loading
close
SON DAKİKALAR

Beynin değişkenliği ve aşk

Mehveş Evin
Tarih: 27.05.2012

Aşık olduğumuz andaki heyecanı, neden zamanla kaybederiz...

Aşık olduğumuz andaki heyecanı, neden zamanla kaybederiz? Bazı insanlar neden sık sık eş değiştirir? Neden bazıları uzun süreli ilişkiler kuramazken, bazıları beraberliklerini ömür boyu sürdürmeyi başarır? Hayatta zevk aldığımız şeyler neden bazen değişkenlik gösterir?
Hepsine doğru ve tek bir yanıt vermek mümkün değil. Şimdiye kadar bu sorulara verilmiş en tatmin verici cevapları ve beyinle ilgili müthiş yeni bilgileri, bir kitapta buldum...
Doç. Dr. Norman Doidge, Toronto ve Columbia Üniversitesi’nde çalışan bir psikiatrist ve psikoanalist. Beş yıl önce ‘Kendini Değiştiren Beyin-The Brain That Changes Itself’ adlı bir kitap yayımladı.


The New York Times’ın çoksatanlar listesinde uzun süre kalan bu kitap, beyin üzerine yazılmış popüler kitaplar arasında tartışmasız en başarılı olanı...
Doidge, beynin sonsuz adaptasyon kabiliyeti üzerine yapılan onlarca araştırma ve gözlemden yola çıkarak “her şey doğuştan” ve “her beceri ve davranışın kesin bir kodu var” teorilerini çürütüyor.
Öyle ki, geçirdiği kaza sonucu ciddi beyin hasarına uğrayan insanların bile ‘nöro rehabilitasyon’la tedavi edilebileceğini sayısız, mucizevi ama gerçek hikayelerle anlatıyor...

Tipim değilsin
Bilimde, insan beyninin kendini değiştirebilme yeteneğine ‘nöroplastisite‘ adı veriliyor. ‘Nöro’, beyin ve sinir sistemimizdeki sinir hücre hücreleri, ‘plastik’se ‘değiştirilebilir, modifiye edilebilir’ anlamında...
Diyeceksiniz ki, “Tüm bunların romantik sorunlarımızla ne alakası var?” Anlatmaya çalışayım. Cinsel çekim ve aşk, kitapta beynin değişkenliği teorisiyle açıklanıyor...
İnsan evladı, diğer canlılara kıyasla cinselliğinde değişkenlik gösterebiliyor diyor yazar: “Cinsellikte hoşlandığımız şeyler farklı.Cinsel tatmin ve heyecanda deneyimlediklerimiz de farklı. Her şeyden çok, kime ve neye ilgi duyduğumuz değişkenlik gösteriyor. Pek çok insan belirli bir ‘tipi’ olduğunu söyler ya, bu da kişiden kişiye değişiyor...”
İnsan libidosunun kesinkes kurallarla belirlenmediğini ve değişkenlik gösterdiği genel bir gerçek. Ancak bilimde cinsel içgüdü, biyolojik verilerle açıklanıyor. Doidge, insanların cinsellik konusunda obur değil de gurme olduğunu savunanlardan:
Yani belirli zevklerimiz, ‘tiplerimiz’ ve tercihlerimiz var.

Ölüm bizi ayırana dek
Ama cinsel tercihler bile değişebiliyor. Bazı bilim insanları cinsel tercihin ‘doğuştan’ geldiğini söylese de Doidge, yıllarca heteroseksüel olan ve hiçbir biseksüel geçmişi olmayan insanların homoseksüel aşk yaşayabildiğini hatırlatıyor.
Cinsel plastiste (değişkenlik), çok sayıda farklı partneri olanlarda daha üst seviyede görünebilir... Peki ya yıllardır evli olan ve iyi bir cinsel yaşamı olan yaşlı bir çifte ne demeli? 60’larında, 20’li yaşlarından çok daha farklı görünmelerine rağmen libidolarının bu duruma uyum sağlaması da bir ‘cinsel değişkenlik’ örneği.
Yani cinselliğin ‘içgüdüsel’ ve genlerimizden gelen bir miras olduğu teorisi, cinsel beğenilerin çeşitliliğine bakıldığında pek anlamlı değil. Kaldı ki başka hiçbir içgüdü, ‘biyolojik amacının’ (burada, üreme oluyor) dışına bu kadar çıkmış değil!
Doidge, aşkın da değişken olduğuna dikkat çekiyor... Romantik aşktan, sanki duyguların en doğalıymış gibi bahsediyoruz. Ancak “Ölüm bizi ayırana dek” diyerek bir insana duymayı umduğumuz yakınlık, şefkat ve şehvet hisleri, her zaman tutmuyor.
Cinsel beğeni, kesinlikle kültür ve deneyimden etkileniyor. Beyne yazılı bir kod değil, sonradan edinilmiş bir beğeni.
Tabii ki bu konu burada bitmez! Bir sonraki yazıda ‘aşkın kimyası’nı biraz daha anlamaya çalışacağız.


EROS’UN ŞEKiLLERi
Romantik aşk Avrupa’da 12. yüzyıldan itibaren sosyal anlamda itibar görmeye başlamış-o da evli bir kadınla bekar bir erkeğin arasında! Bireysellik üzerine demokratik ideallerin yayılmasıyla bir kişinin kendi eşini seçebilmesi fikri gelişti ve günümüzde tamamen ‘doğal’ kabul ediliyor.

Sigmund Freud, cinsel içgüdülerin değişkenliğini ilk tespit eden kişi değildi. Plato, aşk üzerine diyaloglarında ‘İnsan Eros’un pek çok şekli’ olduğunu söylüyordu. Ancak Freud, cinsel ve romantik değişkenliğe dair nörobilimsel açıklama getirdi. Bir insanın hayatındaki ‘kritik dönemler’in, yetişkinlikteki aşk hayatında etkili olduğunu gösterdi.

Bazı insanlar, mesela film yıldızları, mankenler ‘seksi ve güzel’ bulunur. Bu insanların ‘biyolojik özellikleri’nin üreme ve güç sinyali verdiği ve bu yüzden bize çekici geldiği, genel bir görüş. Oysa herkes aynı vücuda aşık olmaz! Bazen bir ses, bazen bir hareket, bizi aşka düşürebilir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları