loading
close
SON DAKİKALAR

HDP'den helikopterden atıldıkları iddia edilen 2 kişiyle ilgili açıklama: İşkence emrini kim verdi?

HDP'den helikopterden atıldıkları iddia edilen 2 kişiyle ilgili açıklama: İşkence emrini kim verdi?
Tarih: 23.09.2020 - 14:25
Kategori: Siyaset

HDP, Van'da askerler tarafında gözaltına alındıktan sonra helikopterden atıldığı belirtilen Osman Şiban ve Servet Turgut'u ziyaret ett. HDP'den yapılan açıklamada Süleyman Soylu ve Hulusi Akar'a "Bu işkence emrini kim verdi?" sorusu yöneltildi.

11 Eylül’de Van’ın Çatak ilçesinde operasyon düzenleyen askerler tarafından gözaltına alınan ve daha sonra helikopterden atıldıkları iddia edilen Osman Şiban (50) ve Servet Turgut (57) adlı iki köylünün durumu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve DEVA Partisi'nden siyasetçiler tarafından Meclis gündemine getirildi.

Osman Şiban iki gün önce hastaneden taburcu edilmişti. Şiban'ın salı sabahı askerler tarafından, kaldığı evden Askeri Hastane’ye götürüldüğü öğrenildi.

Durumu kritik olan Servet Turgut'un ise Van Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisinde entübe olarak tedavisi sürüyor.

HDP MYK üyeleri Ümit Dede, Sevtap Akdağ Karahalı, Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, PM üyesi Doğan Erbaş ile milletvekilleri Rıdvan Turan, Muazzez Orhan ve Murat Sarısaç'tan oluşan heyet Van’ın Çatak'ta incelemelerde bulundu.

HDP heyeti, Osman Şiban ve Servet Turgut'un aileleri ve doktorlarıyla görüştü. 

Heyet adına Van Bölge Araştırma Hastanesi önünde HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç açıklama yaptı

Oluç'un açıklamaları şöyle:
"Bugün iki vatandaşımıza işkence yapıldığına dair iddiaları araştırmak için buradayız. Önce bir yurttaşımızın bulunduğu hastaneyi ziyaret ettik ve başhekimle görüşme yaptık. Başhekim, hazırlanmış olan raporlar ve şu anda yoğun bakımda yatmakta olan yurttaşımızın sağlık durumuyla ilgili bize bilgi verdi. Maalesef bilgiler son derece olumsuz. Tabii ki Allah’tan umut kesilmez ama tıbbi açıdan durumunun çok olumsuz olduğunu söylediler. Aileye de gereken bilgiler verilmiş. Bu yurttaşımızda hem vücut hem kafa travması var. Çok sayıda kırığı var. Dediğim gibi durum tıbbi açıdan son derece olumsuz.

Diğer yurttaşımız bu hastaneden çıkarılmış vaziyette. Fakat yeni aldığımız bilgiye göre diğer hastanede bir tür gözetim altında. İfadesinin alınıp alınamayacağı kontrol ediliyor. Onda da travma olduğu bilgisini aldık. Ailesiyle görüştük. Üzüntülerimizi, bir an önce şifa bulması için dileklerimizi ilettik.

Son derece acı bir olay ve bu olayın peşini bırakmayacağız. Bu olaya baktığımız zaman Van Valisi, aynı zamanda atanmış kayyım olan Vali, yaptığı yazılı açıklamada şu anda yoğun bakımda bulunan yurttaşımız da dahil iki yurttaşımızın usule uygun şekilde alındığını söylüyor. Yani vücut travması, çok sayıda kırık, iç kanama, beyin kanaması, kafa travması bir diğerinde hafıza kaybı bütün bunlar usule uygun şekilde gözaltına alındığı şeklinde laflarla gizlenmeye çalışılıyor.

"Van Valisinin görevi işkenceyi gizlemek değil açığa çıkarmaktır"

Usule uygun alınmamışlar, çok açık. İşkence yapılmış ve Van Valisi'nin görevi yapılmış olan işkenceyi gizlemek değildir. Van Vali’sinin görevi yapılmış olan işkenceyi, bu insanlık suçunu açığa çıkarmak, bunu yapmış olanların bunun emrini vermiş olanların hukuken soruşturmaya uğramalarını sağlamaktır. Ama Van Valisi ne yapıyor, olayı örtmeye çalışıyor.

"Hulusi Akar ve Süleyman Soylu'ya soruyoruz: İşkence emrini kim verdi?"

Şimdi biz buradan soruyoruz: Bu işkence emrini kim verdi? Bu işkence emrini kim uyguladı? Bu işkence emrini kimler örtbas etmeye çalışıyor? Kimler yaptı? İçişleri Bakanlığı mı sorumludur? Süleyman Soylu’ya soruyoruz. Milli Savunma Bakanlığı mı sorumludur? Hulusi Akar’a soruyoruz. Emri kim verdi? Özel Harekat mı yaptı bu işkenceyi? Emniyet mi yaptı? Kolluk mu yaptı? Sizin yeni JİTEM’iniz mi yaptı? Kim yaptı bu işkenceyi? Yurttaşlarımıza bu davranışı kim yaptı bunu öğrenmek istiyoruz?

Bu işin hukuken de politik olarak da peşini bırakmayacağız. Kürt'e zulmetmek serbest. Kürt'e zulüm edene hiçbir şey yapılmıyor. Ne yapılıyor? Ödüllendiriliyor. Cezasızlık uygulanıyor. Cezasızlık uygulanarak Kürt'e zulmeden ister kolluk gücü olsun, ister özel odaklar olsun onlar ödüllendiriliyor. Yani bu ülkede Kürtler hakka, hukuka sahip değilmiş gibi davranılıyor. Kürtler bu ülkenin insanı, yurttaşı değilmiş gibi davranılıyor. Burada bir basın açıklaması yapmamız dahi engelleniyor. Bir milletvekilimiz yaptığımız açıklamayı çekebiliyor. Basın mensupları buraya alınmıyor. Neden? Çünkü bu iktidar firavunlaştı.

"Ne Kürt halkı ne Türkiye demokrasi güçleri iktidarın zulmü karşısında boyun eğecek"

Bu iktidar zulümle, istibdatla ayakta duruyor. Ve bu zulmün karşısında herkesin diz çökmesini istiyor. Hayır, biz buna asla boyun eğmeyeceğiz ve asla bu zulmün karşısında diz çökmeyeceğiz. Ne Kürt halkı ne Türkiye demokrasi güçleri ne HDP ne siyasal ve toplumsal muhalefet bu iktidarın hukuksuzlukları, adaletsizlikleri ve zulmü karşısında boyun eğecek.

Yemin ettik, Allah'tan başka kimsenin önünde boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz dedik. Bunu Vali de bilecek, iktidar da bilecek, yürütme organı da bilecek. Bu işin peşini asla bırakmayacağız.

Siz bunu alışkanlık haline getirdiniz. İşkenceye sıfır tolerans dediniz, şimdi işkenceciye sıfır ceza uyguluyorsunuz. Alışkanlık haline getirdiniz, her tarafta işkence yapıyorsunuz. Bu iktidar, işkenceci iktidar damgasını yemekle karşı karşıyadır. Bakın, Anayasa Mahkemesi’nde işkence başvuruları yığılmış vaziyette. AYM karar vermediği için AİHM'e bu dosyalar gidemiyor. Yani siz zannediyorsunuz ki bu engellemelere, işkenceleri yaparsanız ama hukukta hesabı sorulmaz. Öyle değil.

Şunu çok açık söyleyeyim; bu iktidardan merhamet, anlayış dilenmiyoruz. Bu iktidarın baskıları, zulmü, istibdadı karşısında demokratik direnişimizi sürdürüyoruz. Politik mücadelemizi sürdürüyoruz. Toplumsal barış, adalet ve demokrasi mücadelemizi sürdürüyoruz. Bir tek yurttaşımızın dahi burnunun kanamayacağı günlere ulaşmak için toplumsal ve siyasal muhalefetin hep birlikte Türk halkıyla, Kürt halkıyla bu ülkede yaşayan herkesin, bütün toplumun dimdik ayakta duracağını ve bunun hesabının sorulacağını biliyoruz.

Biz bu işkenceleri 12 Eylül, 12 Mart döneminde gördük. 28 Şubat’taki kötü muameleleri gördük, hiçbirine boyun eğmedik. Bundan sonra da boyun eğmeyeceğiz. Bir kez daha buradan iktidara sesleniyoruz. İşkence yaptırmaktan vazgeçin, kötü muameleden vazgeçin. Yurttaşların eğer bir suçları varsa hukuk alanında adımlar atın, kötü muamele ve işkenceyle değil. İnşallah yaralı arkadaşımız şifa bulur. Aileye bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum."

Hastane raporu: Yüksekten düşme

Mezopotamya Ajansı’ndan Cemil Uğur’un haberine göre Osman Şiban ve Servet Turgut’un helikopterden atıldıkları hastane raporu ile belgelendi. Raporda, Osman Şiban ve Servet Turgut’un hastane raporunda “yüksekten düşme” değerlendirmesi yer aldı.

Van Valiliği: Usulüne uygun olarak muhafaza altına alındılar

Van Valiliği ise yaptığı açıklamada, şu an hastanede tedavi gören Osman Şiban'ın operasyon bölgesinde 'bölücü terör örgütü mensuplarına yardım ve yataklık ettiği değerlendirilerek' mukavemet göstermesine rağmen 'usulüne uygun olarak' muhafaza altına alındığı belirtildi.

Van Valiliği'nin 21 Eylül'de yaptığı açıklama şöyle:
"Van İli Çatak İlçesi Andiçen Mahallesi Sürik Mezrası kırsalında bulunan BTÖ mensuplarını etkisiz hale getirmek maksadıyla 11 Eylül 2020 tarihinde icra edilen operasyon neticesinde; (2) BTÖ mensubu etkisiz hale getirilmiş (1) personel yaralanmış (3) personel şehit olmuştur. Teması müteakip bölgede yapılan takip ve tarassut esnasında çatışma alanından kaçan (1) terörist daha, dere içinde tespit edilerek çıkan çatışma neticesinde etkisiz hale getirilmiştir.

Söz konusu teröristin etkisiz hale getirildiği yerde gözetleme yapan ve şüpheli hareketler sergileyen (1) şahsın S.T bulunduğu tespit edilmiş, şahsın dur ihtarına uymayarak kaçmaya çalıştığı esnada kayalık alanda düştüğü ve yaralandığı gözlemlenmiş, mukavemet göstermesine rağmen yakalanıp usulüne uygun olarak muhafaza altına alınmıştır.

Bölgede BTÖ mensuplarına yardım/yataklık ettiği değerlendirilen O.Ş isimli şahıs aynı bölgede mukavemet göstermesine rağmen usulüne uygun olarak muhafaza altına alınmıştır.

Gözaltı işlemlerinin yapılması maksadıyla (2) şüpheli şahıs ve etkisiz hale getirilen (1) BTÖ mensubu operasyon bölgesinden helikopterle alınarak, 11 Eylül 2020 günü saat 19.00 sularında Van İl J.K.lığına getirilmiştir. Şüpheli şahıslar hazırda bekleyen ambulanslar ile öncelikle en yakın özel hastaneye, müteakiben Van Bölge Araştırma Hastanesine sevk edilmiştir.

O.Ş isimli şahıs tedavi işlemlerinin tamamlanmasını müteakip 20 Eylül 2020 günü taburcu edilmiştir. S.T isimli şahsın tedavisine devam edilmektedir.
     
İzahı yapılan iddialarla ilgili olarak Van Cumhuriyet Başsavcılığınca 11 Eylül 2020 tarihi itibarıyla adli süreç ve eş zamanlı olarak idarece idari soruşturma başlatılmış olup olay bütün boyutlarıyla titizlikle değerlendirilmektedir."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com-BBC Türkçe

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları