loading
close
SON DAKİKALAR

CHP Sözcüsü Öztrak: Erdoğan haddini bilse çıkıp da 'ekonominin kitabını yazdık' diyemezdi, milletin yaşadığı dramların farkına varırdı

CHP Sözcüsü Öztrak: Erdoğan haddini bilse çıkıp da 'ekonominin kitabını yazdık' diyemezdi, milletin yaşadığı dramların farkına varırdı
Tarih: 15.11.2021 - 15:00
Kategori: Siyaset

CHP Sözcüsü Öztrak, Erdoğan’ın “Ekonominin kitabını yazdık” sözlerine yanıt vererek, Erdoğan’ın yazdığı kitapta milyonlarca işsiz, yoksulluk, hayat pahalılığı altında ezilen millet, artan borçlar, düşen gelirler, buharlaşan 128 milyar dolar ve tutturulamayan hedefler olduğunu söyledi....

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak MYK gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Erdoğan’ın yazdığı kitabın “ucubeliğin kitabı” olduğunu söyleyen Öztrak, “Erdoğan kendisine ekonomist diyor. Ama milletimiz, Erdoğan’ın ekonomi diplomasını da görmek istiyor. Millet haksız mı? Elbette değil. Çünkü bu berbat kitabı yazsa yazsa ancak ‘çakma ekonomist’ yazar” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de MYK gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

Merkez Yönetim Kurulu toplantımız bitti. Toplantımızın gündeminde;  hükümetin milli paramızı pul eden yanlış politikaları ve çakma ekonomistin, milletimizin cüzdanını da, tenceresini de boşaltan hataları vardı. Hızla artan hayat pahalılığı, emeklimizin, işçimizin, memurumuzun, küçük esnafımızın içine sürüklendiği durum, kurulumuzun en önemli gündem maddesiydi.

SARAY MİLLETİN PERİŞAN HALİYLE ALAY EDİYOR

Erdoğan Şahsım Yönetimi, ekonomide büyük ve yapışkan bir krize neden oldu. Erdoğan Şahsım Rejiminin devlette sebep olduğu yönetim krizi ise, diğer tüm krizleri besleyip, büyütüyor. Türkiye’miz yönetilmiyor. Her alanda savruluyor. Ama görünen o ki, ülkeyi yönetenler sebep oldukları bu büyük buhranın, farkında dahi değiller. 1 Dolar, 10 lirayı geçti, Sarayda oturan kibir abidesi, “Ekonominin kitabını yazmaktan” bahsediyor. Adeta milletin perişan haliyle alay ediyor. Toplantımızda hem ekonomik krizi, hem de devlet yönetimindeki krizi aşmak için, neler yapılabileceğini de ele aldık.

YARIN SÇEİM VARMIŞ GİBİ ÇALIŞIYORUZ

CHP yarın seçim varmış gibi çalışıyor. Sayın Genel Başkanımız, parti yöneticilerimiz her gün sahada, milletvekillerimiz yurdun dört bir yanında, örgütlerimiz milletimizin arasında, dertleri dinliyor, milletin sıkıntılarını paylaşıyor. Belediyelerimiz hemşerilerinin dertlerine, karakışta derman olmak için, destek programları planlıyor, uyguluyor. Çok yaklaşan sandığa ulaşana, sandık açılıp son oy sayılana, seçim sonuçları millete ilan edilene kadar, hiç durmadan çalışmaya devam edeceğiz. Sonrasında da bu ucube şahsım rejiminin ekonomide, devlet yönetiminde, demokraside milletimize ödettiği bedellerin telafisi için, büyük bir mücadeleye başlayacağız.

KKTC’NİN KURULUŞUNUN 38. YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN

Bugün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 38. yıl dönümü. KKTC’nin 38. yaşını kutluyoruz. Başta Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş olmak üzere, Kıbrıs davasına ömrünü adayan büyük kahramanları, “Kıbrıs Fatihi” Karaoğlan Bülent Ecevit’i ve dönemin Başbakan Yardımcısı Sayın Erbakan’ı, rahmetle, saygıyla, minnetle anıyoruz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla, KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin kazanılmış haklarını koruma ve iki toplumun siyasal eşitliğini sağlama hedeflerinin takipçisi olacağız. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gücünü artıracak ve Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının adil bölüşümünü sağlayacak politikaların da destekleyicisi ve uygulayıcısı olacağız.

KİŞİNİN KENDİSİNİ BİLMESİ EN TEMEL ERDEMDİR

Büyük halk ozanımız Yunus Emre; “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır?” diyor. İnsan önce kendini bilecek. Kendini bilmezse, ne kadar okursa okusun, boş. Erdoğan kitap okumakla arasının hoş olmadığını hep söylüyor. Ama bu eksiklik, Erdoğan’ın en azından “kendini bilmesine” de mani değil. Ne de olsa kişinin kendini bilmesi en temel erdemdir. Ne diyor atalarımız, “İslam’ın şartı beş ise, altıncısı da haddini bilmektir.” Erdoğan bunu bilse, çıkıp da “Biz ekonominin kitabını yazdık” demezdi. Diyemezdi.

O KİTABIN SAYFALARINDA MİLLETİN ÇEKTİĞİ ACILAR VAR

Yazdığını iddia ettiği o kitabın sayfalarında, milletimizin çektiği acıların, yaşadığı dramların farkına varırdı. Utanır, “bu kitabı ben yazdım” diye böbürlenmezdi. Erdoğan’ın yazdım diyerek böbürlendiği kitapta; Adana’da 8 aydır kirasını ödeyemediği evde,  iki çocuğunu ısıtmak için saç kurutma makinesini açıp, yan odada hayatına son veren, 26 yaşındaki ev kadını Emine Akçay var. Kitapta yine Kocaeli’nde oğluna istediği okul pantolonunu alamadığı için, bunalıma giren sonra da yaşamına son veren, işçi İsmail Devrim var.  İzmir Torbalı’da tarım kredi borçlarını ödeyemediği için, cinnet getirip yaşamına son veren, geride üç evladını yetim bırakan, çiftçi Basri Yıldırım var. Osmaniye’de pandemide işsiz kalan, geçim sıkıntısı nedeniyle düştüğü bunalımdan çıkamayıp, yaşamına kıyan, gencecik müzisyen Yusuf Karayiğit var. Ve Yusuf gibi, salgında doğru düzgün destek almadığı için, çaresizlikten yaşamına kıyan, 101 müzisyenimiz var. Malatya’da atanamadığı için inşaatlarda çalışan, elektriğe kapılarak hayata veda eden, ölmeden önce de, Erdoğan ve şürekâsına hakkını helal etmeyen, 23 yaşındaki beden öğretmeni Fedai Altun var. Erdoğan’ın yazdığı bu kitapta, çöp konteynırlarından, pazar atıklarından rızkını çıkarmaya çalışan, on binlerce insanımızın dramı var. Bunlar, Erdoğan’ın yazdım dediği kitaptan, insan manzaralarının sadece bir kısmı.

YAZDIM DEDİĞİ KİTAPTA 18 MİLYON YOKSUL VAR

Erdoğan’ın kitabını yazdım dediği ekonomide; 17 milyon 921 bin yoksul var. Sofrasına iki günde bir, bir et, balık veya tavuk yemeğini koyamayan; 30 milyon 538 bin yurttaşımız var. Borç taksitlerinden bunalan, 42 milyon vatandaşımız var. Yılda bir hafta tatil yapacak parası olmayan, 48 milyon 550 bin insanımız var. Erdoğan’ın yazdığı kitapta; yüzde 20’ye dayanan Tüketici Enflasyonu var. Yüzde 46’yı aşan Üretici Enflasyonu var. Bir yılda; yüzde 124 zam gören karnabahar var, yüzde 70 zam gören patates var, yüzde 68 zam gören tavuk eti var. Yüzde 62 zam gören domates var. Erdoğan’ın yazdığı bu kitapta, mutfaklardan gelen boş tencerelerin sesleri var. Erdoğan’ın kitabını yazdım dediği ekonomide; Türkiye’yi nasıl dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ülkeler liginde, 12’nciliğe çıkardığı var.

ERDOĞAN’IN KİTABINDA ULAŞILAMAYAN HEDEFLER VAR

Erdoğan’ın yazdığı kitapta, “2023’de Türkiye’yi dünyanın en güçlü 10 ekonomisinden biri yapacağız” deyip, yola çıktıktan sonra 10 yıl içinde, hem de 2023’e iki yıl kala, Türkiye’yi en güçlü 20 ekonomi liginden nasıl düşürdüğü var. Erdoğan’ın kitabında, seçim beyannamelerine, Devletin Kalkınma Planlarına yazdığı, mili gelir, fert başına gelir, ihracat hedeflerinin yarısına bile ulaşamayacağı var. İşsizlik hedefinin ikiye katlanması var. Erdoğan’ın yazdığı kitapta, millete verilen sözlerin altında ezilmek var. Erdoğan’ın yazdığı kitapta, “Alışılmış bir Cumhurbaşkanı olmayacağım” dedikten 7 yıl sonra, milli gelirimizi 241 milyar dolar, fert başına gelirimizi ise 3 bin 983 dolar düşürmek, eritmek var.

BÖYLE BİR BECERİKSİZLİĞİ TARİH YAZMADI

Erdoğan’ın kitabını yazdım dediği ekonomide; cumhuriyet tarihimizde ilk defa, fert başına gelirin 7 yıl üst üste düşmesi var. Ekonomide böyle bir beceriksizliğin kitabı daha bugüne kadar yazılmadı. Bu kitabı yazmak Erdoğan’a nasip oldu.

İŞÇİNİN VE MEMURUN ENFLASYONA EZDİRİLDİĞİNİ YILLIK PROGRAM SÖYLÜYOR

Erdoğan geçtiğimiz hafta sonu, sarı memur sendikasına düzenlettirdiği bir müsamerede, “Bugüne kadar sabit ücretli kardeşlerimizi, enflasyona ezdirmedik” dedi. Ama Erdoğan’ı bu sefer de kendisine bağlı,  Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın şu kitabı yalanladı. Bu kitabın ismi; “2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı”. Bunun 254. sayfasında da memur maaşlarının 2017’de, 2018’de, 2020’de ve 2021’de, yani bu yıl, enflasyonun altında kaldığı yazılı. Kamu işçisinin ücretlerinin de, 2018’de, 2020’de ve bu yıl 2021’de enflasyonun altında kaldığı yazıyor. Erdoğan’a bağlı kurumların yazdığı bu kitapta, enflasyona ezdirilen memurların ve işçilerin acı hikayesi var.

ERDOĞAN’IN YAZDIĞI EKONOMİ KİTABINDA 8 MİLYONA ÇIKAN İŞSİZLER VAR

Erdoğan’ın kitabını yazdığı ekonomide,  asgari ücretin nasıl sefalet ücreti haline getirildiği var. Bugün net asgari ücret 2 bin 826 lira. Ama ülkenin açlık sınırı 3 bin 93 lira, yoksulluk sınırı ise 10 bin 76 lira. Arnavutluk’tan sonra, tüm Avrupa’da en düşük asgari ücret Türkiye’de. Bir ekonomi yönetiminin başarısı çalışmak isteyenlere, ne kadar iş verebildiğiyle, işsizliği ne kadar düşürebildiğiyle ölçülür. Erdoğan’ın yazdığı ekonomi kitabında bu ülkede işsizlerin sayısının 5 milyon 553 binden 7 milyon 870 bine çıkarmanın hikayesi var. Erdoğan’ın yazdığı bu kitapta, ülkemizdeki her beş gençten birini işsiz bırakan, bu ülkenin şartlarıyla hiçbir şekilde uyumlu olmayan ekonomi politikaları var. Her dört işsizden birinin, üniversite mezunu olması beceriksizliği var. Üniversite mezunlarını çalıştıramıyoruz. Erdoğan’ın yazdığı ekonomi kitabında; 15-29 yaş arasında, 5 milyon 700 bin gencimizin, nasıl evde oturan ev genci haline getirildiği var. Erdoğan’ın kitabını yazdım dediği ekonomide, milletin evlatlarına, tek bir maaş alacağı iş vermezken, sarayındaki beslemelerine üç, beş ayrı yerden, üç, beş maaş nasıl bağlandığı var. Bu paralara sıkılmadan, “Huzur hakkı” denmesi var.

PUDRACI DANIŞMANLAR DA O KİTAPTA

Erdoğan’ın kitabını yazdığı ekonomide, lüks arabalarda burnuna pudra şekeri çeken, AK Parti danışmanları var. Erdoğan’ın kitabını yazdım dediği ekonomide, umudunu kaybettiği için ülkeden ayrılmak isteyen gençler var. Yapılan son araştırmaya göre; 18-30 yaş arasındaki gençlerimizin yüzde 61’i, daha iyi yaşam için dışarıya göç etmeyi planlıyor. Yüzde 56’sı “mevcut gelirimle geçinemiyorum” diyor. Yüzde 31’i de “mevcut gelirimle kıt kanaat, ancak geçiniyorum” diyor. Erdoğan’ın yazdığı kitapta gençlerimiz, ülkenin geleceğinden de, kendi geleceklerinden de kaygılı. Erdoğan’ın yazdığı kitapta, eğitim sisteminin ideolojik vesayet altına alınarak nasıl yapboz tahtasına döndürüldüğü var. Lise çağındaki öğrencilerimizin, OECD ülkelerindeki akranları arasında, nasıl okuma becerisinde sondan altıncı, nasıl matematikte sondan beşinci, nasıl fende sondan sekizinci olduğu var. Erdoğan’ın yazdığı bu kitapta eğitimin içler acısı hali var.

BORCU BORÇLA ÖDEYEN BİR EKONOMİ

Erdoğan’ın kitabını yazdığı ekonomide, rekor kıran borçlar var. Bu kitapta ülkemiz de borçlu, vatandaşımız da gırtlağa kadar borçlu. Bundan 18 yıl önce, devletin, ailelerin, şirketlerin ve finansal kuruluşların toplam borcu, milli gelirimizin yüzde 95’i kadardı. Yani gelirimiz borcumuza yetiyordu. Şimdi bu oran milli gelirimizin yüzde 153’üne ulaştı. Artık gelirimiz, borçlarımıza yetmiyor. Evet Erdoğan’ın yazdığı kitapta borcunu borçla ödeyen bir ekonomi var.

SARAYIN PARALEL HAZİNESİ VARLIK FONU

Erdoğan’ın yazdığı ekonomi kitabında, satılan limanlar var, TEKEL var, Şeker Fabrikaları var, Termik Santraller, Hidroelektrik Santraller var. Tarlanın taşıyla, tarlanın kuşunu vurdurduğu TELEKOM var. Satılan yüzlerce arazi, otel ve bina var. Satıp, savılan ve parasının nereye harcandığı bilinmeyen, 62,5 milyar dolarlık kamu malı var. Erdoğan’ın kitabında; milletin elde kalan son gümüşlerinin, Varlık Fonu denen Saraya ait paralel hazinesiye devri var. BOTAŞ’ın, Ziraat Bankası’nın, Eti Maden’in, Türkiye Petrolleri’nin bu paralel hazinede, nasıl hesapsız kitapsız yönetildiği var. Kanuna rağmen milletin meclisine hesap vermeyen, denetim raporlarını Meclis’ten kaçıran bir yönetim anlayışı var. Erdoğan’ın yazdığı bu ekonomi kitabında hiçbir şeyin hesabını vermek yok. Meclis denetiminden kaçan, yaptıklarının hesabını vermekten korkan, saydam olmayan bir anlayış var. Erdoğan’ın kitabını yazdım dediği ekonomide, “Milletin cebinden tek kuruş çıkmayacak” deyip de, milletin geçmediği köprüye, yola, tünele, uçmadığı havaalanına, yatmadığı hastaneye, milyarlarca dolar ödemek zorunda kalması var.

GÜBRE FİYATLARI ARTIK SAAT SAAT ARTIYOR

Erdoğan’ın kitabını yazdığı ekonomide, arşa çıkan gübre, tohum ve ilaç fiyatları nedeniyle, artık ne yapacağını şaşıran çiftçilerimiz var. Hafta sonu memleketim Tekirdağ’daydım. Çiftçilerimize bir dokunduk bin ah işittik. Süleymanpaşa’da bir çiftçimiz; “Geçen gün gübre sordum 9 bin 150 lira dediler. İki saat sonra sordum 9 bin 250 lira dediler. Bir saat içinde ne değişti anlamadım. Artık fiyatlar saat saat artıyor” dedi. 1 kilo ÜRE gübresi, 1 dolar olmuş. Çiftçi 500 dönüme 14 ton gübre atıyormuş. Daha “Bismillah” deyip tarlaya gübre atarken, 14 bin dolar masraf çıkıyor. Çiftçilerimizin bu fiyatlarla, tarlaya gübre atmaları mümkün değil. Devletin son açıkladığı desteklerde komik… Çiftçimiz diyor ki, “verim bu yıl en az üçte bir oranında düşer” diyor. Anlaşılıyor ki bu karakışın ardından, gelecek bahar da, yaz da çok zor geçecek. Halde balıkçılıkla meşgul bir hemşerim; "Geçen yıl ÖTV'siz 3,5 lira olan mazotu, şimdi ÖTV’yi zaten bitirdiler sıfırladılar 8 lira 15 kuruştan alıyoruz. Geçen sene 5 lira olan strafor koli, bu sene 10 lira 25 kuruş oldu diyor. Hamsiyi tutan kazanmıyor, hamsiyi satan kazanmıyor, yiyen de pahalı yiyor. Burada bir eksiklik var, bunu çözsünler” diye dert yanıyor.

O KİTAPTA BUHARLAŞAN 128 MİLYAR DOLAR VAR

Ama Erdoğan’ın kitabını yazdığı ekonomide, milletimizin feryatları, sarayın duvarlarını aşamıyor. Erdoğan’ın kitabını yazdığı ekonomide skandallar var. Merkez Bankası’nın arka kapısından, ihalesiz, hesapsız, kitapsız buharlaştırılan, 128 milyar dolar var. 2018 Genel Seçimlerini ve 2019 Mahalli İdare Seçimlerini kazanmak için, ucuz, ucuz satılan 128 milyar dolar var. Bugün dolar 10 lira. Ve ortada korkunç bir kamu zararı var. Merkez Bankası’nın kasası bıraktık 70 centi, tek cente muhtaç. Merkez Bankası’nın döviz varlığı, döviz borcuna yetmiyor. Merkez Bankası’nın kasasındaki dövizler 5 Kasım itibariyle, 35 milyar 176 milyon dolar açık veriyor.

YAZDIKLARI KİTAP: BİR EKONOMİ NASIL BATIRILIR

Damat; “At izi, it izine karıştı deyip, Allah sonumuzu hayreylesin” dedi, kaçtı gitti. Şimdi “İntikam soğuk yenen bir yemektir” diye, kitap yazdığı söyleniyor. Yakında bu kitap da raflardaki yerini alacakmış. Ama daha önce kayınpederiyle beraber yazdıkları, “Ekonomi nasıl batırılır?” kitabı var. O kitap milleti perişan etti. Kayınpederiyle beraber millete yedirdikleri koruklar, çocuklarımızın, torunlarımızın midesini daha uzun süre ekşitecek.

KENDİNE ÜZÜM MİLLETE KORUK

Millete üzümün koruğunu yediren kayınpeder şimdi çıkmış, “Biz olgunlaşmış üzüm yiyeceğiz” diyor. Buyurun bu han-ı iştaha sizin de, sandık geliyor unutmayın. Üzümlerin kursağınıza takılıp kalması yakındır. Erdoğan’ın kitabını yazdığını söylediği ekonomide, milli paramızın değeri güneş görmüş kar gibi eridi. Merkez Bankası’na son başkan, 19 Mart’ta atandı. Bu atama kararının Resmi Gazete’de yayınlandığı gün, Dolar 7 Lira 22 Kuruştu. Bugün Dolar 10 Lira.

LİRA, MOZAMBİK PARASINA KARŞI BİLE DEĞER YİTİRDİ

Türk Lirası, Mart ortasından bu yana, yüzde 28 dolara karşı değer yitirmiş. Bize benzeyen ekonomiler arasında dolara karşı parası en fazla değer yitiren ülke bizim ülkemiz. En yakın rakibimiz Arjantin’in pezosundan üç kat fazla bizim paramız değer yitirmiş. Türk Lirası, Bulgar Levası’na karşı yüzde 25, Fas Dirhemi’ne karşı yüzde 26, daha önce hiç ismini duydunuz mu bilmiyorum ama Mozambik Meticalı’na karşı yüzde 38 değer kaybetmiş. 9 yıl önce Erdoğan ne diyordu? “Para, tıpkı bayrak gibi tıpkı milli marş gibi bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı milletin itibarıdır.”  İşte bu sözlerin sahibi bugün, milli paramızın itibarını beş paralık etmenin kitabını yazdı. Ama bu kitapta yazılanların bedelini de milletimiz fakirleşerek, fukaralaşarak ödüyor. Erdoğan’ın ekonomide yazdığı kitap işte bu.

BU BERBAT KİTABI ANCAK ÇAKMA EKONOMİST YAZAR

Kitap okumayan, kitap yazamaz. Hele hele ekonominin kitabını hiç yazamaz. Yazarsa da, ortaya böyle bir ucubeliğin kitabı çıkar. Erdoğan kendisine “ekonomist” diyor. Ama milletimiz, Erdoğan’ın ekonomi diplomasını da görmek istiyor. Millet haksız mı? Elbette değil. Çünkü bu berbat kitabı yazsa yazsa ancak “çakma ekonomist” yazar.

BU HÜKÜMETİ 20+1 DE KURTARMAZ

Bu yönetimin elinde geçen her saniye, milletimizin de, devletimizin de aleyhine çalışıyor. Erdoğan her şey yolunda diyor. Tek sorun 50+1 barajıymış. Anlaşılan Erdoğan 50+1 barajı düşürülsün ama ucube rejim kalsın istiyor. Ne yapalım? Sizi memnun etmek için barajı 30+1’e mi çekelim? Yoksa 20+1 daha doğru mu olur buyuruyorsunuz? Erdoğan’ın bugün 50+1’den şikâyet etmesinin, tek bir nedeni var. Geliyor, gelmekte olanın korkusu. Erdoğan hangi çıtayı koyarsa koysun, artık o çıtayı aşamaz. Milletin sandıkta atacağı şamardan da kurtulamaz. Çünkü milletin gözünden de, gönlünden de düştü. Milletin Erdoğan’dan sıtkı sıyrıldı.

UCUBE REJİM GÖMLEĞİNİ ÇÖPE ATMALI

Bu ucube rejim gömleği artık yama tutmaz, bu çirkin elbisenin ilk sandıkta topyekûn çöpe atılması gerek. Yepyeni, birinci kalite kumaştan, güçlendirilmiş parlamenter rejim elbisesini istişareyle dikmeye ihtiyacımız var. Bu yeni elbisenin terzisi de tabi ki bizzat milletimiz olacak. Biz hazırız. Milletimiz de hazır. Biz bu ülkeyi istişareyle yöneteceğiz. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Herkesi kucaklayacağız. Herkesin aklından, tecrübesinden yararlanacağız. Devlet yönetiminde liyakat esas olacak. Geçmişten kin, nefret çıkarmayacağız. Geleceğimizi sağduyu ve sevgiyle inşa edeceğiz. Bu ülkede Cumhuriyeti hep beraber, omuz omuza, gerçek demokrasiyle taçlandıracağız. Herkes canından, malından emin olacak, geleceğinden emin olacak. Çokça kazanacağız, hakça paylaşacağı. Emeklimiz, Emeklilikte Yaşa Takılanlar, işçimiz, memurumuz, küçük esnafımız bizim yönetimimizde derin bir nefes alacak. Bizim yönetimimiz gençlerimize umut olacak. Komşularımızla, tüm dünyayla iyi ilişkilerimiz olacak. Suriyeli sığınmacılar en geç iki yıl içinde, davulla, zurnayla ülkesine gidecek. Tüm yaralarımızı hızla saracağız. Kayıpları yerine koyacağız. Biz kucaklaşmaya hazırız. Milletimiz de hazır. Sandıktan kaçma, milletten korkma Erdoğan.

Benim söyleyeceklerim bu kadar. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Şimdi sorular varsa alıyım.

Soru- İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz’ın “CHP, HDP’yle ittifak kurarsa biz olmayız” açıklamasına sizin bir değerlendirmeniz olabilecek mi?

Faik ÖZTRAK- Bizim kiminle ittifak yaptığımız bellidir. İttifakımızın adı da bellidir adı millet ittifakıdır. İttifakın liderleri de bu ittifakı güçlendirmek için ellerinden gelen her türlü çabayı göstermektedir.

Soru- Kırklareli Kıyıköy Belediye Başkanı Ender Sevinç’le ilgili yargıya taşınan taciz iddiaları hakkında parti olarak bir yaptırım uygulanacak mı?

Faik ÖZTRAK- Konuyla ilgili olarak işleyen bir yargı süreci var. Mahkemeden çıkacak sonuca göre tabi ki gerekeni yapacağız.

Soru- 3600 ek gösterge için Çalışma Bakanı Ocak ayında mecliste dedi. Aynı toplantıda kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan 2022 yılı sonunu işaret etti. EYT’de de aynısı olmuştu. Bakan hazırlık var demişti, sonra kendi bakanlığı yalanlamıştı. 3600 ek gösterge ve EYT konusunda sürekli değişen takvim ve açıklamaları siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Faik ÖZTRAK- Önce Çalışma Bakanı çıktı “3600 ek gösterge Ocak’ta Meclis’e sunulacak” dedi. Herhalde ne dediğini biliyor. Ama sonra Erdoğan çıktı aynı toplantıda “2022 sonunda bu iş olacak” dedi. Şimdi bunlar acaba kabine toplantısında birbirleriyle konuşmuyorlar mı? Bu nasıl iş yani kabinenin başındaki bir başka bir şey söylüyor, bakanı da başka bir şey söylüyor. Aralarında akort yok, ayar yok. 2022 Ocak ayında Meclis’e sunulacak bir teklif 2022 sonuna neden kalsın? Anlaşılan Erdoğan bakanın verdiği tarihten rahatsız. Öyle görünüyor ki, 3600 ek göstergeyi vermekte bize nasip olacak.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar konusuna gelince; Emeklilikte Yaşa Takılanların sorununu çözmeyi sadece biz vadetmedik, şu anda ittifakın küçük ortağı olan MHP de seçim meydanlarında bu sorunu çözeceğini barbar bağırdı, bunu seçim beyannamelerine de yazdı. Ama görüyoruz ki, bu vaadini yerine getirmek için hiçbir çaba göstermiyor. Aslında bu soru sorulacaksa önce hükümette olan Cumhur İttifakı’nın küçük ortağına sorulmalıdır. Meclis’e seçimde vadettikleri doğrultuda bir teklifi hemen getirsinler Emeklilikte Yaşa Takılanlarla ilgili bizde hemen destekleyelim.

Soru- Cumhur İttifakı ortağı MHP’nin son günlerdeki çıkışı… “Biz iktidara ortak değiliz” şeklinde. Siz bu söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Faik ÖZTRAK- Şu anda ülkemizde hükümet eden Cumhur İttifakı. Aslında bu ucube rejimin müellifi de büyük ölçüde Sayın Bahçeli. Saraydan gelen tüm tekliflerin altına Meclis’te imzayı basanda kendileri… Şimdi anlaşılan rahatsızlar ki dört koldan “Biz hükümet ortağı değiliz” diyorlar. Hükümetin günahlarından kaçmaya çalışıyorlar. Buradan şunu söyleyeyim, hiç kimse attığı imzanın ya da yaptıklarının sorumluluğundan kaçamaz. Hep söylüyorum milletimiz herkesin ne yaptığını görüyor, notunu da veriyor. Sandık geldiğinde de ellerine tasdiknamelerini verecek.

Soru- Lütfü Türkkan’ın durumu genel idare kurulunda gündeme gelmediği belirtiliyor. Türkkan için bir disiplin süreci yürütülmeli mi parti olarak sizin görüşünüz nedir?

Faik ÖZTRAK- Biz bu konuyla ilgili görüşlerimizi daha önce açıklamıştık. Artık başka bir partinin iç işleyişiyle ilgili konularda yorum yapmamayı tercih ediyoruz.

Soru- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Geçmişte partimizin de hataları oldu helalleşme yolculuğuna çıkma kararı aldım” dedi. AK Partili bazı isimler bu ifadeyi siyaset dilinin dinselleştirilmesi tehlikeli diyerek eleştirdi. Bu eleştirilere yanıtınız nedir? Bir de bu helalleşme için hangi kurumla ne zaman görüşüleceği konusunda bir takvim var mı?

Faik ÖZTRAK- Genel Başkanımızın helalleşme konusundaki açıklaması son derece net. Yani bu açıklamayı kalkıp dinselleşme falan gibi yorumlayanlara da Allah akıl fikir versin.

Soru- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’yla yaptığı görüşmede mevcut sistemdeki 50+1 şartından dolayı pişmanlık duyduklarını açıklamasının ardından benzer bir açıklamada Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek’ten geldi. CHP’nin mevcut sistemdeki 50+1 şartıyla ilgili tutumu nedir?

Faik ÖZTRAK- Yani bunu hep söylüyoruz, dar gelen, bol gelen 50+1 değil. Bu ülkeye dar gelen mevcut sistemin tamamı. Bu ucube rejimin tamamı. Bu ucube rejim elbisesinin ülkemize dar geldiği 3 yıllık tecrübeyle görüldü. Milletimiz bedel ödedi. Yapılması gereken bellidir, bu ucube rejim elbisesini toptan çöpe atmak gerekir. Şurası, burası… Bunların tartışılacak hali yoktur. Ülkemize de, milletimize de yakışan birinci sınıf bir kumaştan yepyeni kaliteli güçlendirilmiş parlamenter sistem elbisesidir. Bu elbisenin terziliğini milletimiz yapmaya hazırdır.

 

Soru- Son 10 yılda kamunun kasasından sadece 10 elektrik şirketine 14,4 milyar lira ödendi. Bu paranın 5,3 milyar lirası muhalefetin beşli çete söylemiyle eleştirdiği AK Parti’ye ve Erdoğan’a yakın şirketlere gitti. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Faik ÖZTRAK- Baştan beri anlatıyorum Erdoğan Şahsım Hükümetinin de, Erdoğan’ın da gözünde, gönlünde milletimiz yok. Erdoğan’ın yazdım dediği kitapta, milletimiz hiç yok. Varsa yoksa yandaş var, varsa yoksa beşli çete var.

Bugün Ekim ayı bütçe rakamları açıklandı Erdoğan’ın tek kuruş çıkmadan yapıyoruz dediği döviz garantili rant ihaleleri için milletin cebinden ilk 10 ayda 2 milyar 916 milyon dolar çıkmış.

2016’dan bu yana ise 5 yılda 9 milyar 768 milyon dolar çıkmış. Ve yine önümüzdeki 3 yılda milletin cebinden bu tek kuruş çıkmayacak denen projeler için kasadan 14.6 milyar dolar çıkacak. Bu da tabi dolar kuru daha yükselmezse. Bütçeye dayanak teşkil eden dolar kuru tahmini 2024 için 10 lira 27 kuruş. Şuanda dolar kuru 10 lirayı gördü. Şimdi bu ihalelere imza atan olsa olsa çakma ekonomist olur.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları