loading
close
SON DAKİKALAR

Akşener taşındı hırsızlık başladı

Can Ataklı
Tarih: 02.10.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener İstanbul’daki evini tamamen terk ederek Ankara’ya yerleşti. Akşener bundan böyle İstanbul’a geldiğinde kalmayacağını söylediği evinin önündeki iki polis kulübesi de kaldırıldı.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Sahi, Bilal Erdoğan ne iş yapar?

Bir ara “babasının yerine hazırlanıyor” lafları çıkmıştı.

Ciddi ciddi “Erdoğan’dan sonra o koltuğa oğlu oturacak” deniyordu.

Aynı iddiayı sürdürenler var.

Gerçekten Bilal Erdoğan önümüzdeki yıllarda babasının makamına oturabilir mi?

Bana göre düşük ihtimal.

Çünkü Erdoğan’dan sonrası AKP’nin aynı güçle ayakta kalması çok zor.

Son seçimde Erdoğan yüzde 52 aldı ama partisi yüzde 35’de kaldı.

Yerel seçimde benim tahminim bu oranın daha da aşağı inmesi yönünde.

30’un altında kalırsa kimse için sürpriz olmasın.

Erdoğan varken bile yüzde 30’ların altına düşen bir partinin Erdoğan’dan sonraki halini varım siz düşünün.

Bana göre Erdoğan’dan sonra ne oğlu Bilal Erdoğan ne de bir başkası aynı gücü bulamaz, parti tıpkı ANAP gibi un ufak olur.

Tabii boşluk başka türlü doldurulur.

AKP’den arta kalanlarla, AKP’den ayrılanların kuracağı parti ya da partiler yine iddia sahibi olurlar ama bir daha asla AKP olamazlar.

Önce partinin başına sonra da cumhurbaşkanlığına geçeceği söylenen Bilal Erdoğan sanki şu sıralar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na hazırlanıyor gibi.

Aday olursa kazanabilir mi?

Vallahi bana göre ne Bilal Erdoğan ne de bir başkasının fazla şansı yok.

Hele sonbaharla birlikte yağmaya başlayan zamlardan sonra milletin aklı başına gelecektir.

Sanayi elektriğinden sonra doğalgaza da yüzde 20 zam geldi.

Sadece bu ikisinin zincirleme reaksiyona yol açacağını görmek için çok iyi ekonomist olmaya bile gerek yok.

Bilal Erdoğan’ın adı neden İstanbul için son günlerde çok geçmeye başladı.

Çünkü oğul Erdoğan sanki üzerine vazifeymiş gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sataştı.

Bilal Erdoğan, İmamoğlu için “İstanbul iyi yönetilmedi. Bu adam yan gelip yattı” dedi.

Sanıyorum son yağmurlardan sonra İstanbul’da yaşanan sel olayları Bilal Erdoğan’ı aşka getirmiş.

Tabii İstanbul’u 25 yıl kendilerinin yönettiğini, kentin bütün yapısının bu dönemde değiştiğini, en küçük bir doğa olayına bile tahammülü kalmadığını unutmuş olmalı.

Ama “Nasıl olsa bize inanan çok” diye düşündükleri için medyaya yansıyan görüntülere bakıp “İstanbul’u bunlar bu hale getirdi” diyebiliyorlar.

İmamoğlu’nun Bilal Erdoğan’a cevabı da adeta kapak olmuş.

Şöyle demiş; “Bu sözü 40 yaşını geçmiş, hâlâ baba eline bakan, işsiz güçsüz biri söyler. ‘Gitsin, işine baksın’ diyeceğim ama işi de yok ki.”

Sahi Bilal Erdoğan’ın ne iş yaptığını bilen var mı?

Görünürde bir mesleği ve işi yok.

Okul okumuştur elbette ama bildiğimiz kadarıyla yaptığı bir  yok.

Adı çeşitli konularda gündeme geliyor, iş bağladığı, konumunu kullanarak bazı kişilere yardımlar ettiği söyleniyor.

Ama gerçekte bir işi yok.

Eğer bir sürpriz olur da İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun karşısına aday olarak çıkarsa İstanbul ilk kez işsiz güçsüz birine oy verecek.

Ne komik bir ülkeyiz değil mi?

ŞAŞIRDIM

Tam da Meclis’in açılacağı gün tam da Meclis’in karşısında

Uzun süredir toplumu endişeye sürükleyen terör eylemi yaşamamıştık.

Özellikle bombalı eylemler pek olmuyordu.

En son İstiklal Caddesi saldırısı ile sarsılmıştık onun da üzerinden 11 ay geçti. 

Tabii bunda teknolojinin de büyük etkisi var.

Kentler artık binlerce kamera kontrolü altında, teröristler artık eskisi gibi fink atamıyor.

Ama dün bir anda büyük bir şok yaşadık.

Meclis’in açılışı vardı dün, Erdoğan gelip konuşma yaptı.

Bu nedenle her günkünden çok daha fazla güvenlik önlemi vardı.

Ancak iki terörist bir otomobille meclisin tam karşısındaki İçişleri Bakanlığı’nın önüne kadar geldiler, önce kapıdaki görevli polislere ateş açtılar, çatışma çıktı, sonra da biri üzerindeki bombayı patlatarak paramparça oldu, diğeri de çatışma sonucu ölü olarak ele geçirildi.

Öncelikle biri ağır yaralı iki polisimize geçmiş olsun diyor ve nereden gelirse gelsin alçak terörü lanetliyorum.

Ancak insanın aklına ister istemez bazı sorular da takılıyor.

Örneğin o iki terörist bunca güvenlik önlemine rağmen nasıl oldu da Meclis’in karşısına kadar gelebildi, burada bir istihbarat zafiyeti var mı?

Süleyman Soylu bakanlıktan ayrıldıktan sonra kimi sosyal medya trolleri “Soylu gitti, terör tekrar hortlayacak” türü yayınlarının bunda bir etkisi var mı?

Ali Yerlikaya’nın ucu Süleyman Soylu’ya kadar uzanabileceği söylenen bazı mafya-uyuşturucu çete operasyonlarının bu olayda bir etkisi olabilir mi sorusu bir tek benim aklıma mı geliyor?

Hepimize geçmiş olsun tabii de bu olayın yayın yasaklarıyla unutturulmaması ve gerçeğin tam olarak ortaya çıkması için çaba gösterilmesi gerektiğine inanıyorum.

YENİ ÖĞRENDİM

Akşener taşındı hırsızlık başladı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener İstanbul’daki evini tamamen terk ederek Ankara’ya yerleşti.

Akşener bundan böyle İstanbul’a geldiğinde kalmayacağını söylediği evinin önündeki iki polis kulübesi de kaldırıldı.

Ancak bu polis kulübelerinin kaldırılması bambaşka bir soruna neden olmuş.

Önceki gün Beylerbeyi’nde rastladığım bir mahalle sakini anlattı.

“Akşener burada otururken çok rahattık, ayrıca bir parti liderinin komşumuz olmasından da çok memnunduk, ama gitti, gitmekle de kalmadı polis korumaları da gitti” dedikten sonra devam etti;

“Akşener’in evinin bulunduğu bölge sit alanı. Bu nedenle kimse bina yapamıyor, evler iki ya da üç katlı en fazla ve çoğu bahçeli bağımsız evler. Geçen hafta evimize hırsız girdi, bir şey alamadan kaçtılar biz uyanınca ama duyduğuma göre birkaç evde daha hırsızlık olmuş. Polis kulübeleri varken hiçbir şey olmuyordu, çok rahattık.”

Meral Akşener komşularının bu yakınmasından haberdar mıdır bilemiyorum, ama şunları bilmeli:

BİRİNCİSİ; komşuları kendisinin mahalleden ayrılmasından dolayı üzüntülü.

İKİNCİSİ; siz gidince başlayan hırsızlıklardan endişeliler.

İstanbul Emniyet Müdürü’ne de duyurmak isterim.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Yine yastık altına göz diktiler, sonunda yastıkları sattıracaklar

İktidar para bulamıyor.

Ne ABD gezisi ne Şimşek’in dev finans şirketleriyle görüşüp “Merak etmeyin bu sefer Erdoğan da destekliyor” diye çırpınması yarar sağlamadı.

Batı ülkelerinden Türkiye’ye belli ki daha uzun süre “yatırım amaçlı” para gelmeyecek.

Buna karşı Arap ülkelerinin yaptığı gibi “para ile para kazanmak” amacıyla bazı fonlardan para gelir, ama bilelim ki bunların da astarı yüzünden pahalı.

Hal böyle olunca iktidar yine halkın “yastık altındaki altınlarına” göz dikti.

Dünya Altın Konseyi’nin Merkez Bankası, TÜİK gibi kaynakların derlediği rakamlara göre Türkiye’de yastık altı olarak tanımlanmış kayıt dışı altının miktarı 3.500 tonuyani yaklaşık 350 milyar TL’yi buluyor.

Bu da iktidarı iştahlandırıyor.

Ancak bu altınların çoğu milletin parmağında alyans olarak duruyor.

Ya da düğünde, sünnette, doğumda takılan altınlar milyonlarca insanın evinde duruyor.

Bunları “ekonomiye katkı” amacıyla kimse sisteme sokmaz, çünkü bu altınlar herkesin “ne olur ne olmaz” diye sakladığı bir değer.

Millet, Erdoğan istedi diye altınlarını satmaz ama böyle giderse yakında yastıklar bile satılacak.

Gidiş, o gidiş çünkü.

Bİ SORALIM BAKALIM

Kredi notumuz parayla mı yükseltildi?

İki üç gündür yandaş medyanın ekonomi sayfalarında ve televizyonlardaki ekonomi programlarında “Türkiye’nin nasıl yükseldiğini” anlatmak için Standart&Poors şirketinin Türkiye’nin kredi notundaki yeni düzenlemesi şişiriliyor.

Bu dünyaca ünlü danışmanlık şirketi Türkiye’nin kredi notunu BB’den BB- ye, para cinsinden notunu da BB+ dan BB’ye düşürmüştü.

Şimdi ise eksi olan notumuzdaki eksi çıkarıldı ve “durağan” hale getirildi.

Yandaş medyanın sevinci bu yüzden.

“Ekonomi düzeliyor, güven yeniden sağlanıyor, Türkiye şaha kalkıyor” falan diyorlar.

Tamam, öyle olsun diyelim.

Ancak aynı şirket Türkiye’nin notunu düşürdüğünde Erdoğan çok öfkelenmişti.

“Bu ne olduğu belirsiz şirketler bizi bağlamaz” diyordu Erdoğan.

Daha da ileri gitmişti Erdoğan not düşürme olayının dış güçlerin bir oyunu olduğunu, şirketin belli menfaatler karşılığı bu kararları aldığını da savunmuştu.

Peki şimdi ne olacak?

Dış güçler artık Erdoğan iktidarından yana mı?

Ya da bu tür not ayarlamalarını menfaat karşılığı yapan şirket bu kez de AKP iktidarından mı menfaat sağladı acaba?

Gel de sorma.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları