loading
close
SON DAKİKALAR

Gürbüz Çapan: 'Ha Sarıgül ha Kırmızıgül'

Gürbüz Çapan: 'Ha Sarıgül ha Kırmızıgül'
Tarih: 24.11.2013 - 10:42
Kategori: Söyleşi

Çete kurma ve rüşvet alma suçlaması, Baykal’a karşı çıkmakla, onunla mücadele etmemle başladı...

Çete kurma ve rüşvet alma suçlaması, Baykal’a karşı çıkmakla, onunla mücadele etmemle başladı. Beni çeteden içeri atan adamlarla, Ergenekon davasında birlikte yargılandık. Bu kez, onlarla çete kurmaktan yargılandım...

CHP’nin ünlü ama tartışmalı isimlerinden Gürbüz Çapan, Esenyurt Belediye Başkanlığı için yeniden aday adayı oldu. 

Çapan, Esenyurt’ta 15 yıl belediye başkanlığı yaptı, 2004’te koltuğunu kaybetti, 2009 yerel seçimlerine Ergenekon’dan cezaevinde olduğu için giremedi. Çapan’ın ‘çete kurmak ve rüşvet almakla’ yargılandığı dava Yargıtay aşamasında. Ergenekon davasından ise beraat etti. İsmi üzerindeki tartışmalar, temelde bu davalardan kaynaklanıyor. Bir de Esenyurt’ta belediyeyi 15 yıl elinde hemşericilikle, zorla oy toplayarak tuttuğu iddiasından...

Madalyonun öbür yüzünde ise ilçede yürüttüğü belediyecilik faaliyeti var. Çapan hâlâ Esenyurt’ta kurduğu, kendi sıcak suyu, ısınmasına sahip ancak maliyeti düşük 14 bin konutluk kentle hatırlanıyor.

Gürbüz Çapan’la söyleşimize belediyecilik anlayışından ve yerel yönetimlerden başladık. ‘Zor konular’ öncesi seçimleri bitirelim diye. Çete kurma meselesine gelince, önce “Çete suçlaması Baykal’a karşı çıkmakla başladı” dedi, ardından “Beni çeteden içeri atanlarla Ergenekon’da birlikte yargılandım.” Bu önemli iddialar, söyleşiyi bu kısımdan vermeyi şart koştu.

‘ÇOK SOPA YEDİK’

•Rüşvet aldınız mı? Çete kurdunuz mu? İlk mahkeme kararı Yargıtay’dan döndü. İkinci yargılamada yine ceza aldınız, şimdi Yargıtay’da...

Çete kurma işi Baykal’a karşı çıkmakla başladı. Ben Baykal’ın Türkiye halkına, CHP’ye bir yararı kalmadığına inandım, onunla mücadele etmeye başladım. Baykal’ın kafası giderek daralmaya başladı. Türkiye’nin seyrü seferinde bir kazadır o.

Ben o zaman 14 bin konut yapmıştım. Ama bizim partili belediyelerin hiçbiri bir şey yapmadı. Biz, ‘89’da ortaya çıkarken konut sorununu çözeceğiz dedik. Ama yapılmadı. O dönem biz üç belediye çalıştık: Celal Doğan, Sefa Sirmen ve Gürbüz Çapan. Celal Doğan hepimizden daha akıllıydı, konut yaptı ama esas olarak sanayiyi geliştirdi. İstihdam, üretim sağladı. Benim eksikliğim oydu. Bir daha şansım olursa, bunu da yapacağım. Bizim projemiz biraz uykuluk gibi oldu. 7 bin insanın çalışacağı kadar işyeri de kurmak lazım.

Biz bunları yaptık ama yemediğimiz sopa kalmadı. Çok zorlandık. Kimsesizdik. Ben kimsesizdim, arkamda kimse yoktu. Bakın, Esenyurt’ta herkes kimin kaç çekirdek yediğini bile bilir. Onlar beni tanıyor. Bana dışarıda millet talancı diyor, öyle sanıyor. Esenyurt’ta halk beni tanıyor. Ben 10 yıldır belediye başkanı değilim, on yıl sonra hangi belediye başkanı kim mahallesine geri dönebiliyor? Beni on bin kişi karşıladı.

JANDARMA KÖYLERİNİ YAKTI

•Esenyurt’ta size verilen desteğin esası ‘hemşeri etkisi’ değil mi?

Bana dediler ki Esenyurt’a Karslıları götürdü yerleştirdi, ondan güçlü oldu. Olur mu öyle şey? O lafın altında, “Kürtleri getirdi buraya” var. Doğrudur, Kürtler geldi Esenyurt’a, ama ben getirmedim, onların evlerini yaktılar, jandarma yaktı, onlar da göç ettiler. Benim getirdiğim bir tek kabile var. Muş’tan devlete de PKK’ye adam vermediler diye çıkmış insanlar vardı. Oradan çıkmışlar, Aksaray’a gelmişlerdi, vali sahip çıkmadı, ben alıp onları Esenyurt’a yerleştirdim. Bu, insani bir çıkıştı. Sonra onlar da Saadet Partisi’ne oy verdiler. (gülüyor) Hayatımızın trajedisi... Esas sorun, benim Kürt düşmanı olmamam. Bu arada beni Kürt bilirler. Ben Kürt değilim. Alevi bilirler. Alevi de değilim.

‘ERGENEKON’DA YARGILANDILAR’

•Çete davasına dönersek...

Belediye meclis üyeleri, belediye personeli, kardeşlerim ve beni aldılar, hapse attılar, dediler ki bunlar çete. Oradan sıyırdık. Bu sefer bizi çete üyeliğiyle hapse koyanlarla aynı davada (Ergenekon) çete üyesi olmakla suçlandım. Gelip alnıma silah dayayan adamlarla gittik, Ergenekon’da birlikte yargılandık. Adam beni vurdurmuş, elimde dosya var, adama diyorum ki “Bana bunu, bunu yaptılar.” 18 ay yattım.
Benden rahatsız olmuşlardı. 28 Şubat’tı. Benim ifademi aldılar. 28 Şubat geldi, dedim ki “Bu tekelci sermayenin Anadolu sermayesine saldırısıdır.” “Ne demek istiyorsun” dediler. Hikaye basit. Petlas özelleştiriliyor. İhaleyi Kombassan aldı, kıyamet orada koptu.

De ki Yargıtay davayı onadı. Çete miyiz biz? İnsan çeteyi kardeşleri ve belediye meclis üyeleriyle mi kuruyor? Diyor ki babasını getirmiş, seçimde oy kullandırmış, kendini zorla seçtirmiş, çivi bile çakmadı deniyor. Ben Esenkentte 16-26 bin dolar arasında değişen değerlerle, arsa payı, açık hava tiyatrosu, sıcak suyu dahil kent yaptım. Başkası yapabilir mi? Bugüne kadar yaptı mı?

•Peki Ergenekon?

Ergenekon davasına dahilim, ben seçime katılmayayım diye ortaya atıldı. O tayfa daha evvel beni içeri atmış. Benim dosyam, adamın birinin evinde yakalanmış. “Bu sende ne arıyor?” diyorum, bakıyor pişkin pişkin. Hakim, avukat, savcı, değil; dosyam onda ne arıyor?

•Siz beraat ettiniz. Ama Ergenekon davası için ne düşünüyorsunuz?

9, 10 yıl yatıp tahliye olan yok mu bizim aramızda? Bugüne kadar kimse mi yok? Binlerce insan, solcu insan yıllarca hapiste kaldı bu memlekette, mesnetsiz suçlamalarla kaldı, hâlâ kalıyor. O zaman neden kimse bağırmıyordu? İlla yananın paşa mı olması lazım?

•Ergenekon’a böyle mi bakıyorsunuz? Yıllarca herkes yattı, şimdi onlar yatıyor mu diyorsunuz?

Ben onlar yatsın demiyorum. Siz yıllarca bunu yaptınız, şimdi de bunu yaşıyorsunuz diyorum. Yıllarca avcı olanlar, şimdi de av oldular. Bana gelince, ben iki dönemde de av oldum.

•Ergenekon davasını haklı mı buluyorsunuz?

Türkiye’deki toplu davaların hiçbirinde haklılık arayamazsınız, haklılık bulamazsınız. Bir haklılık olamaz. Toplum mühendisliği yapıyorlar, insanları hizaya çekiyorlar. Bu, bir öç alma. Bizim ülkemizde hep bu öç alma yaşandı. Bu, böyle devam etmemeli. Önce bunu söyleyerek, kalan cümlelerimi kuruyorum.

***

‘Sarıgül olur Kırmızıgül olur’

- Sarıgül’ün adaylığını nasıl değerlendiriyorsunuz? CHP içinde bunu destekleyenler de var, karşı çıkanlar da var.

- Sarıgül’e karşı olanların da yanında olanların da kendileriyle ilgili problemleri var. İktidardan korkan, iktidar talebi olmayan bir topluluk haline geldik. Kimi insanlar da ne istediğini bilmiyor. Mesele bizim için solun ne kadar unsuru varsa, toparlanmasını sağlamaktır. Bunu Sarıgül’le yaparız, Kırmızıgül’le yaparız. Şu an bu toparlanmayı sağlayacak en iyi isim o görünüyor. Bütün anketlerde önde çıkıyor.

SIRRI SÜREYYA AYIP EDİYOR

- Sırrı Süreyya Önder’in belediye başkan adaylığını açıklaması konusunda ne diyorsunuz?
- Sırrı Süreyya ayıp ediyor. Biz Tayyip’ten kurtulmaya çalışıyoruz. Sarıgül konusunda, ilkesel sorun diyor. Gelsin, anlatsın, Sarıgül onun hangi ilkesine aykırı düşüyor? Kadir Topbaş hangi ilkesine doğru düşüyor? Hiçbir CHP’li, bir AKP’liden daha kötü değildir, olamaz. Onlar bizim ülkemizin geleceğine saldırdılar. Bizim içimizde, geleceğimize saldıran kimseyi görmedim. Ama biz İstanbul’u alacağız. Önce İstanbul’u, sonra tüm Türkiye’yi alacağız.

***

Maliyeti büyük olacak

•Esenyurt imar sorununun merkezlerinden biri haline geldi. Ne olacak orada? Yeniden seçilirseniz, imar sorunu konusunda ne yapacaksınız?

Çok boş yer bırakmıştık. Boş yer kalınca doldurdular tabi... Bizim planlarımız var. O işi çözeceğiz. Şimdi söylemeyeyim, söylersem, alır, kendileri kullanırlar. O işi çözeceğiz ama maliyeti olacak. Bu işi yapanlara maliyeti büyük olacak.

Biz Esenyurt’ta bacasız kent yaptık, kendi kendine yeten bir kent yaptık. Enerjisini üretiyor, 24 saat sıcak suyu akıyor. Kışın günlük üç liraya ısınıyor. Biz orada bir ‘akıl’ topladık. Türk akademisyenlerini topladık. Ben bir şey yapmadım, onları dinledim sadece. Esenyurt’un zemin etütlerini rahmetli Aykut Barka yaptı. İlk defa planlı yapılan, zemin etütü, kendi kendine yetmesi konuşulan bir belediye projesi yapıldı.

***

‘Göç ve inanç masası kurulsun’


•Gezi süreci sonrası, yerel yönetimlere halk katılımının önemi tartışılır oldu. Siz, aday adaylığınızı açıklarken, “Gezi ruhunu Esenyurt’a getireceğiz” de dediniz. Bu konudaki öneriniz nedir?

CHP’nin yeni gündeminde belediyelerde iki masa oluşturulması olmalı: Biri inanç masası, biri göç masası.

KENTE KARŞI DAYANIŞMA

İlki inançlarla, ikincisi etnisiteyle barışı sağlayacak. Herkesin yanındakinin kimliğiyle, inancıyla barışmasını sağlamak lazım. Bizim kentlerimizde ne var? Kars Mahallesi, Tokat Mahallesi, Sivas Mahallesi var. Göçle birlikte mahalle mahalle şekillenmişiz. Örgütlenme dayanışma için yapılır, kentteki örgütlenme de kent için, deniz için, çevre için, kültür için, bunlarla dayanışma için yapılır. Bizde dernek, örgüt deyince ne anlaşılıyor? Kars Derneği, Erzincan Derneği, Çıldır Derneği... Tabi o da iyi, insanların dayanışmaya ihtiyacı var, cenazeleri, düğün dernekleri, yalnız kalmıyorlar. Bir de illerin federasyonları, konfederasyonları var, iş oraya gidiyor. Çünkü kentte çok yalnızlaşıyor insanlar. Bir akli dayanışma bulamayınca vahdet-i vücuttan dayanışmaya geçiyorlar. Ve kesinlikle ihtiyaç olan bu dayanışmanın, zamanla ‘kente karşı’ dayanışma olmaya başladığını görüyoruz. Bizim kentte, kente dair örgütlenmeye ihtiyacımız var.

Yeniden bir akıl ortaklığı, yeniden aşağıdan yukarıya doğru bir örgütlenme gerekiyor. Bir örgütlenme ağıyla herkesi sarıp sarmalamak gerekiyor. Kente, demokratik ihtiyaçlara göre aidiyet geliştirilemeyince, insanlar etnik kimliğe, inanca, memlekete göre aidiyet, birlik arayışını sürdürüyor. Güne, dünyaya, yaşama dair bir yaklaşım kurup, onun üzerinden bir birlik oluşturmalıyız.

•Gezi sürecinden çıkarımınız bu mu?

Gezi sürecine ilişkin herkesin bir tanımı var. Benimki şu: 3 bin yıllık bilinen tarihimizde ilk defa bir Spartacus eylemi yapıldı. Bir özgürlük eylemidir. Bunu sol örgütlerin başarısına bağlamak ya da birilerinin ‘fiştiklediğini’ söylemek tam bir gaflettir. Halkım sokaktaydı. Türk halkı ilk defa özgürleşti. Batı’nın dediği ‘barbarlar’, özgürleşti. Bunun sonuçlarını anlamak lazım. CHP örneğin, Kürt özgürlük hareketini kavrayamadı. Esasen Türkiye kavrayamadı. Balkan Harbi’nden bu yana bizde süren derin paranoyayı, bölünme paranoyasını atmak lazım. Ne zaman cümle kursak, o gün “birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç” duyduğumuz gün oluyor. Ben çok kavga ettim, beni Apocu ilan ettiler. Apocu değilim ama biliyorum ki CHP, Kürt özgürlük hareketini kavrayamadı.

YETKİSİZ KONSEY ANLAMSIZ

•Kent Konseylerinin işlevli hale getirilebileceğini düşünüyor musunuz?

Bizde bir işin olmasını istemediğin zaman kurula yollarsın. Kent Konseyi 60 kişiden oluşuyor. 60 kişinin yarımşar saat konuştuğu bir ortam düşünün. Bir kurul 5 kişiyi geçince işlemez hale gelir. Bu sorun bir şekilde aşılsa bile, asıl mesele Kent Konseyi gibi meclislerin yetkisi. Hangi yetkiye sahip meclis? Kadın Meclisi, Çocuk Meclisi de kuruldu. İşlevli olamadı? Eğer Kent Konseyi’ne yetki verilecekse, mesela Belediye Meclisi kararları konseye gidecekse, orada onaylanacaksa, tamam. Ama böyle nasıl bir anlamı olur?

Gülşah Karadağ - Birgün

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları