loading
close
SON DAKİKALAR

İTO, Aile Hekimliği'nin bir yılını değerlendirdi

İTO, Aile Hekimliği'nin bir yılını değerlendirdi
Tarih: 12.02.2012 - 15:50
Kategori: Sendika

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu, 1 Kasım'da yapılan basın toplantısı ile Aile Hekimliği uygulamasının birinci yılını değerlendirdi

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu tarafından yapılan değerlendirme şöyle: 

"5258 sayılı Aile Hekimliği pilot uygulaması hakkında kanun ve yönetmelikler kapsamında, Düzce’de pilot düzeyinde başlatılan uygulamaya, 2010 yılı sonu itibariyle tüm illerde geçilmiştir. Birinci Basmak Sağlık Hizmetleri’nin yeterli düzeyde sunulamadığı bir kent olan İstanbul’da ise uygulama, 1 Kasım 2010 tarihinde mevcut sistem altüst edilerek apar topar başlatılmıştır. 

Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında sağlığı piyasa koşullarına göre yeniden dizayn eden AKP Hükümet’i, başta birinci basamak olmak üzere sağlık hizmetlerini özelleştirecek, sağlık çalışanlarını performansa dayalı ve güvencesiz çalıştıracak, sağlığın finansmanını halka yükleyecek bir çalışma düzeneği yaratmak için ilk beş yıl ön hazırlıklar yapmış; bu süreçte IMF ve Dünya Bankasından sağlanan program ve finansman imkanlarıyla 2005 yılında Düzce’de Aile Hekimliği Uygulamasını başlatmıştır. 

Sürecin başlarında Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinin sunulduğu temel birim olan Sağlık Ocakları, bilinçli olarak desteklenmemiş, çalışanlar değersizleştirilmiş, arkasından bir kurtarıcı gibi sistemi düzeltmek adına döner sermaye sistemi kurulmuş, taşeron çalışma biçimi dayatılmıştır. Nihayetinde birinci basamak temel sağlık hizmetlerinin sunulduğu birimler, hekimlerin tamamen kendi imkânlarıyla kurdukları, personelini kendilerinin temin ettiği, her türlü tıbbi donanımını, araç gerecini ve sair giderini kendi karşıladığı, hekim ve hemşireden oluşan iki kişilik bir küçük muayenehane topluluklarına dönüştürülmüştür. İşte bu sistemin adı Aile Hekimliği’dir. 

Dünün Sağlık Ocağında çalışan, kamu binalarında, kendi bölgesindeki tüm topluma, ayrımsız, ekibiyle hizmet veren pratisyen hekim, artık tüm giderlerini eksiksiz karşılayacağı kendi küçük muayenehanesinde, bir tek ebe veya hemşiresiyle, kendisine kayıtlı olan aile bireylerinden olsun, olmasın, belli sayıdaki üyelerine kişiye yönelik Birinci Basamak Sağlık Hizmeti verecek Aile Hekimi’ne dönüşmüştür. 
Son Bir Yıl İçinde Aile Hekimliği Uygulamasıyla Birlikte İstanbul’da Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Neler Yaşanmıştır? 

Verilen Birinci Basmak Sağlık Hizmet bilgilerine, hatta niceliksel verilerine yeterince sahip olmayan Sağlık Bakanlığı, İstanbul’da yaşayan nüfusu, TUİK verilerine göre, 3500 kişilik nüfusa bir hekim düşecek biçimde bölmüş, çalışma mekânları, donanım gibi alt yapı hazırlıkları yapılmadan Aile Hekimliğine geçilmiştir. Bir yıl sonrasında yapılan 10. ek hekim yerleştirmelerine rağmen Sultangazi ilçesinde eksik olan 15 Aile Hekimi pozisyonu ihtiyacı karşılanamamıştır. Ayrıca, bazı Aile Sağlığı Merkezleri iptal edilmesine, kalan nüfus bölgedeki hekimlere paylaştırılmasına rağmen bir yılın sonunda henüz sorunların üstesinden gelinememiştir. 

Hizmetin Niteliği Değişmiş Midir? 
Aile Hekimleri, odalarına hapsedilmiş, daha çok reçete tekrarı yapması özendirilmiş durumdadır. Aile Hekimleri, Birinci Basmak Koruyucu Hizmetlerinin temelini oluşturan bebek izlemleri, gebe izlemleri, eğitimleri, diyabet, yüksek tansiyon gibi kronik hastaların muayene, izlem ve eğitimlerine yeterli zaman ayıramamaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın kuracakları Aile Hekimliği sistemiyle, koruyucu sağlık hizmetlerine yeterli zaman ayrılacağı, bütünlüklü, çağdaş birinci basmak sağlık hizmeti sunulacağı ne yazık ki iddia düzeyinde kalmıştır. 

Bu sistemin olmazsa olmazı sevk sistemi kurulamamış, ikinci basmaktaki yığılmalar artmış, özellikle hastane acillerinin yükü poliklinik hastalarının başvurusuyla bilimsel olarak kabul edilemez boyutlara ulaşmıştır. 

Kendi oturduğu bölgenin dışına çıkan vatandaşlarımız, Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri için başvurduğu Aile Sağlığı Merkezi (ASM)’nden kayıtlı olmadığı için yeterince hizmet alamamaktadır. Aile Hekimliği sisteminde çalışan hekimlerin ücretlerinin kendilerine kayıtlı nüfusa oranlanmış olması gibi hekimliğin doğasına uygun olmayan uygulamalar nedeniyle bu ve benzeri sorunların önümüzdeki dönemde daha da artacağı bilinmelidir. 

Aile Sağlığı Merkezleri dört ayrı sınıfa ayrılmış, böylece birinci basmak sağlık hizmet sunumu daha da eşitsiz hale getirilmiştir. 

Okul aşılarının kim tarafından, nasıl yapılacağı, Tetanos aşısının temininde zorluklar, Hepatit B’nin riskli gruplarda yapılmasında yaşanan sıkıntılar, miadı geçmeye yakın Kızamıkçık aşılarının ASM’lere ısrarla verilmesi gibi birçok bağışıklama sorunları yaşanmaktadır. Ayrıca, aşı ile korunabilen hastalıklarla ilgili kamusal kaynaklar giderek daraltılmakta, gelecekte aşı ile önlenebilir hastalıklarda artış olacağından endişe duyulmaktadır. 

Seçim öncesi reklam yapıp Aile Hekimliği hizmetlerinden ücret alınmayacağı sözü veren hükümet, seçimden dört ay sonra bütçe açığını gerekçe göstererek muayene başına 3 TL alacağını ilan etmiştir. İsrafı önleme demagojisine dayandırılmaya çalışılan bu tutumun hiçbir bilimsel açıklaması yoktur. Bu yolla SGK açıklarının ya da ilaç giderlerinin düşürüleceğini ileri sürenler gerçekleri çarpıtmaktadır. 3 TL ile başlayan ve 15 TL’ye kadar çıkabilecek olan bu yönelimin giderleri azaltmayacağı yalnızca yönünü vatandaşın cebine doğru değiştireceği birçok ülke deneyimi ile sabittir. Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerini özelleştiren, çalışanlarını sözleşmeli hale getiren Sağlık Bakanlığı, birinci basmak temel sağlık hizmetlerini paralı hale getirecek uygulamaların ilkini başlatmıştır. Birinci basamakta reçete ve ilaç başına ek vergi gibi para alınmasının hekimlerle hastaları karşı karşıya getireceği, vatandaşın hizmete ulaşımını engelleyeceği bilinmelidir. 

Hizmeti Veren Aile Hekimleri Ve Diğer Sağlık Çalışanları Açısından Durum Nedir? 
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda “Sağlık çalışanlarının durumlarını iyileştirmek, bu konuda yapılacak yeniliklerin hareket noktasını oluşturacaktır” diyen Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı yeniliklerin, sağlık çalışanlarının lehine olmadığı görülmektedir. 

Aile Hekimliği Uygulamasının temel bileşenlerinden biri olan performans sistemi, ekip ruhunu ve çalışma barışını bozmuş, mesleki bağımsızlığı zedelemiş, iyi ve nitelikli hekimlik yapma ortamını yok etmiştir. Sağlık çalışanları idarenin her geçen gün artan baskıcı tutumuyla, yalnızlık duygusu içinde, hayal kırıklıkları, moral bozukluğu ve gelecek kaygısı ile hizmet sunmaya çalışmaktadır. 

* Her gün bir yenisi çıkarılan yönetmeliklerle daraltılan özlük hakları, belirsizlikler, idarenin keyfi uygulamaları, emekliliğe yansımayan ve her geçen gün eriyen ücretler, 
* Çalışma barışını bozan performans sistemi ve getirilen performans kesintileri, 
* Daha önce sağlık ocaklarında çalışanlar dışında birinci basamağı hiç tanımayan yüzlerce Hekim ve Aile Sağlığı Elemanı 
* Tek taraflı dayatılan sözleşme, 
* Adeta her yaptığın kabahat misali akıl almaz ceza puanları ve beraberinde uygulanan sözleşme fesihleri, 
* Muayenehanesinde çalışan hekimden alınan her türlü vergi ve kesintilere karşın, kamu personeli için uygulanan her türlü yaptırımlara tabi olmak, statüde belirsizlikler, 
* Uygulamaya başlarken önceden kamuya ait binalar kullanılırken şimdilerde yaklaşık 100 kamu binasının güçlendirileceği gerekçesiyle boşaltılması ya da onarımının istenmesi, adeta sokağa atılma tehlikesi, 
* Sağlık çalışanlarının emeğiyle Sağlık Ocaklarına alınan ya da vatandaşlar tarafından bağışlanan araç gereç ve malzemelerin, Sağlık Bakanlığı tarafından ihale yoluyla fahiş fiyatlarla Aile Hekimleri’ne satılması, 
* Çalıştıkları yerin kirasını, stopajını, personel ücretlerini, ısınmasını, sarf malzemelerini karşılayan aile hekimlerine sözde tüm bunları karşılasın diye verilen cari gider tutarının her geçen gün erimesi, 
* Hekimi tüccar, hastayı müşteri olarak gösteren, sağlık hizmetlerini piyasalaştıran politikaların kışkırtmasıyla artık olağan hale gelen sözlü ve fiziki şiddet, 
Aile hekimlerini tam bir sıkışmışlık duygusu içine itmektedir. 

Birinci Basamak Sağlık Hizmeti Verilen Diğer Alanlarında Neler Yaşandı? 
Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM)’nde çalışan hekim sayısı azalmış, hizmetler geçici görevlendirmelerle yürütülmeye çalışılmış, onlarca kalemden oluşan görevlerin verdiği ağır sorumluluk bu merkezlerde çalışan meslektaşlarımızı yıldırmıştır. Topluma yönelik koruyucu toplum sağlığı hizmetlerini vereceği söylenen Merkezler, her gün değişen bürokratik işlemler, anlamsız şikayetler, denetimler gibi bir çok görevi üstlenmiş ve kısıtlı kadrosuyla yerine getirmeye çalışmaktadır. Bir çok belediye hekiminin aile hekimliğine geçmesiyle birlikte defin ruhsatlarında sıkıntılar yaşanmakta, adli nöbetlere TSM hekimlerinin sayısının az olması nedeniyle ASM hekimleri de dahil edilmektedir. 

Verem Savaş Dispanserleri’nde, Aile Hekimliğine geçişle birlikte deneyimli hekim kaybı yaşanmış, hizmetler oldukça sınırlı bir ekiple sürdürülmek zorunda kalınmıştır. 

Ana Çocuk Sağlığı Aile Planlaması (AÇSAP) Merkezleri, giderek başta hekim olmak üzere deneyimli kadrosunu kaybetmiş, kurum giderek işlevsiz hale getirilmiştir. 

112 Acil yardım Kurtarma Hizmetleri, Aile Hekimliğine geçilmesiyle birlikte kadrolarını kaybetmiş, riskli birim olarak görülmemiş, fiziki koşulları çok kötü hale gelmiştir. sistemin ancak dörtte birinde hekim çalışmaktadır. 

Bu günlerde Van bölgesinde yaşadığımız deprem gibi olağandışı koşullarda en fazla ihtiyaç duyulan birinci basmak koruyucu sağlık hizmetlerinin Aile Hekimliği sistemiyle sunulamayacağı ortadadır. Depremden zarar görmüş halka, kendi özel muayenehanesinde tek başına hizmet veren bir hekimle, kamu binasında, her türlü araç gereciyle, ekibiyle birlikte hizmet veren birinci basmak sağlık örgütlenmesini kıyaslamak bile sorunları ortaya koymaya yetecektir. 

Birinci basamak sağlık hizmeti verilen binalar kamu tarafından sağlanmalı, çalışma barışını bozan, nitelikli sağlık hizmetlerini, iyi hekimlik pratiğini yok eden performans sisteminden ve ceza puanlarından vazgeçilmelidir. Çalışanların belirsizlikten uzak, geleceğinden kaygı duymadan huzurla hizmet üretebildiği şiddetten arındırılmış bir sağlık ortamı hepimizin hakkıdır. Bizler emekliliğimize yansıyacak, insanca yaşayabileceğimiz güvenceli bir ücret; sürekli mesleki eğitim olanakların sağlandığı, mesleki bağımsızlığının zedelenmediği, bir hekimlik ortamı ve vatandaşa ücretsiz sunulan birinci basamak sağlık hizmeti talebimizi dile getiriyor; birinci basamak sağlık hizmetlerinde yaşanacak olumsuzlukların sorumlusunun Sağlık Bakanlığı olacağını bir kez daha hatırlatıyoruz." 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları