loading
close
SON DAKİKALAR

Ekrem İmamoğlu: Saklayacak, sakınacak değiliz, eşim bir cumhuriyet kadını ben de bir cumhuriyet erkeğiyim

Ekrem İmamoğlu: Saklayacak, sakınacak değiliz, eşim bir cumhuriyet kadını ben de bir cumhuriyet erkeğiyim
Tarih: 18.11.2019 - 09:46
Kategori: Gündem

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Eşim, Cumhuriyet kadını olarak hayatını geçiriyor. Ben de Cumhuriyet erkeği olarak. Bununla da gurur duyuyoruz. Saklamıyoruz, sakınmıyoruz. Hatta ben, “Cumhuriyetin projesiyim” de diyorum" dedi.

Hürriyet gazetesinden bir süre önce ayrılan ve röportajlarını artık kişisel web sitesinden yayınlacağını duyuran Ayşe Arman İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Londra temasları sırasında bir röportaj gerçekleştirdi. 

Ayşe Arman'ın kendi kişisel bloğunda yayınladığı röportajın bir bölümü şöyle:

29 Ekim ve 10 Kasım’da sizi eleştirenler oldu. Konser yönettiniz ya, size “elitist” dediler. Sonra eşinizin kıyafetleri, bir kısım insana dert oldu. Onun giyimi üzerinden, “İşte Cumhuriyet kadını!” yakıştırmasıyla, toplumdaki ayrımcılığa, sizin de katkıda bulunduğunuzu söylediler. Cevabınız nedir?

-Bu kavram üzerinden bizi öven, benim ve eşimin tavrını, giyimini överken de, bir kısım insanı rencide eden her yorumu şiddetle kınıyorum! O yorumların hiçbirinde ben yokum. Cumhuriyet Bayramı kutlamanın, bir geleneği vardır. Yüzde 75’i, yüzde 80’i dış sermaye tarafından yapılmış bir binayı açmakla, “Cumhuriyet Bayramı kutladım!” diyemezsiniz. Bayram kutlamanın başka bir görevi, ağırlığı vardır. Coşkuyu arttırırsınız, insanlara milli duygularını hissettirirsiniz. Benim yaptığım tamamen bu. Biz, o kadar bir mutlu bayram kutladık ki. 10 Kasım’a gelince, o da özel bir gün, bize bu güzel ülkeyi emanet eden kurucuyu yasla değil, özlemle anmalıyız. Biz de öyle yaptık…

Peki ya “İşte Cumhuriyet Kadını!” eleştirisi… Ona ne diyeceksiniz?

-“Cumhuriyet kadını” deyip birilerini aşağılayan yorumların hiçbirine katılmıyorum. Ama şu var: Benim eşim, Cumhuriyet kadını olarak hayatını geçiriyor. Ben de Cumhuriyet erkeği olarak. Bununla da gurur duyuyoruz. Saklamıyoruz, sakınmıyoruz. Hatta ben, “Cumhuriyetin projesiyim!” de diyorum.

Dilek İmamoğlu’nun Sultanahmet Meydanı’nda düzenlenen Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında giydiği kıyafet tartışmalara neden oldu. Tam bir ‘’Cumhuriyet Kadını’’ diyenler de oldu. Çok dekolte bulup bir Belediye Başkanı eşine yakışmadığını söyleyenler de… Ben eşinizin hayranlarındanım. Onu müthiş buluyorum. Güzel, akıllı, donanımlı ve sorulara verdiği cevaplar dört dörtlük. Üstelik ben onda, kıyafetinden öte eğitimini, birikimini görüyorum. Eşinize, haksızlık yapıldığını düşünüyor musunuz?

-O, üzülüyor. Toplum bunları aşmak zorunda. Kendisine de söyledim, “Çok estetik bir duruşun var!” dedim. “Bence kadınlara moral veriyorsun. Türkiye’nin her noktasındaki kadınlara… Fikrini açıkça söyleyenlere de moral veriyorsun, söyleyemeyenlere de…”

Eşinizin kıyafetlerini görüp, kendisinin hiçbir zaman “Cumhuriyet kadını” olmayacağını düşünen başörtülü teyzeler olmuş mudur? Bu mantık size doğru olabilir mi?

-Bakın, o yorumlardan alınmış olabilir insanlar. Benim annem da alınmış olabilir. Ama doğru değil bu mantık. Sanki “Böyle giyinirsen Cumhuriyet kadınısın, öbür türlü giyinirsen değilmiş gibi!” Hayır! Tarlasında rençberlik yapan benim Anadolu ya da Trakya kadınım da Cumhuriyet kadını, eşim de Cumhuriyet kadını. Herkesin pozisyonu farklı. Giyimle- kuşamla, Cumhuriyet kadını olunmaz! Geçenlerde Kuzguncuk’ta bir genç kız geldi, “Giyimimden dolayı özür dilerim ama ben de bir Cumhuriyet kızı olarak size sarılmak istiyorum!” dedi. Türbanlıydı. Ben de, “Ne demek tabii” dedim. Sarıldık. Bunun videosu var ve kızcağız linç ettiler sosyal medyada. Çok fena. Bu toplum değişmeli, ama değişecek, göreceksiniz değişecek… Bakın, yıllarca toplumun değişim sürecini, kendi çıkarlarına kullanan siyasiler oldu. Sadece başörtüsü üzerinden bu ülke, 15-20 yıl siyasi mücadele verildi. Kimin yüzünden? Başötüsüne anlamsız bir şekilde karşı çıkanların da yüzünden ama başötüsünü siyasi bir bayrak olarak kullananların da yüzünden. Bu kavramların sonu gelmeli. Ben inanıyorum, gelecek de. Bütün bu anlattığım stratejinin içinde, o pozisyon üzerinden siyasi fayda üretmeyi zihninin kenarından bile geçirmeyen biriyim… Asla!

Peki ya çocuklar… Başkan olduğunuzdan bu yana hangi konularda eleştirdiler sizi? Benim geçen röportajdan hatırladığım, onlara yaranmanızın kolay olmadığı. Tak, tak düşündüklerini söyleyen bir aileniz var. Oğlunuz ne yorumlar yapıyor mesela…

-En önemli husus, birbirimizi görememe konusu. Şu an dip limitlerdeyiz. Ben büyük oğlumu, şu gün itibariyle 15 gündür görmedim. En büyük şikayetimiz bu. Onun dışında, bir gurur yaşadıklarını görüyorum. Bunu en güzel dile getirenlerin başında kızım geliyor. Utanarak anlatıyor, “Sen, Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kızısın değil mi?” diye soruyorlarmış Beren’e. O da cevap veriyormuş, “Hayır, ben babamın kızıyım!”

Pek çok insan, eşinizi, bir dergiye kapak olduğu için de eleştirdi. Bense bayıldım o fotoğraflara. Siz, bu kadar büyük bir hadise yaratacağını biliyor muydunuz? Eşiniz sinirlendi mi tepkilere?

-Hayır, hiç sinirlenmedi, konuyu açmadı bile. O fotoğraflar bana da sürpriz oldu. Çünkü ben öyle fotoğraflar çekildiğini bilmiyordum. Yani, “Bir dergiye röportaj vereceğim. Fotoğraflar çekilecek” dedi. Ama o fotoğrafların bu kadar güzel olacağını bilmiyordum. Bilsem engellerdim.

Nasıl yani? Bu şaka mı?

-(Gülüyor) Yok, biraz ciddi tarafı var. Çok güzeldi çünkü fotoğraflar! Dediğim gibi eşim hiç konuyu açmadı, “Şu oldu, bu oldu” diye konuşmadı, ben de bahsetmedim. Üzerinde bile durmadım. Ama fotoğrafları çok beğendim.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları