loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'ndan iktidara: Bugüne kadar nerede ne kadar riskli alan belirlendi?

Kılıçdaroğlu'ndan iktidara: Bugüne kadar nerede ne kadar riskli alan belirlendi?
Tarih: 03.11.2020 - 13:49
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"Depremin 5. günü. Bütün umutlarımız 65 saat sonra Elif, 91 saat sonra minik Ayda kurtarılıyorsa inşallah enkaz altında olanlar da kurtarılır.

Arama kurtarma ekiplerine teşekkür etmek görevimiz.

Hastaneyi ziyaret ettik. Nasıl kurtarıldıklarını anlattılar. Yaralılara da acil şifalar diliyoruz. İzmir'deki deprem sonrası CHP'nin tüm üyelerine teşekkür etmek isterim. Deprem anından itibaren arkadaşlarımız seferberlik anlayışıyla İzmir'e gittiler. 91 milletvekili arkadaşımız görev yaptı.

Çadırların tümü ziyaret edildi. Bizim eksiğimiz, sizin bir eksiğiniz varsa söyleyin, denildi. Çadırlar süratle kuruldu. Ekmek, süt, yemek belediyelerimizin desteğiyle sorun olmamasına özen gÖsterildi.

2588 çadır kuruldu belediyelerimiz tarafından. Arama kurtama personeli sayısı 1704. İzmir'de kimse aç ve açıkta değil.

Bir deprem gerçeği var. Bunu sürekli yaşıyoruz. Ülke olarak deprem gerçeğini kabul ediyorsak gerekli önlemlerin alınması için çaba harcamak zorundayız. 

Deprem olduğunda nasıl can kaybımız olmaz, nasıl mal kaybımız olmaz, yaralı sayısını nasıl azaltabiliriz... Bu soruların yanıtını siyaset kurumu bulmak zorundadır. 

Her depremden sonra bir yasa çıkardık. Önce 1959'da. Erzincan derpemi oluyor 92'de bu kanun ihtiyaca devap vermiyor görüyorlar. Geçici madde ekleniyor. 

99'da en büyük depremlerden birini yaşıyoruz. Yine kanun çıkıyor. Kentsel dönüşüm kanunu da çıkıyor. 2012'de bir kanun daha çıkıyor. Bu iyi de bir kanun. Kanuna göre, bugüne kadar nerede ne kadar riskli alan belirlendi?  Riskli alan belirlendikten sonra riskli alanların yıkımı gerekiyor. Belediyenin bir yetkisi yok. Yıkıma karar verilirse belediye yıkmak zorunda.

İstanbul'da 16/9 kuleleri vardı, kaçak yapı. Tebliğ edildi belediyeye. Belediye müteaahhit bulamadığı için yıkamadı orayı. Demek ki belediyenin yıkma yetkisi yok. Vailik yıkacaksın diyecek belediye gidip yıkacak. Yasaların bu kadar dağınık olması bürokrasiyi zorluyor.

Deprem konusunda ana muhalefet olarak biz ne yaptık? Bürokrasisi gelişmiş, devlet terbiyesi olan ülkelerde, saydam ülkelerde depremle mücadele 2 aşamalıdır. Birinci aşaması şudur: Afaeti nasıl önleyebilirizdir. Depreme dayanıklı konut, yol, tünel, havaalanı, baraj yaparsınız. Deprem olunca kimsenin burnu kanamayacak.

İkinci aşaması derpemin oluşmasıyla ortaya çıkan riski nası giderebilirz? Deprem toplanma alanları, hastaneye ulaşım yolu, arama kurtarma nasıl çalışacak... Türkiye'de birincisi yapılmıyor. İstanbul'daki konutların büyük kısmı depreme dayanıksız. Önlem alınmıyor. Neden? 

Depremden sonra binalar yıkılıyor, insanlar ölüyor, kurtarılanlar için bayram yapıyoruz. Deprem öncesi neden önlem almıyoruz? Bilim adamları çaba harcıyorlar. Bugün bir gazetemiz bir haberin başlığını 'iktidarıyla muhalefetiyle bilimin sesine kulak tıkayan Türkiye' diye atmış. Pes diyoruz. Biz ne zaman tıkadık? İktidar tıkıyor.

Bundan sonra da depremler olacak. Parlamento görevini yaptı mı? Yürütme organının getirdiği bütün kanunlar buradan geçti. Bir eksiği var. 17 yılda 58 araştırma önegesi vermişiz AK Parti ve MHP gerek yok demiş.

Demek ki muhalefet 58 kez dikkat çekmiş deprem gerçeğine.

Bilim insanları görevlerini yapıyor. Önlem alın diye adamların dilinde tüy bitti. Alınan önlem yok. 

STK'lar da üzerlerine düşeni yapıyor. Deprem gerçeğine dikkat çekerek onlarca panel, toplantı yaptılar. 

Üniversiteler de üzerlerine düşen görevi yaptı. Yayınlar, toplantılar yaptılar. 

Meslek kuruluşları da görevlerini yaptı. Yüzlerce rapor var. 

Biz muhalefet olarak görevimizi yaptık mı? Rahat ve açık yürekle şunu söyleyebilirim, deprem gereği konusunda, alınması gerekn önlemler konusunda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en nitelikli, kaliteli raporu hazırlayıp hükümete sunan tek parti CHP'dir. 

99 depremi yaşandı. On binlerce insan hayatını kaybetti, yüz bini aşkın kişi yaralandı, millet perişan oldu. Mühendis İstanbul Milletvekilimiz Ersin Arıoğlu ABD, Japonya ve Türkiye'den deprem mühendislerini bir araya getirdi. 

ODTÜ'den 2 hoca, Japonya ve ABD'deki üniversitelerden 4'er hoca bir araya gelip rapor hazırladı. Rapor o dönem genel başkanımız Denz Baykal'a sunuldu. Bu sadece bizde kalmamalı. Gidin raporu başbakana anlatın, dedi. Dönemin başbakanı Erdoğan. Bunu CHP'nin raporu olarak paylaşmayın, başbakana 'raporun öngördüğü kanunların Meclis'ten çıkması her türlü destek veririz' deyin diyor. Kasım 2005'te. 

Raporu 3 bölümden oluşuyor. 1. Bölüm İstanbul deprem ihtimalinin bilimsel analizi. 2. bölüm, muhtemel hasar senaryoları. 3.sü risklerin en aza indirilmesi için neler yapılması gerekiyor.

Randevu günü sayın Arıoğlu ve ekibi başbakana giderler. Arıoğlu şunu söyler 'Sayın Baykal kamupoyula paylaşmayın, CHP raporu olarak algılanmasın' der. Raporu sunmaya başlarlar, Erdoğan derhal ilgili bakanları da davet eder. 3,5 saat bifingi dinler. Çıkıp hiç rapor yazdık demedik. Erdoğan başbakanlık basın merkezine talimat verir. Deprem konusunda çok önemli bir brifing aldık, der. 22 Kasım 2005'te. Erdoğan rapor çok önemli. Mutlaka İstanbul valisi ve belediye başkanı da bu brifingi dinlemeli der. Kandilli Rasathanesi'nde sunum yaparlar Ersin Arıoğlu ve ekibi.

O rapor sadece raflarda yerini aldı. Muhalefet ne yapıyor diyenlerin kulağına küpe olsun. 

Yapılması gereken her şey biliniyor. Neden yapılmıyor? Bu bir siyasi tercihtir. Siyasi tercihte bulunan ise iktidar partisidir. Deprem değil bina öldürür diye söz var. İnsanların o binalarda ölümü beklemesi hangi ahlaka sığar?  

Paranın nereye kullanılacağını bir siyasi tercihir. Deprem riskini sıfıra indirip insanlarını kurtarmak mı yoksa kullanılmayan havaalanlarına para vermek midir? AK Parti tercihini böyle kullandı.

Rahmetli Ecevit, 99 depreminden sonra vergiler getirdi. Özel İletişim Vergisi (ÖTV) sürekli hale geldi. Bu yılın eylül ayına kadar ÖTV olarak toplanan para 35 milyar dolar. 

35 milyar dolarla deprem riskini en aza indirirsiniz. Bir kişinin burnu kanamaz. Deprem vergisi nereye harcandı, diyorum kıyamet kopuyor. Erdoğan 'Bay Kemal'e hesap vermeyeceğim' diyor. Millete hesap vereceksin. Nereye gitti bu paralar?

Suriyelilere gelince para çok. 50 milyar dolar harcadılar. Bizim insanımız da tabutlukta ölümü bekliyor. 

Depremde en çok fakir fukaralar zarar görüyor. Bunlar fakir fukaranın yanındayız, diyorlar. Fakir fukaranın cenazelerinin yanındalar.

Vatandaş elektriği açarken, musluğu açarken vergi ödüyor. Deprem vergisi ödüyor. Nereye gitti bu paralar? Deprem riski konusunda Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en tutarlı raporları yazıp, siyaset malzemesi yapmadan hükümete anlatan tek parti CHP'dir. Artık CHP'nin devleti yönetme zamanı gelmiştir. Ayaklar altında olan, herkesin tehdit ettiği, şantaj yaptığı bir devlet olmaz. Kimsenin tehdit etmediği bir anlayışla yaşamak istiyoruz. Depremle mücadelede merkezle yerel arasında sağlıklı iş birliği sağlanmak zorundadır. Kentsel dönüşüm konusunda aylarca bekleyen belediye başkanlarımızın yazıları var, cevap bile vermediler.

25 yaş altı 50 yaş üstü vatandaşlara kurulan bir kumpas var. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş bir araya gelip bildiri yayınlamışlar. Kanun teklifini çekin, diye. 3 konfederasyonu davet edin, dinleyin. Sosyal devlet anlayışıyla taban tabana zıt. Yasalarla getirilen haklarını ellerinden alıyorsunuz insanların."

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları