loading
close
SON DAKİKALAR

Erol Ekici'den basın açıklaması

Erol Ekici'den basın açıklaması
Tarih: 10.09.2012 - 18:46
Kategori: Sendika

Disk Başkanı Erol Ekici, 12 Eylül'ün 32. yılında yazılı bir basın açıklaması yaptı...

Disk Başkanı Erol Ekici, 12 Eylül'ün 32. yılında yazılı bir basın açıklaması yaptı.


Disk Başkanı Ekici'nin basın açıklaması metni şöyle;


''12 Eylül faşizminin ve karanlığının üzerinden tam 32 yıl geçti. Bugün Türkiye o karanlık günlerin girdabından hala çıkabilmiş değil. Yasaları ve kurumlarıyla 12 Eylül varlığını sürdürmeye devam ediyor.

Toplumu tektipleştiren, her türlü demokratik tepkiyi baskı ve zorla sindirmeye çalışan, işkenceyi, devlet terörünü kurumsallaştıran, bireyleri örgütsüzlüğe, yalnızlığa sürükleyen 12 Eylül faşist zihniyeti, Türkiye halklarına çok şeyler kaybettirdi.

12 Eylül ile yapılmak istenen;

Ortadoğu’nun başta ABD emperyalizminin bölgesel çıkarları için yeniden şekillendirilmesinde Türkiye’nin ileri bir karakol olarak varlığını sürdürmesiydi. 12 Eylül bir ABD projesiydi ve bugün bu proje AKP hükümeti aracılığıyla devam ettirilmektedir. Şimdi de AKP hükümeti emperyalizmin bölgesel çıkarları için Türkiye halklarını bölgesel çatışmanın, savaşın ve ölümün içine doğru sürüklüyor.

12 Eylül ile yapılmak istenen; 
 
İşçi sınıfı öncülüğünde toplumun geniş kesimlerinde giderek yaygınlaşan hak alma ve arama bilincinin önünü keserek, 24 Ocak Kararları olarak bilinen yeni-liberal politikalar için zemin yaratmaktı. Sermaye sözcüleri “Bugüne kadar işçiler güldü, şimdi sıra bizde” diyerek 12 Eylül’ü alkışlamıştı. Elbette onlar güldü 12 Eylül’de.

12 Eylül’cülerin ilk yaptığı şeylerden biri de DİSK’in faaliyetlerine son vermek oldu. Binlerce sendika yöneticisi, işyeri temsilcisi ve işçi tutuklandı, işkencelerden geçirildi, yıllarca cezaevlerinde tutuldu. İşçiler örgütsüz, toplum suskun hale getirildi. Hala yürülükte olan 2821 ve 2822 sayılı sendikal yasalar o dönemde çıkartıldı. Bugün “darbeciliğe karşıyız” diye ortalıkta dolaşan fakat o gün 12 Eylül’ü alkışlayan sözüm ona “sendikal örgütler” bütün bunları alkışlarla karşıladılar.

Sendikalaşmak zorlaştı, grev hakkı istisnai durumlarda ve izin alınarak yapılabilir hale getirildi. Böylelikle işçi sınıfının tarihsel kazanımlarının ortadan kaldırılması için uygun zemin hazırlandı, özelleştirmeler ile kamu kaynakları talan edildi, Türkiye her anlamda küresel tekellerin egemenliğine boyun eğdirildi.

Bugün AKP hükümeti aynı zihniyetle sendikal yasakların, barajların, grev yasaklarının ardında durmaya devam ediyor, sendika kapatmayı sürdürüyor. Bununla da yetinmiyor, grev yasağı getirerek bu uygulamaların da ötesine geçiyor. Taşeronlaştırma, güvencesizlik, işsizlik, yaygın işten çıkartmalar hükümet politikası olarak uygulanmaktadır.

Toplu İş İlişkileri adıyla yeniden düzenlenen sendikalar yasası tasarısından kaynaklı olarak aylardır 200 bin işçi yetki alamıyor ve toplusözleşme imzalayamıyor. Yıl sonuna kadar ise 550 bin işçi toplusözleşme yapamama riski altında bulunmaktadır.

Türkiye sendikal haklar alanında dünyada en kötü sabıkaya sahip, en baskıcı, en müdahaleci ülkelerden biri durumunda. Yani 12 Eylül bu alanda da AKP ile varlığını sürdürüyor. Sermayenin, patronların yüzü AKP ile gülmeye devam ediyor.

12 Eylül ile yapılmak istenen;

Bilimi yasaklarla birlikte kötürüm bırakmaktı. YÖK sistemi üniversitelerin üzerinde bir karbasan gibi çöktü. Bilimin kötürüm bırakıldığı bu ortamda biliminsanları ülkeyi terk etmek zorunda kaldı, binlerce üniversite öğrencisi işkencelerden geçirildi, cezaevleri devrimci gençlerle dolduruldu. Gençler özgür ve eleştirel düşünceden uzaklaştırılarak tek tip düşünen, ezberci bir eğitim sistemine mahkum edildi. 

AKP YÖK sistemini kaldırma iddiası ile geldi. Bugün YÖK uygulamalarının, bilim üzerinde kurduğu tahakkümün sahibi durumunda. Üniversitelerde parasız eğitim, parasız sağlık isteyen, dayanışma masası açtıkları için polisin müdahalesine uğrayan binlerce, cezaevlerine atılan yüzlerce öğrenci var. Bugün cemaat denetimindeki gecekondu üniversiteleri liyakata bakmaksızın siyasal kadrolarla sözde bilim üretmeye çalışıyorlar. YÖK’ün adeta cezaevi gibi yönettiği üniversitelerde dün laboratuvarlar kapatıldı, bugün ise AKP’nin yönettiği üniversitelerde “islami bisiklet” tartışılıyor.

12 Eylül ile yapılmak istenen;

Hukuksuzluğu, adaletsizliği, baskıyı olağan hale getirmekti. Yargıyı siyasal iktidara bağımlı hale getirmek, basını susturmak, düşünceyi suç haline getirmekti. Bugün de binlerce insan siyasi düşünceleri nedeniyle, Başbakanın talimatı ile cezaevinde. Bugün onlarca gazeteci sadece gazetecilik yaptıkları için cezaevinde. Yani 12 Eylül AKP ile devam ediyor!

Buradan sesleniyoruz.

AKP hükümetinin gidişatı iyi bir gidişat değildir. Bundan önceki hükümetlerin yaptıklarını kat be kat artırarak, hak ve özgürlükleri yok ederek, işçiye emekçiye, yoksullara hayatı zindan ederek, halkın ahını alarak varacakları yer ancak “çıkmaz sokak” olacaktır. Toplu İş İlişkileri Yasası adıyla işçi sınıfı üzerinde yeni bir cendere kurmaya çalışmayın.

Biz 12 Eylül askeri cuntasının işkencehanelerinden, cezaevlerinden başımız dik çıktık. Faşizmin ne olduğunu çok iyi biliriz. 12 Eylül’ü kurumlarıyla, zihniyeti ile sürdürmeye hevesli olan siyasal iktidarı uyarıyoruz. Tarih cellatların, katillerin yaptıkları zulmün bedelini er ya da geç onlara ödetecektir.

Bugün kan ve gözyaşı üzerinden siyasal iktidarını sürdürenler bilmelidirler ki, “zulüm ile abad olanın ahiri berbad olur”. Bugün zaten yaptığı insanlık dışı faaliyetlerden ve halkına karşı işlediği suçlardan dolayı tarihin mahkum ettiği faşist cuntacı Kenan Evren’i göstermelik bir biçimde yargılayıp, onun ve arkasındaki güçlerin yapmak istediklerini büyük bir hevesle sürdürenler, er geç tarih önünde hesap verecektir.

12 Eylül zihniyeti er ya da geç yenilecektir.''


Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları