loading
close
SON DAKİKALAR

Grup Yorum davası 26-27 Mart'a ertelendi

Grup Yorum davası 26-27 Mart'a ertelendi
Tarih: 14.02.2020 - 13:40
Kategori: Gündem

Grup Yorum üyelerinin yargılandığı dava İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Grup Yorum Davası, Çağlayan Adliyesi 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Mahkeme, duruşma sonunda sadece Barış Yüksel'i haftada bir gün imza adli kontrol ile tahliye ederek, İbrahim Gökçek dahil diğer tüm tutuklu müvekkillerin tutukluluğuna devam kararı verdi. Duruşma Silivri'de görülmek üzere 26-27 Mart 2020 tarihine erteledi.

7 kişinin yargılandığı davanın duruşmasından notları Halkın Hukuk Bürosu'nun Twitter hesabından aktarıyoruz.  

Duruşmada ilk olarak Avukat Yaprak Türkmen reddi hakim taleplerini sundu.

Yaprak Türkmen: Kamuoyunda bilinen ve özellikle Çhd davasında yapılan yargılama ile mahkemenizin tarafsız bir yargılama yapması konusunda şüpheye düşülmüştür. 

Avukat Türkmen'in  mahkeme heyetinin tarafsızlığını yitirdiği, makama atama usulünün hukuksuzluğu ve hukuki yetersizliği nedeniyle heyeti red istemi "kötü niyetli ve davayı uzatma amacıyla yapıldığı" gerekçesiyle geri çevrildi.

İbrahim Gökçek'in savunması: 242 gündür ölüm orucundayım. Adalet istiyorum. Bir halk sanatçısı olarak yaşamak istiyorum. Bunun önündeki bütün engellerin kaldırılmasını istiyorum. Bu davanın da tanıklarından Berk Ercan'ı hem yargılayan, hem tanık olarak dinleyen, hem de hedef gösterildiği iddiasıyla gazeteci Canan Coşkun'a ceza verdiren başkansınız. 37. Ağır Ceza Mahkemesine atanmanız Çhd'li avukatların Aihm kararları, avukat olmaları nedeniyle tahliyelerinin ardından heyetin hukuksuzca değiştirilmesiyle olmuştur.

Buraya kadar geldim. Bir kez daha bu salona gelebilir miyim, avukatlarım, izleyenler tekrar beni görebilir mi? Bunu bilemiyorum. Ölebilirim. Sakat kalabilirim. Hafızamı kaybedebilirim. Bu yüzden buraya kadar geldim, söylemek istediğim bazı şeyler var.  Neden böyle oldu? Bu sürece nasıl geldim? Nasıl büyük bir suç işledim? Bundan bahsetmek istiyorum. Öncelikle avukatlarıma, ailelerime, sanatçı dostlarıma, Grup Yorum emekçilerine teşekkür etmek istiyorum.  15 yıllık Grup Yorum emekçisiyim. Bir halk sanatçısıyım. Ruhi Su, Dadaloğlu, Pir Sultan nasıl sanat yaptılarsa öyle sanat yaptık. Saray soytarısı olmadık. 

Anlatılacak çok şey var. Hesabı sorulacak çok şey var. 242 gündür adalet için bekliyorum. Ben kimim? İbrahim Gökçek. 15 yıldır Grup Yorum emekçisiyim. Halk sanatçısıyım. Besteler yaptım. Bas gitar sanatçısıyım. Ülkemde 60'tan fazla ile gittim. Onlarca Avrupa ülkesine gittim. Yüz binlerce insana konser verdim. 2016 Ohal'ine kadar böyle devam etti.   15 Temmuz 2016'da Hatay Samandağ'da 40 bin kişiye konser veriyordum. Pankartlar inecek, bir şarkıdan sonra gideceksiniz diyen polislerin hepsi bir anda ortadan kaybolmuşlardı.  2017 yılından sonra Grup Yorum'a büyük bir siyasi linç başladı. Kültür merkezim 12 defa basıldı. Basılır mı? Enstrümanlar parçalanır mı? Parçalandı. Saçlarımız yolundu. Piyano tuşlarımız tek tek kırıldı. Bu nasıl bir düşmanlıktır? Ne yaptık biz?   Bütün bunları umutlu türküler söylemeye devam ettiğimiz için yaşadık. Ben bunları kabul etmiyorum. Bu davanın özü gizli tanıkların söyledikleri değil. Onlar olmasaydı da biz suçlanacaktık, onlar figür. Sahibi olduğum kültür merkezi gece gündüz basılmasın istiyorum. Grup Yorum üyeleri serbest bırakılsın istiyorum. Biz sanatçıyız, bu ülkenin medar-ı iftiharıyız.  Emin olun, bu süreç geçince ilk satacakları, ilk iftira atacakları siz olacaksınız. Bunlar böyle kişiler. Biz Hasan Kaçanlar gibi, Yavuz Bingöller gibi belediyelere kapak atamayız. Alişanlar gibi dolar dağıtamayız. Biz halkın sanatçısıyız.  21. Yüzyıldayız. Hakkımızda listeler çıkarılıyor, konser yasaklanıyor.Texas mı burası? Biz ne yaptık? Biz çocuklarımıza eğitimler verdik. Biz sanat yaptık. Eğitim verdiğimiz çocuklarımızın ailelerini aradılar, tehdit ettiler. Peki bu düzen ne verdi bu çocuklara?

14 Şubat Sevgililer günü. Bir anlamı yok. Bugün benim evlilik yıl dönümüm.Halk sanatçısı olan eşimle birlikte yargılanıyordum ayrıldı davası.Bugün bir görmüş olurdum. Ben eşimle  bir turşu suyu içmek isterdim. Ölüm orucundayım. Bu düzene yazıklar olsun.

Biz bu konserleri kendi emeğimizle yaptık. Kalem yaptık, kalem sattık. Ben poğaça yaptım, poğaça sattım. Konserlerimizin masraflarını biz böyle karşıladık.  Biz 1 Milyon kişilik konser yaptık. Şu an yapacağımız ilk meydan konseri en az 3 milyon kişilik olacaktır.   Neye yaradı bu süreç? Konser mi yapamadık? Hayır, Grup Yorum konser yapmaya, konser yapmak istemeye devam etti. Bestelere devam ettik. Ben hapishanede 10 beste yaptım. Sibel Ünli'ye, Elazığ Depremi'ni yaşayan halkımıza besteler yaptum.  Ben kaçmadım, kültür merkezimdeydim. Hukuk olsa, adalet olsa giderdim avukatlarımla savcılıkta ifade verirdim. Bu ülkede hukuka güven binde birlere düşmüştür. Ben kaçmadım, kültür merkezimdeydim. Hukuk olsa, adalet olsa giderdim avukatlarımla savcılıkta ifade verirdim. Bu ülkede hukuka güven binde birlere düşmüştür. Dün Nazım Hikmet'e nasıl terörist dendiyse bize de deniyor. Nazım şiirlerini savundu. Bugün cumhurbaşkanı şiirlerini okuyor. Bize de bugün terörist diyorlar. Biz de savunuyoruz. Sanatımı kültür merkezimde yapmaya devam ettim. Grup Yorum'a saldırmaktan vazgeçin. Grup Yorum'u kimse yıkamaz. Kaç iktidar geldi geçti, yarın AKP de yıkılır. Grup Yorum kalır. Hele sanatını yapmak için ölümü göze alan insanları kimse yıkamaz. Grup Yorum kurulduğunda ben 5 yaşındaydım. Bugün Grup Yorum 35 yaşında. Bugünün 5 yaşındaki çocuklarıyla büyüyecek Grup Yorum.  Sanatımızın karşısına sanatla çıkamayanlar ağır silahlarla kültür merkezimizi basıyorlar. Yılmaz Güneyler, Ruhi Sular bugün yaşıyor. Onlar da zamanın iktidarlarından çok çektiler, bugün biz çekiyoruz. Bugün Türkiye'ye sanat yapmak için ölümü göze almak gerekiyor. Ölmeyi çok mu istiyorum? Hayır. Yaşamak, konser yapmak, bas gitarımı çalmak istiyorum. Önümüzdeki engelleri kaldırın. Bizim sanatımızın önüne ağır silahlarla ağır cezalarla çıkılmasın. Bizim katilimiz olmayın! Öldürmeyin! Aksine yaşatın! Her şey olabilir ama bu adaletsizliğe boyun eğmeyiz. (Mahkeme başkanına hitaben) Sizin için bile adaletsizliğe boyun eğmeyiz, eğer düşmansanız.Sizin için bile direniyoruz. Biz namussuz alçak insanlar değiliz.  Tekrar tüm avukatlarıma, sanatçı dostlarıma, duruşmaya gelenlere teşekkür ediyorum. Tahliyemi ve nihayetinde beraatimi talep ediyorum. Özgür günlerde, özgür konserlerde görüşebilmeyi diliyorum. 

Emel Yeşilırmak: Soma'da 301 madencinin öldürülmesinden sonra yapılacak bir etkinliğe davet edildik. Buna katıldıktan sonra hakkımızda yakalama kararı çıkarıldı. Listelere konuldum, kullandığım ilaçları ve şampuanları öğrenecek kadar peşime düşmüşlerdi. Okmeydanı'ndan buraya kadar gelmek, 10 defa vurulmayı göze almak demekti. Sonrasında hakkımda listeler de vardı, etkisiz hale getirildi yazılacaktı. Biz 1 yıldır sorgusuz sualsiz tutukluyuz. Anadolu halkları zulme uğramaya, inançlarını gizli de olsa yaşamaya alışkındır. Anadolu yer altı şehirleriyle doludur. İddianamede hakkımdaki dosyalar yazılmış, aynı dosyayı 6 kere yazarak hakkımdaki iddiaları kabartmaya çalışmışsınız. Benim hakkımda açılan bütün davalar hak mücadelesi verdiğim içindir. Siz bana 1 Mayıs'a katıldığım için 5 yıl ceza verdiniz. Tavır dergisi tek başına sadece CIA tarafından çıkarılan 800'den fazla derginin karşısındadır. Edebiyat yayıncılığı yozlaşmıştır, adeta can çekişiyor. Tavır dergisi bu yozlaşmanın karşısında duruyor İbrahim Gökçek en eski Yorum elemanlarından biridir. Bugün ölüm orucunda. Ümit İlter bu ülkenin en güçlü sosyalist şairlerindendir, o da diğer sosyalist şairler gibi hapishanelerde yazıyor şiirlerini.

Ümit İlter: Ülkemizdeki her muhalifin kaderi sizin heyetinizle tanışmak zorunda kalmak. Bir biz kalmıştık, bize de nasip oldu. Bakalım memnun olacak mıyız? Sıkıyönetim mahkemelerini gördük. DGM'leri gördük. Müptezel Zekeriya Öz'ü gördük. Şimdi de sizi görüyoruz. Biz 12 Mart balyozundan bu yana bu mahkemeleri görüyoruz.  Halkın hak ve özgürlüklerini ezdirmeyeceğiz. Haklar halkça, bizce kazanılır. Kan dökülerek kazanılır. Sonra bir takım vekiller bunları yasalara geçirirler. Mecburen yasalara yazarlar ama asla gerçek anlamda uygulanmazlar. Bu salondaki herkes biliyor ki, halkın çaresiz kalmadığını. Adil yargılanma hakkını gasp edersiniz, bir Koçak Mustafa çıkar. Canıyla ister adil yargılanma hakkını. Türkmenim, bilirim koçak yiğit demektir. Bugün ölüm orucunda Mustafa Koçak.

-Mahkeme başkanı Ümit İlter'in savunmasına müdahale etmek isteyince, Av. Görgün Danacı (Ümit İlter müdahaleye istinaden) "Müvekkil tutuklanmasına neden olan siyasi atmosferden bahsetmek zorundadır. Dolayısıyla müdahale etmemenizi, dinlemezi istiyoruz" dedi.

Ümit İlter: Halk der ki zulmün artsın ki tez zeval bulasın. Halk çok bilgedir. Grup Yorum'a bugün İbrahim'in anlattığı baskılar var. Peki bizim avukatlarımız nerede? Avukatlar yargının 3 sac ayağı. Savcı burada, hakim burada. Nerede avukatlarımız, kime danışacağız?

Devrimci avukatlarımız nerede? Yan hücremizde kalıyorlar. Halkı savunan, doğayı savunan avukatlarımız yan hücrede kalıyorlar. Ama onları hapsetseniz bile halkın savunulmasını engelleyemezsiniz. Avukatlarımız diyor ki: Bize diyorlar ki çaresizsiniz. Çaresiz miyiz gerçekten?  Doğa kirletildiğinde, halk aç bırakıldığında, depreme teslimiyet gösterin denildiğinde, çocuklarımızın tarikatların elinde oyuncak edilmesine ses çıkarmayacak mıyız? Halkın avukatlığını yapamayacak mıyız? Devrimci avukatlarımız, açlık grevindeler, hepsi bizim avukatlarımız. Direnen çaresiz kalmaz. Sevgili avukatlarımızın yokluğunu hayat denen kavgada asla hissetmiyoruz. Onların müvekkili olmaktan gurur duyuyoruz. Kararınız baştan belli olduğu için hukuki prosedürleri tamamlamak bile  size zul gelebilir. Biliyoruz. Sizin hukuki yargılama yapacağınıza da tarafsızlığınıza da güvenmiyorum. Sizi reddediyorum. Tahliyemi, arkadaşlarımın tahliyesi ve beraatlerini talep ediyorum. 

Sadık Eroğlu: Hakkımdaki iddialarla ilgili savunmam daha sonra yapacağım. Dosyanın tamamı verildikten sonra yapacağım. Tahliye talebimle ilgili bir kaç şey söylemek istiyorum. İki iftiracının beyanlarına dayanarak 1 yıldır tutukluyum. Hakkımda başka bir iddia ve delil yok. Olamaz da. Bin bir bedelle kazanılmış savunma ve adil yargılanma hakkına dayalı belirli, öngörülebilir, haktan ve halktan yana bir yargılama istiyorum. Yalnızca kendim değil, arkadaşlarım için, İbrahim Gökçek için, Mustafa Koçak için ve bugün burada olması gereken, bedenlerini açlığa yatırmış avukatlarım için de adil bir yargılanma istiyorum.  Bana tebliğ edilen tutuk devam kararları suçun vasıf ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesi, delillerin toplanmamış olması gibi nedenler görülüyor. Suçun vasfının büyük olması, benim suçlu olduğumu göstermez. Hakkımda iki iftiracı dışında hiçbir şey yoktur. 1 yıl önce ne varsa, bugün hakkımda aynı şeyler vardır. Başka bir şey olamaz da. Lehime delil olmadığı için tutuklamanın kaldırılamayacağı söyleniyor. Bu delilleri bulması gereken sizsiniz, aleyhime delil bulması gereken sizsiniz.  Kozmik odada, sığınakta yakalandığım iddiaları var. Demokratik bir kültür merkezine gitmek, sanat çalışmalarına katılmak suç değildir. Devrimci düşüncelere sahip bir insanım. Bu düşünceler nedeniyle yargılandım, hakkımda delil olmadığı için serbest kaldım.   Bugün  devrimci olmak zorunluluktur. Devrimci ve yoksul bir mahallede ikamet ediyorum. Düşüncelerime uygun olarak demokratik kurumlara gider gelirim. Milyonlarca emekçi gibi halkın içinde yaşarım. Halkı soyanlar gibi sarayda, lüks içinde yaşamıyorum.

Heyetinizin adil yargılanma hakkını yerine getiremeyeceğine dair kuvvetli şüpheler yaşıyorum. Açıkçası bunlar şüphe de değil artık. Yaptıklarınız ortada, tarafsız olamayacağınızdan eminim. Tahliyemi talep ediyorum. 

Barış Yüksel: Mesleğimi halk için yapmanın onurunu taşıyorum. Ben bir mühendisim. Biz ışığı kesilen ailenin ricasıyla köye gittik ve onların da emekleriyle sorunlarını çözdük, su tirübünü ile elektriklerini ürettik. Vahdettin Bahçesi' yapsaydık bugün iktidar bizi el üstünde tutardı. Hayır biz halk bahçesi yaptık.   Ben aynı zamanda müzisyenin. Grup Yorum'la sahneye çıktığım her konserde kalabalığın coşkusunu görme onurunu iliklerime dek yaşadım.  Kültür merkezimiz hukuksuz ve keyfi bir şekilde defalarca basıldı, talan edildi. Biz de enstrümanlarımızı, canımızı korumak için bir stüdyo kurduk kültür merkezimizde. Gizlilik koşullarında yaşayıp üreten ne ilk sanatçıyız dünya da ne de son!Örneğin  Nazım Hikmet de Theodroakis de gizli yaşamaya mecbur edildiler. En güzel eserleri ise gizli yaşadıkları dönemlerine aittir.   Ben tutuklulukta geçen 1 yılın büyük bölümünde açlık grevindeydim. Ne yapmışım da açlık grevindeyken örgüt yönetmişim?  Grup Yorum üyesi olarak 190 gün açlık grevi yapmaktan onur duyuyorum. Bugün iki Grup Yorum üyesi bu onuru daha da yükseltiyor. Mustafa Koçak 227 gündür ölüm orucunda.  Sizin mahkemeniz tarafından ceza verilen 8 halkın avukatı da adaletsizliğe boyun eğmemenin onurunu taşıyor, onlar da süresiz açlık greviyle Grup Yorum ve Mustafa Koçak için adalet istiyorlar.

Av. Hüseyin Boğatekin: Müvekkilim İbrahim Gökçek 242 gündür ölüm orucunda. Üstüne basa basa söylüyorum, 242 gündür ölüm orucunda. Sayın başkan, duruşmanın başından beri, duruşmayı germemek için özen gösteriyoruz, canımız, müvekkilimiz gözümüzün  önünde eriyor. Polislerin salondan çıkarılması talebini reddettiniz. Gerekçe olarak sanıkların örgüt üyesi olduklarını gösterdiniz. Bu ihsasi rey göstergesidir. Aynı kişiler hakkında aynı iddialarla, abartmadan söylüyorum 5-6 dava açılmış durumda. Bu şekilde devam eden  dosyaların birleştirilmesi gerektiği açıktır.  Basit bir basın açıklamasına katılıyorsunuz, o andan itibaren TEM şube nazarında ötekisiniz. Nerede kaldı masumiyet karinesi? Terör arananlar listesindeyseniz, polisin silah kullanma yetkisi doğrudan kullanılabilir hale geliyor. Sokak ortasında vurulabiliyorsunuz. Müvekkilin saklanması, öz savunma içinde bulunması insanidir. Gözaltında ifade vermediniz, slogan attınız, susma hakkı kullandınız diyerek örgüt tavrı gösterildiği iddia ediliyor. Yasada tutanağın düzenlenmesi usulü açıktır. Kişinin susma hakkını kullanması onu örgüt üyesi yapmaz. Tanık beyanları, itiraf niteliğinde değil, yalan niteliğindedir. Yalan ifadelere dayanılarak müvekkilimizin ölüme yollanmamasi gerekir. Tüm bu nedenlerden dolayı müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum.

Av. Sinan Zincir: Örgütsel tavır gibi laflarla savunmayı bölmeye çalıştınız. Biz İbrahim'in hatrına yükseltmedik sesimizi. Ama usul gereği  talebimizi sunduk. Siz tutanağa bile geçirdiniz.  Bu bir siyasi davadır. Müvekkiller siyasi beyanlarda bulunacaklardır. Çünkü müvekkil siyasi iradenin kararıyla, siyasi iradenin talimatıyla, bizzat İçişleri Bakanı'nın talimatıyla tutuklanmışlardır. ÇHD davası, Kaftancıoğlu davası, bugün bu dava. Bütün etkili ve politik davalar sizin önünüze düşüyor. Bu nedenle bizim de sizle bu davanın yürütülmesi konusunda şüphelerimiz var. Bugün kuracağınız ara kararlarınızla bu şüphelerimizi boşa çıkartmalısınız.  Sizi kendi yasanızda yazan hukukunuzu uygulamaya davet ediyoruz.

Av. Muharrem Erdoğan: Toplumsal muhalefetin itirafçı ve gizli tanık beyanlarıyla bastırılmaya çalışıldığı bir davada daha yine sizle birlikteyiz. Biz birçok davada savunmanlık yapıyoruz. Bu yargılama usulü bir itirafçı yaratın, evleri basın, insanları tutuklayın, 9 ay sonra mahkemeye çıkarın, bir sonraki celse de karara çıkartın. Yargılama usulünüz bundan ibaret. İster itirafçıların beyanlarının yalan olduğunu ispat edelim, isterse çelişkileri ortaya koyalım. Sonucun değiştiğini görmedik.  Bunları bırakın, bir tanık, benim emniyette ifadem tehditle, baskıyla, ailem ve kız arkadaşım ile tehdit edilerek alındı desin. Yine sonuç değişmiyor. Siz yine bu beyanlarla karar kuruyorsunuz. Bu dosyada iki tanık var: İlkay İşler ve Cavit Yılmaz. Mektuplarını mahkemenize sunuyorum. O kullandığınız tanık ifadelerinin nasıl oluşturulduğunu anlatıyorlar. Utanmadan arlanmadan bu insanların beyanı yine iddianame konmuş durumda. Tek bir tanık beyanıyla 200-300 kişi gözaltına alınabiliyor, tutuklanabiliyor. Ama aynı tanık ben işkence gördüm, tehdit edildim deyince işkenceciler için  haklarında dava açılmıyor.  Acaba savcılar için, polisler için bir ayrıcalık mı var? Merak ediyorum. Bu işkenceyi yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Burada itirafçılardan bahsediyorum, belki soracaksınız. Neden bu kişiler senden benden değil de İbrahim Gökçek'ten, Ümit İlter'den bahsediyor. İbrahim Gökçek Grup Yorum üyesi. Grup Yorum her zaman işçinin, köylünün, sömürülenin,  ezilenin, direndiği için  öldürülenin yanında olmuş. İşte bu yüzden şu an buradalar. 

Yanıyor duvarlar, beton yanıyor
Bombalar yağıyor duman çöküyor
Cehennemi dünyada yaşıyoruz biz
Kahkahalar atıyor zebanilerimiz

Biz altı kadındık mapus damında
Açlığımızla yürürdük halkın bağrına
Yüreğimiz yanarken  vatan aşkıyla
Bedenimizi yaktılar kahkahalarla

Hatırlıyor musunuz bu şarkının yazıldığı katliama dair devlet görevlileri o gün neler söyledi? Ben söyleyeyim: Askere ateş açtılar. Oruçları sahte. Kendilerini yaktılar. Bu ülkede bakanlar, başbakanlar yalan söylemiştir. Müvekkil, Grup Yorum asla yalan söylememiştir. Asla halkı kandırmamıştır. Müvekkillerin tahliyesini talep ediyorum.

Av. Ozan Doğan: Sayın hakim aslında terör listeleriyle açılmış bir dava bu. Bu durum iddianamede de yer alıyor. Emniyet diyor ki, ben zaten yargısız infazı yaptım, sana da ceza vermek kaldı. Masumiyet karinesi nerede kaldı? Müvekkilin hakkında yer alan açık dosyalar iddianameye konmuş, adı üstünde dosyalar açık. Kesinleşmiş bir hüküm kurulmaksızın bu dosyalar delil olarak belirtilemez  İddianamede dijital materyallerden bahsediliyor. Bunların delil olarak kabul edilmesi için Yargıtay kararı gereğince asıllarının dosyaya getirilmesi gerekiyor Yargıtay'ın emsal kararlarına göre örgüt üyeliği için belli kriterler var, müvekkilimiz açısından iddianamede bu kriterler somutlaştırılmamıştır. Susma hakkı kriminalize edilmeye çalışılıyor. Yasada açıkça kişi kendisi hakkında delil vermeye zorlanamaz yazıyor. Bu davada siyasi iktidarın yargı üzerindeki baskısını çok net görüyoruz, mahkemeniz de bu konuda araç olarak kullanılmaya çalışılıyor. Müvekkilimizin kaçma şüphesi yoktur, tahliyesini talep ediyoruz.

Av. Görgün Danacı: Duruşma Salonunda İbrahim'in ölüm orucunda olması nedeniyle bir ağırlık var. İstanbul Üniversitesi'nde okurken yine bir direniş evini ziyaret etmiştim. halen tutuklu bulunan Avukat Behiç Aşçı'nın ölüm orucu yaptığı direniş evine. Behiç Aşçı'nın direnişi zafere ulaştı. Devlet tecriti kabul etti, hapishanede olanlar için birçok hak kazanıldı bu direnişle. Ben bu direnişle, eşimizle çocuğumuzla konsere gideceğimiz o günlerin kazanılacağını düşünüyor ve İbrahim Gökçek'in tahliyesini talep ediyorum. : Dosyada Ümit İlter hakkında, dosya konusundan bağımsız 1980'li yıllardaki öğrencilik faaliyetlerinden dahi bilgiler konmuş durumda. Bunların bugünkü dosyadaki suçlamalarla bir ilgisi yok, dosyaya kalabalık tutmak için yapılmış evrak yığını. Bu dosyadan kahvaltı yaparken, Süleyman Soylu'nun televizyon ekranlarında "Örgütün yöneticisini yakaladık" demesiyle haberdar olduk. Biz tek bir fotokopi bile alamazken, tetikçi basın ve devlet açıklamalar yapıyordu. Biz de uğraştık, bilgi aldık, siz de bilgi aldınız. Ancak bu aldıklarınız bilgi değildi, talimat aldınız, size talimat verildi.  Müvekkilim 2016 yılında hakkında aynı isnatla açılmış olan davadan İzmir'de beraat ediyor. Müvekkilin siyasi faaliyetleri zaten yargılanmış ve beraat etmiştir. Bu nedenle dikkate alınmalıdır diye düşünüyorum. Basının ve yargının baskısı dışında, müvekkil Ümit İlter'in gri listede aranır olması da bir baskı aracıydı. Hakkında para ödülü kondu. Masumiyet karinesi hakkı vardır, kolay kazanılmamıştır.
İnsan hakları bildirgelerinde bu karine açıklanmış, öncelikle bir insanın suçlu olması için yargılanması gerektiği söylenir. Ama bu hüküm bu soruşturmanın başından beri ihlal edilmiştir. Ve bu ihlal müvekkilin tutuklu yargılanmasına neden olmuştur. 12 Eylül Darbe anayasasında bile bu karine koruma altına alınmıştır. Ama 2020 Türkiye'sinde müvekkilin bu hakkı ihlal edilmektedir. Ama biz bunu kabul edemeyiz. Bu hak için insanlar, halklar bedel ödedi. Biz bu bedellerle kazandığımız haklarımızdan feragat edemeyiz. Sonuna kadar savunmak zorundayız. Bu haklar yalnız müvekkilin değil, sizin de haklarınız. Bu hakkı dikkate alarak tahliye kararı vermeniz gerektiğini düşünüyorum.   Dosyada itirafçılarla birlikte bir beyan daha var. Müvekkilin yurtdışında olduğu düşünülüyor ve hakkında kırmızı bülten çıkarılması talep ediliyor.  Savcılık cevabında, soruşturmadaki hiçbir kişinin bir eylemden sorumlu olduğuna dair bir delil olmadığını, Ümit İlter hakkında da tanık ve gizli tanık dışında bir belge veya delil olmadığını bildiriyor.  Savcılık cevabında, soruşturmadaki hiçbir kişinin bir eylemden sorumlu olduğuna dair bir delil olmadığını, Ümit İlter hakkında da tanık ve gizli tanık dışında bir belge veya delil olmadığını bildiriyor.Tüm bu bilgiler değerlendirmeler ışığında müvekkil Ümit İlter'in tahliyesini talep ediyorum.

Av. Yaprak Türkmen: Meslektaşım operasyondan bahsetti, ben de onunla ilgili konuşayım. Bu gece yarısı yapılan operasyonlar ve basın ve medya aracılığıyla siyasi iktidarın yaptığı kara propagandalar dışında ortada bir şey yok. Ortada bir şey yok çünkü, Berk Ercan'ın ifadesi üzerine onlarca insana silahlı örgüt üyeliğinden dolayı  dava açıldı, tutuklu yargılandılar. Ortada bir tane silah yok. Berk Ercan'ın ifadeleri üzerine açılan davalar, farklı mahkemelerde görülmeye devam ediliyor.  İstanbul 35. ACM'deki dosya yöneticilik iddiasıyla açıldı. Orada savcı yöneticilik yoktur diyerek üyelik yönünde mütalaa verdi. O mahkemede dahi yöneticilik yoktur dendi. Bu dosya da yöneticilik iddiasıyla yargılanan kişilerin dosyası, bu hukuksuzluğa son vermek gerekir. Bu görülen mahkemeler içinde sadece siz hükümle birlikte tutuk devam kararı verdiniz. Bu hukuksuz kararlarınız yüksek mahkemelerde bozulacaktır. Müvekkilimiz bu zamana kadar herhangi bir yasa dışı faaliyet içine girmemiştir. Ülke içinden gözaltına alındı. Yurt dışına kaçmak gibi bir amacı yoktur. Tahliyesini talep ediyorum.

Av. Seda Şaraldı: Öncelikle özgün bir duruşmada olduğumuzun farkındayız. Adaleti ölecek kadar çok isteyecek bir müvekkilim var. Bu nedenle müvekkilin tahliyesini talep ediyoruz. Müvekkil Barış Yüksel hakkında 2017 yılında verilmiş bir yakalama kararı var. Yakalandığında sorgusu örgüt üyeliği suçlamasıyla yapılıyor. Ve dava örgüt yöneticiliğiyle açılıyor. Savcılığın kafa karışıklığı olduğunu düşünüyoruz. Müvekkillerin 2017 yılında yakalanmaması gördükleri bu özel muamelenin tek nedeni. Eğer yakalansalardı, çoktan tahliye edilmiş olacaklardı. Barış Yüksel hakkında üç ayrı gizli tanık ifadesi bulunmakta. Bulundukları beyanlarda da herhangi suç isnadı yok. Yargıtay 16 Ceza Dairesi diyor ki, sadece gizli tanık beyanı varsa bu beyanlar hükme esas alınamaz. Ancak bu dosyada başka bir delil olmamasına rağmen yargılanıyor ve lekelenmeme hakkı ihlal ediliyor.  Uzun bir liste var Barış hakkında, yargılandığı davalara dair. Ancak bir dava yok. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne örgüt üyeliğinden yargılandığı dava. Bu dava yok çünkü müvekkil beraat etti. Bu açıdan müvekkil lehine delil toplanmadığını da söylemek isteriz. Müvekkilin lekelenmeme hakkı ve masumiyet karinesini ihlal eden tutuklama tedbirinin kaldırılmasını talep ediyoruz.

Tutuklu sanıkların ve avukatların tüm savunmalarına karşı savcı tüm sanıkların tutukluğunun devam etmesi yönünde bir mütalaa verdi.

Mahkeme sadece Barış Yüksel'i haftada bir gün imza adli kontrol ile tahliye ederek, İbrahim Gökçek dahil diğer tüm tutuklu müvekkillerin tutukluluğuna devam kararı verdi. Duruşma Silivri'de görülmek üzere 26-27 Mart 2020 tarihine erteledi.

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları