loading
close
SON DAKİKALAR

GS - FB sohbeti

Melih Aşık
Tarih: 10.06.2023
Kaynak: Melih Aşık - Milliyet

Melih Aşık; Tarihimizde Neyzen Tevfik diye rengârenk bir kişilik vardır. Hem usta bir hiciv yazarı hem ney sanatçısıdır. Sarhoş gezer, ayık olduğu görülmemiştir.

Lig maçları sona erdi. Galatasaray son maçta ezeli rakibini de yenip şampiyon oldu. Fenerbahçe ve diğer kulüplerin umudu önümüzdeki sezona kaldı. Bu satırları yazarken bir zamanlar İnönü Stadı’na sabahın 9’unda girip, açık tribünde, sıcağın alnında akşam saatlerine kadar Galatasaray-Fenerbahçe maçlarını beklediğimiz günler aklıma geliyor. Bitip tükenmeyen saatlerin içine bitip tükenmeyen futbol gevezeliği sığdırırdık. Konu biter, şimdiki spor programlarında olduğu gibi, döner dolaşır aynı şeyleri konuşurduk.

Ben Galatasaraylıyım. Fenerbahçe hastası bir babanın oğluyum üstelik. Rahmetli babam hafta sonlarında kardeşim Metin’le beni elimizden tutup Fenerbahçe’nin maçlarına götürürdü. Ben 10, Metin 5 yaşlarında olmalı. Çoğu zaman açık tribün bileti bulamaz, İnönü Stadının “Duhuliye” adı verilen bodrumunda maçı ayakta izlerdik. Küçücük Metin’in boyu maçı izlemeye yetmez, ayağının altına bir gazoz kasası bulur yerleştirir, boyunu yükseltirdik.

O yıllarda Turgay Şeren Berlin’de Alman Milli Takımı’na karşı müthiş bir maç çıkarmış, Berlin panteri unvanını almıştı. Ben de mahalle maçlarında kaleci oynuyordum. Beni Turgay’a benzetirler, şakadan Berlin Panteri falan diye överlerdi. Hoşuma gitti, Turgay’a özendim, Galatasaraylı oldum. Ve öyle olduğu için sonraki yıllarda büyük mutluluk duydum. Yıllarca Metin Oktay’ı alkışlamak ne büyük mutluluktu. Ve yıllar yılı Galatarasay’ın Avrupa başarılarını alkışlamak. Şanslıydım kulüp seçiminde.

Metin, rahmetli babama uydu, koyu Fenerbahçeli oldu. Çok genç yaşta; 40’larında Fenerbahçe’nin başkanlık koltuğuna oturdu. Metin’i statlarda şeref tribününde başkan koltuğunda otururken görünce hep babam aklıma gelirdi. Babam, oğlunun günün birinde Fenerbahçe’ye başkan olduğunu görse gözlerine inanamaz, mutluluktan uçardı kuşkusuz. Ama yetişemedi o günlere.

Zaman geldi geçti. Kahramanlarımız anılarda kaldı. Ne Turgay Şeren ne Metin Oktay hayatta artık. Sevgili kardeşim de genç denecek yaşta vefat etti. Ama GS-FB rekabeti devam ediyor. Yeşil çimlere o renkleri sırtlayan başka gençler çıkıyor. Taraftar 90 dakika yine kendinden geçiyor. Kazanan mutluluktan çıldırıyor. Kaybeden “Gelecek maçlar var daha” diyerek teselli buluyor. Hayat devam ediyor.

Ezeli rekabet daha yıllar, belki yüz yıllarca sürecek... Renkler hem gönülleri hem sahaları süsleyecek... Anılar sararıp solacak... Renkler kalacak…

KALİTE

Bizim sistemde sorunlar nereden başlıyor...

Demokrasinin işleyiş biçiminden.

Prof. Fuat Bozkurt’un “Türk İmgesi” adlı kitabından bir küçük alıntı:

“Türkiye’de yazarlar, düşünürler, üniversite profesörleri ve işadamları dünyadaki benzerleri düzeyinde yetenekli, iyi eğitimli, deneyim sahibi kişiler olmalarına rağmen siyasal sistem bu insanları son derece etkin bir biçimde iktidardan uzak tutacak şekilde tasarlanmıştır.”

Tespit doğrudur.

Nitelikli, birikimli, donanımlı adam siyasetten kaçıyor.

Çünkü örgütlere hakim olan çıkarcı takımı kendisine rakip olur diye nitelikli adamı siyasette yaşatmıyor.

Eski CHP’de nitelikli insanlar partiye davet edilir, üye yapılır, geleceğin yönetim kadroları onlardan oluşturulurdu. Şimdi tek ölçü var; Genel Başkan’ın etrafında dört dönüp gözüne girmek. Sonrası kolay! Nitelik şart değil.

Y-CHP KANUNLARI

CHP’de kural haline gelmiş, başka demokrasilerde eşi görülmemiş kimi uygulamalar var. Özetle...

*Yenilgilerden ders çıkarmamak

*Özür dilememek, özeleştiri yapmamak

*İstifa çağrılarını duymazdan gelmek

*Her seçimde aynı hataları tekrarlamak

*Seçimden önce “Sandıklar tamamen güvencede” diye demeçler vermek.

*Böylece gönüllü görev alacak yurttaşların önünü kesmek

*Seçimden sonra binlerce sandıkta gözlemci bulunmadığını açıklamak.

*Böylece başarısızlığı oy sayımındaki hilelere bağlamak

*Her seçimden önce lidere tam yetki vermek

*Seçim yenilgisinden sonra sorumlu aramak ama bulamamak!

*Seçim sürecindeki kanunsuzluklar konusunda şikâyetçi olmamak

*Böylece gelecek seçimdeki kanunsuzluklara ortam hazırlamak.

BEKİR

2012 yılının gazetelerini karıştırıyoruz... Kemal Kılıçdaroğlu birkaç ay önceki seçimde başarısız olmuş. Sertçe eleştiriliyor. Koltuğu sarsılıyor.

Rahmetli Bekir Coşkun arkadaşımız Cumhuriyet’te aynen şöyle yazmış:

“Normalde muhalefetler iktidarları düşürmez mi? Bu defa iktidar muhalefeti düşürecek. Eh müstehak.”

11 yıl sonra değişen bir şey yok...

NEYZEN

Tarihimizde Neyzen Tevfik diye rengârenk bir kişilik vardır. Hem usta bir hiciv yazarı hem ney sanatçısıdır. Sarhoş gezer, ayık olduğu görülmemiştir.

İçki arkadaşlarından biri de ressam Çallı İbrahim’dir.

Neyzen bir gün elinde rakı şişesiyle Çallı İbrahim’e giderken Bakırköy Hastanesi’nin Başhekimi Mazhar Osman’la karşılaştı. Mazhar Osman, daha alkol tedavisinden yeni çıkan Neyzen’i elinde şişeyle görünce çok kızdı. Hemen şişeyi kendine vermesini istedi. Neyzen içkinin yarısının Çallı İbrahim’e ait olduğunu söyledi. Mazhar Osman, ‘O halde hemen yarısını boşalt’ dedi. Neyzen’in cevabı:

- Boşaltamam, üstteki bölüm Çallı’nın.

Neyzen böylesine zeki adamdı da...

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları