loading
close
SON DAKİKALAR

Hendek'te 7 işçinin hayatını kaybettiği havai fişek fabrikasındaki patlamaya ilişkin davada 2 sanık tahliye edildi

Hendek'te 7 işçinin hayatını kaybettiği havai fişek fabrikasındaki patlamaya ilişkin davada 2 sanık tahliye edildi
Tarih: 10.06.2021 - 11:10
Kategori: Gündem

Sakarya’nın Hendek ilçesinde 3 Temmuz 2020'de Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikasında meydana gelen ve 7 işçi yaşamını yitirdiği patlamaya ilişkin açılan davanın 3. duruşması görüldü.

Sakarya’nın Hendek ilçesinde bulunan Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikasında 3 Temmuz 2020'de patlama meydana gelmiş, 7 işçi yaşamını yitirmiş, çoğunluğu işçi 127 kişi yaralanmıştı. Aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu 5'i tutuklu 7 şüpheli hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8'er aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istenmişti.

Davanın mart ayında görülen 5 gün süren duruşmalarında ara karar açıklanmıştı. Mahkeme, müştekilerin katılma taleplerinin kabulüne, soruşturma aşamasında şikayetçi olup kovuşturma aşamasında şikayetçi olanların katılma taleplerinin reddine, daha önce yaşanan iş cinayetlerine ilişkin dosyaların celbine, müştekilerce iddianeme dışı ihmali olanlar için suç duyurusunda bulunup bulunmadığının öğrenilmesine, Özdemir OSGB'den sanık Aslı Bozkurt için istifa dilekçesinin sorulmasına, soruşturma aşamasındaki bilirkişi raporu detaylı olduğundan keşif yapmaya gerek olmadığına, dosyanın kusur tespiti için 7 kişiden oluşan uzman bilirkişi heyetine tevdiine, beyanlarda geçen kişilerin tanık olarak dinlenmesine, İş Güvenliği Uzmanı sanık Aslı Bozkurt'un tahliyesine karar vermişti.
 
Davanın 3. duruşması bugün (10 Haziran 2021) Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme, duruşmayı 13 Eylül'e ertelerken, sanıklar Asiye Angın ve Erşan Öztürk'ün tahliyelerine karar verildi.

İşçilerin ve işçi ailelerinin avukatlarından Can Atalay, duruşma öncesi açıklama yaptı. Atalay, "Türkiye'nin dört bir yanında Hendek'te davamız kimse ekmeğini kazanırken öldürülmesin diyedir. Duruşma salonunda abisini kaybeden bir arkadaşımız şöyle söyledi: 'Hiçbir işin fıtratında ölüm yoktur.' Hendek Davası, Türkiye'de en ucuz maliyet kalemi olarak işçi canı kabul edilmesin diyedir" dedi.

Görülmeye başlanan duruşmada, Hendek İlçe Kaymakamlığı tarafından dosyaya gönderilen müzekkere cevabında, "Anılan fabrikada sabotaj olduğuna dair herhangi bir ihbar ya da başvuru bulunmadığı" bildirildi.

Duruşmadan notları Sosyal Haklar Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği'nin sosyal medya hesaplarından aktarıyoruz...

Müşteki Emel Şengül'ün beyanı: Volkan bölümünde çalışıyordum, patlama olduğunda oradaydım. Yaralandım. İlk patlama anında içerideydim, üstüme bir şeyler düştüğü için hemen dışarıya çıkamadım, ikinci patlamada kendime gelerek dışarıya çıkabildim.

(Emel Şengül katliamdan sorumlu olduğunu düşündüğü bazı sanıklardan şikayetçi olduğunu ve katılma talebini iletti.)

Ali Rıza Coşkun Müdafi Av. Mehmet Mangırlıoğlu: “Müşteki madem 15 yıldır baskı görüyordu neden çalışmaya devam etmiş?” sorusu üzerine müşteki Kıymet Narat: “Baskı olduğuna buradaki herkes şahit. Uzun zamandır baskı vardı, son bir ayda daha da artmıştı.”

Müşteki Rıdvan Yarin: Patlama sırasında caminin yanında dışarıda bir bankta oturuyordum. Patlama etkisi ile camiden kırılan camlar üzerime düştü ve yaralandım. Sorumlulardan şikayetçiyim. 

Müşteki Kıymet Narat: Torpilde ustabaşı olarak çalışıyordum. Patlamayı görmedim, tavan üzerimize indi. Normalde çıkarabileceğimizden fazla koli çıkarmamız isteniyordu. Ali Rıza Coşun son bir ayda yanımıza geldiği de oluyordu idari binaya çağırdığı da oluyordu. Makinalar bozulduğunda sanık Erşan ilgilenirdi; kıyafet ekipman vs. ihtiyaçlarını onun aracılığıyla karşılardık. O üstlere iletirdi. Kimyasalların depolanmasındaki sorumluluk depo sorumlusu Murat Kaya’daydı. Kimyasalların getirilmesi ve ne kadar olacağını ise bize Erşan gösterirdi.

Müşteki Hülya Erdil: Ben fabrikada oturduğum yerde torpil paketleme işi yapıyordum. Patlama sırasında volkan bölümündeydim. Patlamadan sonra kendi imkanlarımızla dışarıya çıktık. Aynur ve Erşan ustadan talimat alıyorduk. 14 aydır orada çalışıyordum. Yaşar Coşkun’dan şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum.

Tanık Tuğba Karabulak: Çin Mahallesinde havai fişeğin ham maddesi üretiliyordu diye biliyorum ama net bilgim yok. Barut üretilmesi ilgili doğrudan görgüm yok. Ancak Çinlinin formülü ile üretilen bir barut türü vardı. Ürünlerde kullanılıyordu. Pandemi döneminde de üretim devam ediyordu. Patlayacıların bir iki hafta açıkta serilip bekletildiği oluyordu. Erşan Öztürk’ün aylıktan kesme yetkisi yoktu ama bazı durumlarda işten çıkarma talebinde bulunduğu oluyordu.

Av. Gülşen Uzuner'den Tanık Tuğba Karabulut'a: Risk analizi yapıldı mı, yapıldı ise kime bildirildi?
Tuğba Karabulut: Ali Rıza Coşkun ve Yaşar Coşkun’a bildirdim.

Sanık Yaşar Coşkun’un sorusu üzerine Tanık Tuğba Karabulut: Fabrikadaki formülü doğrudan bilmiyorum ancak, normal barut formülünden farklı olduğunu biliyorum. Çin mahallesi denilen yerden Çinli tekniker ile beraber Ahmet Çağırıcı sorumluydu.

Tanık Ayfer Cerrah: 2011’den beri fabrikada çalışıyorum. Patlama olduğu gün izinliydim. Orada değildim. Talimatları Hasan müdür ve Yaşar ustadan (Erşan Öztürk) alıyorduk. Ben müdür olarak Hasan Ali’yi biliyorum. Koliler elimi yakacak kadar sıcaktı ve özellikle salı günü çok kokuyordu. (Patlama Cuma günü gerçekleşti.) Kurutmak için dışarıya çıkarıp serdiler.

Tanık Fikret Çuvalcıoğlu: Özel güvenliklerin giyim, kuşamından ve denetimlere cevap vermek ile sorumluydum. Denetimlerden haberimiz olmuyordu.

-Av. Heval Yıldız Karasu’nun tanığın polis olduğu dönemde bu fabrikaya denetime geldiğini emekli olduktan sonra da fabrikada çalışmaya başladığını hatırlatması üzerine tanık, o dönem sadece raportör olduğunu söyledi.-

Tanık Fikret Çuvalcıoğlu: Denetimler sırasında ekipler Çin mahallesine hiç girmediler.

Katılan Suzan Deniz: Baskı yoktu diyorlar, havai fişek bölümündeyken hızlı iş yapmaktan kolum sakatlandı. Son konuşan polis memuru tanık, nasıl bilmiyormuş. Hepsi biliyor.

Av. Can Atalay: Öncelikle Ali Rıza’nın tutuklanması gerekliliğinden bahsedeceğim. Şikayetçi olanların şikayetten vazgeçmesi için, tanıkları yönlendirmek için nasıl uğraştığını duruşma salonunda gördük. İşçilerin dikkatli konuşması gerektiğine ilişkin yaptığı uyarıyı gördük. Bir başka mesele, dosyada tanık olan emekli polis memuru emekli olur olmaz, daha önce denetim yaptığı bu şirkette derhal işe alınmış. 2009, 2011, 2014’teki patlamalar orada dururken bu neyin acelesi? Özel güvenlikten sorumlu kişinin Çin mahallesini bilmiyorum demesi, o işyerinde hiçbir güvenlik önlemi alınmadığının kanıtıdır. Sonuç itibariyle patlayıcıların, mühimmatın bulunduğu bir yer söz konusu. Tanık beyanları, bir kez daha heyetinizin gözü önünde hiyerarşinin somutlaşması için açıklayıcı oldu. Bu hiyerarşi şeması, üretimi başa yazan, daha fazla üretim için iş güvenliği önlemlerini hiçe sayan bir yapıyı gösteren bir şema. Bu dosyada bilinçli taksirden bahsedilemez. Olacağı görmüş, olursa olsun demiş, sayı hesabı yapmışlar. Biraz önce bir tartışma yaşadık. Meselenin özü şu: Burada salonda, MÜSİAD şube başkanının aktif olarak yer almasına tepki gösterdi bir baba. MÜSİAD şube başkanının salonda bulunup evladının cenazesini alan bir baba ile tartışması arkadaki büyük ittifakı gösterir.

-Av. Can Atalay’ın MÜSİAD ile ilgili sözleri üzerine Yaşar Coşkun Av. Can Atalay’a bağırmaya başladı. Avukatların tepkileri üzerine mahkeme başkanı müdahale etti.-

Av. Gülşen Uzuner: Tanık beyanları, sanıkların önlem almamaya yönelik tavırlarını açıkça ortaya koyuyor. Sabotaj meselesinin de sanıkların iddia ettiği gibi olmadığı ortaya çıktı. Buna ilişkin müzekkere cevapları dosyamızda mevcut. Öte yandan kim olduklarını bilmediğimiz, yargılama ile ilgili hiçbir ilgisi olmayan tanıkların dinlenmemesini talep ediyoruz.

Duruşma savcısı, “Asiye Angın, Erşan Öztürk, Hasan Ali Velioğlu ve Yaşar Coşkun’un tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini, Ali Rıza Coşkun’un tutuklanması talebinin reddine karar verilmesini” talep etti.

Sanık Yaşar Coşkun, ailelerin avukatlarını “hangi davaları takip ettiğinizi biliyorum, biz o davalardaki insanlara benzemeyiz” diyerek ve sonrasındaki tartışmada parmak sallayarak tehdit etti.

Mahkeme, ara kararını açıkladı. Sanık müdafilerinin sabotaj iddiası ile ilgili suç duyurusunda bulunulmasına,sanıklar Hasan Ali ve Yaşar Coşkun’un tutukluluk durumlarının devamına, sanıklar Asiye Angın ve Erşan Öztürk'ün tahliyelerine karar verildi. Duruşma 13 Eylül’e ertelendi. 

Duruşma sonrası mağdur avukatları açıklama yaptı.

Avukat Can Atalay şöyle konuştu:
"Usta başı Erşan'ın tahliyesinin bizce izahı yok. Bu iş yerinde 7 işçi ölmüş. Bu işyeri 2009'da 2 kere patlamış, 2010'da, 2011'de, 2012'de 2013'te, 2014'te patlamış. İşçi canını sarf malzemesi olarak görmeye alışmış bu işveren ve işverenein elemanları. Erşan bunlardan bir tanesi. Mesele 7 işçinin canı ve oradan sağ kurtulan insanlar. Bu kadar ucuz olmamalı. Türkiye'de en ucuz üretim maliyeti işçi canı olarak görülmemeli. Bu insanlar işsiz kalma pahasına bu davayı takip ediyorlar. Sözümüz bütün Türkiye'ye. Buraya gelip sahip çıkmaları gerekir. Duruşma salonunda tutuklu bir patron bugün avukatları tehdit etti, 'Sizin hangi davaları takip ettiğinizi biliyoruz' dedi. Bizim takip ettiğimiz davalar belli, yaptığımız her şeyin farkındayız, sahip çıkıyoruz. O lafları aynen kendisine ve güvendiği dağlara iade ediyoruz. Dedi ki, 'Biz o davalardaki insanlara benzemeyiz, biz başkayız' dedi. Bundan sonra buradaki insanların işine, vücut bütünlüğüne en ufak bir şey olursa sorumlusu Coşkun ailesidir. Sorumlusu kolluktur. İster suç duyurusu deyin, ister uyarı deyin. Duruşma salonunda parmak sallayıp, avukat sıralarını tehdit edecek kadar gözü dönmüş bir para babası var. 13 Eylül'de buradayız. Öncesinde 14 Haziran'da Soma'dayız, 6 Eylül'de Çorlu'dayız. Biriz, beraberiz. Adalet istiyoruz, alacağız. Bu ülke adalet üstüne kurulacak. Parası olanın lafının üzerine kurulmayacak."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları