loading
close
SON DAKİKALAR

Genel Sağlık İş: Hak kayıplarının normalleştirilmesine izin vermeyeceğiz

Genel Sağlık İş: Hak kayıplarının normalleştirilmesine izin vermeyeceğiz
Tarih: 01.07.2020 - 10:01
Kategori: Sendika

Genel Sağlık İş Başkanı Zekiye Bacaksız iktidarın getirmek istediği 'Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi'yle ligli açıklamada bulunarak "Yıllardır yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilen emekçiler için kölelik koşuları normalleştirilmeye, hak kayıpları çalışanın “yeni normali” algısı yaratıl...

AKP’nin kıdem tazminatına yönelik saldırısı "Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi"ne sendikalardan tepkiler gelmeye devam ediyor. Genel Sağlık İş Başkanı Zekiye Bacaksız AKP'nin getirmek istediği yeni emeklilik sistemine yönelik eleştiride bulundu. Konuyla ilgli açıklamada bulunan Zekiye Başkanı "18 yıldır neo-liberal ekonomi politikalarını uygulayan siyasi iktidar, emekçileri adım adım köleleştirilirken, bu süreçte yandaş sendika ve konfederasyonlar siyasi iktidarın ve sermayenin çıkarlarına hizmet etmiştir. Çalışanın haklı taleplerinin hükümetin ve sermayenin istediği şekilde tırpanlamasına göz yummak sendikacılık değil, ikiyüzlülük ve işbirlikçiliktir" ifadelerini kullandı. 

"Çalışanın haklı taleplerinin hükümetin ve sermayenin istediği şekilde tırpanlamasına göz yummak sendikacılık değil, ikiyüzlülük ve işbirlikçiliktir" diyen Genel Sağlık İş Bakanı Zekiye Bacaksız'ın açıklaması şöyle:

"Ulusumuz pandemi koşullarında yaşam mücadelesi verirken, siyasi iktidar sermayeyi de arkasına alarak çalışanın cebine, emeğine ve geleceğine göz dikmiştir.  "Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi" adı altında 15 milyon işçinin kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmak isteyen siyasi iktidar, 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar başta olmak üzere güvencesiz çalıştırmayı yani özünde köleleştirmeyi yaygınlaştırmak niyetindedir.

İşçinin kıdem tazminatına, iş güvencesine, emeklilik hakkına dokunulması sadece işçi statüsünde çalışanların sorunu değil, çalışma yaşamının ve bütün çalışanlarınortak sorunudur. Zira devletin resmi ajansı tarafından da servis edilen bilgilere göre modelde BES’in doğrudan TES (Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi) olarak yeniden yapılandırılması planlanmaktadır.  Cayma ve ayrılma hakkı bulundurmayan bu sistemden tamamen çıkış, sadece emeklilik dönemi sona erdiğinde, çalışanın ölümü veya maluliyet durumlarında olacaktır.Yine işçi ve kamu emekçilerinden rızası aranmadan her ay en az yüzde 3 kesinti yapılacak ve bu tutar Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne yatırılacaktır.Kağıt üzerinde TES’e yatırılacağı ifade edilen bu tutarın, gerçekte hangi yandaşa, hangi yabancı şirketlere ya da hangi eş-dost-akrabaya aktarılacağı ise meçhuldür.

Ülke tarihimiz emekçilerin cebinden alınarak ve onlar adına yapılandırılan fonların hazin akıbetleriyle doludur. Konut Edindirme Fonu, Tasarrufu Teşvik Fonu bunların başında gelmektedir. Öte yandan çalışanın haklarını tek tek gasp eden siyasi iktidarın yaptıkları yapacaklarının teminatıdır ve daha kara günlerin habercisidir. Bugün işçinin kıdem tazminatına el atanlar, yarın kamu emekçilerinin deemekli ikramiyesine göz dikebilecektir. Siyasi iktidar, göreve gelişinin 6’ıncı yılında aylık bağlama oranı ile prime esas kazançların değerinin hesaplanmasında değişikliğe giderek emekli maaşlarının yüzde 25’ni eritmiştir.Ekim 2008’den önce göreve başlayan ve 25 yıl hizmet vermiş memurun aylık bağlama oranı yüzde 75 iken, Ekim 2008 sonrası ancak ortalama aylık kazançlarının yüzde 50’sini emekli aylığı olarak alabilmektedir. Çalıştıkça emekli maaşı düşen emekçilerin hak kayıpları bu kadarla da kalmamıştır. Siyasi iktidar emekçilerin haklarını korumak ve geliştirmek şöyle dursun, ülke kaynaklarını peşkeş çekip servetine servet kattığı yandaşları için şimdi de çalışanın cebine el atmaktadır.

Devletin parasal kaynaklarının dibe vurduğu, bankaların kaynaklarının yandaşlara peşkeş çekildiği ve Varlık Fonu adı altında tüm kamusal şirketlerin sermayesinin denetimden azade tutularak keyfi bir biçimde yönetildiği bir dönemde bu gündem yeterince uyarıcı olmalıdır.

Ekteki tabloda da görüleceği üzere 657 sayılı kanuna tabi olarak çalışan kamu personelinin maaş unsurları son derece fazla ve karmaşıktır. Kanunun ilk yürürlüğe girdiği tarihlerde son derece sade olan bu unsurlar özellikle AKP iktidarları döneminde artmıştır. Bu durum benzer eğitim, liyakat ve iş şartlarına sahip personel arasında maaş yönünden önemli farklara sebep olmuştur. Diğer yandan TSK personeli, akademik personel, hakim-savcı, emniyet personeli, sözleşmeli personel ve 399 sayılı KHK’ye tabi KİT sözleşmeli personelinin özel kanun ve düzenlemelerini de eklediğimizde kamu personeli maaş sistemi içinden çıkılmaz bir hal almıştır. AKP iktidarları döneminde maaşın asli unsurlardan değil tali unsurlardan ödenmesi sağlanarak emekli olan personelin emekli aylıklarının düşürülmüştür. Bir başka anlatımla emekli keseneğine esas ödemelerin toplam maaş içindeki oranı düşürülerek dolaylı olarak emekli aylıkları düşürülmüştür.Kamu personelinin maaş hesaplamaları yeniden sadeleştirilmelidir. Döner sermaye, performans gibi tali unsurlardan ödemelere son verilerek, gerekli iyileştirmeler yapılarak asli unsurlar üzerinden ödenmesi bir an önce sağlanmalıdır.

18 yılda çalışma yaşamında ciddi hak kayıplarına yol açan düzenlemeler yapan siyasi iktidar, yıllar içerisinde kamuda memur sayısını azaltırken, sözleşmeli personel sayısını artırmıştır. Kamuda da çalışma sistemini esnek ve kuralsız bir hale getirilmek istenmektedir. Özellikle pandemi sürecinde bazı işkolları hariç uzaktan ve evden çalışma sistemi test edilmiştir. En büyük iş kolu olan eğitim işkolu da dahil milyonlarca kamu çalışanı gelecekte uzaktan çalışmaya zorlanacak bu durum maaşların bir kez daha düşürülmesine yol açacağı gibi, iş yeri, iş kazası, meslek hastalığı gibi kavramlara da yeni tanımlar getirilmesine neden olacaktır. Kısacası düşük maaşlı, esnek, güvencesiz çalışma sistemi adım adım tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşama geçirilmektedir.

Yıllardır yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilen emekçiler için kölelik koşuları normalleştirilmeye, hak kayıpları çalışanın “yeni normali” algısı yaratılmaya çalışılmaktadır.

18 yıldır neo-liberal ekonomi politikalarını uygulayan siyasi iktidar, emekçileri adım adım köleleştirilirken, bu süreçte yandaş sendika ve konfederasyonlar siyasi iktidarın ve sermayenin çıkarlarına hizmet etmiştir. Çalışanın haklı taleplerinin hükümetin ve sermayenin istediği şekilde tırpanlamasına göz yummak sendikacılık değil, ikiyüzlülük ve işbirlikçiliktir.

İktidar bir taraftan böylesi bir dayatmayı sorumluluk almadan hayata geçirmeye çalışmakta, işçi ve işveren sendikalarının aralarında anlaşarak bir çözüm bulması gerektiğini ileri sürmektedir. Bu üzerinden anlaşılarak çözüm bulunacak bir konu değildir, karşılığı yıllar içinde emekçiler adına acımasız bir biçimde karşımıza çıkacaktır.

Kıdem tazminatı işçinin sorunu değil, çalışma yaşamının sorunudur ve ortak direnme noktası oluşturmak gerekmektedir. Tüm emekçileri insani olmayan koşullarda çalışma ve güvencesiz bir gelecek beklemektedir.Bu nedenle Genel Sağlık-İş olarak; emekçilerin kazanılmış haklarının gasp edilmesine karşı tüm emekten yana örgütleri birlikte mücadeleye çağırıyoruz"

 

Kaynak : istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları