loading
close
SON DAKİKALAR

İşçi sağlığı kongresinde barış çığlığı

İşçi sağlığı kongresinde barış çığlığı
Tarih: 12.02.2012 - 03:56
Kategori: Sendika

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin düzenlediği ve üç gün sürecek olan “İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi” yoğun bir katılımla başladı.

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin düzenlediği ve üç gün sürecek olan “İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi” yoğun bir katılımla başladı. Örgüt başkanları ile Kongre Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun açılış konuşmaları ile başlayan kongrede çok dilli pankartlar aracılığı ile örgütlenmenin sağlık hakkı anlamına geldiği vurgulandı. Kongrenin gerçekleştiği dönemin önemine dikkat çeken Kongre Başkanı Prof Dr. Onur Hamzaoğlu’nun açılış konuşmasına “barışın çığlığı”nı paylaşarak başlaması ise salondan alkış aldı.

İnşaat Mühendisleri Odasında (İMO) bugün başlayan İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nin ilk konuşmasını yapan Dr. Sedat Abbasoğlu,  kongrenin sonuç bildirgesinin yayınlanması ile son bulmayacağını, işçi sağlığı ve güvenliği meclisleri için çalışmalar da planlanacağını vurguladı. Kongreye Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan ile CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi de katıldı.

Kongre Başkanı Onur Hamzaoğlu ise açılışı “Sizi önemli bir çığlığı paylaşmaya davet ediyorum: Barışın çığlığını” diyerek bölgede süren savaşın işçilerin kölelik koşullarında çalışmasına da etki ettiğini kaydetti. Hamzaoğlu, 30 milyona yakın insanın kölelik koşullarında çalıştığını belirterek, “Savaş ve zorunlu göçten sonra ise halkının gittiği illerde ücretler yüzde 50 azaltıldı. Bunlara örnek, pamuk işçileri, fındık işçileridir” dedi.

Van depremini ve öncesindeki Marmara depremini hatırlatan Hamzaoğlu, “Buralarda doğa olayları felakete dönüştü” dedi. Bu felaketlerde sanayiye, ekmek parası peşine giden 10 binlerin göçük altında kaldığını, “ağalara” ise bir şey olmadığını ifade eden Hamzaoğlu, sermayenin iktidar ile olan ortaklığına karşı kendilerinin de siyasal mücadelede taraf olmak konusunda kararlı olduklarını vurguladı.

Bugün, kongre bileşeni dört örgüt öncülüğünde “yaşanan baskı ve şiddet ortamına” karşı yapılacak eylem öncesinde başlayan kongrede, ortak mücadelenin, saldırılara karşı ortak tutum almanın önemi örgüt başkanlarının konuşmalarına da yansıdı. Konuşmalarda hükümetin sermaye ile ortak bir tutum aldığına, saldırılarını daha da genişlettiğine, bu yüzden de parçalı bir mücadelenin sonuç vermeyeceğine dikkat çekildi.

İş kazalarında Türkiye’nin Avrupa üçüncüsü ve dünya ikincisi olduğunu belirten DİSK Genel Başkan Vekili Tayfun Görgün, “İş kazalarının yüzde 95’i, meslek hastalıklarının ise tamamı önlenebilirdir. Ülkede kâr hastaneleri oluşturulmuştur. İşçi ölümleri ise cinayetlere dönmüştür” dedi. Görgün, emek ve meslek örgütleri olarak sermayenin daha fazla kâr uğruna işlediği cinayetlere ‘dur’ demek için mücadeleyi yükseltmek zorunda olduklarını dile getirdi. Türkiye’de iş kazalarının yoğunluğuna dikkat çeken KESK Genel Başkanı Lami Özgen, kongrenin öneminin “Alacağı kararları hem kurumsal anlamda hem de pratik olarak hayata geçirilmesinde” olduğunu ifade eden Özgen, “Bunun takipçisi olmalıyız” dedi. Hükümetin,  özellikle ulus istihdam stratejisi çerçevesinde, sermayenin yanında, destek verici kararlara imza attığını” kaydeden Özgen, kendilerine düşenin de buna karşı mücadeleyi ortaklaştırarak yükseltmek olduğunu dile getirdi.

“Çalışma hakkı”nın en temel insan hakkı olduğunu hatırlatan  TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı da “Ancak günümüzde ağır çalışma koşullarında ölümle burun buruna bir çalışma şekli vardır ve bu kabul edilemez” dedi. Esnek, güvencesiz çalışma şekilleri sürdüğü sürece, iş cinayetlerinin de devam edeceğini belirten Soğancı, bunun ortadan kalkmasını sağlamanın ise sistemin politikalarına karşı ortak bir mücadeleden geçtiğini söyledi.

“Kongremiz özel bir döneme denk gelmiştir, ama daha da önemlisi bu kongre yarına denk gelir. Kazanacağımız ve kazanmamız gereken işçi sağlığına denk gelir” diyen  TTB Merkez Konsey Başkanı Eriş Bilaloğlu, işçinin sağlığının, sadece fabrikada çalıştığı 8 saatlik sürede bozulmayacağını, geriye kalan zamanında, maddi imkansızlıklar içinde de sağlığının bozulacağını söyledi.

İşçi sağlığı alanının, sadece işçinin 8 saatlik çalışma koşullarını düzeltmekle sınırlı olmayan, “Daha sağlıklı yaşamın sağlanacağı başka bir dünya özlemi”ni de kapsadığını kaydeden Bilaloğlu, “Çünkü hayat fabrikalarla sınırlandırılamaz” dedi.

Bilaloglu, “İşçi sağlığı sadece bu dört örgütten de sorulmaz. 4 örgüt olarak bizler bütün işçilere ulaştırmak ve bir hayat, bir yaşam talebi olarak paylaşmak için bir aradayız” dedi.

Açılış konuşmalarının ardından, “Taşeronlaştırmanın İşçi Sağlığına Etkileri”, “Güvencesizler-Geleceksizlik ve Sağlık” konulu paneller ile grup çalışmaları ve Davutpaşa’nın Külleri adlı film gösteriminin yer aldığı programa geçildi. 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları