loading
close
SON DAKİKALAR

''CHP demagojilerle ilerliyor''

''CHP demagojilerle ilerliyor''
Tarih: 12.10.2012 - 17:21
Kategori: Söyleşi

Yeni Türkü'nün solisti Derya Köroğlu'dan ilginç röportaj...

Hiç kuşkusuz bu yılın büyük heyecanla karşılanan albümlerinden biri Yeni Türkü'den geldi. Yıllara meydan okuyan grup "Şimdi ve Sonra" albümüyle sevenlerini selamlarken son konserlerinden birisini de Jurassic Land'de verdi.

Ben de oradaydım. Türkiyenin ilk temalı parkı Jurassic Land, dört yanı dinazorlarla dolu heyecan verici bir yerdi. Konserden hemen önce Derya Köroğlu ile sohbet ettik. "Buğdayın Türküsü"nden, sıcak Türkiye gündemine, eskimeyen şarkılarından, üniversite öğrencilerine, günümüz müziğinden Neşat Ertaş'a kadar birçok şeyi konuştuk. Derya Köroğlu, Murathan Mungan'ın geçtiğimiz aylarda kendisiyle sevgili olmadıklarını açıklamasıyla ilgili de samimi itiraflarda bulundu. Biz Derya abiyle sohbet ederken Timur, Serdar, Furkan, Erkin, Sezer ve Bahadır da arka tarafta tek kale maç yapıyorlardı. Pek de şaşırmadım. Yeni Türkü'nün hiç eskimemesinde bu deli dostluğun da payı büyük bana kalırsa.

Konserde "(Fırtına) ...geçse de yolumuz bozkırlardan, denizlere çıkar sokaklar..." şarkısı hep bir ağızdan söylenirken, karşımızdaki dinazorlar bıyık altından gülümsüyorlardı. Belki de bana öyle geldi... Ama denizlere çıkacağımıza hepimiz inanıyorduk, o ayrı. 12 Eylül'ü Buğdayın Türküsü'yle anlatan Yeni Türkü, Habertürk.com'a anlattı...

Can Dündar'ın Yeni Türkü'yü anlattığı "Buğdayın Türküsü" belgeselinin prömiyeri Altın Koza'da yapıldı. Belgeseli beğendiniz mi?

Belgesel diye geçiyor ama "tanıklıklar" diye düzeltmek lazım. Çoğunlukla bizimle, o dönemde Yeni Türkü olgusuyla yakından ilgili olan arkadaşların hatırladıklarını anlatan "tanıklıklar" aslında. ‘Belgesel’ bence gayet iyi olmuş. İzlerken eski günlere gittik, komikti de biraz.

12 Eylül'ü ne kadar yansıtıyor?

Orada, o dönemde ne yaşadıysak onun tanıklığını, nelere katlanmak zorunda kaldığımızı hiç olmazsa biraz anlatabilmişiz.

Albümünüz toplanmıştı...

Tabii, biz hemen 12 Eylül öncesinde başlamıştık albüm çalışmalarına. Sokaklarda gidip gelirken yaşadıklarımızı da anlatmışız. Şimdi komik geliyor ama o zaman zorlu yollardı.

"Matem tutmayı isteyen bir toplumuz"

Altın Koza’daki söyleşinizden sonra yapacağınız konser şehit haberlerinden dolayı iptal edildi. Konserlerin iptal edilmesi doğru bir karar mı?

O konser için doğru değildi. Şöyle bir genel algı var; şehitler varken eğlenmemeliyiz. Matem tutmayı seven bir toplumuz genel olarak. Hayatı durdurmak mümkün değil. Müzik sadece sıradan bir eğlence aracı olarak görülüyor. Sanatçılar da damgalanmaktan korkuyorlar fakat bu iptal kararını biz almadık. Panel devam ederken konser iptal edilmiş. Bütün konserleri iptal ettik diye açıklamışlar, bunun üstüne bizim yapabileceğimiz bir şey yoktu. Biz konser için kalktık, festival yetkililerinden biri ‘Yapamazsınız, biz iptal olduğunu ilan ettik’ dedi. Konser için gelenler çok ciddi protesto ettiler. Yeni Türkü çalmayacaksa kim çalacak.

Sizin politik bir duruşunuz var sonuçta...

Öyle bir anlamı da vardı, "Buğdayın Türküsü” albümünden bahsediyoruz sonuçta. Organizasyondakiler geri adım atmadılar. Fakat başka bir zamanda konseri tekrarlama sözü aldık.

Yeni Türkü'nün politik duruşunda bir yumuşama var mı?

Türkiye çok hızla değişiyor, dünya da değişti. Bizim böyle bir duruş değişimimiz olduğu söylenemez.

"ÜNİVERSİTELER ŞENLİKLERİ TİCARET HALİNE GETİRDİ"

Eskiden politik üniversite öğrencilerinin grubuydunuz ama…

Belki de öğrencilerin kendi önüne koydukları sorunlar değişti. Üniversitelerde daha çok pop konserleri oluyor bahar şenliklerinde. Bunu da üniversiteler ticaret haline getirdi. Öğrencilerin burada rolü yok yanılmıyorsam. Üniversiteler sponsorlarla, reklamlarla bunu para kazanma yolu olarak gördüler. Eskiden rektörlükler kendileri bir bütçe açarlardı. Öğrencilere hangi şarkıcıyı istedikleri sorulurdu. Bu arada artık rektörleri de cumhurbaşkanı atıyor biliyorsunuz. Bu atamalara da dikkat etmek gerekiyor. Üniversitelerin yönetimi çok ciddi bir şekilde değişti. Birçok değerli insan, profesör, öğretim üyesi içeri atıldı, haklarında kovuşturmalar yapıldı ve onların hepsi yönetimden diskalifiye edildi. Bunların hepsi etkiliyor ister istemez. Ben öğrencilerin tutumuyla ya da bizim duruşumuzla alakalı olduğunu düşünmüyorum açıkçası.

13 yıl ara verdiniz albüme… Unutulmaktan korkmadınız mı?

Demek ki korkmadık. Ama bu arada çok konser verdik.

Şarkılarınız yenilenmedi ama?

İnsanlarda özellikle eski şarkıların klasikleşmiş bir yeri var. Zaten ne kadar yeni parça yapsak eskiler hep isteniyor.

"Özgürlüğü kısıtlanmış bir toplumda yaşıyoruz"

Türkiye'nin bugünlerdeki politik gündemini nasıl buluyorsunuz?

Türkiye'nin gündemi hep çok kalabalık. Giderek artan terörle birlikte çekilmez bir hal almıştı. Şimdi bir de savaş haberleriyle iyice endişe verici sınırlarda yaşıyoruz. Artık haberleri dinlemek bile istemiyorsunuz. "Bugün kötü ne olacak" endişesiyle uyanıyoruz. Doğrusu hepimizin moralini bozan bir gündem var.

Kötü haberlere alışıyor muyuz?

Tabii üst üste olunca bir kanıksama durumu da söz konusu. Türk halkının tepkisi de öyle hiç açık olmaz. Ne bileyim; sokaklara düşmez, toplu gösteriler zaten yasaktır. Çok bastırılmış, özgürlüğü kısıtlanmış bir toplumda yaşadığımız için tepkilerin gösteriliş tarzı da hep değişik olmuştur Türkiye'de. Ama artık insanların da sabrı tükenmeye başladı, herkes bir çözüm bekliyor.

"Yerel yönetimlerde özerkliklerin olması çok önemlidir"

Bu çözüm sizce nasıl olmalı? Kürtlerin özerkliğinde hangi noktaya kadar gidilmeli?

Belediye kapsamında özerliklerin olması bence çok önemli. Mesela Almanya da bir federal devlet. Biz çok korkuyoruz ve büyütüyoruz bazı şeyleri. Özellikle yerel yönetimlerde özerklik olması gereklidir ve önemlidir. Bence bu çözüme doğru gidecek önemli bir adımdır.

Türkiye'nin bugünkü adımları nasıl sizce? Ne tür bir dönüşümün içindeyiz?

Şu andaki dönüşüm çok yönlü. Eski değerlerle bir hesaplaşma var. Nereye doğru gideceği belli olmayan yönelimler var işin doğrusu. Her zaman bir demokrasi lafı ediyoruz. Ama bazı şeyler adaletsiz olmaz. Mesela barış adaletsiz olmaz, demokrasi de adaletsiz olmaz. Demokrasi var deniyor ama herkes istediğini söyleyemiyor.

"CHP demagojilerle ilerliyor"

CHP'yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

CHP muhalefette çok yetersiz. Çok daha sistematik, çok daha can alıcı sorunlara eğilmesi gerekirken günlük mücadeleler ve demogojiler halinde gidiyor. Kesinlikle çözüm odaklı değil.

"Günümüzün şarkı sözleri pespaye"

Biraz daha müzikle devam edelim. Bugünün müziğini nasıl buluyorsunuz?

Bir yandan küçümsenen bir “pop”çu imajı var ama bir yandan da herkes bu şarkıları dinliyor. Tıpkı bir zamanlar herkesin görünüşte arabeski küçümseyip, gizliden dinlediği gibi. Şimdi radyoların çoğu yine pop çalıyor. Şarkılar çıkıyor ve hemen unutuluyor. Mesela biz radyo dünyasında çok fazla yer alamıyoruz. Hakikaten bambaşka bir pop dünyası var artık. Arabesk de eskisi kadar yoğun değil. Pop her şeyi içine aldı. Rock da poplaştı. Demek ki ana akım pop gibi bir tür var müzikte ama oradan da parlak bir şey çıkmıyor.

Şarkı sözleriyle mi alakalı bu?

Bir kere artık sözler pespaye. “Kafiye olsun” bile değil yani. Aklına düşen kelimeleri söylüyorlar. Oradan bir kelime buradan başka bir kelime alınmış, anlamsız cümleler çıkıyor.

"Ceceli çok iyi bir müzisyen"

Müzikler nasıl sizce?

90’ların pop müzikleri çok güzelmiş meğerse. Bugünün pop müziği onlardan çok daha düşük düzeyde bence. Çok nadir güzel şeyler çıkıyor. İyi müzisyenler var elbette. Mesela Ceceli çok iyi bir müzisyen, düzenlemeleri oldukça başarılı. Böyle örnekler de var ama çoğu kötü.

Şarkılarınızın popçular tarafından yorumlanmasını ister misiniz?

Çok sıcak bakmıyorum.

Özge Fışkın’ın “Yağmurun Elleri” yorumunu nasıl buldunuz peki?

Özge Fışkın hem sanatçı olarak mütevazı hem de sanatını büyük bir başarıyla icra ediyor. Bir de o daha çok rock müzik yapıyor. Ayrıca “Yağmurun Elleri”ni Demir Demirkan’la düzenleyip kaydetmişler, ardından bana gönderdi. Ben de çok sevdim. Dolasıyla izin verdim. Ama o çok özel bir durumdu.

Tekrardan dizi müziği yapmayı düşünüyor musunuz?

Yakın geçmişte çok daha fazla dizi müziği yapıyorduk ama azaldı şimdilerde. Arada yaptık ama çok ön plana çıkmadı. Bazıları üç-dört bölüm sonra unutuldu, bir daha da girmek istemedik bu işe. Albüm çalışmaları da yoğunlaşınca uğraşmadık.

Dizilerin etkisi var mı bunda?

Tabii bütün tekliflere de olumlu cevap vermiyoruz. Dizilerde, dizi müziklerinde bir seri üretim hali var çünkü. Kanallar da çok fazla şeye karışıyorlar. Müziklerin nerede olması gerektiğine de kanallar karar veriyor, böyle bir şeyle ben çatışıyorum. Kanallarla savaşmak gerekiyor.

"Homofobik bir insan değilim"

Albümün içeriğinden bahsedelim biraz da. Can Yücel'in ve Yılmaz Erdoğan’ın şiirlerini bestelediniz. Murathan Mungan’ın imzası neden yok bu albümde?

Murathan Mungan artık çok yoğun olarak kendi çalışmalarıyla ilgileniyor. Bu sürece dahil olamayacağını söyledi, yani başka bir sebebi yok.

Kendisinin Haziran ayında bloğunda yaptığı bir açıklama vardı. Onu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yazıyı yayınlamadan önce bu konuyu benimle konuşmuştu. Yazısında da belirttiği gibi homofobik bir insan değilim. Suçum bu!

Böyle bir açıklamaya gerek var mıydı?

İnsanlar büyük bir pervasızlıkla, özellikle sosyal medyada “nick-name”lerin arkasına sığınarak her şeyi söyler oldular. Gerçi bu eskiden gelen bir dedikodudur. Durum gittikçe çirkinleştiği için bunlara bir cevap vermek gerekiyordu.

Etkisi oldu mu peki?

Bilmiyorum, biraz etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu da “demek ki böyleymiş” diyenlerin daha çok olduğunu zannediyorum. Elbette bildiğini okuyan da çoktur. Dedikodunun gücü gerçeklerden daha fazla! Tecrübelerime dayanarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Murathan Mungan bu gelişmelerden dolayı albümünüze şiir vermek istememiş olabilir mi?

Yok yok, hiç ilgisi yok.

"Neşet Ertaş ne kadar büyük bir insanmış ki herkesi 'oynattı' "

Neşat Ertaş’ın ölüm haberi size ne hissettirdi?

Daha önce hasta olduğunu biliyorduk ama öldüğünü öğrenmek beni çok sarstı. Neşet Ertaş’ın hayatımda çok önemli bir yeri vardı. Saz çalmaya onun sayesinde başladım. O zamanlar gitar ve davul çalan, sadece rock müzik dinleyen biriydim ama Neşet Ertaş’ın müziğinde, söyleyişinde, ruhunda nasıl bir sihir varsa beni çok etkiledi. Bu sayede gittim bağlama aldım, öğrenmeye başladım. "Buğday’ın Türküsü" albümünde bağlama çalmam onun sayesindedir.

Neşet Ertaş’ın şarkısını yorumlamayı düşündünüz mü?

Bize ihtiyacı yok diye düşünüyorum, kimseye ihtiyacı yok belki de. Ama mesela Jülide Özçelik’in "Yalan Dünya" yorumu çok başarılı.

Nasıl biriydi size göre?

Neşet Ertaş, Pir Sultan Abdal’ların geleneğinden gelen son abdal. Onun dünyaya bakışı anlatılamaz. Yerine birisi de gelmez artık. Bunu bilmek de insanın yüreğini parçalıyor. Son abdal olduğunu söylemek de çok ağır bir şey. Bu "yalan dünya" onu da aldı.

Ayrıca herkes Neşet Ertaş’ı birden çok sahiplendi. Hatta başbakan bile tabutunu taşıdı. Neşet Ertaş, bir Alevi, bir Bektaşi, bir Abdal. O bu dünyada hep aşağılanmış. Ona böyle saygı duyuluyorsa Alevilere, onların cem evlerine, inançlarına da saygı duyulmalı! Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün! Kendi inancına saygı duyulmasını istiyorsan, sen de onların inancına saygı duymak zorundasın. Bu insanları anlamıyorum ben.

Gösteriş gibi mi oldu biraz?

Ben eskiden beri bu cenaze törenlerinde gösteriş hissetmişimdir ama bu denlisini görmemiştim. Neşat Ertaş ne kadar büyük bir insanmış ki herkesi "oynattı”.

Cansu Canseven-Habertürk

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları