İsrail 3 bin konutla cevap verdi

Filistin'in BM'de "gözlemci devlet" statüsü kazanmasına İsrail'den ilk yanıt geldi...

BM Genel Kurulu’nda önceki günkü oylamayla Filistin’in ‘gözlemci kuruluş’ olan statüsünün ‘üye olmayan gözlemci devlet’ statüsüne yükseltmesinin ardından Filistinliler kutlamalar için sokaklara çıkarken, ABD ve İsrail kızgın. Filistin’in başvurusu, 138 ‘evet’le kabul edilirken, 5 üye oylamaya katılmadı. Almanya ve Britanya dahil 41 ülke çekimserdi. 9 hayır oyu ise ABD, İsrail, Çek Cumhuriyeti, Kanada , Panama ile Pasifik ada ülkeleri olan Marshall Adaları, Mikronezya, Nauru ve Palau’dan geldi. İsrail’in en büyük misillemesi ise Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcilere 3 bin ek konut inşaatı için izin vermek oldu. ‘yeni Yahudi yerleşimleri’ adımı oldu.Filistin yerleşim inşaatları durmazsa barış görüşmelerine dönmeyeceğini açıklamıştı.


Olumsuz bir siyasi tiyatro

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu da ‘kararın hiçbir anlam taşımadığı’ eleştirisi yaptı: “Karar bölgede hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Karar Filistin devleti kuruluşunu hızlandırmaktan ziyade geciktirecek.” Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ı eleştiren Netanyahu, “Konuşması İsrail karşıtı propaganda, iftira ve zehirle doluydu” derken, ‘barışın BM’nin tek taraflı kararıyla değil ön koşulsuz müzakerelerle sağlanacağını’ belirtti. Hükümet sözcüsü Mark Regev ise “Bu tarafları müzakere süreci dışına çıkaran olumsuz siyasi bir tiyatro. Barışa zarar verecek” çıkışı yaptı.


Clinton: Talihsiz bir karar

Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman da Abbas’ı eleştirip “Ebu Mazen barışla ilgilenmediğini yine kanıtladı’’ dedi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon uluslararası toplumun yine sorumsuzluğunu kanıtladığını öne sürüp “İsrail artık çıkarlarına göre hareket edecek” diye konuştu.ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da, ‘barış için artık daha fazla engel olduğunu’ söyleyip “Barış sadece doğrudan müzakereyle gelir. Karar talihsiz ve amacı zedeleyici” dedi.


Tek hayırcı AB üyesi Çekler

Britanya Dışişleri Bakanı William Hague ise “Abbas istenen güvenceleri vermediği için çekimser kaldık” açıklaması yaptı. ‘Hayır’ oyu veren tek AB üyesi olan Çek Cumhuriyeti de kararını şöyle savundu: “İki devletli çözüme engel olacak hiçbir tek yanlı adıma razı olmayız.’


Meşal: El Fetih ile uzlaşmadan umutluyum

Filistin’in BM’de statüsünün yükselmesi ‘rakipler’ Hamas ve El Fetih’i de yakınlaştırdı. Hamas lideri Halid Meşal, ‘Egemen bir Filistin devletinin fiilen tanınmış olmasının, Gazze’deki son İsrail saldırılarına karşı Hamas’ın gösterdiği direnişle birlikte ele alınması gerektiğini’ belirtti. Bu iki konunun Filsitin halkını güçlendirecek tek bir cesur strateji olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Meşal, son Gazze operasyonu sonucunda İsrail’in manevi çöküşü ile Filistinlilerin sevinç gösterileriyle kıyaslayıp “İlk kez bir ateşkes anlaşması, Hamas’ın belirlediği şartlar ve Amerikalıların huzurunda yapıldı” dedi. BM girişimini sonuna kadar desteklediklerini söyleyen Meşal, “Ben bu konuda iyimserim. Hamas ile El Fetih’in uzlaşma sürecine faydalı olacak bir atmosfer var” dedi. {REUTERS/DOHA}


Filistin artık devlettir
Abbas’a ilk kutlamalar Türkiye’den geldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan Abbas’ı arayıp tebrik etti. İlk kutlama adresi de New York’taki Türkevi’ydi. Resepsiyonda konuşan Abbas “Türkiye ve Türk halkına teşekkür ederiz” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise “Bu Filistin halkının zaferi” derken, uluslararası toplumu eleştirdi: “HepFilistinlilere baskıyla barış olmaz. Filistin’in UCM başvursunu istemeyenlerin İsrail’e de artık şu yerleşimleri durdur da Filistin Devleti bu yola başvurmasın demeli.” Bakan, New York dönüşündeki basın toplantısında ise ABD ve İsrail’e seslendi: “Artık Filistin devlettir. Bu kararı önemsiz göstermeye çalışan veya barış sürecini olumsuz etkileyeceği iddiasında olanlara durumu doğru değerlendirme çağrısı yapıyoruz. Yapılması gereken iki devlet olarak masaya oturmak.” İsrail bu 138 ülke niye bizim karşımızda tutum aldısorusunu sormalı. ABD’nin küçük azınlığın içinde olması da bizi üzdü. ABD bundan sonra barış sürecinde katkıda bulunur.”