loading
close
SON DAKİKALAR

Suyla zeytinyağı gibi karışamıyoruz artık!

Yazgülü Aldoğan
Tarih: 22.11.2018
Kaynak: Cumhuriyet

Yazgülü Aldoğan: Ne yazık ki son 16 yılın en büyük savrulmalarından biri de bu; eğitimli, kariyer sahibi, şehirli kadına düşmanlık! Seninle aynı safta görünse bile için için kıskançlıkla kötüleme.

İki üçü dışında okunacak gazete kalmayınca ne var ne oluyor diye haliyle sosyal medyada takılıyorsun. Ama orası da mayın tarlası! Troller bir yandan, çenebazı diğer yandan, seveni sevmeyeni, tökezlese de bir tekme de biz atsak, düşse parçalasak diye sırtlan gibi bekliyor. Meslekdaşım, arkadaşım, gazeteci yazar Mine Kırıkkanat’a yapılan linç ortada. Sosyal medyayı kullanarak her türlü çarpıtma, videolarda montaj, algı operasyonu, tehdit, küçük düşürme girişimi vargücüyle sürüyor. Operasyonu yöneten küçük ama arkası, desteği büyük belli ki. Yoksa bu kadar pervasız olabilirler mi? E tabii, omurgalı bir avuç gazeteci kaldı, onları da sustururlarsa dikensiz gül bahçesi. Mine Kırıkkanat, sadece sivri dilli değildir, elde kılıç kalkan, cengâver bir Amazondur, Adnan Oktar’la baş etti, sizinle de baş eder, ayrıca yalnız da değildir, böyle biline.

Bir kelime yüzünden

Gelelim benim başıma gelene; dedim ya sosyal medyada takılıyoruz diye. Bir televizyonda yayımlanan bilgi yarışmasında şöyle bir soru çıkmış: Halk arasında “geçen yıl, bir yıl önce” anlamında kullanılan söz hangisidir: A: Çıldır, B: Bıldır, C: Fıldır, D: Kıldır.
Ben eğlenceli hesapları takip etmeyi seviyorum. “Gaspar Bey” kod adlı hesap da bu soruyu fotoğrafıyla koyup “Hangi halk bu, aralarında nasıl bir şifreli konuşma var?” diye yaymış.Ben de takıldım, “Hangi TV bu, biz niye bilmiyoruz bu çıldır, fıldır, kıldır, sözlerini?” Sen misin yazan! Olay neredeyse Vedat Millor’un “menemen soğanlı mı olsun, soğansız mı”sına döndü. Yurdun her yöresinden, hatta Azerbaycan’dan yazıyorlar; “Nasıl bilmezsin, bizim oralarda anneannem, ninem, dedem kullanırdı, geçen yıl anlamına” diye. Gelen sitem, alay, hakaret, hatta küfürlerden anladığım kadarıyla, “bıldır” doğru yanıt, eskilerde kullanılan bir halk deyimiymiş, daha çok da Orta Anadolu, Doğu civarı. Ama Edirne’de de bir köy adı. Ben önce anlatmaya çalıştım, bizim ailenin büyükleri maalesef erken göçmüş, beni beklememiş, anneanne, dede, hatta baba diyemedik! E köyde, kasabada da hiç yaşamadım. İstanbul, Ankara, Paris, İstanbul beş yıldan fazla ikamet ettiğim yerler. Vay, halkını tanımayan, yüksekten bakan, ahkâm kesen olduk birden. Köylü değilim, şehirli olmak suç mu? Ha köy, kasaba, Anadolu bilmiyor muyum? Acaba hanginiz benim kadar karış karış gezdi, tanıdı, gördü, okudu bu ülkeyi? Kasabasından dışarı çıkmamış, bana halkını bilmiyorsun diye posta koyuyor. Benim işim bu bir kere. Eğitimim bu, toplumbilim, iletişim. Ne yazık ki son 16 yılın en büyük savrulmalarından biri de bu; eğitimli, kariyer sahibi, şehirli kadına düşmanlık! Seninle aynı safta görünse bile için için kıskançlıkla kötüleme. Gücün kullanımında, devletin yönetiminde liyakat kalkıp “bizden olsun, çamurdan olsun” mantığı işlemeye başladıktan sonra bu daha da belirginleşti. En büyük ayrışma artık sizin mahalle, bizim mahalle. Ve bu iki mahalle, su ve zeytinyağı gibi aynı kapta olsa da asla birbirine karışmıyor. Aynı gemideyiz ve birlikte batacak olsak da ayrı bölmelerde. “Beyin göçü nedir” diye soruyor TV muhabiri, beyin salatası sanıyor, beyni buzdolabına koyarım yanıtı veriyor ama bana da cahilsin diye laf geçiriyor! Akademi boşaltılmış, değerli hocalar mahkemede yargılanıyor, eğitim yerlerde sürünüyor, imamlar okul yönetiyor, sülükçüler saray danışmanı oluyor.

Demirtaş kararı ve biz

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi üyesiyiz. Kararlarını uygulamak yükümlülüğümüz var. Selahattin Demirtaş’ın tutukluluk kararı AİHM’de incelendi ve hukuksuz bulundu. Türkiye 25 bin Avro tazminata mahkûm oldu ve tabii Demirtaş’ın serbest kalması istendi. Adalet Bakanı, kararı öğrendiğinde mahkemeler karar verecek derken Cumhurbaşkanı’ndan yanıt tam Reis’likti: “Bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz!” Pardon? Söz konusu olan yargı, adalet, hak, hukuk. Boks maçından bahsetmiyoruz ki? Geçende yargılandığım bir hakaret davasında ceza aldım. Oysa malumu ilandı! Kapanmış celse, karşı tarafın avukatları caz yaptığı için yeniden açıldı. Usulsüzlük. Üç sayfalık karar, üç dakikada çıktı. Önceden hazırmış demek. Hangi adalet, hangi hak, hangi hukuk? Karşı hamleler geliveriyor, bir kroşe oradan, bir kroşe buradan!

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları