Bülent Tezcan: ''Güdümlü yargı hesaplaşma peşindedir''

Tezcan, EÜ'de emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Esat Renan Pekünlü’ye türbanlı öğrenci hakkında tutanak tuttuğu için verilen hapis cezasının onanması üzerine açıklama yaptı...

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, Ege Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Esat Renan Pekünlü’ye türbanlı öğrenci hakkında tutanak tuttuğu için verilen hapis cezasının Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından da onanması üzerine bir yazılı açıklama yaptı. Tezcan’ın açıklaması şöyle:

“Yargı üzerinden türban hesaplaşması yürütülüyor''

Ege Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Esat Renan Pekünlü’ye türbanlı öğrenci hakkında tutanak tuttuğu için verilen hapis cezası Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından da onandı.

Yargıdaki kadrolaşma türban üzerinden intikam alma peşine düşmüştür.

Türkiye’de uzun zamandan bu yana Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve diğer yargı kararlarında üniversitelere türbanla girilemeyeceğine ilişkin kararlar verilmiş ve bu yönde bir hukuk oluşmuştur. Bu uygulamanın doğruluğu veya yanlışlığı ayrı bir tartışma konusu yapılabilir. Ancak oluşmuş bu hukuka uygun olarak tutanak tutan öğretim üyesini hapis cezasıyla cezalandırmak, intikam ve korku hukuku yaratmaktan başka bir anlam taşımaz.

Ceza hukuku tarihinde görülmemiş bir olayla karşı karşıyayız. Mahkeme kararlarına uygun olarak tutanak tutan öğretim üyesi hapis cezasıyla cezalandırılmıştır.

Son yıllarda yargıdaki kadrolaşma hepimizin malumudur. Türban tartışmasına ceza mahkemesi ve Yargıtay’ın bu şekilde girmesi açıkça ceza hukukunun geçmişe dönük bir intikam aracı olarak kullanılması anlamına gelmektedir.

Renan Pekünlü’nün tutanak tutmasına dayanak olan kararlar da bir yargı kararıdır. Yargıda ortaya çıkan kadrolaşma sonucu yeni yapı Renan Pekünlü üzerinden önceki anlayış ve uygulama ile mücadele etmektedir. Bunu yaparken ceza hukukunu hesaplaşma, yıldırma, gözdağı verme aracı olarak kullanmaktadır.

Yargıtay kararı türban üzerinden yeni bir tartışma açma ve gerilim yaratma potansiyeline sahiptir. Çözüme değil yeni bir çatışmaya kapı açmaktadır. Yargıda oluşan yeni güç dengelerine dayalı bir “devri sabık” yaratma izleri taşımaktadır.

Siyasetin açık etkisi altında verilmiş, hukukun evrensel ilkelerine aykırı bu karardan derhal dönülmeli, bu uygulama yerleşik hale getirilmemelidir”