loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Bir uyku tulumu da veremediniz mi askerlere? En diplerdesin, zeytinyağı gibi üste çıkmaya hakkın yok

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Bir uyku tulumu da veremediniz mi askerlere? En diplerdesin, zeytinyağı gibi üste çıkmaya hakkın yok
Tarih: 30.10.2018 - 13:40
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Annelerin evlatlarına nasıl değer verdiğini biliriz. Askere yollarken ellerine kına yaktıklarını biliriz. Askere gitsin gelsin evereyim dediğini, oğlu askerdeyken yüreği çırpınır biliriz. Anne çocuğu için her fedakarlığı yapar. Onlar bize helali, haramı öğrettiler, bize ufuk açtılar. Annelerin hakkı ödenmez. 
Tunceli'de 2 askerimiz donarak şehit oldu. Şehidimizin babasıyla konuştuğumda şu bilgiyi aldım: Kimse aramamış, mezarlıklar müdürlüğü aramış, oğlunuz öldü diye. İçimde derin acı hissttim, dedim. Nasıl olarak da 21. yy'da 2 askerimiz donarak ölür, dedim. Şehidin, annenin hakkını savunuyorum. Erdoğan 'sen şehadetten ne anlarsın' diyor. Senin gitmediğin yerlere gittim, Afrin'de askerle oldum ben. Bu ülkenin kahraman ordusunun rütbesini benim oğlum giydi, senin oğlun ne yaptı? 
CHP şehitler arasında ayrım yapmaz. Sen ayrım yaptın. Ayrımı ortadan kaldırmak için kanun teklifi hazırladık, sen reddettin. Yeniden getireceğiz. 
15 Temmuz şehitleri için para toplandı. Ne oldu bu para? Niye şehit yakınlarına verilmiyor? Ne oldu sevgili Erdoğan bu para, bunu da mı götürdün?
Bir uyku tulumu da veremediniz mi askerlere? Kalkmış dedem de dondu, diyor. 21. yy'dayız. Elin oğlu eksi 40 derecede denize giriyor, kutuplara gidiyor. Ekim ayındayız. Sen de de ki 'Kılıçdaroğlu haklısın, araştıracağım, neden dondular askerler?' Zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyor. En diplerdesin, zeytinyağı gibi üste çıkmaya hakkın yok. 
Dumlupınar'daydım. Orada bir konuşma yaptım, cumhuriyetin zor koşullarda kurulduğunu anlattım. Cumhuriyet çiçeği Gazi Mustafa Kemal Samsun'a çıkarken gönlündeydi ama zamanını bekliyordu. İlk 1921 Anayasasının 1. maddesi egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, der. 1923 seçim öncesi Cumhuriyet Halk Fırkası'nın 1. maddesinde TBMM'nin üstünde başka güç tanımıyorum, der. Biz tek adam rejimine karşı çıkıyoruz. 
Milletin sorunlarını oturur burada çözeriz. Parlamentoyu 2. sınıf alana hapsedip her şeyi ben bilirim anlayışı cumhuriyete terstir, buna karşı çıkarız. Gazi Mustafa Kemal 'özgürlük ve bağımsızlık karakterimdir' der. Cumhuriyetin temellerini adıma dım atıyor Gazi Mustafa Kemal. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, diyor. Siz aklı esas alacaksınız, diyor. Bunlar ağır ağır cumhuriyetin yolunu açan ifadelerdir. 1928'de TBMM açış konuşmasında 'cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir' diyor. Kimse padişahın ya da bir başkasının kölesi değildir, eşittir.
Milyonlarca çocuğumuz yetim kalmıştır savaşlarda. Çocuk Esirgeme Kurumu kurulmuştur. Cumhuriyet o yüzden kimsesizlerin kimsesidir.
5. kural, yurtta barış dünyada barıştır. Savaş meydanlarından gelen, binlerce kişi gözlerinin önünde şehit ve gazi olurken 'savaş zorunlu olmadıkça cinayettir' demiştir. Biz 23 Nisan'ı, 29 Ekim'i, 19 Mayıs'ı kutlarken bunları bilmek zorundayız.
Cumhuriyeti kuranlar bir toplu iğne üretemeyen bir imparatorluk devraldılar. 1925'te Kayseri'de uçak fabrikasının temelini attılar. Üniversiteleri yeniden inşa etmeye başladılar, demiryollarını millileştirdiler. Tütün Fransızların elindeydi, devletleştirdiler. Toprak reformuyla köylülere toprak verdiler. Osmanlı'nın parasını basacak bankası yoktu. İlk paramızı 1 Haziran'da 1930'da MB'de bastırdık. Atatürkçülük budur. Kimsenin önünde borç para için eğilmemektir. 10 yılda demir ağlarla ördüler yurdu, fabrikalar kurdular.
Osmanlı’nın borcunu devraldılar. Düyunu Umumiye’de çalışan memur sayısı Osmanlı’nın maliyesinde çalışan memurlardan fazlaydı, son kuruşa kadar ödediler borçları. Cumhuriyet kadın-erkek eşitliğidir. Pek çok ülkeden önce kadına seçme seçilme hakkını cumhuriyet vermiştir. Bu ülkenin kadını yeri gelmiş savaş meydanlarında çarpışmış, yeri gelmiş oğlunu cepheye göndermiş. Bu kadınlara elbette seçilme hakkını  vereceğiz. Atatürk 100 yılda bir gelen bir devrimcidir. Cumhuriyeti yokluklar içinde kurduk. Kuranların elleri asla harama uzanmadı.

-Cemal Kaşıkçı evlenmek için Amerika'da Suudi Arabistan Konsolosluğu'na gider. İşlemler için İstanbul'a gideceksiniz, derler. 2 Ekim'de gider. Nişanlısına 'çıkmazsam Yasin Aktay'a haber vereceksin' der. Katiller Türkiye'ye gelir, cinayet işler, çıkar giderler. Erdoğan salı açıklayacağım, dedi. Bildiğimizi anlattı. Sorular sordu, 'Bu kişiler kimden emir aldılar cevap arıyorum' dedi. Oldu bakkal Mehmet Efendi'ye soralım. Cinayet ortadayken onca tutarsız açıklama yapıldı, dedi. Senin işin ne? Ceset nerede, diyor. Bunları söyleyen ülkedeki tek adam. Her şeyden sorumlu olan kişi. Bütün bu cinayetten haberi olan kişi. Yasin Aktay anlatıyor: 'Çalışırken telefonum çaldı. Tanımadığım numara. Açtım, endişeli bir ses bana, 'Ben Hatice' dedi. Kendisini tanıttı. Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısıyım, dedi. Kaşıkçı konsolosluğa girdi, 5 saattir çıkmadı. Girmeden önce 'içeride uzun kalırsam Yasin Aktay'ı ara' dedi. Ben de istihbaratı da, Cumhurbaşkanlığı ofisini de haberdar ettim. Havaalanında kuş uçsa kontrol sistemleri devreye sokulmuş oldu' diyor. Bu soruları soruyorsun, bu katillerin elini kolunu sallayarak gitmelerine neden izin verdin? Başkonsolosun da dokunulmazlığı yok, neden izin verdin? Bana Kılıçdaroğlu parayı sever diyor. Ne benim ne ailemin parayla işi olmaz. Bizim haramla uzaktan yakından bir kuruşluk parayla işimiz olmaz.

 Erdoğan'ın başdanışmanı, 'Türkiye işi deşelemeden kral Selman'a yardımcı oluyor. İşte bu yüzden Kral Selma Erdoğan'a teşekkür etti' diyor. Şimdi onları bize gönderin, yargılayalım, dedi. Türkiye'de, dünyada da buna benzer olaylar oldu. Birisi 1942'de. O zamana Viyana Sözleşmesi yok. Alman Büyükelçisine İstanbul'da suikast düzenleniyor. Rus Konsolosluğuna sığınıyor katil. Dönemin hükümeti verin bize diyor. Konsolosluğun etrafını çeviriyorlar. Failler Türkiye Cumhuriyeti hükümetine teslim edilir. 1 Nisan 42'de yargılanırlar. Faillere 10'ar yıl, Ruslara da 16 yıl verilir. 1999'da Irak Başkonsolosluğu önünde Türkmenler eylem yapar. Konsolosluktan ateş açılır 1 kişi öldürülür. Etrafı çevrilir, teslim etmezler önce, sonra teslim edilir. Ateş açan Iraklı 30 yıl ceza alır.
Kanada'da Japon Başkonsolosu eşini dövdüğü için konsolosu tutukluyorlar Yine Japon konsolos eşini araçtan attığı için tutuklanıyor. Bizde failler belli, geliyorlar, öldürüyorlar gazeteciyi. Ellerini kollarını sallayarak yurt dışına çıkıyorlar. Bunun adı çadır devletidir. Türkiye'nin onurunu, gururunu satıyorsun.Katillerin serbest bırakılması affedilecek bir olay değildir. Türk milletinin haysiyetiyle oynayan kişinin o makamdan ayrılması lazım.
Hak aramak hepimizin en doğal hakkı. Sosyal güvenlik de haktır. Emeklilikte yaşa takılanlar hakkımızı teslim edin diyorlar. Erdoğan 750 milyar maliyeti diyor. Bu uydurma. 'Ekonomide kurtuluş savaşı verdiğimiz dönemde böyle bir yükü bindirmeye hakkımız var mı?' diyor. Sor millete var mı yok mu? Fırsatçılar türedi, diyor. Hak arayan birisine türedi diyor. Sen 46 yaşında emekli oluyorsun, o da ben de 46 yaşında olayım diyor, türedi diyor. Hem emekli aylığı alacaksın, maaşına yüzde 26 zam yapacaksın. Kendi kendisine zam yapıyor. Allah gözünüzü doyursun.
Sözde Emevi Camii'ne gidip namaz kılacaklardı. 4 milyon Suriyeli geldi. 35 milyar dolar Suriyelilere harcadım, diyor. Hak arayana türedi, diyor. Yazlık, kışlık, uçan sarayın var. Garibanın nesi var? Görmemişlerden türedi olur, hak arayanlardan olmaz. SGK bu yükü kaldıramazmış, SGK'yi batıranlar bunlar. Sayıştay'da namuslu denetçiler var, onlar söylüyor. 2017 raporu SGK'nın 83 milyar alacağı var, tahsil etmiyor, diyor. İdeal takip süreci tamamlandığı halde 5 milyar tahsil etmek üzere hukuk birimlerine gönderilmiyor. 22 trilyon lira zaman aşımına uğruyor. Esnafın 25 milyon lira borcu var, ödenmiyor. Alacağın yüzde 99'u takip edilmiyor. Kurum 10 milyar avans veriyor, vade dolduğu halde alamıyor. Müfettişler rapor yazıyorlar, 1313 rapor işleme konulmuyor. Belediyeler de ödemiyor. 8 milyar 700 milyon lira belediyeler ödemiyor. Devlet de SGK'ye ödemiyor. 4 milyar 465 milyon lirayı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da ödemiyor. Bu paraları niye toplamıyorsunuz?

Yurt dışındaki bir avuç tefeciye 158 milyar dolar faiz ödediler. Sadece bu yıl 8 milyar dolar da faiz ödediler. Dışarıdan borç için dileniyorlar. Maaşına yüzde 26 zam yapıyorsun. Ev kirası, su, elektrik parası yok. Her şeyin bedava yüzde 26 zam yapıyorsun. Emeklilikte yaşa takılana türedi diyorsun. Ayda 1606 lira alan asgari ücretli nasıl geçinecek?
-3. havalimanı açıldı. Yatırımlara karşı çıkmadık. Türkiye üreterek büyür. Adalet içinde üreteceksiniz. Yaptığınız yatırımın her kuruşunun hesabını verirsiniz. Havalimanını şu kadara yaptım, dersiniz. İsraftan kaçınırsınız. Her yatırımın arkasında emek, alın teri vardır. Onun da hakkını vereceksin.  Kaç kişinin çalıştığını kimse bilmiyor. Kaç kişinin iş kazasında yaralandığını, öldüğünü kimse bilmiyor. Maliyetini kimse bilmiyor. Bu havaalanında hak arayan 31 işçi şu anda hapiste bunu biliyoruz. Bu işçiler maaşlarımızı tam ve bankaya ödeyin, diyorlar. Servis verin, tahtakurularıyla uyumak istemiyoruz, diyorlar. Bir kısmını attılar, bir kısmını hapse attılar. Bu şirketin CEO'su 'işçi arkadaşlarımdan özür dilerim, haklıydılar' diyor. Bu işçiler hala hapiste. Hangi adaletten bahsedeceğiz. Üstünlerin, sarayın hukuku var. Erdoğan'a 3 soru soracağım.

1) Hangi gerekçeyle sözleşme hükümleri değiştirilerek 4,5 milyar avro finansman garantisi verildi?

2) En geç Haziran 2013'te havalimanı yeri müteahhitlere teslim edilecekti. 2 yıl gecikmenin maliyeti 2 milyar 90 milyon avro. Bu para ödendi mi, ödenmediyse ne zaman ödenecek?

3) Denizden 90 metre yükseklikte olması lazım havalimanının. 90'ı 60'a düşürdüler. 1 milyar 350 milyon avroyu firmalar grubu devlete ödedi mi?

Bu 3 soruma cevap ver.

Akademisyenler, milletvekilleri, gazeteciler, öğrenciler, avukatlar hapiste. O nedenle Türkiye'de hukuk yok. Parası olana bir şey olmuyor. Savcı bile adını sormuyor. Bakan, cumhurbaşkanı milletvekili akraban varsa kimse dokunmuyor. Dış güçler varsa adamlarını çıkarıyorlar. Merkel çıkardı, Fransa çıkardı, Trump da çıkardı. Erdoğan 'Bu fakir bu görevde olduğu sürece o terörist çıkamaz' dedi. O fakir değildi ama terörist dediğin adam gitti.
Ey Trump diyordu, şimdi de emret Trump diyor. Büyük lokma ye, büyük söz etme der atalarımız. Bu Türkiye'nin itibarını zedeliyor.

-Fırıncılar ekmek üretmek istiyorlar. Onlara fiyatı sabit olacak, diyorlar. Fırıncı gelir elde etmeli ki faaliyetini devam ettirebilsin. Elektriğe, doğalgaza, ulaşıma, akaryakıta, gübreye, ilaca, suya zam yaptılar. Bunlara kimse bir şey söylemiyor. Fırıncı ne yapacak, ekmek yapacak, zararına sat diyorlar. Sen niye düşürmüyorsun zamları? AK Parti demek yoksulluk, yasaklar, israf, işsizlik, enflasyon, talan ve yalan demektir.

Bizim açıkladığımız 13 maddeyi yaparsanız Türkiye 6 ayda ekonomik krizi aşar."

Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları