Tarih:
27.08.2013
Öyle çok Meryem var ki
Mehveş Evin, ''Meryem Uzerli, psikolojik şiddet yaşamış...''
Sen hem süs eşyası gibi yanında dolaştır... Hem en kırılgan yerlerini yakalayıp, aşağıla... Meryem Uzerli, psikolojik şiddet yaşamış...Meryem Uzerli’nin Türkiye’yi terk edip tek başına çocuk doğurma kararı hakkında herkesin bir fikri var. Tabii ki en “ideal”i bir çocuğu analı babalı, huzurlu bir ortamda büyütmek.
Heyhat, bazen olmuyor işte! Bizim toplumumuzda evlilik dışı çocuk sahibi olmak ayıplanır, zaten ağır bir yükü sırtlayan annenin çilesi ikiye katlanır. Çocuğun “geleceği” üzerinden binbir çıkarım yapılır ve tüm “suç”lar anneye havale edilir.
Ya çocuğun hayatı? Şahsen sevgisiz, şiddete meyilli, sorunlu bir ortamda büyüyeceğine, tek veliyle büyümesinin çok daha sağlıklı olduğuna hep inandım. Bilimsel araştırmalar da bunu destekler. Bu nedenle, sorumluluğun bilincinde olduğu müddetçe, ne Uzerli’nin, ne de başka bir kadının “tek anne” olma kararını kimsenin yargılamaya hakkı yok.
Meryem şişmanmış!
Meryem şişmanmış!
Ancak Ayşe Arman’ın röportajında asıl ilginç olan, Uzerli’nin şu cümleleriydi: “Can ‘Cinsel anlamda seni çekici bulmuyorum. Biraz zayıflarsan daha güzel olur!’ dedi. Yanlış anlamamalıymışım, bunu benim iyiliğim için söylüyormuş. Onunla birlikteyken özgüvenim de yerle bir oldu. Giydiklerimi de beğenmiyordu. Galiba kendine yakıştırmıyordu.”
Sanki Uzerli, ülkenin en beğenilen, en güzel yıldızlarından biri değil!
Kaldı ki ister şişman, ister zevksiz olsun... Hiçbir erkeğin, beraber olduğu kadını bu şekilde aşağılamaya, yaralamaya hakkı yok. Madem beğenmiyor, çeksin gitsin.
Ama mesele beğenmemek değil ki. Duygusal olarak kadını ezmek, esiri yapmak. Tahakküm yoluyla kendi kusurlarını örtmeye çalışmak.
Oysa erkeklik gururuna gelince mangalda kül bırakılmaz... Yahu, “erkeklik gururumu çiğnedi” diye cinayetten indirim alan adam kaynıyor ortalık. Peki kadınlık onuru, gururu diye bir şey yok mu?
Sen hem süs eşyası gibi yanında dolaştır, hava at... Hem kadının en kırılgan yerlerini bulup, aşağıla... Ne güzel dünya!
Tek şiddet türü dayak değil
Tek şiddet türü dayak değil
Uzerli’nin sözleri- ki uydurması için ağır mitoman olmalı- kadına şiddet uzmanı Prof. Evan Stark ile yaptığım röportajı aklıma getirdi. Stark’a göre, “Aile içi şiddet, illa evde yaşanmıyor ve illa fiziksel şiddetten ibaret değil.”
Profesör, kadına şiddette en kötüsünün, erkeklerin kadınlar üzerinde uyguladığı
kontrolcü davranış kalıpları olduğunu söylemişti. Mesela:
kontrolcü davranış kalıpları olduğunu söylemişti. Mesela:
“Erkekler, kadının kilosuna takar. İstediği kadar zayıf olsun, kalınlaştın, şiştin der... En çok da kadının kendini tanımladığı şeye saldırır.”
Meryem Hanım’ın anlattıklarına benziyor, değil mi?
Özel hayatın ortalığa saçılması bazılarını rahatsız edebilir, gereksiz gelebilir. Oysa öyle çok Meryem var ki bu dünyada. İster milyonların tapındığı kadın, ister bakkalın karısı olsun, değişen bir şey yok...
Yalnız olmadıklarını bilsinler, ancak böyle direnebilirler.
HAYSİYET MESELESİ
Prof. Evan Stark’la yaptığım röportajdan birkaç alıntı:
HAYSİYET MESELESİ
Prof. Evan Stark’la yaptığım röportajdan birkaç alıntı:
* “Birinin hayatı hakkında en temel kararları vermesini engellemek... Onur, otonomi, özgürlükle ilgilidir.”
* “Ev içi şiddet, adli suç değil, temel hakları ihlal eden bir suçtur. Kadınların özgürlüğüne karşı işlenen, kökten bir suç.”
* “Şiddette aslolan, kemikleri kırma noktası değil. Zaman içinde olayların, küçük saldırıların üst üste binmesi. Bu şiddete uğrayan kadınlar, çarkın içinden olay kolay çıkamıyor.”
Melih Aşık - Milliyet
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları