loading
close
SON DAKİKALAR

Can Ataklı neden siyasete giriyor?

Can Ataklı
Tarih: 03.08.2013
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı'nın nasıl CHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olduğunu sorduk. Ataklı ayrıntılı ve samimi cevaplar verdi.

Can Ataklı'nın nasıl CHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olduğunu sorduk. Ataklı ayrıntılı ve samimi cevaplar verdi. İşte Gazeteci Can Ataklı'nın verdiği cevaplar...

Aday olmaya nasıl karar verdiniz?

Benim iradem aday olabilirime kadardır. Ondan sonrası partinin vereceği karardır. Sonuçta benim bağımsız aday olmam pratikte de mümkün değil ve anlamı da yok. Bütün İstanbul halkı arkamda olsa bile belediye meclisi benimle değilse, benim ülkü ve ideallerim yönünde hareket etmiyorsa sadece makamda şov amaçlı oturmak olur bu. Onun için bir parti gerekli ben de bunu partiye teklif ettim “Benim şu anki gözlediğim aldığım izlenim benim İstanbul’da bir karşılığımın olduğu yönünde. Onun için adaylarınızı belirlerken beni de plana katar mısınız” dedim ve olumlu cevapla karşılaştım

Başka aday var mı parti içinden?

Hayır şu anda yok ama ismi geçen var. Gürsel tekin, Mustafa Sarıgül, Akif Hamzaçebi var. Ama şöyle bir sorun var beni demokratik yönde rahatsız eden. AKP’de ve CHP’de adayların hepsi ben hariç milletvekili. Şimdi burada bir yanlışlık var yani, iki partinin de genel başkan yardımcıları İstanbul’a aday. Neden? Onlar zaten milletvekili. Sen meclise gidip kanunlarla uğraş. Bunun sebebi bence aday çıkaramadıkları için belli ki. AKP riske atamadığı için, CHP ise seçilmişler dışında elini taşın altına koyacak adam bulamadığı için. Bakın bu 1989’da da böyleydi Nurettin Sözen 14. Teklif edilen isim çünkü diğer 13’ü seçilme şansı görmedikleri için, yıpranmak istemedikleri için, saldırılara karşı kendini koruyamadıklarını düşündükleri için kabul etmiyorlar. Bu durumda milletvekili olmayıp dışarıdan sivil tek aday benim. Mustafa Sarıgül de adayım demiyor psikolojik bir baskı oluşturuyor.

Can Ataklı neden siyasete giriyor?

Kulislerde Mustafa Sarıgül’ün CHP ile anlaştığı yönünde söylentiler ver bu doğru mu sizce?

Bunların hepsi spekülatiftir. Olabilir de olmayabilir de! Ben bunu bilemem ama ben de çok duyuyorum. Özellikle İstanbul sermayesinin (Sarıgül’ün kurtuluş umudu) yani AKP’yi dindirebilecek ve CHP’nin başına geçebilecek nitelikte, kalitede gördüğü ve bu nedenle de Kılıçdaroğlu’na da baskı yaptığı yolunda spekülasyonlar var. Ben bunları yapanlardan birebir duymadım bir takım isimler geçiyor ama ben bunların ağzından “Sarıgül olsun, destekliyorum” sözünü duymadım. Sarıgül büyük bir destek almışçasına İstanbul’da çalışıyor ama asla adaylığını söylemiyor. Ayrıca adaylığını da söyleyemez çünkü teknik bir sıkıntısı var aday olabilmesi için.

Önce ihraç kararının kalkması lazım. Mesela beni, parti üyesi olmadığım halde 12. Madde ile aday yapabiliyor ama Sarıgül’ü yapamıyor. Şunu diyebilirim ki İstanbul halkı üzerinde büyük bir baskı var 3 yıldır. İnsanlarda şöyle bir yılgınlık uyandırıyor “Sarıgül’den başka kim gelirse gelsin kazanamaz”. Bu durum CHP’lilerin de içine sinmiş durumda. Tabi handikabı her yerde anlatmaya çalışıyorum. Hiçbir zamanda aleyhine bir şey demem ama bu söylemleri duyuyorum ve kötü bir durum bu.

Konsensus’un yaptığı ankete göre Sarıgül zirvede. CHP üzerinden böyle bir kamuoyu araştırması yapmaları doğru mudur sizce?

Bakın onu ısmarlayan Mustafa Sarıgül. O ısmarladı diye sonucu ona göre çıkardılar diyemem ama bana sonuçlar inandırıcı gelmiyor. Çünkü orada aday olmayan Uğur Dündar var. Uğur Dündar defalarca ben yüzde yüz çıksam bile İstanbul’a aday olmayacağım diyor. Buna rağmen onun adını koyunca inandırıcılığını yitiriyor bence. Hiç isim vermeden “İstanbul’da kimi belediye başkanı görmek istersiniz?” deseler ve o çıksa bir şey demen o zaman kendime dönerim. Ben % 3 çıksam bu benim için büyük bir başarı ama isim verip yapılan anketin samimiyetine güvenemem. Bu anketi de ben Vatan Gazetesinden çıktığım gün yaptırdı ve bu ankette benim ismim çıkarsa ve de CHP bana teklif ederse aday olurum dedi.

Aslında şöyle demek istiyor bence;

1- İstanbul’daki CHP’lilerin % 78 i beni istiyor,

2- Kendini bir şey zanneden Can Ataklı % 3 aldı nokta bitti.

Şimdi ben başka bir araştırma merkezinin yapmasını tercih ediyorum. Beni çok seven her gün yazılarımı takip eden televizyonda beğeni ile izleyen milyonlarca insan tarafından benim adım söylenmeyebilir gayet normal ama ben ne zamanki varım dersem oturup düşünür. “Olmaz o gazeteci, yapamaz, yeteneksizdir vs” derse anlarım ama benim adımı duyduğunda yapması ve benim yüzde 3 çıkmam bence büyük bir başarı. Bunun kanıtlanacağı tek yer var sandık.

Eğer ki İstanbul’u alırsanız birçok büyük projeler var. Gezi parkı, kışla, kanal, Marmaray vs. Bu tip projelere bakışınız nasıl? Siz kazanırsanız üstüne katacağınız projeler var mı?

Şu anda benim, şunları yapacağım demem yanlış olur. Çünkü kamu hizmeti inancım kişilerin üstün yetenekleri ile, muhteşem yaratıcılıklarıyla yürüyen değil, birime dayanan iyi bir ekip çalışması ama işi yönetenin gerçek anlamda yaratıcı, akıllı, iyi niyetli ve namuslu olmasını gerektiriyor. Ben kimseyle ortak bir çalışma yapmadan şunu yaparım bunu yaparım diyemem. Ama şunları söyleyebilirim.

1- İstanbul gerçek anlamda medeni bir kent haline gelir. İstanbul’da halkın büyük tepkisini çeken yağma talan anormal rant düzeni bir hizaya sokarım.

2- Estetik olarak güzel görünmesi için elden ne geliyorsa yaparım.

3- Başta ulaşım olmak üzere, temel sorunlarda bugüne kadar yapılanların üstüne çıkacak daha iyi hale getirecek formüller bulurum.

4- Hükümetin sorumluluğunda olan kanal, 3. Köprü, havalimanı üzerine araştırmalar yapıp yeniliklerle sunarım. Bilimsel olarak yapılmaması doğruysa o zaman hükümetle savaşırım. Mesela kanal; dünyanın söylediği bir şey var bu bilimsel gerçeğe uymuyorsa ve Karadeniz’in ölümüne neden olacaksa Marmara ve Ege’nin yükselmesine neden olacaksa zaten bizden önce dünyanın bu konudaki otoriteleri buna karşı çıkacaktır ve engelleyecektir. Diğer projeler için de aynı. Daha iyi ne yapılabilir onu araştırır sunarım.

5- 3. Köprüye gelince ülke genelinde daha yararlı olabilecek önerilerde bulunurum. Mesela Çanakkale geçişini öneririm ve İstanbul’a hiçbir yararı olmayan ve sadece buradan geçip giden tır trafiğini tamamen kaldırmak, bunu başka yerlere nasıl aktarabilirim diye alternatif projeler, orta Anadolu’da 1 milyonluk bir sanayi kenti kurup bu ticareti oralara aktarıp yani Anadolu’nun ortasından bütün dünyaya dağıtmak vs. yaşamı kolaylaştıracak şeyler düşünürüm.

6- Bugün bostancıdan kalkıp Yeşilköy’e kendi arabasıyla (sadece bir kişiyi taşıyan) trafiğe çıkan yüzerce araç var. Ben taşıma araçlarını ne şekilde geliştirebilirim ki halk hem yakıttan tasarruf etsin halk hem de trafik rahatlasın diye bilimsel bir araştırma yapıp uygulamaya çalışırım.

7- En önemlisi zamanın değerlendirilmesini sağlarım. En çok ona çalışırım. (Trafik sorunu)

8- Ayrıca metro, metrobüs, temizlik, yolların ve çevrenin güzelliği ve sayamayacağım daha çok projelerim olacak.

Şu an iktidar dayatmacı bir demokrasi uyguladığı için bunların hepsi havada kalıyor. Yani onun söylediği demokrasi ona itiraz etmekte, külliyen buna karşı çıkmakta, darbecilik, statükoculuk, gericilik falan. Benim literatürümde şu var: ‘Talep Demokrasicilik’. Bir şeyi yaparken herkesin fikrini, taleplerini dinleyeceksin. Bu talepleri yerine getirmeye çalışacaksın ki dikkat etmen gereken tek şey bu talepleri yerine getirirken başkalarının talepleriyle çakışıyor ya da onları sıkıntıya sokuyorsa dengeyi burada sağlayacaksın. Ve tabi ki insanlara bunu anlatarak yapmak çok önemli. Benim tek derdim insanların iyi, rahat yaşaması.

‘ Eylül sendromu’ diye bir söylem var şu anda. Yani eylül ayında halkın tekrar bir araya gelip, sokak harekâtının başlanacağı yönünde. Sizce Eylül’de halk tekrar bir araya gelir mi? Gerginlik tekrar başlar mı? Bunun ne gibi sonuçları olur? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şimdi eylül ayı demek bütün insanların rahatlamış vaziyette tatilden dönmesi, okulların açılıp kanı kaynayan gençlerin bir araya gelmesi vs demek. Bu birinci neden.

İkinci neden ise; Kürt sorununun çözümünde son noktalara doğru geliyoruz. “PKK çekildi mi, çekilmedi mi?, PYD kuruldu mu kurulmadı mı? sorunları.

E bütün bunları birleştirdiğin zaman üniversiteler açılmış, gençler toplanmış, parlamento açılmış, insanlar kentlere dönmüş, tekrar zor bir hayat başlamış o zaman gezi parkındaki bir kıvılcımla başlayan olaylar o tarihte sorunlar da daha büyüyeceği için daha büyük kıvılcımlara neden olabilir diye düşünenler var. Hatta bunu umut edenler var.

5 Ağustos’ta Ergenekon kararı açıklanacak. 5 Ağustos öncesi ve sonrası için siz neler düşünüyorsunuz tahminleriniz nelerdir?

Savcı ne istediyse mahkeme de o kararı verecek yani görev oturup orada vicdanıyla, adalet duygusuyla, hukuka bağlılığıyla bir karar almayacak. Ne söylendiyse bu adamlara( 20 yıl, 36yıl vs.) onlarda onu verecek sonuç bu. Sonrasında Yargıtay aşamasını bilmem ama mahkemenin işlevi orada bitiyor.onlar görevlerini tamamlıyorlar. Benim kanaatime göre orada hukuka uygun, yasalara uygun bir karar verilmiyor orada yapılan şudur: “Bu adamları biz sevmiyoruz. Bunlar bize zamanında kötülük yaptı şimdi biz onlara yapacağız ama onlar bizi hapishanelerde süründürmeyi, ezip mahvetmeyi düşünmüyorlardı, bak biz yapıyoruz”. Cezaları bile ilk günden biliyorlar bana kimse palavra sıkmasın. Geri kalanı bir komedi oynandı. Zaten öyle olmasa o kadar sunulan belgeler, tanıklar falan bir şekilde davayı farklı boyuta getirir.

Yani 30 yıl zannettiğin adamın cezası birden bire 10 yıla düşer, beraata düşer. Ama öyle olmayacak çünkü o mahkeme heyeti bu insanlara eziyet etmek için orada, niye serbest bıraksın ki!. Adamın özel zevki o zaten. Toplumun yarısına bunu aşıladılar. Bunların hepsi içeride olsunlar, atılsınlar. E bu kadar düşman yapıyorsun bu iktidarın kalmaması lazım işte onun için ben de aday olarak çıkarım. Eğer devir ediliyorsam buradan ne yapacaksam yaparım ama demokratik yollarla yaparım, seçim yoluyla yaparım bunu her yerde söylüyorum.

Peki kararın sonrasında diğer kesimin tepkisi ne olacak sizce?

Onlar bu karardan gayet memnun olacaklar alkışlayacaklar. Ama Türkiye’deki bir sarsıntı ve hayal kırıklığında da en çabuk kırılacak kesim de odur. Çünkü o kesim çoğu olaydan habersiz oldukları için çok kırılganlar. Ama bir anda diyecekler ki bunlar bize şimdiye kadar yalan söylemiş meğerse!

Özlem Akbudak - Haberdar

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları