loading
close
SON DAKİKALAR

aHaber sordu mu böyle sorar işte

Can Ataklı
Tarih: 23.10.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Ne yani şimdi devlet ‘teröriste’ tam 600 milyon lira yardım mı yapıyor? Eğer bir aksilik olmazsa haziran ayında genel seçimleri yapacağız.

ACAİP YAZILAR

Ne yani şimdi devlet ‘teröriste’ tam 600 milyon lira yardım mı yapıyor?

Seçimler yaklaşıyor.

Eğer bir aksilik olmazsa haziran ayında genel seçimleri yapacağız.

“Bir aksilik olmazsa” sözünü şunun için kullanıyorum.

Erdoğan’ın tek adam olması için yapılan yeni Anayasa “bir kişinin en fazla iki kere cumhurbaşkanı seçilebileceğini” hükme bağlamış durumda.

Eğer seçimler haziranda yapılırsa Erdoğan kendi yazdığı anayasa gereği yeniden aday olamıyor.

İşte bu yüzden bazı formüller aranıyor.

“Nasıl yaparız da Erdoğan’ı hiç tartışmaya neden olmadan tekrar aday yaparız” planları üzerinde kafa patlatıyor Ankara’daki akıllı danışmanlar.

Gerçi Erdoğan’a sorsalar, sorun daha kolay çözülür.

Çünkü Erdoğan için Anayasa’da böyle yazması hiç önemli değil, “Sana mı soracağız, ben adayım o kadar” der ve aday olur.

Ama danışmanlar belki de ileride “kendi başları derde girmesin” diye işi formülüne uydurmaya çalışıyor.

En azından topu Yüksek Seçim Kurulu’na ya da Anayasa Mahkemesi’ne atmak istiyorlar.

İyi de oradakiler deli mi, onlar da “Erdoğan kazanamazsa yandık” diye düşünmüyorlar mı?

Aralarındaki biraz akıllılar “Seçimi Mayıs’a alırız olur biter, nasıl olsa muhalefeti kandırmak kolay, kabul etmezlerse sandıktan kaçtıklarını söyleriz, mecbur kalırlar, böylelikle erken seçim olacağı için adaylık konusu tartışılamaz” diye plan yapıyor.

Sonuçta öyle ya da böyle artık seçim yapılacak.

Olmama ihtimali var mı?

Var da… Artık o kadarını göze alırlar mı bilemiyorum.

Gerçi kaybedecek şeyleri o kadar çok ki, akla gelecek gelmeyecek her şeyi yapabilirler.

Tabii seçim için para gerek.

Her yıl partilere maddi yardım yapılıyor ama genel seçim olunca iş değişiyor, hazine yardımı alma hakkı olan partiler seçim öncesi normalin üç katı para yardımı alıyor.

AKP, Meclis’teki en çok üyesi olan parti sıfatıyla en yüksek hazine yardımını alan parti oldu yine.

AKP’nin alacağı yardım 2 milyar liranın üzerinde tutuyor.

CHP ise 1 milyar liranın biraz üzerinde hazine yardımına kavuşacak.

Gelelim HDP’ye.

Hakkında kapatma davası açılmış olan HDP’nin alacağı hazine yardımı, MHP’nin ve İYİ Parti’nin üzerinde.

HDP seçimlerden önce yaklaşık 600 milyon lira yardım alacak.

Şimdi tuhaflığa bakar mısınız?

Ülkeyi tek başına yöneten kişi, her fırsatta HDP’nin terörist olduğunu vurguluyor.

HDP’li milletvekillerinden söz ederken hiç çekinmeden “Meclis’teki PKK’lılar” diyebiliyor.

Tabii en tepedeki kişi böyle söyleyince alttakileri tutabilene aşk olsun.

Ağızlarına geleni söylüyorlar.

Halktan 6 milyon oy almış, varlığı Anayasa ile güvence altında olan bir siyasi parti vebalıymış gibi sunuluyor.

Sanki bu parti ile işbirliği yapmak, seçimlerde oyunu talep etmek vatan hainliği ile eş değer tutuluyor.

Ama görüyorsunuz işte, işin aslı bu saray mantığı gibi değil.

HDP; Anayasa güvencesinde, legal bir siyasi parti ve işte şimdi hakkı olan hazine yardımını da alıyor.

“HDP’nin oy verdiğine ben vermem” diyenlere şunu sormak gerek: “Neden bu partiye yapılan hazine yardımına karşı çıkamıyorsunuz, eğer sizin mantığınız doğru olsa, şimdi ortaya çıkıp ‘teröristlere devlet yardımı yapılamaz’ demeliydiniz, hiçbir konuda ilkeniz ve karakteriniz yok sizin, bunu her fırsatta gösteriyorsunuz.”

ŞAKA GİBİ

aHaber sordu mu böyle sorar işte

Saray yazarları Erdoğan’a yaranmak için birbirleri ile yarışıyorlar.

Ama haklarını vermek gerek bunu yaparken centilmenlik kurallarına da uyuyorlar, bunu bir yarış gibi değil de tepedeki adama el birliği ile hizmet olarak görüyorlar.

Bu uğurda birbirlerini övmekten geri kalmıyorlar.

Hafta içinde Hürriyet’in saray yazarı Abdülkadir Selvi, Sabah’ın saray yazarı Cansın Helvacı’ya nasıl destek attı:

“aHaber ve ATV’nin başarılı sunucusu Cansın Helvacı, Erdoğan’a “Nasılsınız?” diye sordu. Erdoğan, “Nasıl görünüyorum? Gayet iyiyim” cevabını verdi. Cansın Helvacı da “Ben de bu cevabı almak için soruyorum” dedi. Erdoğan’ın morali iyiydi.”

İster istemez “Şaka mı yapıyorlar?” diye düşündüm ilk an ama inanın şaka falan değil, artık hepsi bu hale geldi.

KOMİK

Yok artık daha neler bu kadar da abartmayın

Geçen hafta TOGG markasıyla üretilecek olan otomobilin sahibinin kim olduğunu sormuştum hatırlarsanız.

Amanın bir kıyamet kopardılar ki sormayın.

TOGG’u niye kıskanıyormuşum, biz bugüne kadar araba mı yapmışız, o halde bu yapılana niye karşı çıkıyormuşum, çok hazımsızmışım falan filan gibi bir süre deli saçması laflar edildi.

Sosyal medya üzerinden “ilk yerli ve milli otomobil” güzellemeleri ile bana saldırdılar.

İyi de bir kere bu TOGG ilk ve milli otomobil değil, bunu bilmiyorlar.

Ama bunu geçiyorum, sorum çok basitti, hesapta bu otomobili “beş babayiğit” ortaklaşa yapıyor, ama nedense onlar hiç ortada yok, TOGG üretimiyle ilgili sadece iktidar yetkilileri konuşuyor.

Bir özel sektör ürünü bizzat devlet eliyle tanıtılıyor, pazarlanıyor.

Dikkatimi çeken buydu.

Ama bir sürü aklı evvel TOGG’un üretimi ile İstanbul’un Fethi’ni bile adeta eşdeğer tutarak ortaya “saçmalıklar şaheserleri” koydular.

Bir soru sordum, ortaya çıkın aptalca hareketlere çok güldük.

ÇOK GÜLDÜM

Haftanın fıkraları

Elbette Yıldırım Tuna geçen hafta da fıkra göndermişti, ancak biliyorsunuz Amasra’daki maden faciası yeni yaşanmıştı.

Ben de cinayet gibi bu kazada can veren madencilerimize saygı göstererek geçen hafta köşenin tamamını bu olaya ayırmıştım.

Tabii öyle olunca bu yazıların arasına “Pazar Fıkraları”nı koymak olmazdı.

Bu hafta Yıldırım Tuna’dan gelen iki fıkrayı sunuyorum;

Asansörde

Adam yoğun bakımda komadan çıkınca doktoru yanına koşmuş, “Konuşun, nasıl oldu? En son ne hatırlıyorsunuz?” diye sormuş heyecanla…

“Tek hatırladığım asansöre bindim, kat düğmelerinin tam önünde duruyordum, iri yarı bir adam ve yanında muhteşem bir kadın asansöre bindi, kadının çok güzel göğüs ve sırt dekoltesi vardı, ona bakmaktan gözlerimi alamayıp nefesim tutuldu ve uzun süre donup kaldım… Kımıldayamıyordum… Adam da bana dönüp ‘Kardeşim daha ne bekliyorsun? Bassana artık şuna!’ dedi.”

Veteriner bakarsa

– Doktor lütfen yardım edin… Arkadaşım bacağını kırdı…

– Özür dilerim, ben sadece atlar konusunda uzman bir veterinerim…

– Hadii… Ne fark eder? Burası dağ başı. Başka kimseyi bulamayız. Lütfen siz müdahale edin… Bakın çok acı çekiyor…

– Tamam… Kamyonetimin arkasındaki tüfeğimi getirir misiniz?…

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları