CHP'li Toprak'tan özgürlük çağrısı

Tarih: 01.10.2012 - 14:51

Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkan Yardımcısı Toprak'tan, ''Basın emrimdedir, sansür ederim'' diyen AKP'ye karşı özgürlük mücadelesi çağrısı...

AKP’nin medya, gazeteciler ve yazarlar üzerindeki baskısının şiddetini arttırdığını, artık bu tavrını hiç çekinmeden sergilediğini belirten Genel Başkan Yardımcısı Toprak yazılı bir açıklama yaptı.

“Hükümete göre “muhalif medya ve aykırı ses” olarak nitelendirilen gazete ve televizyonlara AKP Kongresinin yasaklanmasını eleştiren Erdoğan Toprak görüşlerini şöyle açıkladı;

AKP’nin 10 yıllık iktidarı boyunca sürekli biçimde medya organları üzerinde baskı kurmaya çalıştığını, bu arada çeşitli kamu kurumlarını ve iktidara bağlı düzenleyici kurullar, maliye, vergi idaresi gibi birimleri de devreye sokarak “KENDİ YANDAŞ MEDYASINI” yarattığını kaydetti.

Medya organlarının en çok el ve sahip değiştirdiği dönemin AKP iktidarı dönemi olduğunu ileri süren Toprak; “Vergi denetim baskısı, TMSF eliyle medya kuruluşlarına el koyup kendisine yakın işadamlarına satma gibi yöntemlerle pek çok yayın organının, gazete ve televizyonun el değiştirdiği bu dönemde, yapılan satşlarda da sürekli AKP iktidarına yakın kişilere medya kuruluşlarının satışı gerçekleştirilmiş, hatta bu işlemlerin gerçekleşebilmesi için kamu bankaları devreye sokularak iktidara yakın işadamlarına kredi kaynağı sağlanmış, gazete ve TV’leri satın almaları kolaylaştırılmıştır. Bu yolla ülke medyasının, yazılı, sözlü, görsel yayın organlarının yüzde 70’inden fazlasını denetimi, baskısı ve kontrolü altına alan AKP iktidarı anlaşılan o ki bundan da fazlasını istemektedir” dedi.

Erdoğan Toprak, Başbakanın artık “aykırı, eleştirel” hiçbir sese ve söze tahammül edemediğini, yazar-çizerlerle sürekli kavgalı olduğunu, gazetecilere en ağır ifadelerle baskı yaptığını ve işlerinden çıkartılmaları için medya patronlarına baskı yaptığını öne sürdü.

Erdoğan Toprak “Sayın Başbakan zaman zaman medya patronlarına seslenerek bu kişilere neden maaş ödeyip yazı yazdırdıklarını söyleyip bir anlamda işten atılmaları, kalemlerinin kırılması ve seslerinin kesilmesi talimatlarını örtülü olarak vermiştir. Nitekim medya patronları da hükümet baskısından çekinerek bugüne kadar ülkemizin önde gelen pek çok yazar, muhabir, TV programcısı ve yorumcusunun işlerine son vermiş, köşelerini kapatmış, programlarını TV ekranlarından kaldırmışlardır. Hatta öyle ki, Sayın Başbakanın canlı yayına çıktığı iki TV kanalının ortak yayınında verilen reklam arası için Başbakanın “muhalif” olarak nitelendirdiği bir gazetenin reklamını bile yayınlamaktan kaçınmışlardır ve parası ödenerek yayınlanmak istenen bu reklamı geri çevirmişlerdir.

Kısaca AKP iktidarının ve Sayın başbakanın medya, medya patronları, gazeteciler-yazarlar üzerindeki baskı ve tehditleri askeri ihtilal dönemlerinin bile önüne geçmiştir. Sayın Başbakan yine de bu durumdan mutlu değildir ve suskun, çıt çıkmayan, herkesin sadece kendisini dinlediği, sadece kendisinin konuştuğu bir Türkiye istemektedir. AKP kongresinin muhalif, eleştirel olarak nitelenen medya kuruluşlarına yasaklanması artık basına sansürün, yasakların, anti demokratik uygulamalarla, basın özgürlüğüne vurulan darbenin zirve noktasıdır.

Anayasamızın “BASIN HÜRDÜR SANSÜR EDİLEMEZ” temel ilkesi ve hükmü maalesef AKP iktidarında ayaklar altına alınmıştır. Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında Afrika ve Asya’daki en geri, antidemokratik rejimlerin, diktatörlüklerinde gerisine düşmüştür. Yüzlece gazetecinin hapise atılması yetmiyormuş gibi, dışarıdakiler de susturulmaya çalışılmaktadır.

Tüm basın meslek örgütlerini, medya kuruluşlarını, medya sahiplerini Sayın Başbakanın bu tutumunu protesto etmeye, tüm muhabir ve kameramanlarını yarınki AKP kongresinden çekerek, “Yasaklanan” gazetelere ve meslektaşlarına destek vermeye çağırıyorum.

CHP basına karşı uygulanan bu ağır baskı ve tehditlere karşı medyamızın, gazeteci-yazar-muhabir tüm basın mensuplarımızın yanında olduğunu, basın özgürlüğü mücadelesini, demokrasi mücadelesiyle birlikte sürdürmek için her türlü destek ve katkıyı vereceğini kamuoyuna açıklar.

Özgürlüklerin teker teker yok edilmesine karşı da tüm toplumu, meslek kuruluşlarımızı, basın meslek örgütlerini, işçi-işveren-esnaf örgütlerimizi ortak tavır takınmaya ve özgürlüklerin savunulmasında ortak mücadeleye davet eder.”