Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther’in Acıları’nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştı. Edebiyat dünyasına, karşılıksız aşkıyla intihara sürüklenen “Romantik kahraman”ı armağan eden bu büyüleyici mektup-roman, şiirselliği ve yaşama tutkulu bakışıyla okuyucuları mıknatıs gibi kendine çekmişti. Almanya’da bütün gençliği etkisi altına alan romanın, birçok intihara neden olduğu, Werther’in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin döneminde moda yarattığı, Napoléon’un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir. Son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther’in, düşsel dostu Wilhelm’e yazdığı mektuplardan oluşan Genç Werther’in Acıları, edebiyatta akılcılığın yerini alan duygusallığın bir başyapıtıdır.
2- Aşk ve Gurur / Jane Austen
Aşk ve Gurur, taşralı bir beyfendinin kızı olan Elizabeth Bennett ile varlıklı ve soylu toprak sahibi Fitzwilliam Darcy arasındaki çatışmayı anlatır. Gerçi Jane Austen bu iki karakteri birbirlerinin tuzağına düşmüş kişiler gibi sunar, ama “ilk izlenim”i tersine çevirmekte gecikmez: Soyluluk ve servetten kaynaklanan “gurur” ile elizabeth’in ailesinin soylu olmayışı karşısında beslediği “önyargı”, Darcy’yi mesafeli davranmak zorunda bırakır. Sıradan insanların günlük yaşamlarını işleyerek romana ilk kez belirgin bir modern nitelik kazandıran Austen’ın en sevilen romanlarından biridir Aşk ve Gurur…
3- Kızıl Damga / Nathaniel Hawthorne
Tutkulu bir genç kadın, onun korkak âşığı ve intikam ateşiyle yanıp tutuşan ihtiyar kocası… Bunlar 17. yüzyıl Boston’unun katı, geleneklerle örülü dünyasında vuku bulan, tutkuyla geleneklerin çatıştığı bir trajedinin başkahramanları. Evli bir kadın olan Hester Prynne işlediği zina suçunun cezası olarak, üzerinde ahlakî düşkünlüğünü simgeleyen kızıl bir harf taşımak zorunda bırakılır; bir anlamda, içinde yaşadığı toplumun değer yargılarını hiçe saydığı için ‘öteki’ olarak damgalanır. Henry James’in Amerikan edebiyatında şimdiye dek ortaya konan yaratıcı yazılı eserler arasında en iyisi olarak nitelendirdiği Kızıl Damga, insanoğlunun suç, günah ve gururla giriştiği sonu gelmez mücadelesini ortaya koyan bir başyapıt; Nathaniel Hawthorne da Amerikan’ın püriten mirasından evrensel bir klasik yaratmayı başaran ilk Amerikalı yazardır….
4- Madam Bovary / Gustave Flaubert
Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransız kadınının kıstırılmış hayatını ve iç dünyasını oldukça şeffaf bir şekilde ele alırken, dönemin kadın erkek ilişkilerine de ayna tutan bir başyapıt. Vasat bir doktorla evlendikten sonra boğucu taşra yaşamı içinde sıkışıp kalan genç ve güzel Madam Bovary, mutsuzluğu bir kader olarak kabul etmeye razı olmaz. Madam Bovary’nin bu mücadelesini ve sürüklendiği çıkmazı anlatan roman, tutkulu bir hikâyenin gerisinde evlilik, cinsellik ve zenginlik kavramlarını sorguluyor. 1857’de ilk kez yayımlandığında büyük yankı uyandıran, toplumun din ve ahlak anlayışını sarstığı gerekçesiyle yasaklanmaya çalışılan Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransası’nın ahlak anlayışına ve burjuva değerlerine karşı güçlü bir eleştiridir.
5- Middlemarch / George Eliot
Ülkemizde henüz çevirisi yok.
6- Anna Karenina / Leo Tolstoy
“Anna Karenina benim okuduğum en mükemmel, en kusursuz, en derin ve en zengin roman. Tolstoy’un her şeyi gören, herkesin hakkını veren hiçbir ışığı, hareketi, ruhsal dalgalanmayı, şüpheyi, gölgeyi kaçırmayan, inanılmayacak kadar dikkatli, açık, kesin ve zekice bakışı, bu romanın sayfaları çevirdikçe okura, ‘evet, hayat böyle bir şeyi’ dedirtir” diyor Orhan Pamuk bu roman için. “Nabokov’un bu büyük roman hakkındaki sonsözü ise Tolstoy’un mirasçısı bir başka büyük yazarın edebiyat, roman ve hayat konusunda vazgeçilmez bir dersi niteliğinde”.
7-Bayan Dalloway / Virginia Woolf
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Londra. Sıcak bir yaz günü Clarissa Dalloway o akşam vereceği büyük partiye hazırlanmaktadır. Aynı gün Hindistan’dan beklenmedik bir ziyaretçi gelir: İlk aşkı Peter Walsh. Onun bu apansız gelişi uzak bir geçmişin anılarını, eski arkadaşlıkları ve Clarissa’nın gençliğinde yaptığı tercihleri canlandırır zihninde. Bütün yaşamı, ilişkileri ve sıradan, tekdüze evliliğine götüren olaylar bir bir geçer gözlerinin önünden.Virginia Woolf, ‘Clarissa Dalloway’in hayatında bir gün’ ü, en yetkin temsilcisi olduğu bilinçakışı tekniğiyle anlattığı bu romanında, erkekle kadın ve iki kadın arasındaki ilişkilere de bir pencere açıyor.
8- Sevilen / Toni Morrison
Toni Morrison’un 1988 Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü kazanan bu büyük romanın konusu, Amerika’nın iç savaşını izleyen yıllarda Ohio’da geçiyor; köle Sethe’nin ve ailesinin çevresinde dönüyor. Kentucky’de köle olarak bulunduğu bir çiftlikten kaçan Sethe, yakalanacağını anlayınca, beyazların eline geçmemesi için iki yaşındaki kızını öldürmeyi yeğler. Ölen küçük kızın ruhunun evde dolaştığına inanan güzel ve gururlu Sethe, bu olayın etkisinden kendisini kurtaramaz. Aradan on sekiz yıl geçtikten sonra Sethe’nin evine bir genç kız gelir. Yirmi yaşındaki bu ilginç konuk, nereden geldiğini bilmemekte, çatlak sesiyle bir çocuk gibi konuşmaktadır. Sethe’ye taparcasına bağlı olan genç kız, adının Sevilen olduğunu söylemektedir. 1993 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Morrison’un lirik, şiirsel, zarif ve vurucu bir dille kaleme aldığı bu roman, bir başyapıt.
9- Utanç / John Maxwell Coetzee
J. M. Coetzee, 1999 Booker Roman Ödülü’nü alan etkileyici romanı Utanç’ta, şiddetli, yaoğun bir dönüşüm geçirmekte olan bir toplumun, yeni Güney Afrika’nın öyküsünü anlatıyor. İki kez evlenip boşanmış, bir kız babası olan, elli iki yaşındaki Profesör Lurie’nin öyküsünde, hem siyasal hem de kişisel dönüşümler, değişimler yaşayan sanclıı bir toplumun insanını tanıtıyor. Bir kız öğrencisiyle girdiği ilişki sonucu okulundan ayrılmak zorunda kalan Profesör Lurie’yi arkadaşları dışlıyor, eski karısı da alaya alıyor. Utanç, aslında insan olmanın ne anlama geldiğini araştırıyor. J. M. Coetzee, İnsanın içine işleyen gerçekleri yalın ama vurucu bir üslupla dile getirirken yaşayan en iyi romancılardan biri olmayı da hak ediyor.
10- Gönülsüz Köktendinci / Mohsin Hamid
Okuyucuyla buluştuğu her ülkede yankı uyandıran Mohsin Hamid’in Gönülsüz Köktendinci adlı romanı Hayykitap tarafından yayınlandı. Mohsin Hamid romanında, istemeye istemeye “köktendinci” olan bir genç adamın hikâyesini anlatıyor. İstemeye istemeye ne demek? Köktendinci ne demek? Bu kavramları da açmayı ihmal etmiyor.