loading
close
SON DAKİKALAR

Düşmeye gör, nerede bu Dilan Polat’ın hayranları?

Can Ataklı
Tarih: 05.11.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Düne kadar “Dilaaan Poooolat” diye sloganlar atanlardan birinden bile tepki geldi mi, bir kişi bile çıkıp “Biz onu çok seviyoruz, yapmayın bunları” dedi mi?

ACAİP YAZILAR

Düşmeye gör, nerede bu Dilan Polat’ın hayranları?

Siyaset, CHP kurultayı, Gazze’deki dram bir kenara; Dilan Polat olayı bir kenara.

Geçtiğimiz üç hafta boyunca en çok konuştuğumuz konularından başında geldi bu.

Gecekondudan başlayan bir hayat, şatafatlı bir hale ulaştıktan sonra ani bir çöküşle yerini gözaltılara, mallara el konulmalara belki de tutuklanmaya bıraktı.

Bu yazıyı yazdığım sırada Dilan Polat adliyeye sevk edilmişti, akıbetini henüz bilmiyorum.

Ancak şunu da yazmadan edemeyeceğim: Bu olay bir kere daha gösterdi ki, büyüklerimiz çok haklıymış; ne oldum deme, ne olacağım de.

Dilan Polat’ın başına gelen bir ilk değil.

Geçmişte de çok örneklerini yaşadık.

Tarihte de pek çok yaşanmış olayı biliyoruz.

Hani yine büyüklerin söylediği bir söz vardır; “düşmeye gör” diye.

Aynısı geldi başına Dilan Polat’ın.

Şaşaalı günlerde etraf hep kalabalıktır, o kalabalık size yakınlaşmak, sizinle birlikte olmak için birbirini çiğneyerek yarışır.

Ama bir düştün mü?

Halin beter.

Dilan Polat aslında iyi eğitim almış; iyi bir aileden gelmiş, iyi bir çevresi olan bir kadın değil.

Estetiksiz hali bile güzelalımlı ve hırslı bir kadın.

Gecekondu bozması bir evden başlamış kocasıyla hayatı.

Güzellik ürünleri işine girmişler, sonra ne olmuşsa olmuş; Allah yürü ya kulum demiş.

Dilan Polat’ın bir güzellik merkezi var. Kremler ve çeşitli kadın güzellik ürünü üretiyor ve satıyor.

Ben hiç tanımıyorum ve bilmiyordum Dilan Polat’ı ama çok müşterisi varmış.

Öyle ki güzellik merkezlerinin önünde uzun kuyruklar oluyormuş o kremlerden alabilmek için.

Aslında tam bir sınıf atlama öyküsü bu.

Güzel ama fakir bir kız, şans yüzüne gülüyor, bir anda zengin oluyor, paraya para demiyor, şatafatlı bir hayat sürmeye başlıyor.

Birçok yoksul genç kız ve erkeğin hayalini gerçekleştiriyor.

Düne kadar kendisine yüz vermeyen başka zenginlerin üstüne çıkıyor, onları takmıyor bile, o zenginlerin yaptıklarının kat be kat üstünde bir lükse kavuşuyor.

Bir masal dünyasının prensesi aslında.

Ama ya gerçek hayat?

şatafata erişmek sadece mal satarak mı olmuş?

Öyle olmadığı çıktı ortaya.

İşte o masalın bittiği an tam bir facia.

Bir bakıyorsun arkanda bir kişi bile yok.

Oysa kısa bir süre öncesine kadar yaptığın video çekimleri milyonlarca kişi tarafından izlenmiyor muydu?

Bu videoların altında tek bir olumsuz bir mesaj bile yoktu üstelik, herkes alkışlıyor, herkes seni kıskanıyor, herkes senin gibi olmak istiyordu.

Neredeler onlar şimdi?

O güzellik merkezleri önünde kuyruklar oluşturan, TikTok videolarını soluksuz izleyenler sanki yer yarıldı da içine girdi.

Düne kadar “Dilaaan Poooolat” diye sloganlar atanlardan birinden bile tepki geldi mi, bir kişi bile çıkıp “Biz onu çok seviyoruz, yapmayın bunları” dedi mi?

Tam tersine “Düştü bir tekme de ben atayım” demiyor mu hepsi?

Hak edilmemiş ve daha da önemlisi hazmedilmemiş ışıltı hayatların hep böyle sonlanması o kişiler için ne acı değil mi?

ŞAŞIRDIM

Yok artık, havaalanlarında işi çok azıttılar

Altına yazı yazmaya bile gerek yok.

Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki bir yiyecek reyonunun satış fişine bakınca her şey görülüyor zaten.

Bir simit 203 lira 71 kuruş.

Bildiğin sokak simidi... 10 liraya satılıyor en fazla.

Bir şişe küçük su 81 lira 48 kuruş.

Çay 67 lira 97 kuruş.

Toplam ödeme 638 lira 28 kuruş.

İnsaf yahu, böyle fiyat mı olur?

Peki neden bu fiyatlar?

Efendim yer kiraları çok yüksekmiş.

Devlet nerede pek?

Kirası her yüksek olan malın fiyatına bindirme mi yapacak?

Aynı satıcı İstanbul’un içinde yüksek kira ödeyince bunu ürünlerine yansıtabiliyor mu?

Örneğin bir hamburgerci Taksim’de çok yüksek kira ödediğinde aynı hamburgeri başka bir yerdeki mekanından daha pahalıya satabiliyor mu?

Satamaz tabii.

Ama havaalanında rekabet yok.

Devlet de olmayınca, yolcuya geçir fiyatı.

Ayıp lafı bile yetersiz kalıyor.

NOT: Rakamların tuhaf küsuratları, asıl fiyatın Euro olmasından kaynaklanıyor.

ÇOK GÜLDÜM

Bu hafta da 4 fıkramız var

Pazar günü için Yıldırım Tuna’dan 4 fıkra geldi.

Haydi okuyalım;

Psikiyatrda

Kadın; psikiyatrın ofisinde kanepede uzanmış, “Anlatın bakalım” demiş doktoru, “Mobilya kılığına bürünüp sizi takip ettiği hissiyatına kapıldığınız adam hakkında konuşmak istiyorum. Ne zamandan beri bu sanrıları yaşıyorsunuz?..”
“Yaklaşık beş ay.”
“Yok be aşkım” 
demiş kanepe, “Aslında altı...!”

Diktatör törende

Bir ülkenin milli gününde, diktatör üzeri açık otomobilinde, kurşun geçirmez cam fanus içinde halkı selamlayarak geçit törenine katılınca;
“Ne bu kurşun geçirmez cam olayı ya?” demiş kalabalık arasında seyircilerden biri “Halkından bu kadar mı korkuyorsun?”
“Ne alakası var?” 
diye cevap vermiş tam yanındaki: “Herif sinirli manyağın teki. Bir şeye delilenip de kalabalığa ateş eder diye mecburen böyle gezdiriyorlar!”

Paraşüt eğitimi

Adam paraşütle atlama dersi alıyor, uçak 3000 metre havada, kurs yöneticilerinden biri yanına yaklaşmışyüksek sesle “Burada açık kapının tam yanında bekleyin” demiş, “Eğitmeniniz ile birbirinize bağlanacak ve birlikte atlayacaksınız. Eğitmen olmadan hiçbir şey yapmayın. Paraşüt onda, o her şeyi biliyor ve bu ilk atlayışınızda o size rehberlik edecek.”

Adam birkaç dakika heyecan içinde beklerken başka biri daha ona yaklaşmış, kendini ona bağlamış ve birlikte açık kapıdan aşağı uçmuşlar, atladıktan birkaç dakika sonra ona bağlanan adam kulağına bağırmış: “Hocam. Siz ne zamandan beri eğitmenlik yapıyorsunuz?”

Uçakta

Uçakta tam yanımda oturan gözleri kanlanmış, uzun saç ve sakallı, sandalet giymiş el-Kaide kılıklı esmer adamı görünce çok tedirgin oldum ve yan gözle onu şüphe ile süzmeye başladım.
Bakışlarımdan düşüncelerimi anladı, kolumu tutarak “Lütfen ön yargılı olmayın” dedi... “Terörist olsam dikkat çekmemek için sizin gibi takım elbise ve kravat ile uçağa binerdim. Benim tipimdeki adamlar her zaman terörist değildir. “
Sıcak bakışları beni öyle rahatlattı ki, hemen karşılıklı tebessümler başladı ve derken gülüşmeler omuzlara karşılıklı yumruk atarak sarsıla sarsıla kahkahaya dönüştü, adamcağıza rahatlıktan öyle sertçe vurmuşum ki cebinden fırlayan iki el bombası koridora doğru yuvarlandı.

Mesleklere göre ilan-ı aşk

AYAKKABICI: Aah sevdiceğim sensiz hayat bana bir numara küçük geldi, kalbimi vurdu, su toplattı hop hop hoplattı, canım yanıyor ne olur dön...

BİLGİSAYARCI: Açtım kapadım kendimi; yine de düzelemedim sensiz, printerim ol, yaz beni yarım yarim...

KABZIMAL: Mevsimlik sebzeler geldi, hormonsuz domates geldi, kütür kütür hıyar geldi, sen gelmez oldun...

TERZİ: Beli sıkıyorsa sevdanın, don lastiği gibi süneyim sana... Paçalarını kısaltma sevdiğim, servi boylum al yazmalım benim...

MÜZİSYEN: Kalbimin sol anahtarı, yarımlık notam, bu porte var ya... Sana feda olsun

KASAP: Senin o bakışların yârim, iki kere çekilmiş kıyma gibi lap diye yapıştırır tezgâha beni... Sinirlerim ayıklanır sesini duyunca... Ben seninim artık ister İnegöl köfte yap beni ister cızbız...

MİNİBÜSÇÜ: Stepnemi kaybettim sen benden gittin gideli...

AVUKAT: İtiraz ediyorum sayın aşkım... böğrüm müvekkil misali yanmakta sana tutulalı...

MANAV: Domates yanaklım... Patlıcan dudaklım... Enginar kılıklım... 3 kilosu bir milyonluk bir aşk değil benimki...

MİLLETVEKİLİ: Bizim kasabaya yapılacak köprünün inşaatına başladık...15 sene sonra... Beni öyle değiştirdin ki vadettiklerimi yapmaya başladım...

DOKTOR: Öksür sevdiğim, ciğer filmin pırıl pırıl, gönlünce öksür sevdiğim... hapşır sevdiğim grip aşısı gibi senin aşkın, beni mikroplardan korur sevdiğim

HABER SPİKERİ: İyi aksamlar... Evdeki telefondan bildiriyorum. Dün aksam beynime ulasan sinyale göre, sana aşığım ve seni çok seviyorum. Bir dahaki konuşmamıza kadar hoşça kal!

ÇİFTÇİ: Buğday başağı gibi sarı saçların, rüzgârda mağrur boynunu büker güzeller güzeli... Gel de aşık olma...

MALİ MÜŞAVİR (MUHASEBECİ): Bakalım kazandıracak mı bu aşk yoksa yerlerde mi süründürecek, sımsıkı kucaklayacak mı beni yoksa bozuk para gibi harcayacak mı? Getirisi-götürüsü, kârı, zararı nedir söyle hadi...

BENZİNCİ: Sulandırılmış mazot gibi motoru bozan adamlardan değilim ben... Petrol rafinerisine döndüm seni seveli...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları