loading
close
SON DAKİKALAR

Eyvah ki Ne Eyvah

Eyvah ki Ne Eyvah
Tarih: 21.02.2012 - 13:29
Kategori: Gündem

Ekrem Dumanlı'dan "Cemaat" pardon "Camia"ya, "Mal ve İktidar Hırsı" eleştirisi

(...)

Gamsızlık,Dertsizlik,Izdırapsızlık

Eyvah! Eyvah ki ne eyvah!

Heyhat, yeni bir çağ açacak diye beklenen nesillerde yalpalamalar, tökezlemeler görülmeye başladı. Şefkat ve merhamet medeniyeti, din, dil, ırk farkı gözetmeksizin herkesin gönlünde sevgi ve saygıya dönüşecek derken; bir küçük derede kendi aksini görüp kaçan küheylanlar, tereddüt dolu bir sürecin ağlarına yakalanıverdi. Şimdi her şeyimiz var hamdolsun. İmam hatipler, ilahiyatlar, kurslar, devasa kurumlar... Ancak aşk-u şevk yok gönüllerde, cehd-ü gayret kalmamış yüreklerde.

Mal, mülk, şöhret, makam, mansıp, yönetme şehveti, yönetilme tembelliği, tul-i emel, ucb, fahr, gurur, mal biriktirme sevdası... Şeytanın her bir oku, bizdeki "Yaşatma İdeali"ne dair ulvî duyguları alıp götürmeye başladı.

Ciğerlerimize çektiğimiz purolar bizi "monşerler"e yaklaştırdı belki; ancak Mahmut Hocalardan, Süleyman Efendilerden uzaklaştırdı. Bilmem hangi izbe kahvenin kasvetli köşesinde nargilesini çeken ve saatler boyunca tavla oynayanların yorgunluğu sadece zar tutan parmaklarda değil; hasbîlik ve diğerkâmlık için dualanmış gönüllerdeydi. Kasvet kaplarken kalpleri, ne dava duygusu bırakıyordu insanlarda ne temsil ve tebliğ düşüncesi.

Eyvah ki ne eyvah!

Malına mal katma, şöhretine şöhret ekleme, şu fani ve fena dünyadan kâm alma duygusu nice yiğit adamı küçük hesaplar altında per perişan eyledi. Söylemde bir problem yoktu. Söz açıldı mı yine üstatlardan pasajlar okunuyordu, büyüklerden hatıra devşiriliyordu; lakin yürekler hizmet duygusuyla güm güm atmıyordu artık.

Kendisiyle barışık olamayan, davasıyla da barışık olamaz. Daha düne kadar, "Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes" deyip heyecana gelen küheylanlar "Biraz da dünyalığımız olsun" dediğinde sırtına dağ gibi bir yük aldığını fark edemedi. Dünya namına kazandığı her nişan, insanın ruhuna bir kâbus gibi çöktü, çöreklendi.

Şimdi gamsızlık, dertsizlik, ıstırapsızlık, çilesizlik revaçta. Kim bilir Âkif'ler, Nurettin Topçu'lar, Osman Yüksel'ler kabirlerinde nasıl bir ıstırapla bu manzarayı seyrediyor? Dava adamı dediğinde dudak bükenler "dava" çocuklarının ta kendisi! "Dünya malını elinin tersiyle it ki insanlık zulmetten kurtulsun" dediğinizde duyacağın kahkaha, çileler içinde doğurduğun bir gençliğin ta kendisi!

Şimdi ıstırapsız insanlar da yazı yazıyor. Şatafatlı cümleler kuruyorlar gazete sütunlarında; lakin o cümlelerde bir damlacık gözyaşı yok. Şimdi meydanlarda mutantan laflar ediliyor; lakin içselleştirilmiş bir hayat felsefesi yok! Muhyiddin İbn-i Arabî'ye nazire yaparcasına dimdik durup toprağa gömülü hazinelerin üzerine basarak "Taptıklarınız ayaklarımın altında" diyenler çoktan kanat çırpıp öbür âleme gitti. Şimdi sırtında yedi nesil sonrasına miras bırakmayı mubah gören bir hayat felsefesiyle karşı karşıyayız. Üstelik o "mukaddes dava"nın gölgesinde yetişenler artık "dava adamı" olmayı "enayilik", insanlık için fedakârlık yapmayı "komik" buluyor. Hal böyle olunca bir dönem ıstıraplar içinde tohum atmış, o tohumları gözyaşlarıyla sulamış insanlara sadece "anma programı" yapılabiliyor. Oysa anmak yetmez; olmak gerekir...

Hiç kimseyi karamsarlığa gark etmek istemem. Zaten ümitsizliğe kapılmak için bir sebep de yok. Çünkü hâlâ yüreği insan sevgisiyle kavrulan ve "ölümsüz şarkı"yı kıyamete kadar söyleyecek hasbî, fedakâr, diğerkâm insanlar var. Üstelik her kesimde var.

Dünyanın dört bir yanında "üveyikler gibi kanatlanan" o güzel insanlar da olmasa belki yerin altı, üstünden daha hayırlı olacak. Ve yine ümit ediyoruz ki devrin fitne fücurundan etkilenerek bambaşka diyarlara savrulanlar, içlerindeki iyi niyeti koruyarak bir gün baba ocağına döneceklerini unutmazlar. Çünkü her şey aslına rücû eder. Gözyaşları içinde toprağın bağrına saçılan o tohumlar başka bir ağaca dönüşemez ki. Eminim bir gün asıllarına dönecekler; yeter ki "önden giden atlılar" yorulmasın, sürçmesin, tökezlemesin.

Yoksa eyvah ki ne eyvah!

Ekrem Dumanlı-Zaman

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları