loading
close
SON DAKİKALAR

İstanbul Valiliğinden skandal savunma: Gözünü kaybetti ama kusurlu!

İstanbul Valiliğinden skandal savunma: Gözünü kaybetti ama kusurlu!
Tarih: 21.10.2016 - 09:18
Kategori: Gündem

Gezi Direnişi'nde gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'nın açtığı davada savunma yapan İstanbul Valiliği, 'Somut delil yok ve tazminat miktarı fahiş' dedi. Sarıkaya ise, 'Bir gözün bedeli nedir?' diye sordu

Gezi Direnişi’nde gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın İstanbul Valiliği ile İçişleri Bakanlığı’na açtığı manevi tazminat davasında Valilik skandal bir savunmaya imza attı.

İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nde görülen dava kapsamında savunması istenen İstanbul Valiliği, polis şiddeti sonucu gözünü kaybeden Sarıkaya’nın ‘somut delil sunamadığını’ iddia ederek, "Söz konusu olayda idaremizin hizmet kusuru bulunmamaktadır. Kamu tüzel kişilerinin oluşturduğu bir bütün olan idarenin kusuru aslında gerçek kişilerden oluşan organ ve memurlarının kusurlarının bir sonucudur’’ dedi.

'Başka bir sebeple kaybetmiş olabilir'

Sarıkaya’nın gözünü kaybetmesinin nedenini, “Davacı, gösterici grupların güvenlik güçlerine karşı gerçekleştirdiği yukarıda anlatılan fiili saldırı esnasından veya başka bir sebeple yaralanmış olabilir’’ ifadeleriyle anlatan Valilik, savunmasına şöyle devam etti:

“Somut olay incelendiğinde, davacının zararına neden olayın idarenin eyleminden kaynaklandığına dair buldu yoktur. Davacı taraf sadece soyut iddialar ileri sürmekte, zarar ile idarenin eylemi arasından nasıl bir illiyet olduğunu ortaya koymamaktadır.”

Gözü kaybetti ve kusurlu!

BirGün'den Rabia Yılmaz'ın haberine göre;
İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü Vekili Avukat Fatma Akar tarafından hazırlanan savunmada, Sarıkaya, kusurlu bulunarak şu ifadeler kullanıldı:

“Davacının zararın meydana gelmesinde kusuru bulunmaktadır. Davacı o dönem meydana gelen olaylarda Gezi parkı ve civarında eylemler olduğunu bilmektedir. İdare tarafından her türlü uyarı ve ikaz yapılmasına rağmen iş veya ikamet adresi olmadığı halde eylemlerin olduğu Gezi Parkı ve civarına gitmiştir. Basın yayın organlarınca yapılan uyarılara rağmen davacı dikkatsiz ve özensiz davranarak güvenlik çemberi dışındaki bölgeye gitmiş ve sonucu kendi iradesi ile göze almıştır.”

Zarar belli değil, miktar fazla

Sarıkaya’nın zararının belli olmadığını savunan Valilik, tazminat miktarını da fazla bularak şöyle devam etti:

“Maddi tazminat isteminin kabul edilebilmesi için ortada uğranılan gerçek zararın bulunması zorunludur. Zararın somut ve gerçekleşmiş olması gereklidir. İşe giriş-çıkış belgesi, aldığı maaşı gösterir belge, zararı gösteren fatura gibi somut ve kesin bir belge sunmamıştır. Manevi tazminat miktarı fahiştir. Davacının manevi tazminatı zenginleşme aracı olarak kullanması kabul görmemelidir.”

Polis saldırıları 'mevzuata uygun'

Polis şiddetinin ‘yasal mevzuat’a uygun olduğunu iddia eden Valilik savunmasında, “Olayda görev alan grupların kullandıkları gaz mühimmatlarının tamamı Güvenlik Daire Başkanlığı koordinesinde düzenlenen ‘göz yaşartıcı gazlar ve gaz maskeleri kullanım kursuna’ katılarak gaz kullanım sertifikası almış deneyimli, tecrübeli ve eğitimli personeller tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca yapılan müdahaleler neticesinde Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli 22 personelin yaralandığı anlaşılmıştır” denildi.

'Bir gözün bedeli ne kadar olabilir?'

Savunmada üstün körü ifadelerin kullandığını belirten Erdal Sarıkaya, şu değerlendirmede bulundu: “Valilik savunmasında somut deliller sunmadığımı belirtmiş. Gezi Direnişi’nde insanlara yönelik saldırıları alenen tüm dünya izledi. Bizleri kimyasalla zehirleyerek, öldürmeye çalıştılar. Alenen hedef gözeterek vurdular. Ama burada idari makamlar, kendini haklı çıkarmaya çalışıyor. Sanki burada polis mağdur, bizler saldırmak için bilinçli olarak oraya gitmiş kişilermişiz gibi bir algı yaratmak istiyorlar. Bizler oraya kendimizi ifade etmek için gittik. Ve yaptıkları bu savunma tamamen hukuksuzdur. Ben gökten gelen bir taşla mı vuruldum? Gözümü böyle mi kaybettim? Tazminat talebimin ‘fahiş’ olduğunu söylemişler. Peki ben soruyorum: Bir gözün bedeli ne kadar olabilir? İdarenin tazminatıyla benim gözüm yerine gelir mi? Ben bu süreç başladığında da şunu söyledi: Benim bundan rant sağlamak gibi bir kaygım yok ve ben bu gözü halka ve ülkeme armağan ettim. Benim çocuklarım daha özgür, eşit ve demokratik bir ülkede yaşayabilsin, tek adamcılığın bu ülkede olmaması için bizler o alanlardaydık.”

İnsanlık suçuydu ve herkes gördü

Valiliğin bu savunmayla kendini haklı çıkartarak, Gezi’nin meşruluğunu yok etmek ve halk üzerindeki hassasiyetini itibarsızlaştırmak istediğini belirten Sarıkaya sözlerine şöyle devam etti:

“Oradaki polislerin yetkilerini aştıklarını Valilik de çok iyi biliyor. Ama bu bir şekilde kapatmaya çalışıyorlar. Bu sürece dahil olan 272 kişilik bir dosya var. Şu an idari makam bizlerden herhangi birine tazminat ödemeyi kabul ettiği zaman, fiilen orada suç işlediklerini kabul etmiş olacaklar. Bu nedenle de bu davaları üstün körü kapatmaya çalışıyorlar. Ancak bunu kamuoyu, halk ve uluslararası medya kanalları ile tüm dünya gördü. Orada insanlık suçu işlenmiştir ve katliam yapılmıştır. Alenen polis gözlerimizin önünde Ethem Sarısülük’ü kafasına ateş ederek öldürmüştür.”


ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları