3 köylü için tüm resmi kurumlar "gözaltına alınmamışlardır" dedi.

Korucular, verdikleri ifadede "Askerlerle beraber 3 kişiyi tabura götürüp bıraktık ondan sonra biz çıktık" dedi.

Olayın yaşandığı dönemde taburda bulunan Erhan isimli asker Binbaşı Emin Yurdakul'un, Sarıtaş ve Özeken'in serbest bırakılmasına, 'Abdülkerim Yurtseven'in öldürüldüğü ispatlanır' diyerek karşı çıktığını ve bu kişilerin sağ bırakılmasına itiraz ettiğini söyledi.

Köylülerin sorgusuna katılan itirafçı Kahraman Bilgiç; "Münür Sarıtaş ve Mikdat Özeken taburun içinde kazılan bir çukura bırakılarak tarandı. Sorgu sırasında yapılan işkencede ölen Abdülkerim Yurtseven de getirilip o çukura atıldı." dedi.

Onların öldürüldüğüne yönelik itiraflar olmasına rağmen sorumlular hakkında açılan davalar beraatle sonuçlandı. Yapılan temyiz başvurusu, Yargıtay tarafından reddedildi.

AiHM'e taşınan ve 2003 yılında sonuçlanan davada Türk hükümeti, suçu kabul ederek tazminat ödedi. Ancak sorumlular yine yargılanmadı.”


''Bizi bitiremeyecekler''

Bu haftaki buluşmada ilk sözü alan Kasım Alpsoy’un eşi Kürtçe bir konuşma yaptı. Konuşmasında cezaevinde bulunan kızıyla görüşemediğini dile getirerek, Başbakan Erdoğan’ın gözlerinin içine baka baka yalan söylediğini, sorunu çözeceğim dediği halde 10 yıldır bir şey yapılmadığını, faillerinin bulunana kadar kendilerini bitiremeyeceklerini vurguladı.

Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, “Başbakanın görev yaptığı süre boyunca sokak ortasında çocuklar vuruldu. Gazeteciler, Avukatlar cezaevine atıldı.  Sendikalı olan işçiler işlerinden atıldı’’ diyerek,  cezaevlerindeki açlık grevlerini işaret ederek, vicdanlı olan herkesin bu acıları hissetmesi ve duyarlı olması gerektiğini belirtti.

''Nereye kadar gidecek''

1996 yılında gözaltında kaybedilen Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya bayramda atılan gaz bombası göstererek, ‘’Başbakanın bize bayram hediyesi. Nereye kadar gidecek. Baskı ve zulümle susturamayacaksınız’’ dedi.

Bayramda gaz bombası atılır mı? Diye soran Kaya, haklarının peşinde olduklarını, faillerinin bulunacağı güne kadar davalarına devam edeceklerini söyledi.

1995 yılında kaybedilen Abdulkerim Yurtseven’in torunu Ayşe Yurtseven, tüm yetkililere başvurduklarını söyleyerek, yardım edecekleri halde kendilerini tehdit ettiklerini belirterek, ‘’Dedemizin bir mezarı yok. 73 yaşındaki dedem size ne yaptı? Biz size ne yaptık?  Niye bizi görmezden geliyorsunuz‘’ diye sordu.

Tek suçları kürt olan kayıplarının takipçileri olacaklarını,  meşru haklarından vazgeçmeyeceklerini söyledi.

Grup adına basın açıklamasını okuyan Başak Can, İsimleri belli olan faillere dokunmadığını, kayıplarımız karşısında sürdürdüğü evrensel hukuku tanımayan yaklaşımı, bugün de açlık grevindeki genç insanlara karşı sürdüğünü belirterek açlık grevlerine dikkat çekti.

Başbakanın, yüzlerce genç insanın yaşamını kaybetme tehdidi altında olduğu açlık grevleri için darbeci generallerle aynı dili kullandığını,  temel insanlık hakları için ölümden başka yol bulamayan gençleri şov yapmakla itham ettiğini,  Türkiye'de açlık grevinin söz konusu olmadığını, grevcilerin yiyip içtiklerini söylediğini hatırlatan Can, Açlık grevlerinin sonlandırmanın tek yolunun diyalog olduğunu,  Başbakanın gençlerin ölme kararlılığını artırıcı açıklamalarla suç işlediğini, cezaevindeki diğer gençleri de ölümü seçmeleri için tahrik ettiğini vurguladı.

Başbakan'ı evrensel hukukun gereğini yerine getirmeye; grevcilerin temel insan hakları kapsamındaki talepleri için adım atmaya çağırıyor, kendisine cezaevlerindeki gençlerin yaşamından birinci dereceden sorumlu olduğunu hatırlatıyoruz.” diyen Can, Kayıpları için insan onuruna yaraşır bir son, bu toprağın bütün evlatları için insan onuruna yaraşır bir yaşam taleplerini buradan bir kez daha dillendirdiklerinin altını çizdi.

Cumartesi Anneleri, bir sonraki buluşmalarına kadar, açlık grevleriyle ilgili çözüm için adım atılmış olması dileğinde bulundu.


Vişne Haber Ajansı/Rojda Duygu Yeşilgöz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları