loading
close
SON DAKİKALAR

Ekrem İmamoğlu: Şehir Tiyatroları'ndan hukuksuz yere atılan sanatçıların geri dönmesini istiyoruz

Ekrem İmamoğlu: Şehir Tiyatroları'ndan hukuksuz yere atılan sanatçıların geri dönmesini istiyoruz
Tarih: 20.09.2019 - 15:07
Kategori: Gündem

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yaklaşık 1 yıldır inşası duran Ümraniye-Ataşehir-Göztepe Metro Hattının yapım çalışmalarının yeniden başlatılması nedeniyle düzenlenen törenin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı.

Ekrem İmamoğlu, "Hizmetin iktidarı, muhalefeti yok. Biz, yarın, CHP projeleri demeyi asla düşünmüyoruz yaptığımız işlerde. Biz, bir dönemi yönetiyor olabiliriz İstanbul'da ama bu projeler milli projelerdir. Bu şehrin projesidir" dedi.

Şehir Tiyatroları'yla ilgili olarak da "Asla fikirsel bir sığ kavram oraya sahip olmayacak. Tam anlamıyla özgün ve özgür bir ortamı şehir tiyatroları ile buluşturacağız. Hak ettiği değere ulaşacak" diyen İmamoğlu, "Hukuksuz yere atılan sanatçıların tekrar geri dönmesini istiyoruz. Onunla ilgili çalışma başlatın, dedim" ifadelerini kullandı.

Ekrem İmamoğlu’nun gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

İnşaatı yarım bırakılan yerlerin tehlike arz ettiğini söylemiştiniz…

Yarım bırakılan bir tünel açılmış. Tümüyle bunların giderilmesi ve duran şantiyelerin çalışır hale getirilmesi ile ilgili bir çalışma yönetiyoruz. Arkadaşlarım burada iki etaplı bir süreç yönetiyorlar. Öncelikle bu tehditleri ortadan kaldırmak istiyorlar. Burada iyi yol aldılar aslında. İstanbulluların özellikle bu sonbahar ve kış döneminden itibaren rahat etmesini sağlayacağız. Ama bu yetmiyor. Duran metro hatlarının da devam etmesi lazım. Duran metro hatları ile ilgili burada atılan adımlardan somut bir tanesi. Diğerleri ile ilgili de sıkı görüşmelerimiz devam ediyor. Tek yönlü kurum – yüklenici firma ile çözülecek işler değil. Şu anda bahsettiğimiz işlerin iş yükü, oldukça yüksek meblağlara sahip. Bunun mutlaka proje bazlı borçlanmaya ihtiyacı var. Bu anlamda biz hem finans kuruluşlarıyla hem yüklenici kurumlarla bir araya gelip konuşuyoruz. Bugün ulaştığımız netice, onlardan bir tanesi. Devamı da gelecek. Hedefimiz aslında, duran hatların tamamında –çok merak edilen Kabataş – Mahmutbey Metro Hattı’nın 2020’nin Ocak-Şubat’ına yetişmesi gibi- projelerde somut bitişi ile ilgili takvimleme yapmaktır. Duran hatlarla ilgili hedefimiz de 2022-2023 bandında, tümünün bitirilerek hayata geçirilmesini sağlamaktır. Adım adım hayata geçtikçe, bunun gibi neticeye kavuştukça hem İstanbullu hemşerilerimizle bu müjdeli haberi paylaşacağız hem de sizlerle. Somut bilgiler gerçekleşmeden bilgiler vermek bizim hizmet anlayışımızda yok. 

Bu hatlar neden bir yıldır duruyor?

Bence düzensiz başlama süreci. Proje yapılır, fizibilitesi yapılır, elbette ihaleye çıkarılır; ama bu ihale süreciyle beraber finans düzeni de organize edilir. Varsa bir borçlanma veya kaynak ayrılmışsa, o kaynak aktarılır. Ama burada o tasarım yapılmadığı için 2017’de başlanan birçok proje, 2017 ve 2018’in sonunda durduruldu. Biraz hareketlendirilme çabası oldu 1-2 ay ama sonra tekrar durduruldu. Tamamen son 2-3 yılın tasarım bozukluğu ile ilgili böyle bir sonucu var, ne yazık ki. Geldiğimiz noktada, şunu itiraf edelim ki, 30 yıllık metro mücadelesinde bugün 150 kilometre –Marmaray’ı saymazsak- bir sonuca ulaşmışsak, aslında bu ne yazık ki bir başarı değil. Keşke daha yüksek kilometreleri konuşabiliyor olsak. Keşke ulaşımda metronun yüzde 18’lik payını değil, 40-50’leri konuşuyor olabilsek. Ama bu gerçekleşemedi. Aslında bu son 2-3 yıla sıkıştırılan işler daha geçmişte planlanıp, bu işler öncelenmeliydi. Bu, bir şehrin, bir ülkenin bazen ulaşıma, yatırım önceliğine, finansal düzenlemeye bağlı politikalarıyla ilgili bir durum. Bizim için metro öncelik. Bundan sonra buna dönük hareketlerimizi mutlaka önceleyerek; ama sağlıklı adımları kararlı atarak, yükleniciye boşlukta kalan hiçbir iş bırakmadan yolumuza devam edeceğiz.

“KEŞKE MART-HAZİRAN ARASINDAKİ 3 AYI KAYBETMESEYDİK”

Duran yerlerde bir an önce müdahale etmeniz gereken yerler oldu mu? Yani tehlikenin ciddi boyutlara ulaştığı…

Evet oldu, müdahale edildi ve edilmeye de devam ediyor. Özellikle bu yapı müdahalesiyle ilgili iyi bir takvimde oluşumuzda buna fırsat sağladı. Keşke, mart-haziran sonu döneminde 3 ayı da kaybetmeseydik.

Nasıl bir sıkıntıdan bahsediyosunuz?

Yani bir yerde çökme de olabilir, bir yerde açılan kuyu tehlikeye dönüşebilirdi, yapılan iş heba olabilirdi. Allah korusun tedbir alınmamışsa, can kaybına da sebep olabilirdi; ama şu anda kontrol altında ve gözlem altında. Arkadaşlarımız bu süreci hızlıca iyi neticeye bağlıyorlar. En azından bu tedbiri alıp sonrada buradaki yoluna devam etmek için koşulları hazırlayacağız.

Meclisten aldığınız borçlanma yetkisini metro müteahhitlerine kullanmak için aldınız

Mevcut borçlanmanın ve inşallah olması gereken ilave borçlanmanın, ki bu İBB’nin bugünkü tüm tasarruf tedbirlerine ve açıkçası bütçeyi daraltma ve gerçek işlere yönlenme tedbirlerimize rağmen yeterli bir bütçe değil. Borçlanma sayılarını oluştururken, öncelikle bu projelere nasıl katkı sunarızın diye de bakıyoruz. Ama sadece o borçlanma değil, onun dışında da proje bazlı borçlanma kabiliyeti olan hatlarda ulusal ya da uluslararası düzeyde finans kuruluşlarıyla uzun vadeli proje bazlı borçlanma ile ilgili çalışmalarımız da sürüyor."

Yatırımcılara işbirliği için cesur davranmaları çağrınız oldu. Bunu biraz açabilir misiniz?

Hizmetin iktidarı, muhalefeti yok. Biz, yarın, CHP projeleri demeyi asla düşünmüyoruz yaptığımız işlerde. Biz, bir dönemi yönetiyor olabiliriz İstanbul'da. Ben, bu şehrin belediye başkanıyım; ama bu projeler milli projelerdir. Bu şehrin projesidir. Bu kentin projesidir. Sahibi 16 milyon insandır. Dolayısıyla biz, hiçbir masada partiyi ya da şahsımızı temsil etmiyoruz. 16 milyon insanı temsil ediyoruz ve ediyor olacağız. Bu bakımdan çok net ifade edeyim; her masada olacağız. Her masada İstanbul adına en doğru tanımları yaparak, şehir için buraya katkı sunacak, doğru adımları atmak için de elimizden gelen çabayı tüm iyi niyetimizle göstereceğiz. Son dönemde atılan olumlu adımlar bu anlamda değerli. Hem İstanbul kanadında olsun hem Ankara kanadında olsun atılan adımlar değerli. Umarım bu sadece bir masa kurmakla kalmaz, günün sonunda uzlaşmayla ve bu işin sözleşmeye ve faaliyete döküldüğü bir neticeye kavuşur.

Tuzladaki yangın sonrası bir çevre etki raporu çıktı mı? Atmosferde kimyasal bir etki yarattı mı? Yağmurun kimyasal yağış olduğu iddiaları var?

Resmi rapor bakanlık üzerinden yayımlandı, böyle bir tehdidin olmadığı yönünde. Biz de şu anda o raporlar ışığında toplumumuzu ürküten ya da korkutacak bir husus olmadığı için herhangi bir bilgilendirme yapmadık. Ama bu yangının öyle negatif bir tesiri olmayacak. Ne yazık ki şu anda kahraman bir itfaiye erimiz ameliyat oldu. İyi gidiyor. Neticede ciddi bir yaralanma geçirdi. Şu an tek negatif etkisi bu. Bir de orada bir mal kaybı var. Oradaki sanayi kuruluşuna da geçmiş olsun, diyoruz. Ama atmosferi etkileyecek zehirli bir atık şeklinde yağmurla tekrar yeryüzüne inecek şekilde bir tanım ya da tehdit bize ulaşmadı.

Şehir tiyatrolarında kaldırılan oyunlar ile ilgili eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şehir tiyatroları ile ilgili bir gazetenin (Yeni Şafak) 28 şubat benzetmesi çok gülünç. 30 yıla yakındır yayın hayatında olan, geçmişte gerçekten bazen alıp okuduğum, kendi fikrime uymasa da takdir ettiğim bir gazetenin manşetinde bunu görmek utanç verici. Çok ayıp, yazık. Her şeyden bir şey yakalama çabası. O gazetenin kendine sahibinden genel yayın yönetmenine çeki düzen vermesini öneririm. Kendileri ne düşünür bilemem; ama Türkiye’nin yayın hayatı için hem sahibine hem genel yayın yönetmenine, oradaki gazetecilere kendilerine çeki düzen vermelerini, gazeteyi aldıklarında bir de aynaya bakmalarını öneririm. Ama şunu söyleyeyim İstanbul şehir tiyatroları kendi hüviyetine kendi benliğine dönmesi için arkadaşlarıma talimat verdim. Oyunlarla, bu detaylarla ilgilenecek değilim, ben belediye başkanıyım.

Ben de sizin bana sorduğunuz gibi kendilerine sordum haber bana ulaştığında. Yapılan tarif çok net. Mesela orada Necip Fazıl ile ilgili bahsedilen oyun, tam 2018'in Nisan ayından beri, neredeyse 2 seneye yakın bir zamandır oynanmayan bir oyun. Yani bizimle ilgili değil. “20 aydır niye oynanmıyor” diye sormayanlar, bize bunu niye soruyorlar anlamış değilim. Kaldı ki 2-3 oyun değil, başka yazarların da yurtdışından ünlü yazarların da oyunları geri çıkarılmış. Burada bazı sebepler olduğunu aktardılar. Mesela bir başka oyun; dış yapım olarak alındığını, sadece bir oyunun 250 bin liranın üzerinde maliyeti olduğundan bahsettiler. Bunun yerine kendi iç kadrosu ile oyun üreten, kendi iç kadrosu ile mevcut oyunlara da yine aktif şekilde oradaki bir kurulun karar vereceği şekilde yeni oyunlar da üreterek aktif bir tiyatro dönemi başlatmak istiyoruz. Hukuksuz yere atılan sanatçıların tekrar geri dönmesini istiyoruz. Onunla ilgili çalışma başlatın, dedim. Aynı zamanda ben, sanatın özgünlüğüne ve özgürlüğüne inanan bir insanım. Sanat, müdahale kaldırmaz. Müdahale olursa, orada sanatçıyı başkalaştırırsınız. O da sanat olmaz zaten. Sanat, özgün bir iştir. Bizim oraya asla bir müdahalemiz yok.

İskender Pala'nın ismini kullanıyorlar. İskender Pala'nın ciddi sayıda kitabını okumuş, kendisi ile münasebeti olan, beğenerek kitaplarını okuyan birisiyim. Bunda sorun yok ki. Yarın oyunu da olur. Başkalarının bir gün sevip bir gün sevmediği insanları, ben her zaman severim, okurum. Sadece bir yaygara çıkartma. Bunu böyle 28 Şubat gibi manşet atan gazetelerin bence yayıncılık anlayışı ile ilgili sorunları var. Merak etmesinler. İstanbul’un her yerinde sahne alan şehir tiyatroları gündemde olacak. Ben, 5 yıl Beylikdüzü Belediye Başkanı’ydım. Şehir Tiyatroları’ndan tek bir oyun getirtemedim. Nedir bu yani? Beylikdüzü kimin? Şimdi her yere gidecekler. Hatta portatif araçları ile mahallelere gidip, hiç tiyatro görmemiş insanlara tiyatroyu gösterecekler. Sanatı, her alanda yaygın biçimde 16 milyon insanla buluşturacağız. Kimse bundan kuşku duymasın. Asla fikirsel bir sığ kavram oraya sahip olmayacak. Tam anlamıyla özgün ve özgür bir ortamı şehir tiyatroları ile buluşturacağız. Hak ettiği değere ulaşacak.

“HESABI SORULMAYAN DÖNEMİN AKIBETİ BUDUR”

Şehir Tiyatroları’nda da israf mı var?

Yani bu israftır, değildir; bilemem. Onun analizini yapmak lazım. Ama israfı engellemek hangi kuruma bakarsak bakalım, bizim önceliğimiz olacak. İster Şehir Tiyatroları olsun ister Metro A.Ş. olsun ister Ulaşım Daire Başkanlığı olsun… Biz istiyoruz ki, kuruşuna kadar hesap verelim. Baktıkça heba olan bütçelerle neler neler yapılmazdı. Milyonlarca metrekare yeşil alanlar, kültür alanları, okullar, anaokulları, kreşler yapılır. Biliyorum ve görüyorum. Üzülüyorum, canım yanıyor. Ama hesabı sorulmayan, denetlenmeyen bir dönemin akıbeti budur. Ben, dilerim ve isterim ki, attığımız bütün bu adımlardan, bizim kadar, bizi Ankara’dan takip edenler; vatandaş ya da muhalif olan fark etmez; bizi alkışlasınlar. Bizim derdimiz, onların da cebindeki paradır.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları