loading
close
SON DAKİKALAR

Direne direne kazanacağız

Şükran Soner
Tarih: 04.03.2023
Kaynak: Şükran Soner - Cumhuriyet

Şükran Soner; Güncel gündemimizde Cumhur Cephesi çaresizlikten kilitlenmiş, Millet Cephesi üzerinden tartışmalar ön plana çıkıyor ya. Uzaktan bakışla ayrıntıları beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor.

Dönemi, gündemi, koşulları, sorunları ne olursa olsun, işçi sınıfı eylemlerimizde en yaygın kullanılmış bu slogan, yıllar geçtikçe tartışılmaz toplumsal bilinçaltımıza en yaygın yerleşmiş, ötesinde kazınmış, sloganların başında yerini alır. Toplumsal birikimlerin, acıların ürünü patlamalarda, yasakların, öngörülmüş ağır cezaların engelleyebilmeleri, elbette durdurabilmelerinin, olanaksız olduğu, yüz binlerin, milyonların ortak duruşlarıyla kanıtlanmıştır.

Sokaklara yazılmış direnişler için yüz binler üzerinden kanıtlarımıza, sandıklarda kullanılmış milyonlarla oylarımızı katabiliriz. Askeri, sivil darbeler arasında savrulmuş ülkemizde, geçmişte sivil darbelerin süreçlerini ortalama onar yıla bölebiliyorken bu kez en uzunu ile 23 yıl geçirdiğimizi unutmamalıyız. Birinci süreci yine Amerika ağırlıklı operasyonla Gülen cemaati ortaklığı ile yaşanmışken 15 Temmuz olarak yaşatılmış iç darbenin başarıya ulaşamaması sayesinde kazanılmış ikinci moral sürecinin de ürünü olduğunu unutmamalıyız.

Yine de Tayyip Erdoğan liderliğinde dünyada kolayca benzeri görülemeyeceği üzere, uzun bir sürecin yaşanabildiği ortada. “Karizmatik lider” kimliğinin yapıştırılmış olmasında da payı yadsınamaz. Özünde sivil otoriterleşmenin en etkin aracı başkanlık rejimleri için dünyada tek örnek olan, ucube model siyasal parti kimliğini koruyarak başkanlık yapabilme kimliği yetmezmiş gibi, yetki aşımı yöntemleriyle, ülkeyi kararnamelerle yönetme, Meclis’i yok sayma icraatlarıyla “tek adam” rejimine dönüşmüş olması cabası.

Yaşadığımız, ödeyebileceğimiz kayıpları algılamaktan henüz çok uzakta durduğumuz, büyük depremlerin doğası üzerinden çıkarabileceğimiz önemli dersler olabilir... Yavaş atın tekmesi gibi, yavaş hareket eden büyük depremlerin üzerlerinde olduğu fay hatlarının insanoğlunu yanıltan acı sonuçları oluyor. Kolay kolay yaşanmayacakları umudu ile kolayca üzerlerinde işlenen bilime aykırı günahların, suçların büyüklükleri devleşiyor. Sonrasında ortalığa saçılan kirli ittifakların sonuçları da bir o kadar dudak uçuklatıyor. Öfke birikimleri öngörülemeyecek boyutlarda toplumsal patlamaların yaşanacağının kaçınılmazlığını güçlendiriyor.

***

En son anketler üzerinden AKP’nin oylarının yüzde 30’lara düştüğü açıklanıyor ya. Yine en son verilerle bu kadar gün geçtikten sonrasında bile artçı depremler 5’in altına düşmemişken, 3 milyonu aşkın depremzede göç etmişken en yakın tarihlisi en avantajlıdır bakışı ile koşturmaca zorunluluğu ortada. Seçim tarihine kadar yaşanacak birbirinden çarpıcı olumsuz gelişmeleri sakın hafife almayalım. Bu tabloda, çaresizliklerin yumağında en çok batanların haksız yağma, vurgun, zenginleşmeler üzerinden yaşanacağı gerçeğini de hiç atlamamak gerek.

Güncel gündemimizde Cumhur Cephesi çaresizlikten kilitlenmiş, Millet Cephesi üzerinden tartışmalar ön plana çıkıyor ya. Uzaktan bakışla ayrıntıları beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor. Doğa yasaları hiç şaşmaz, canların yanmasının boyutları katlandıkça toplumsal patlamaların büyüklüğünün şiddeti depremlerin şiddetinin patlaması gibi büyür. İşlenmiş zincirleme suçların saklanabilmesinin olanaksız olduğu günleri yaşıyoruz. Eklemlenmiş kirli suçların saklanabilmesi, örtülmesi olanakları sıfır. Canların acıları üst üste tazeleniyor, açılıyor, isyanın, başkaldırının gücü, boyutları katlanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkemizin varsıllarının ötesinde, Ortadoğu ağırlıklı zenginlerin koşturacaklarını düşlediği şehir hastaneleri için cebimizden çalınmış paraları, maliyetleri algılayamadığımız çok doğru ama onların uğruna kapatılmaya kalkışılan sonrasında geri ödenmek zorunda kalınan merkez devlet hastaneleri ile üniversitelerimizin trajik durumları ortada. Kâğıthane Devlet Hastanesi’nin de arada boşaltılmak zorunda kalınması önce kaynamış gibiydi. Ayrıntı acı gerçeği dün öğrendim. Eski bildiğim değil, meğerse 2005 yılında yapılan yenisi kendi kendine çöküyormuş. Vurgunun bu kadar da kirlisi, ağırı yapılabilir miymiş? Öfke patlaması gün gün büyümesin de ne olsun?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları