loading
close
SON DAKİKALAR

Durup dururken günaha girdiler

Can Ataklı
Tarih: 24.06.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Bundan 15 gün öncesinin “en hararetli” tartışması kürtajdı...

Bundan 15 gün öncesinin “en hararetli” tartışması kürtajdı.

Başbakan beklenmedik bir anda “Kürtaj cinayettir. Bunu tekrar gözden geçireceğiz” açıklaması yapınca yer yerinden oynamıştı.

Rivayettir ki Dışişleri Bakanı’nın eşi, açıklamadan bir gün önce uçakta birlikte olduğu Başbakan’a bir buçuk saate yakın “kürtajın ne kadar kötü bir şey olduğunu” anlatmış. Başbakan ondan mı etkilendi yoksa zaten bu konuda kararlıydı da konuyu açtı bilemem artık.

Ancak görülen o ki kürtaj tartışmaları başladığı gibi bitti.

İlgili bakan hanımefendi “çok güzel bir noktaya geldiğimizi” söyledi.

Güzel nokta kürtajla ilgili bir yasaklama olmayacağı. Bunun yerine bazı düzenlemeler yapılacakmış. Örneğin kürtaj daha denetimli olacakmış, ancak devlet hastaneleri yapabilecekmiş falan.

Sonuçta değişen bir şey yok yani.

Peki iktidar temsilcileri ve yandaşları durup dururken neden günaha girdiler ki?

Hatırlayın kürtaj tartışmaları önce kadın sağlığı, bireysel özgürlükler gibi kavramlarla başladı ama ekranlara dizilen kimi yandaşlar işi “dini açıdan” tartışıp “kürtajın bir cinayet olduğunu” söylediler “en büyük günah” ifadelerini kullandılar.

Öyle ki Diyanet’ten bir fetva bile istendi, Diyanet de tam olarak “cinayet” demese bile karşı bir görüş belirtti, gayrı resmi olarak.

Eee ne olacak şimdi?

İktidar adına ahkam kesip “kürtaj günahtır” diyenler, hükümetin “kürtajın yasaklanmıyor” açıklamasından sonra dut yemiş bülbüle döndüler.

Şimdi bir daha soralım; Kürtaj günah mı değil mi?

Elbette laik bir ülkede hiçbir kanun “dini referanslarla” yazılamaz.

Demek ki hükümet de bu hassasiyeti gözönüne alarak kürtaj işinden vazgeçti.

Ama yandaşların durumu farklı. Onlar şimdi günaha ortak olmanın utancıyla kürtaj konusunu hiç açmıyorlar.

Vay günahkarlar vay. Çok müslümansınız ama söylediğiniz lafın peşini bırakmayacak kadar cesaretiniz de yok.

*****

Gani Yıldız’dan

Ölüm cezasının kaldırıldığını biliyoruz. Ancak Şanlıurfa’daki üzücü olay gösterdi ki, cezaevlerinin fiziksel koşulları insanı “ölüme mahkzm eden” cinsten...

***

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün aldığı yeni copların “açılıp kapanırkenki sesi ve görüntüsü” caydırıcıymış. Sırf bu yüzden alındılarsa paraya yazık olmuş. Zira eskilerinin kafatasında çıkardığı ses ve yarattığı kanlı görüntü de fena değildi!

***


Okullara dağıtılan sütün bozuk olduğunu tespit eden gıda kontrol laboratuvarı “yetersizlik” gerekçesiyle kapatılmış. Acaba hangi alanda “yetersiz” kalmış, mesela “yandaşlık”ta olabilir mi?

***

Milletvekillerinin özlük haklarıyla sosyal hakları “mezara kadar” devam edecekmiş. Anlaşıldı; bu ülkede vekillik nimetleri “Pazar’a kadar değil, mezara kadar” olacak. Bari vekillerimiz vatandaşla pazara kadar gitsin; geçim sıkıntısının da “mezara kadar” olduğunu görsün!

***

Soru: İstanbul’daki trafik keşmekeşinin hiç mi hayırlı tarafı olmadı? Cevap: Oldu, vatandaş

arabasıyla trafikte kalıp gideceği yere varamadığı için park sorunu yaşamıyor!

***

Günün Sorusu: Gıdanın helâlini almak

isteyenlerin acaba yüzde kaçı bunu helâl

parayla gerçekleştiriyor?

*****

Haftanın fıkraları


Yıldırım Tuna’nın fıkralarıyla keyifli pazarlar dilerim;

İnanılmaz

Adam bara girer girmez kapının karşısındaki duvarda yürümeğe başlamış, devam edip tavanda da başı aşağıda ters bir şekilde yürümüş, yan duvarda yürüyüp zemine ulaşmış ve yerine oturup “Bir duble viski” demiş. “Olur şey değil” diye ayağa fırlamış müşterinin biri. “Çok haklısınız” demiş barmen, “Bence de inanılmaz... Bu herif her gece cin tonik içerdi..!”

Tüketici Hakları

Konfeksiyon mağazasında çalışırken insanların aylarca giyip içine ettikleri giysileri iade edip yenisini aldıklarını gördüm. Bir gün işe geldiğimde rengi atmış, kumaşı sünmüş blazer ceketi diğer iadelerin arasında görünce “Yuh artık..!” dedim artık dayanamayarak , “Utanmadan şunu da getirmişler arkadaş?.. Bunu nerde giydin ulan?.. Amelelik mi yaptın bu sırtındayken?” Mağaza müdürümüzün kaşları sertçe kalktı, “Bırak onu” dedi dişlerini sıkarak, “Ceketimi hemen yerine koy..!”

Şayet ölsem

Karımla sohbet ederken “Ben ölünce ne yaparsın?” diye sordum, biraz düşündü, “Yalnız yaşayamam ki” dedi, “Kendimden hayli genç benim gibi dul bir kadınla aynı evi paylaşırdım.. Sen?” diye o sordu. “Şayet ben önce ölürsem sen ne yapardın?” Ben de “Bilmem?..” dedim, “Sanırım aynen senin yaptığını..!”

G String

3 çocuklu kadın alışveriş merkezinde dolaşırken bir iç çamaşırı dükkanına girmiş, incecik bir G String’i seçip bel lastiğinden tutarak germiş, “Ne dersiniz çocuklar?.. Babanız buna bayılacak” demiş. “I Ih..!” demiş 6 yaşındaki en büyük oğlu, “Babam bunu hayatta giymez..!”

Hissetmek

- Doktor kendimi av köpeği gibi hissediyorum

- Şu divana uzanın terapiye başlayalım

- Ciddi misiniz?.. Divanınıza çıkmama izin veriyor musunuz?..

Çiftçiye Denetim

Maliye müfettişi bir çiftliği denetlemeye gelmiş, denetimden rahatsız olan çiftçi “Tamam ama şu çitin arkasına geçmeyin” diye uyarmış müfettişi.

“Nasıl?” diye sinirlenmiş Müfettiş, “Bak..!” demiş dişlerini sıkarak, “Bu kapı gibi yazı her yeri, her şeyi denetleyebileceğime dair Bakanlık müsaadesi.. Anladın mı?” Canı sıkkın, nazikçe başını sallayan çiftçi işine döndükten yarım saat sonra çitin arkasında, önde üstü başı paramparça “İMDAATT!” diye bağıran Müfettiş, tam arkasında çiftçinin dev gibi ödüllü boğası koşmaktalar.. Çiftçi onlara şöyle bir bakmış “Belgeni göstersene ona..!” diye bağırmış, “Bakanlıktan aldığın, demin burnuma soktuğun kapı gibi o belgeni..!”

Açıkhava Konseri

Müzik grubunun Açıkhava konserinde konser alanı ilk dakikalarda boşalmış, alanda sadece bir adam kalmış, hayli ilerleyen saatler sonrası yorulan grup müziği kesmiş, solist utana sıkıla “Efendim görüyorsunuz ki sadece sizin için çalıyoruz” demiş, “Siz giderseniz biz de bırakacağız artık. Adam “Sorun değil” demiş “Ben zaten sandalyeleri toplamak için buradayım.. Siz ne zaman bırakırsanız olur yani, sorun değil..!”

İyilik, sevgi ve dürüstlük..


Yalnız pazarlamacı ıssız kasabadaki küçük lokantaya gitmiş, garson “Ne istediğini” sorunca “Tavuk ve biraz da iyilik, sevgi ve dürüstlük” diye romantik bir cevap vermiş, biraz sonra bir tabak içinde ısmarladığı tavuk gelmiş, “Teşekkür ederim” demiş pazarlamacı, “Ama hani sevgi?.. Nerde?.. Nerde iyilik, dürüstlük?..” Garson biraz mahcup ve hayli ciddi bir şekilde adamın kulağına eğilerek yanağını okşamış, “Tamam” demiş “Tavuk bozuk aslanım, sakın yeme..!”

Acele etme anne

Karısı hamileyken savaşa giden adam, uzun savaşın bitiminde birliğiyle kasabasına dönmüş, karısı henüz babasını görmemiş oğlunu alıp onu karşılamak için tren istasyonuna gitmiş, tren boşalmış, önden ilk fırlayan kocasını gören kadın ona sarılmış, uzun uzun öpüşürlerken “Anne..!” diye eteğini çekmiş oğlan, “Acele etme, ilk gördüğünü kapman doğru mu?.. Bu şişko bi şey.. Baksana arkada daha neler var!”

Can Ataklı - Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları