loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu: AK Parti ve MHP milletvekillerinin tamamı bir kişiye hizmet ediyorlar, millete değil

Kılıçdaroğlu: AK Parti ve MHP milletvekillerinin tamamı bir kişiye hizmet ediyorlar, millete değil
Tarih: 30.03.2021 - 13:35
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"SMA hastalarının aileleriyle defalarca görüştüm. Sosyal devletin varlık nedeni bu tür ailelere her türlü yardımı yapmaktır. Tedavisi pahalı. Ailelerin yeterli imkanları yok. Bütün kardeşlerimden emin olmalarını isterim: Her yerde yanınızdayız, haklarınızı sonuna kadar savunacağız. 

Devlet bir tüzel kişiliktir. Organları vardır ve bu organlar eliyle yönetilir. Mekanizmanın başında seçimle gelen iktidar vardır. Her devletin kuralları vardır, bunlar çerçevesinde yönetir. Hukukun dışına çıkmamaya çzen gösterilir. Devlet bilgiyle, geklenekleriyle, ilimle yönetilir. Kin ve öfkeyle yönetilmez. Devletin dini adalettir. 

Türkiye Cumhuriyeti devleti sıradan bir devlet değildir. Her karış toprağında şehit kanları vardır. Her şeyin üstünde tutarız. Devleti yönetenler eleştirilere tahammül etmek zorundadırlar. iLham alacakları en büyük kaynak eleştirilerdir. 

Devleti yönetenler kaynakları çıkarları için kullanmazlar. O paraların tamamı halka aittir. Devleti yönetenler her kuruşun hesabını vermek zorundadırlar.

Devleti yöneten iktidarın her kuruşun hesabını vermesi lazım. Çağdaş devletlerde iktidar israfftan kaçınır. Saygın ülkelerde kimsenin 13 uçağı olmaz. Milyonlarca kişinin hakkını gasbetmek demektir. YÖnetenler aileleri ve yakınlarıyla örnek olurlar.

İntikam duygusuyla devlet yönetilmez. Cumartesi Anneleri var. Diyarbakır anneleri var. Kimi eşini kimi çocuğunu arıyor.  

Cumartesi Anneleri, 'Eşim, oğlum yok. Mezarını gösterin bari' diyorlar. Cumartesi Anneleri'ni yargılıyorsunuz. Hangi devlet anlayışında bu vardır. Hangi insanlık bunu kabul eder. Böyle bir devlet yönetimi olmaz. Böyle yönetim kaos, şiddet getirir. 

Devleti yönetenler hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına inanmak zorundadırlar. Yargıya müdahale etmemek zorundadırlar. Müdahale olursa çürüme başlar.

Adalet çürüyorsa devlet de çürümeye başlar. AK Partili kardeşlerim defalarca söylüyorum: Bir siyasi partinin genel başkanı mahkemelere hakim tayin etmemelidir.

Kimse kimsenin kimliğiyle, inancıyla, yaşam tarzıyla ilgilenmez. Devleti yöneten iktidarların temel amacı bu olmalı.

Devleti yönetenlerin işsizliğin ne büyük felaket olduğunu bilmeleri gerekir.

Çaykur mevsimlik işçi alacak 210 kişilik kadroya 23 bin kişi başvurmuş. AK Partililere sesleniyorum: Memnun musunuz bu tablodan?

19 yıl yöneteceksiniz 10 milyonu aşkın işsiz yaratacaksınız. Sarayda oturanlar farkındalar mı? Benim içim yanıyor ama onların içi yanmıyor.

Devleti yönetenler Türkiye'nin ekonomik ve siyasi bağımsızlığını korumak ve yurttaşları bir avuç kişiye muhtaç etmemek zorundadır. 

Londra'daki tefecilere 100 milyarlarca faiz ödeyeceğinize Türkiye'de yatırıma dönüştürseydiniz ne olurdu? Borç alan emir alıyor. 

İktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden birisi Borçlar Genel Müdürlüğü'nü kapatmaktır. Yeter artık. 

Devleti yönetenler dış politikada ülkenin çıkarlarını korumak zorundalar. Kendi özel çıkarları, özel gündemleri için Türkiye Cumhuriyeti'ni feda edemezler. Mısır'la Suriye ile kavga ettiniz. Ne oldu? 40 milyar dolar Suriyeliler için harcadınız ne oldu? Türkiye ne kazandı? İdlib'de şehitlerimiz oldu, hesabını bile sormaktan korktutlar. Rusya'ya koşup Putin'in kapsısında dakikalarca beklediler. Kapısında bekleyip Türkiye'ye itibar kazanadırdım, diyorsun. Ne itibar? Ağrıma gidiyor.

Bunlar sarayda oturuyorlar. Sizde hiç karakter yok mu ya? Karaktersiz insanlar bir devleti yönetemezler. Doğu Akdeniz'deki haklarımızı kazanmak için Mısır'la beraber olman lazım. İhvancı dış politika senin ne işine? İslam dünyasının terörist kabul ettiği insanları getirip İstanbul'da ağırlıyorsun, neden? Kaybeden bizi. Allah inandırsın yüzleri bile kızarmaz.

Türkiye Cumhuriyeti devleti soyuluyor. Bir avuç insan tarafından...

Kanun çıkarmışlar, kanun teklifini milletvekilleri verecek. Dünyanın her tarafında saygın ülkelerde teklifler bürokrasi tarafından hazırlanır. Diğer yasalarla ilişkileri kurulur. Gene hazırlanıyor bürokraside milletvekillerine veriliyor imzayı basıyorlar. Komisyonlarda görüşülüyor. Milletvekilleri ne olduğunu bilmiyor. Ayıp olan bu anlayışın dayatılmasıdır. 

Bir kişiye devletin bütün yetkilerini verdiğinizde felakettir. 

Gelişmiş ülke küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülkedir. 

Devleti yöneten kadroların asgari düzeyde kendi tarihlerini bilmesi lazım. Bürokrasiye sağlıklı talimat da veremez. TBMM başkanı Montrö Sözleşmesi'nin ne anlama geldiğini bilmiyorsa o koltukta oturamaz.

Şimdi öyle söylemedim, diyor. Bırakın onları.

İstanbul Sözleşmesi'ni feshettim, diyor. Meclis Başkanı ne diyor? TBMM'nin iradesini ipotek altına alamazsın, demiyor. Bir kişiye hizmet ediyor. Bir kişiye hizmet edenler millete hizmet edemezler. AK Parti ve MHP milletvekillerinin tamamı bir kişiye hizmet ediyorlar, millete değil.

İradesini bir kişiye teslim edenler milletin vekili olamazlar. Biz milletin vekiliyiz.

O zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek.

Bin 500 TL emeklilere bayramlarda ikramiye veriyorum, diyeceksin. Vermezlerse biz vereceğiz.

Çiftçilerin 142 milyar lira tarım kredi ve bankalara borcu var. Kanun geldi, yapılandırma yapılsın dedik. Hayır dendi. 

153 firmanın borcu yapılandırıldı, çiftçilerin borcu yapılandırılmadı.

Bütün çiftçilere sözüm var: Aldığınız kredilerin faizini sıfırlayacağız, anaparayı makul taksite bağlayacağız. 

(Bahçeli ve Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'nun muhtarlara özel kalem atanması sözü) Geleceğim ve atayacağım. Muhtarı küçümsüyor, aşağılıyor. Hem yardımcı personel vereceğim hem özel bütçe vereceğim. Tarihi bilmeyenler benimle aşık atmaya kalkıyor. 

Sen ne Kurtuluş tarihini ne Osmanlı tarihini bilirsin. 5 Osmanlı padişahını say desem sayamazsın. 

Türkiye niye kıpkırmızı oldu? Lebaleb doldurdun kongreleri. Bunlar devleti yönetiyorlar. Şimdi yeniden kapanma başladı. Fatura esnafa çıkacak. Esnaf kardeşim sana sesleniyorum: Beni de ailemi de biliyorsun, nasıl yaşadağımı da biliyorsun saraydakileri de biliyorsun. Bunları senin vicdanına havale ediyorum. 

Halı saha işletmecilerii perişan vaziyette. Sadece 3 ay çalışmışlar. 500 bin aile. İcrayla karşı karşıyalar. Saraydakilerin hiç haberi yok. 

Bunca açlık yoksuluk varken 50 bin avroluk çantayla kimse gezmemelidir.

En küçük belediyemizden en büyük belediyemize işçinin haklarını ödüyorlar. Borsa İstanbul var. Maaşlarına zam yapmışlar. Enflasyon yüzde 33 diye o kadar zam yapmışlar. Net 24 bin lira alacaklar. Asgari ücretli 2825 TL. Asgari ücretli 752 TL vergi öderken Borsa İstanbul yetkilileri 5 para vergi ödemiyorlar. Vergiyi Borsa İstanbul ödeyecek diyorlar. Bu mudur ahlak, adalet. 

Hesabını soracağız her birisinin burnunda fitil fitil getireceğiz.

Antalya'da çöplerden kağıt toplayan Suriyeli bir kişi önce darbediliyor. Darp edenler gözaltına alınıp serbest bırakılıyor. Ak Parti'nin Suriye politikasını eleştiriyorum ama asla ırkçılık yapmam. Kağıt toplayarak ailesini geçindirmeye çalışıyor. Suriye politikasını eleştirmek ayrı ırkçılığa kapı aralamak ayrı. Herkese saygı duyacağız.

Neredeyse her hafta bir Merkez Bankası değişiyor. 20-27 Mart arası bir vurgunu anlatacağım. Hepsi devletin rakamları.

Cumhurbaşkanının başdanışmanı Cemil Ertem 'belki ekonomi dışı beyin jimnastiği olur. Belki o nedenle görevden alınmıştır MB başkanı' diyor. Ne demek bu?

Merkezi yönetimini dış borcu 765 milyar liraydı. 27 Mart'ta 841 milyara çıktı. 7 günde bu milletin sırtına yüklenen yük 75 milyar 805 milyon lira. Saraydakiler mi ödeyecek? 

Reel sektörün dış borcu 126 milyar. BİST'in değeri ise 30 milyar dolar düştü. 1 haftada Türkiye'ye tam bir felaket yaşattılar. Hesabını ben soracağım. Burunlarından fitil fitil getireceğim. Bu millet sahipsiz değil.

Bir tarafta bunlar yaşanırken bir tarafta da zevk-i sefada olan AK Partili gençler var. Altlarında lüks arabalar var. Yolsuzluk gırla gidiyor ben de yapayım, diyor. Malı götürürsem ben de yükselirim, diyor. Kokainden bahsetmeyeceğim, umarım sağlığına kavuşur. Ortaya çıkan tablo tepeden tırnağa bir vurgun tablosudur. 

Daha önce de AK Parti gençlik kolları başkanı jakuzide eğleniyordu, 'Lan fakirler beni rahatsız etmeyin' diyordu. Kimi örnek alıyor? Sarayı örnek alıyor. 

Rüşvetçiyi büyükelçi yaptığınız andan itibaren Türkiye'nin itibarını sıfırlıyorsunuz. Bu ortaya çıkmasaydı bunu da yaparlardı. Ülke açlıktan kırılıyor. Bu şatafat nedir? O çocuğu bu hale kim getirdi, kimler görmedi? Hesabını sormak zorundayız.  

Gençlere sesleniyorum: Sizden çalınan her şeyi onlardan alıp size iade edeceğim. 

Ülke perişan ama kendine milleyetçi diyen partinin genel başkanının gündemi benim. Bir gün sayın Bahçeli'nin 'Bu esnafın derdi nedir' dediğini duydunuz mu? Bahçeli'nin 'çiftçilerin derdi nedir' dediğini duydunuz mu? Tek derdi var: 'Muhterem beyefendi koltukta nasıl duracak, ben de altına halı olayım'. 'Süleyman Şah Türbesi'nin kaçırılmasını sindermiyorum. O bayrağı tekrar vatan toprağına dikeceğim' dediğini duydunuz mu? Kim gerçek millyetçi, gerçek vatansever, insanını seven biziz.

İyi ki CHP var. Sokağa çıkma yasakları sürerken 42 bin 500 bin öğün ihtiyaç sahiplerine yemek götürdüler. 78 milyondan fazla maske ve dezenfektan dağıttılar ücretsiz. 

1 milyon 200 bin kişinin borcu olduğu halde suyu kesilmedi. 48 milyon TL fatura askıda faturayla ödendi. Bu ülkeye yaptığımız hizmeti saraydakiler bilmiyor. Bütün belediye başkanlarımız engellemelere rağmen görevlerini yapıyorlar. 

AK Parti ve MHP'den devraldığımız 5 büyükşehir belediyesi bizden önce 492 milyon 724 bin tutarında sosyal yardım yaptılar. Biz devraldıktan sonra iki katı yardım yaptık. Kısa çalışma ödeneği bitecek, sürmesi lazım. Esnaf ve çiftçinin pandemi döneinde aldığı kredilerin faizlerinin silinmesi lazım.

Sokağa çıkma yasağının gelmesinin tek sebebi sarayda oturan zattır. Vatandaşlara ceza kesiliyor. Sen de uymadın kurallara. Bu cezaların tamamını faizleriyle birlikte iade edeceğiz. 

Su şurasını yaptılar. Erdoğan 'Suyu korumak vatanı korumaktır' diyor. Ergene ile ilgili mecliste araştırma önergesi verilmişti. 3 Kasım 2020'de Erdoğan açıklama yapıyor, Ergene nehrinden atık su akmadığını, içilme aşamasında olduğunu söylüyor. 'Bu bay Kemal'in mantığıyla yapılmadı' diyor. Önerim var: Ergene nehrini saraya bağla o suyu iç bakalım içebiliyor musun?"

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları