loading
close
SON DAKİKALAR

Aynen böyle bir zamanda yaşıyoruz

Can Ataklı
Tarih: 09.10.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Aynı çift, balkonda çay keyfi yapmaktadır. Caddeden geçerken sırıta sırıta balkona bakan delikanlıyı gören kadın, heyecanla yerinden fırlar; “İşte ordaa, televizyonu çalan hırsız buu” diye bağırmaya başlar.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Alternatif namus tarifleri

Yazıyı sosyal medyada buldum.

Çok hoşuma gitti.

Yazarını aradım, önce bulamadım.

Bu son zamanlardaki hastalığımız.

Herkes güzel şeyler paylaşmak istiyor ama nedense kimse emeğe değer vermiyor, “Benim çok hoşuma gitti bunu acaba kim yazmış” demiyor.

Geçenlerde yine kimden alıntı olduğu belirtilmeyen bir yazı geldi, baktım bir süre önce benim bu köşede yazdığım bir yazı, üstelik alıntı da değil, benim yazdığım bir yazı.

Üzülüyorum ama maalesef oluyor bunlar, belki aceleden ama çoğu özensizlikten.

Sonunda yazıyı Ergür Altan’ın yazdığını buldum.

Ergün Altan kitapları olan, harika yazılar yazan çok yaratıcı bir yazar.

Bir kadının ağzından “Bayım” diye başlayan ve alternatif kadın tiplemeleri üzerinden “Kendimi namuslu hissediyorum” diye adeta haykırdığı bu yazıyı okumamış olabilirsiniz diye düşünerek sizlerle de paylaşmak istedim.

O halde buyrun okuyalım;

Bayım!

Yüzüme “abla” deyip, ardımdan cinsel fanteziler kuran erkeklerin namus kriterlerine göre namussuz olabilirim; ama saatlerce gitar çalıp, bir çay parası bile kazanamayan bir sokak müzisyenine sokulup, “oynak bir şeyler çalsana” demiş ve o çalarken gönlünce dans edip, sonra para kutusunu seyircilere uzatarak, o müzik emekçisinin birkaç gün geçinebileceği kadar para toplamış ve müzisyene gülümseyerek “hoşça kal can” deyip basıp gitmiş bir kadın olarak namuslu olduğumu düşünüyorum bayım!

Üzgünüm bayım;

Ne evlenilecek bir kadınım, ne de eğlenilecek bir kadın!

Beraber çay demleyip, beraber dertleşebiliyorsak, beraber dere tepe gezip, beraber bir sokak kedisini sevebiliyorsak, beraberce geçirdiğimiz zaman dilimlerine, bir başımıza, özgürce geçirebileceğimiz zaman dilimleri ekleyebiliyorsak, ben buna bölüşmek diyorum.

Ben bölüşülecek bir kadınım bayım ve bu durumun sana uyması yetmez; senin de bölüşülecek bir adam olduğunu duyumsamam gerekir.

Bölüşebilen bir kadın olarak namuslu olduğumu düşünüyorum bayım!

Hiçbir evin ve hiçbir erkeğin kadını değilim; namusun bakirelikte, giyim kuşamda ve ağırbaşlılıkta aranması bana saçma sapan geliyor.

An gelir, bir kabalıkla karşılaşınca ağzımı bozabilirim; an gelir, şarkılar söyleyerek kendimi yollara vurabilirim ve an gelir, belediye otobüsünde iki bacağını iki yana atmış bir erkek cinsiyetinin çükünden taraf değil de, yüzünden taraf bakıp, kendisine “namussuz” diyebilirim!

Namussuzluk sömürüdür bayım; metalaştırma, yaftalama ve hor görmektir.

Ağaçlarla insanları, kuşlarla çocukları can belliyorum ben; can sırrına eren bir kadın olarak namuslu olduğumu düşünüyorum bayım!

Alışveriş gibi bir takıntım yok; yemek tarifleri, kozmetik ya da çoğu kadının ilgi duyabileceği trendlerle de işim olmaz. Neşemi, kederimi ve canımın acısını belli etmek, beni kadınların gözünde namussuz yapsa da, o kadınların uzak durduğu hamallarla, kağıt toplayıcısı genceciklerle ve evsiz barksız çocuklarla tost yemenin ve dertleşmenin huzurunu nasıl anlatsam bilmiyorum size; huzurun ne olduğunun farkında bir kadın olarak namuslu olduğumu düşünüyorum bayım!

Ben aşka inanıyorum bayım, sevişmeye değil.

Aşık olmadığım hiç kimseyle sevişmedim ve aşk da çok daha engin bir güzellik benim için.

Mesela gökyüzüyle aramda bir şey var; çiçeklerime ve betonların arasından serpilivermiş bir tutam yeşilliğe kanım kaynayıveriyor ve anlıyorum ki aşığım. Aşkı içselleştirmiş bir kadın olarak namuslu olduğumu düşünüyorum bayım!

Bana dayatılmış bütün rolleri reddediyorum. Annelik bir zorunluluk değil benim için; ama annesi olmadan hiçbir çocuğun, bağrıma basabilirim bütün çocukları. Kendimi ve açları doyuracak kadar yemek yapabilirim; ama elimden geldiğince çekiç, tornavida ve pense de kullanabilirim.

Hiçbir erkeğe hesabı yıkmışlığım yoktur ve hiç kimseye ihtiyaç duymadan tek başıma bir bara gidip iki bira içebilirim. Kendine yeten bir kadın olarak namuslu olduğumu düşünüyorum bayım!

Sana alternatif namus tarifleri verdim bayım; benim namus anlayışım da böyle işte!

Toplumun diktiği duvarları aşmak gibi bir derdim yok. Gökyüzünün, bahar bahçelerin ve evrenin sonsuzluğunun bana nasıl iyi geldiğini bilen bir kadın olarak namuslu olduğumu düşünüyorum bayım!…

KOMİK

Aynen böyle bir zamanda yaşıyoruz

Kayseri’de polis kayıtlarına geçmiş bir olay…

Hırsızın biri, bir evin çatısına çıkar ve anten kablosunu keser.

Evin reisi tam televizyona dalmışken yayın kesilince, televizyonunu biraz kurcalar, görüntü gelmeyince de;

“Bozuldu herhalde” diyerek uyumaya geçer.

Ertesi gün adam işe gittikten sonra hırsız kapıyı çalıp adamın karısına;

“Yenge, beni abi gönderdi, televizyon bozuk, alın da bir bakın dedi” der.

Saf kadıncağız nereden bilsin, televizyonu verir tabi…

Adam işten eve döndüğünde televizyonu yerinde göremeyince, meraklanıp sorar eşine. Kadın durumu anlatınca da şoke olur adeta.

Aradan birkaç gün geçer…

Aynı çift, balkonda çay keyfi yapmaktadır. Caddeden geçerken sırıta sırıta balkona bakan delikanlıyı gören kadın, heyecanla yerinden fırlar;

“İşte ordaa, televizyonu çalan hırsız buu” diye bağırmaya başlar.

Adam telaşla yerinden fırlar ve hırsızın peşine düşer. Pijamalarıyla ve yalınayak o caddeden bu caddeye koşturur durur…

Beş dakika sonra kapı çalar. Kadın kapıyı açtığında düzgün kıyafetli bir adam önce kendini tanıtır;

“Ben polis memuru Yaşar. Beyiniz az önce yakaladığı bir hırsızı emniyete teslim etti. Fakat pantolonunu ve cüzdanını evde unutmuş, onları almaya geldim.”

Kadın çok sevinir bu duruma ve bir çırpıda koşar getirir pantolonu ve cüzdanı.

Aradan 15 dakika geçer ve adam koşmaktan bitkin düşmüş bir halde eve döner.

Kadının keyfi yerindedir ama… Adam içeri adımını atar atmaz boynuna sarılır:

“Helal olsun sana bey, bu yaşında nasıl da yakaladın o genç adamı, bravo sana.”

Adeta burnundan soluyan adamın şaka kaldıracak hali yoktur:

“Dalgamı geçiyorsun benimle hanım, ne yakalaması? Tazı gibi koşuyo şerefsiz. Don, gömlek rezil etti beni yedi mahalleye.”

Bir anda tüm neşesi kaçar kadının. Kısık bir sesle:

“Eee? O zaman o polis niye öyle dedi?” diye sorar.

“Hangi polis?”

Kadın cevaplar; “Pantolonunla cüzdanını almaya gelen polis.”

Adam çılgın gibi “Neee? Yoksa onları da mı verdin?”

Not: kadının son durumuyla ilgili bilgi geçmemişler polis kayıtlarına..

ÇOK GÜLDÜM

Pazar için 4 fıkramız var

Bu hafta Yıldırım Tuna’dan 4 fıkra geldi.

Haydi okuyalım;

Sağduyu

Rahip kiliseye transparan bir bluzla gelen kızı kenara çekmiş, bluzunun önünü işaret ederek “Kiliseye

bu şekilde gelemezsiniz..” demiş

“Sağduyum gidebilirsin diyor, öyleyse gelebilirim..” diye cevap vermiş kız, “Ben sağduyuma

güvenirim muhteşemdir..!”

Rahip “Sol taraftaki duyunuz da gerçekten muhteşem ama..”  demiş yutkunarak, “Lütfen artık

böyle gelmeyin..!”

Karı – Koca

Adam – Karıcığım, mutfakta bir bardak kırdım..

Kadın – Hemen süpürgeyle geliyorum..

Adam – Aceleye gerek yok tatlım.. Yürüyerek de gelebilirsin..!

Maç keyfi

– Dün gece bizim hanımla birbirimize girdik.. Neymiş, maç seyretmekten onunla tek

kelime konuşmuyormuşum.. bla bla bla..

– Hadi ya.. Hay Allah, peki sonuç?..

– 2 – 0

Komando alımı

Orduya komando alımı için yapılan mülakatta adama sormuşlar, “Her an, her olaydan şüphe duyan, sürekli tetikte ve saldırmaya hazır, işitme duyusu yüksek ve en önemlisi karşısındakini ezip yok etme içgüdüsü olan birini arıyoruz.. Bu size uyar mı?”

Adam “Hayır efendim..” diye cevap vermiş, “Ama acaba eşim başvurabilir mi?..”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları