loading
close
SON DAKİKALAR

CHP'li Altay'dan Erdoğan'a: 'FETÖ'cülüğü ile ilgili büyük şüphe olan bir albayı ısrarla tuğgeneral yapmakla muradın nedir?'

CHP'li Altay'dan Erdoğan'a: 'FETÖ'cülüğü ile ilgili büyük şüphe olan bir albayı ısrarla tuğgeneral yapmakla muradın nedir?'
Tarih: 12.02.2021 - 13:37
Kategori: Siyaset

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, salgın sürecinde Türkiye’nen vatandaşlarına en az yardım yapan ülkelerin arasında bulunduğunu belirterek, “Erdoğan çıkmış, ‘Hazine milletimizin ve esnafımızın emrinde’ diyor. Damadın tam takır ettiği Hazine’yi milletin emrine versen ne olur?” dedi. ...

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, “Tek adam rejimi”nin devleti çürüttüğünü, ehliyet ve liyakatin yerini partizanlığın aldığını kaydetti. Türkiye Varlık Fonu’nun borçlanmaya gitmesine tepki gösteren Altay, “Dünyanın pek çok ülkesinde varlık fonu vardır ancak dünyanın hiçbir ülkesinden borçlanan varlık fonuna rastlamadık. Türkiye'nin Varlık Fonu ki hepimizin bildiği en büyük KİT'lerin, en büyük kamu iktisadi teşekküllerinin olduğu, büyük bankaların olduğu dev bir hacim ama adeta bunların artı verip, gelecek kuşaklara varlık bırakılması anlayışıyla kurulmuş olan dünyanın bütün ülkelerindeki varlık fonunun Türkiye'de borçlandığını görmek bir garabet, denetim dışında olması da bir ucubeliktir” dedi.

Altay'ın açıklamaları şöyle:
“Devletin çürümesine ilişkin birkaç örnek vereceğim. Vakıfbank Yönetim Kurulu üyeliğine atanıyor Sayın Abdi Serdar Üstünsalih. Bu atama Bankacılık Kanunu’na aykırıdır. Bankacılık Kanunu’nun 25’inci maddesindeki eğitim şartını bu kişi taşımıyor. Beyefendi, Karadeniz Teknik Üniversitesi fizik bölümünden mezun. Karadeniz Teknik Üniversitesinde fizik mühendisliği olaydı ve bu arkadaş diplomayı mühendislik alanında alaydı, şartları taşırdı. Ama değil. Şartları taşıyan kimse yok mu? Şimdi soruyorum, bu madde burada dururken, bu arkadaşımız Sayın Abdi Serdar Üstün Salih’in banka genel müdürü atanmasının altında yatan asıl düşünce nedir? Devlet dediğin şeffaf olur, hesap verebilir olur. Ne denge kaldı, ne denetim, ne ehliyet, ne liyakat. Sonuç ne biliyor musunuz? Çürüyen bir devlet. Vakıfbank'ın, Halkbank'ın ve Ziraat Bankası’nın yönetim kurulu üye listesi şurada şöyle göstereyim: Alayı Ak Partili. Geçmişte Ak Parti'de vekillik, yöneticilik, üst düzey vekillik yapmış arkadaşlarımız. Allah çarşılarına pazar versin. Yani bu utanmazlığın pik yaptığı nokta. Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank yönetim kurulu üyelerinin alayı Ak Partili yeni-eski siyasetçi. Sonra da Tayyip Bey hep der ya: Din, iman, vatan, millet, Sakarya. Bunlar ne olacak? Bu ülkede iyi yetişmiş, ehliyet ve liyakat sahibi, bankacılık deneyimi olanlar sadece Ak Partililer mi? Tayyip Bey, bu senin vicdanını hiç acıtmıyor mu?

“Devlette çürüme sadece bankada, valilikte, kaymakamlıkta, rektörlükte değil ki, her yerde var. Bugün Balyoz-Ergenekon kumpaslarının 10’uncu yılındayız. Balyoz-Ergenekon kumpasını yapanları temizle temizle bitiremiyoruz ama görüyorum ki bazen da FETÖ ile mücadelede göze batan çöpler, temizlenip çöpe atılmıyor, halının altında saklanıyor. Serdar Atasoy 2020 Yüksek Askeri Şura'da, albaylıktan tuğgeneralliğe terfi ettiriliyor ve Kara Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanı olarak görevlendiriliyor. 2017'de bu arkadaş FETÖ soruşturması geçirmiş, takipsizlik almış, şüpheli. Kara Kuvvetleri Komutanımız Ümit Dündar, terfiye karşı çıkıyor.  YAŞ’ta terfi ettirilerek tuğgeneral yapılan kişiyi, atandığı göreve de başlatmıyor, sakıncalı görüyor. Şimdi soruyorum Sayın Erdoğan'a, ‘FETÖ ile mücadele’ deyip duruyorsun. Kara Kuvvetleri Komutanının bu uyarısına rağmen, Serdar Atasoy nasıl terfi etti? Nasıl atandı? Neden terfi etti? Neden atandı? Yani bu kadar, askeri lisedeki çocukları bile bu kadar didik didik inceleyip, hapislerde tutarken, FETÖ'cülüğüyle ile ilgili büyük şüphe olan, kısmen deliller olan bir albayı ısrarla tuğgeneral yapmanın derdin, muradın nedir, sana bunu yaptıran kimdir? Ayrıcalıklı FETÖ'cüler hep olmuştur. Torpilli FETÖ'cüler hep olmuştur. İmtiyazlı FETÖ'cüler hep olmuştur ve hâlen vardır.  FETÖ'cü işadamlarını da orta yerde gezerken görüyoruz Erdoğan'la boy boy fotoğraf verirken. Ben şimdi soruyorum: Sayın Erdoğan, FETÖ ile mücadelede kriterin ne? 17 yaşındaki lise çocuğunu hapiste tutarken, senin Kara Kuvvetleri Komutanın uyarmış. Bu adamı niye general yapıp hem de neyi veriyorsun? İstihbarat Dairesinin başına veriyorsun. Bunu sana yaptıran kim? Bunu bul. Belki sen isteyerek bunu yapmıyorsun ama bil ve emin ol ki senin sarayında hâlâ bir ton kripto FETÖ'cü var ve seni onlar batıracak.

"AŞININ TAHMİNİ DEĞİL TAKVİMİ OLUR"
Talep var, kapasite var, kampanya var. Ne yok? Aşı yok. Niye yok? Başından beri bir şey söylüyoruz. Aşı işinin kampanyası olmaz. Aşının tahmini olmaz, takvimi olur. Aralık’ta dendi ki, şubat itibariyle 50 milyon aşı gelecek. Ne kadar geldi? Yüzde 30'u anca. Şimdi deniyor ki, 130 milyonluk aşı sözleşmesi yaptık. 130-140 milyonluk doz Türkiye'nin bu işini hemen hemen çözer. Çözecek mi? Ya günde 50 bin kişiyi aşılayamıyorsun sen? Günde 50 bin kişiye aşılayamıyorsun. Olmaz. Bunun siyaseti, polemiği de olmaz. Buradan Ak Parti'ye yumruk atmak için söylüyor değilim. Devlet şeffaf olur, devlet net olur. Devlet, bir bilgiyi verecekse doğru verir ya da hiç vermez. Çıkacaksın, ‘şu kadar aşı var, şu kadar aldık ya da alamadık’ diyeceksin. Milleti aşı umutları peşinde yatırıp kaldırmayacaksın.

‘Erdoğan Hazine’yi milletin ve esnafın emrine verdim’ diyor.  Ya versen ne olur? Damadının tam takır ettiği Hazine milletin emrinde olsa ne olur? Avrupa bizi kıskanıyor diyorsun. Türkiye'nin Covid 19'da devlet olarak ortaya koyduğu 7 milyar dolar. ‘Bizi kıskanıyor’ dediğin Almanya'nın ortaya koyduğu 417 milyar dolar. İngiltere'nin ortaya koyduğu 440 milyar dolar. Sen 7 milyar dolar... Damada Merkez Bankası'nın kasasının boşalttırmasaydın, düşük kurda dolarları sağa sola, beşli çeteye, eşe dosta peşkeş çektirmeseydin, belki sen de 20 milyar dolar koyardın. Kasayı boşaltmışsın, boş kasa milletin emrinde olsa ne olur? Boş kasa esnafın emrinde olsa ne olur, olmasa ne olur? Ama, sen esnaftan, çalışandan, çiftçiden esirgediğini beşli çeteden de esirge. Beşli çetenin hak edişlerini şıkır şıkır ödüyorsun, tıkır tıkır ödüyorsun. Ayıp, ayıp Erdoğan.

"KAMU GÖREVLİLERİ ORGANİZE PROVAKOSYAN PEŞİNDE"
Organize bir şekilde Türkiye'deki kamu görevlileri, toplumun değer yargılarına, sinir uçlarına ve hassasiyetlerine karşı provokatif saldırılarını sürdürüyor. Bunu bazen bir rektör, bazen bir dekan yapıyor; bazen bir vali, bazen bir kaymakam yapıyor; bazen de bir imam efendi yapabiliyor. Şimdi İmam Profesör Mehmet Boynukalın, yeni anayasa için Erdoğan'a sufle veriyor. ‘Laiklik anayasadan çıkarsın’ buyurmuş imam efendi. Senin laiklikle ne derdin var onu bilmem. ‘Bunu bir düşünce özgürlüğü olarak söyledim’ diye sonra biraz kıvırsan da, toplumun sinir uçlarına provokatif söylemi düşünce özgürlüğü diye pazarlayamazsın. Ben en çok şunu merak ediyorum. Sayın Devlet Bahçeli, bu imam efendi hakkında acaba bir yorum yapacak? Devlet Bahçeli'nin Atatürk'le ve laiklikle bir sorunu olduğunu zannetmiyorum. Şimdi her konuşmamıza hakaretamiz cevaplar veren Devlet Bahçeli'nin bu imam Mehmet Boynukalın'a, söylediklerine cevap verip vermeyeceği de benim ve kamuoyunun merak konusudur. Ama ben bu imam efendiye bir cevap vermek istiyorum. Ben babamdan dinledim. ‘Din ile devlet ayrı şeydir, birleşmez; din bir duygudur, ona kimse ilişmez.’  İmam efendi, ilişme milletin dinine, diyanetine. İşini yap sen.

"ERDOĞAN HAKARETLERE NEDEN SESSİZ?"
Türkiye'nin başka ülkeler tarafından tehdit edilmesini, aşağılanmasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak kabul etmiyoruz. İster Amerika, ister Rusya, ister Fransa, ister Almanya, hiç fark etmez. Hiçbir ülke, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ayar verecek, hakaret edecek, küçümseyecek bir iş ve işlemin içinde olamaz. Nokta! Ama heyhat, 54 Amerikalı senatör yeni Başkan Biden'a mektup yazıyor ve bu mektupta Türkiye aşağılanıyor. Aşağılanıyor. Daha Ak Parti'den tık yok. Cumhurbaşkanı'ndan tık var mı, yok mu Cumhurbaşkanı'ndan tık? Yok. Bu mektupta Azerbaycan-Karabağ konusunda, S-400'le ilgili Türkiye yargılanıyor. Biz içerde S-400'le ilgili yanlışları konuşuruz ama Amerika'ya verecek de hesabımız yok. Bu mektupta YPG meselesi̇, vesaire IŞİD Türkiye yargılanıyor. Bu mektupta Türkiye'de hukuk ve demokrasideki daralmadan dolayı Türkiye yargılanıyor. Türkiye'de hukuk ve demokrasi alanında bir daralma var ama Amerika, sen işine bak. Gölge etme, başka ihsan istemiyoruz. Amerika'nın Türkiye'ye vereceği hukuk ve demokrasi dersi de yoktur. Biz demokrasi mücadelemizi sokakta, meydanda köy köy, kahve kahve, ev ev gezerek ve en son sandıkta kazanacağız. Amerika'nın ayarına ihtiyacımız yok. Evet, Türkiye de bir demokrasi ve hukuk noktasında büyük sıkıntı var. Amerika sen bu işe karışma. Türkiye'de Cumhuriyet Halk Partisi var, Türkiye'de Millet İttifakı var ve bizim Türk demokrasisini, Ak Parti'nin lime lime ettiği demokrasimizi güçlendirecek imkânımız, fırsatımız var. Milletimizden de bunun işaret ve ışığını alıyoruz. Sen karışma. Amerika, Türkiye demek istiyor ki: ‘Bak Doğu Akdeniz'de, bak Ege'de, bak Kıbrıs'ta, efendim bak Surіуе'dе hareketlerine dikkat et. Buralarda taviz ver, ben de seni darlamayayım’ demeye getiriyor.   Şimdi Erdoğan'a sesleniyorum: Bu 54 sözde senatörün yazdığı mektuptan, Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni başkanından, Amerika Birleşik Devletleri'nin hükümetinden etkilenerek Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs'ta, Ege'de, Suriye'de, Libya'da taviz verirsen namertsin. Taviz vermeyeceksin, biz arkanda olacağız. Sen de şahsım politikasını bırak, şahsım diplomasisini bırak, stratejik akıl ve devlet aklına bir an önce dön Erdoğan. Şahsım, şahsım gidersen oradan buradan ayar yersin. Senin yüzüne, biz de dünyaya rezil oluruz.

"MAHKEME YİNE HUKUKSUZLUK İÇİNDE"
İstanbul Milletvekilimiz Kadri Enis Berberoğlu, parlamento sıralarında, İstanbul seçmeni, İstanbul'da ona oy veren seçmenler başta olmak üzere, tüm Türkiye'deki 83 milyon vatandaşlarımız için bizlerle birlikte yoluna devam edecek. Ama enteresan bir şey oldu. 14. Ağır Ceza bir intikam alırcasına, Anayasa Mahkemesi'nin tokat gibi ikinci kararından sonra Enis Berberoğlu'nun yeni fezlekesini değiştirmiş. Hadde bak, cüretle bak. Enis Berberoğlu, hüküm giydiği maddelerin dışında yeni maddeleri de ekleyivermiş 14. Ağır Ceza Başkanı, yepyeni bir fezlekeyi yollamış. Milletten utanmaz, Allah'tan korkmaz. Korksa korksa Erdoğan'dan korkar. Bari ben Erdoğan'a çağrı yapayım: Sayın Erdoğan, bunlar Allah'tan korkmuyor, milletten utanmıyor, senden çekiniyor. Bunlara bir ayar ver. Biraz hukukun içinde kalsınlar. Hukukun genel kurallarına, evrensel kurallarına, Türk hukuk normlarına biraz riayet etsinler ve 14. Ağır Ceza Başkanı'na bir uyarı daha yapıyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi otoritesine karşı güç gösterisinde bulunmaya kalkma. Haddini bil.”

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları