loading
close
SON DAKİKALAR

Cumartesi Anneleri Güçlükonak Katliamını kınadı

Cumartesi Anneleri Güçlükonak Katliamını kınadı
Tarih: 12.01.2013 - 16:10
Kategori: Sağlık, Yaşam

Cumartesi anneleri/insanları Galatasaray Meydanı'ndaki 407. buluşmasında 11 kişinin öldürülerek kaybedildiği Şırnak Güçlükonak Katliamını andı...

Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 407. Buluşmalarında 12 Ocak 1996’da Güçlükonak ilçesinde 11 köylünün bir minibüs içerisinde kurşunlanıp, yakılmasıyla sonuçlanan katliamı kınayarak sorumluların cezalandırılmasını ve herkesin barış için çaba göstermesini istedi.

Cumartesi Anneleri ayrıca 9 Ocak 1996’da gözaltında öldürülen gazeteci Metin Göktepe’yi bir kez daha anarken Fransa'da üç PKK'linin öldürülmesini ise kınadı.

İlk olarak konuşan 1995 yılında gözaltına alınıp kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız konuştu. Yıldız, Paris’te 3 PKK’li kadının öldürülmesini kınayarak, Türk devletinin bu cinayetlerin üstüne gitmesi gerektiğini söyledi.

Başbakan’a ‘’Katiller yanı balınızda. Artık çözün’’ diye seslenen Yıldız, ‘’Bizi buralarda bekletmeyin. Başbakan zulümleri kınıyor. Asıl zulüm yıllarıdır kaybedenlerin yargılanmasını istememizdir’’ dedi.

Güçlükonak'ta neler olduğunu yerinde tespit edenlerden biri de Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu'ndan Şanar Yurdatapan'dı.


''Her şey çok açıktı''

Şanar Yurdatapan da o gün ile ilgili, zaten kanıtları gizleme zahmetini göstermediklerini belirterek, her şeyin hiçbir tereddüde mahal veremeyecek kadar açık olduğunu söyledi.

Suçluların ceza yemediklerine dikkat çeken Yurdatapan, yakınlarının İHM başvurmasıyla Türkiye’nin mahkum olduğunu hatırlatıp, o günden bu güne korkusuzca işlenen cinayetlerin devam ettiğini ve arkasının kavuşturulmadığını söyledi.


''Barışın bedelleri ağır''.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’da Cumartesi Annelerine bu hafta destek verenlerin arasındaydı. Tanrıkulu ise, Paris’te yaşanan olayı kınayarak başladığı konuşmasında, ‘’İçerimizde bulunan bu ortamın barışa evrilmesini engelleyenler var. Bu yaşananlarla barış ve barışın bedelinin ne kadar ağır bedeller taşıdığı ortaya çıktı’’ dedi.

Güçlükonak katliamında öldürülen Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya ise Kürtçe yaptığı konuşmasında, aradan geçen 18 yıla rağmen hala babası ve amcasının cesetlerini aradıklarını söyleyerek, tek suçları Kürt olan babası ve amcasının acımasızca öldürüldüğünü ifade etti.

Paris’te yaşanan olayı kınayan Kaya, gerekenin yapılmasını istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) adına basın açıklamasını Özge Akman okudu.

PKK'nin 15 Aralık 1995'te ilan ettiği tek taraflı ateşkesin ardından 12 Ocak 1996'da Güçlükonak'a bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yapan askerle, Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'u gözaltına aldı. Zorla korucu yapılan ama koruculuktan firar eden bu kişiler Taşkonak Jandarma Taburu'na götürüldü. Burada işkence ile sorgulanarak öldürüldüler.

15 Ocak'ta karakoldan Koçyurdu köyüne telefon eden jandarma gözaltına alınanların serbest bırakılacağını, onları almak için bir minibüs getirilmesini istedi. Bu durumdan şüphelenen köy korucuları Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz, Mehmet Öner ve Lokman Özdemir, şoför Ramazan Nas'ı yalnız bırakmamak için onunla birlite karakola gitti.

Jandarmalar onları da ayrı ayrı odalarda öldürdü. Öldürülen 10 kişinin bedeni koltuklara bağlanıp başlarına çuval geçirilerek jandarma kontrolündeki minibüsle yola çıktı.

Askerlerin ve korucuların beklediği noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Minibüs önce silahla tarandı; sonra atılan roketler sonucu cesetler kömür haline geldi.

16 Ocak'ta Genelkurmay Başkanlığı Ankara'dan Güçlükonak'a getirilen gazetecilere katliamı PKK'nin yaptığını söyledi; gazeteciler de böyle yazdı.

13 Şubat'ta" Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu" Güçlükonak'a giderek rapor hazırladı ve katliamı devletin yaptığını söyledi.

13 yıl sonra gelen itiraflar

Şubat 2009'da, katliama ilişkin ilk itirafını yapan dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen, "Katliamı PKK yapmadı, bunu biliyorduk ama çaresizlik üzerine gidemedik. Olayın perde arkasını öğrendiğimiz halde maalesef kamuoyuna açıklyamadık" dedi.

Ocak 2010'da ikinci itirafını yapan Yüzbaşı Özcan Tozlu, Güçlükonak Katliamı ile ilgili Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile birlikte çalışma yaptıklarını "Bu çalışmalarda, saldırıyı Albay Selahattin Uğurlu himayesinde, MAK timlerinin gözetiminde, koruculardan oluşan yedi kişilik grubun icra ettiğini belirledik. Tetikçi ekip, saldırı yerine helikopterle getirilip götürülmüş ve bu işin karşılığında Tugay'dan 50 bin dolar almış. Bunları MİT biliyor" dedi.

17 yıldır MiT'in arşivinde bekletilen Güçlükonak Katliam: dosyasının kamuoyuna açrktanmasmı isteyen Cumartesi Anneleri, Dönemin: Akçay Piyade Tugay Komutanı Albay Selahattin Uğurlu, Şırnak iı Jandarma Komutanı Albay Tahsin Baltacıoğlu, Güçlükonak ilçe Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı Hüseyin Gürocak, Özel Kuvvetler Komutanı Engin Alan, Genelkurmay 2. Başkan'ı Çevik Bir, Genelkurmay Başkanı ismail Hakkı Karadayı başta olmak üzere bölgede katliamın bir parçası olarak emir komuta zinciri içinde hareket eden bütün askerler ve korucuların, gereğini yapmak yerine, katliamın arkasındaki gerçeği saklayarak failleri koruyup, suça iştirak eden dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan yardımcısı Deniz Baykal ve içişleri Bakanı Nahit Menteşe'nin yargılanmasını isteyerek herkesi barış için çaba göstermeye çağırdı.


Vişne Haber Ajansı/Rojda Duygu Yeşilgöz


ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları