loading
close
SON DAKİKALAR

Çözüm anayasal vatandaşlık

Çözüm anayasal vatandaşlık
Tarih: 11.02.2012 - 23:57
Kategori: Söyleşi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, ‘Darbecilerin vatandaşlık tanımı dokunulmaz değil’ dedi.

Anayasal vatandaşlığın, sihirli bir değnek gibi bu tür sorunlar yaşayan ülkelerde arkasına sığınılan bir kavram olduğunu belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, ‘’Kişisel görüşüme göre anayasanın 66. maddesi şöyle olmalı: “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı temel bir haktır. Kimse iradesi dışında vatandaşlıktan çıkarılmaz. Kaybedilmesi ve kazanılması yasayla düzenlenir.” Yeter bu kadar’’ dedi. CHP’de farklı görüşleriniz dile getirilmesinin faydalı olduğunu belirten Tanrıkulu, ‘’Kendi içindeki bu sağduyulu tartışma süreci CHP’nin yeniden solla, olması gereken değerleriyle bütünleşmesini sağlayacaktır’’ diye konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Kürt sorununun çözümü için “anayasal vatandaşlık kavramının sihirli bir değnek” olduğunu vurgularken anayasada “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı temel bir haktır” ifadesinin yer almasının yeterli olacağını söyledi. CHP içinde vatandaşlık tanımının değişmesine karşı çıkanlara “12 Eylül darbesinin ürünü olan anayasanın bu tanımının dokunulmaz olmasını kabul etmiyorum. Vatandaşlık tanımı eğer bizi yeniden bütünleştirecekse, yeniden bir arada tutmanın zemini olacaksa hiçbir sosyal demokrat bundan kaçınamaz” karşılığını veren Tanrıkulu, müfredata “anadili” seçmeli dersi konulmasını istedi. Tanrıkulu, sorularımıza şu yanıtları verdi:

- CHP içindeki temel tartışma, ayrışma noktalarından biri Kürt sorununa bakış ve siz de bu tartışmanın merkezindeki kişi oldunuz. CHP’nin bu konuya yaklaşımı değişiyor mu?

- CHP kendi programı ve belgelerinin dışında bir tutum almıştı son 1 yıla kadar. Bu sorunun uzağında kalarak kendisini bu kimlikle tanımlayan insanlardan ve bu insanların yaşadığı bölgeden uzaklaşmıştır. Biz son bir yılda hem bu sorun konusunda Türkiye’nin ortaklaşabileceği cesur kavramları CHP programına aykırı olmayacak biçimde gündeme getirmeye çalıştık hem de bölgeye giderek, insanların yanında durarak yeni bir politik çizgi izlemeye çalıştık.

- Özerklik şartı, vatandaşlık tanımı, anadilinde eğitim konularındaki yaklaşımın parti programına aykırı olduğu söyleniyor...

- Bu arkadaşlarımız; 1. Özerklik şartını okumamışlar. 2. Türkiye’nin AB hedefinin ne anlama geldiği noktasında bilgi sahibi değiller. 3. CHP programını, “yerel yönetimler”başlığını okumamışlar. CHP programı statik değil. Yerel yönetimler reformunu Türkiye’nin ihtiyacına göre, uluslararası yükümlülüklerine göre yorumlamak zorundasınız. CHP’nin Kürt meselesine AB perspektifi açısından nasıl bakmamız gerektiğini anlatan Şükrü Elekdağ’dır. Sayın Elekdağ’ın Türkiye’nin üniter yapısı, bu hassasiyetleri konusunda duyarsız olduğunu CHP tabanında söyleyecek bir insan yoktur herhalde. Sağduyulu, Türkiye’nin dış politikasına son yıllarda yön veren, devletin içinden gelen biri sorunun çözümü için bunu önermişse CHP tabanının, sosyal demokrat birinin buna karşı çıkmasını ben anlayamıyorum.

Kurultay bildirgesinde var

- Raporunuzda anayasadaki vatandaşlık tanımının değişmesini öneriyorsunuz. Nasıl bir tanım olmalı?

- CHP’nin bu soruna nasıl yaklaşması gerektiğini, kurultay bildirgelerinden, CHP’nin mirasını devraldığı SHP’nin 1989 Kürt Raporu’ndan hareketle ifade etmeye çalıştım. Kurultay bildirgeleri parti hukukumuzun bir parçasıdır, 2003’te kurultay bildirgesinde var “anayasal vatandaşlık” ve daha sonra da geri alınmamış. Dil, din, ırk vurgusu yapmayan bir hak olarak yurttaşları Cumhuriyete bağlayan bir tanımdır anayasal yurttaşlık. CHP’nin en büyük iradesi kurultaydır, o kurultay iradesinin bir politik hat olarak uygulanmasını istiyorum. Anayasal vatandaşlık, sihirli bir değnek gibi bu tür sorunlar yaşayan ülkelerde arkasına sığınılan bir kavramdır. Kişisel görüşüme göre anayasanın 66. maddesi şöyle olmalı: “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı temel bir haktır. Kimse iradesi dışında vatandaşlıktan çıkarılmaz. Kaybedilmesi ve kazanılması yasayla düzenlenir.” Yeter bu kadar...

Basın önünde tartışmam

- Siz, vatandaşlık tanımı değişmeli, diyorsunuz; öte yandan diğer bir Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler “Anayasada vatandaşlık tanımının değiştirilmesine izin vermeyeceğiz” diyor. Hangisi CHP’nin düşüncesi?

- Parti içi tartışmayı basın önünde yapmadım, yapmam. Tamam partimiz çoğulcu bir partidir ama bu tartışmayı kendi içimizde yaparız, ortaklaşırız. Vatandaşlık tanımını yapan 12 Eylül cuntasının oluşturduğu anayasa komisyonu. Bu tartışılmaz da, ne tartışılır? Ben 12 Eylül darbesinin ürünü olan bu anayasanın, bu tanımının dokunulmaz olmasını kabul etmiyorum. Vatandaşlık tanımı eğer bizi yeniden bütünleştirecekse, yeniden bir arada tutmanın zemini olacaksa hiçbir sosyal demokrat, hiçbir CHP’li bundan kaçınamaz. Eğer sihirli bir değnek olarak bizi bütünleştirecekse bundan kaçınamayız. Hepimiz kendimizi bu Cumhuriyete bir aidiyetle bağlayacaksak, bunu hak temelli yapmalıyız. Eğer insanlarımızın önemli bir kısmı kendisini bu nedenle bu Cumhuriyete ait hissetmiyorsa, bu Cumhuriyetin yeniden bütünleştirici bir aracı olarak yeni anayasayı görüyorsa, yeni anayasayı neden bu noktada kilitleyelim? Bir yurttaşımızın bile kendisini dışarda hissetmeyeceği bir zemin bulmalıyız. Sola yakışan da budur.

Anadili tartışılabilir

- Anadilinde eğitim-öğretim konusunda partinin ve sizin düşünceleriniz neler?

- Devletin katkısıyla isteyen yurttaşların eğitim kurumlarında anadillerini öğrenmelerinin yolunun açılmasını istiyoruz. Şu anda anadilinde öğrenim serbest ama özel kurslarda, bu bir hak düzeyi değil. Seçmeli ders konur. Müfredatta “anadili dersi” olur adı, Kürtçe falan değil. Yeterli talep oluşunca, bir sınıfta 12 kişi varsa ders konur. Almanya’daki ölçü 12 kişidir. Bunlar zenginlik hem kültürel çoğulculuğu savunacağız, hem de devletin katkısını istemeyeceğiz olmaz. Anadilinde eğitim başka bir aşama, CHP’nin savunduğu bir aşama değil. Ama tartışılabilir.

- Anayasa süreci CHP’de bir parçalanmaya yol açabilir mi?

- Hayır. Aksine, kendi içindeki bu sağduyulu tartışma süreci CHP’nin yeniden solla, olması gereken değerleriyle bütünleşmesini sağlayacaktır. CHP’nin bugün içinde bulunduğu ortam ile Türkiye’nin içinde bulunduğu ortamı solun değerleriyle, sosyal demokrasinin referanslarıyla tarif etme süreci aslında bu kurultay süreci.

- CHP’de çokseslilik eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Yüzde 50 oy almış bir parti var. Kürt meselesinde bir şey söylemiyor. Bir şey söyleyen CHP de “çoksesli” diye eleştiriliyor. Demokrasi bakımından hangisi doğru?

TÜREY KÖSE

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları