loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'ndan Kasım Süleymani açıklaması: Büyük sorunların başlangıcı olabilir. Erdoğan'dan beklentimiz Türkiye'yi ateşe sokmaması

Kılıçdaroğlu'ndan Kasım Süleymani açıklaması: Büyük sorunların başlangıcı olabilir. Erdoğan'dan beklentimiz Türkiye'yi ateşe sokmaması
Tarih: 03.01.2020 - 13:12
Kategori: Siyaset

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kasım Süleymani'nin öldürülmesiyle ilgili olarak, "Orta Doğu'da yeni ve büyük sorunların başlangıcı olabilir. Erdoğan'dan beklentimiz daha itidalli tutum takınması, Türkiye'yi ateşe sokmamasıdır" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, televizyon kuruluşlarının Ankara Temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi. Geçtiğimiz 10 yılın Türkiye'ye maliyetinin ağır olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, önümüzdeki 10 yılın Türkiye için bir fırsat olacağını, sorunları çözmek ve yeni bir anayasa için çalışacaklarını söyledi.

Soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şu mesajları verdi:

YENİ SORUNLAR ÇIKABİLİR: İran, Orta Doğu'da önemli bir aktör; bin yıllık devlet geleneği var. Kendi kurduğu bir sistem var. ABD'nin Irak'ı vurmasından sonra bölgede önemli bir aktör olarak ortaya çıktı. Kasım Süleymani'nin öldürülmesi Orta Doğu'da yeni ve büyük sorunları başlangıcı olabilir. Orta Doğu'daki her olay Türkiye'yi etkileyecektir. Erdoğan'dan beklentimiz daha itidalli bir tutum takınması ve Türkiye'yi ateşe sokmamasıdır. Silahların değil de aklın, mantığın konuştuğu bir ortama ihtiyaç var. Orta Doğu, vekalet savaşlarının yaşandığı bir ortama dönüşmüş durumda. Umarım ki hem ABD, hem de İran'da sağduyu egemen olur.

TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI: Erdoğan ve yönetiminin bölgeyi iyi okuyabilmesi için liyakate önem vermesi lazım. Liyakat sisteminin çökmüş olması bu tabloyu ortaya çıkarıyor. Ülkenin Dışişleri Bakanı var bir de Sarayın Dışişleri Bakanı var. Hazine Maliye Bakanı var, bir de sarayın Hazine ve Maliye Bakanı var. Kararları devlet makamları değil, saray ve onun bürokratları alıyor. Bir konuda bu yapılan yanlıştır denilebilecek bir ortam yok. İç politika da dış politika da böyle gidiyor.

BM BARIŞ GÜCÜ ÖNERİSİ: Libya'daki mevcut yönetimi BM kabul ediyor zaten. Türkiye de kabul ediyor. BM'nin böyle bir misyonu var. Türkiye'nin başvurusuyla Libya'da BM Barış Gücü görevlendirilmesi, çatışmaları önleyebilir. Askerin Libya'ya gönderilmesinin, Libya ile imzalanan münhasır ekonomik bölgeler anlaşmasının bir sonucu olduğu kanısındayım. Bu, Doğu Akdeniz politikasının iflas ettiği sonucunu çıkarıyor. Keşke birileri satranç nasıl oynanır; 3 hamle sonrası nasıl olur; Erdoğan'a anlatabilse...

TEZKEREDE MUHALEFET FİRESİ: CHP'de çok az fire var; iki kişi. Ağırlıklı olarak HDP'li milletvekillerinden parlamentoya gelmeyenler oldu. Görevleri mi vardı başka bir şey mi, bilemiyorum. Biz ağırlıklı olarak oradaydık.

DOĞU AKDENİZ: Doğu Akdeniz'de bir şeyler elde etmek, kazanmak için diplomasi diye bir yol var. Bunun için bölge ülkeleri ile samimi ilişkiler kurarsınız. Defalarca Mısır'la ilişkileri düzeltin dedim ama hiçbir şey yapmadılar. Suriye politikasından Türkiye'nin kazancı nedir, ne elde ettik? Bir yüz karası sonuç çıktı ortaya. Kendi topraklarından çıkmak zorunda kaldı Türkiye. Kapkaçla devlet mi yönetilir? Türkiye, Orta Doğu'da egemen ülkelerin taşeronluğuna soyunan ülkedir.

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: İki ülke arasında çatışma olabilir şeklinde yorumlamıyorum. İki ülkenin özellikle birbirlerine ekonomik bağımlılıkları var. Karşı karşıya gelebilirler ama böyle bir sıcak çatışma olacağını zannetmiyorum. Sonuçta İdlib'de iki gözlem noktamızı onlar koruyor.

GERÇEK GÜNDEM EKONOMİ: Türkiye'nin gerçek gündemi ekonomidir. Gerçekten de mutfaklarda yangın var. Bu, politik bir söz değil. Milyonlarca aile bu süreci yaşıyor. 5 milyonu aşan bir kitleye sağlık primini yatıramadığı için sağlık hizmeti verilemeyecek. Nasıl bir Türkiye ki 8 milyon kişi aylık 673 liranın altında bir gelirle yaşıyor. Açıklanan 11.84'lük enflasyon aslında daha yüksek. Bir Saray'ın bir de vatandaşın enflasyonu diye bakmak lazım. Sarayda sıfır enflasyon var; vatandaşın ise yüzde 30-35'lerde. Vatandaşın kendisine sorması gereken soru şu: 18 yılda ekonominin geldiği bu noktanın sorumlusu kim? 18 yıldır ülkeyi bu ortama getiren tablonun sorumlusu kim? Erdoğan'ın bu soruya yanıt vermesi lazım. Vatandaş da sanayici de sorsun. Böyle bir acı tablo ile karşı karşıyayız.
Bütün kararları Türkiye'de Erdoğan alıyor. Tezkerenin Meclis gündemine gelmesine, enflasyonun hangi oranda olması gerektiğine Erdoğan karar veriyor. Tek adam yönetiminin Türkiye'yi getirdiği nokta bu. Bir kişinin yönettiği bir tabloyu Türkiye Cumhuriyeti hiç yaşamadı.

YENİ PARTİLERLE İTTİFAK: İki partinin liderlerinin yaptığı açıklamaları izledik. Ortak noktalar ve benzerlikler çok fazla. Yüzde 99 oranında Millet İttifakı'nın politikaları ile uyum var. Millet İttifakı partileri de güçler ayrılığını, demokrasinin güçlendirilmesini savunuyor. İleride bu partilerle ittifak kurulabilir mi? Bunu söylemek için çok erken. İleride konuşulabilir.

SEÇİME ERDOĞAN KARAR VERİR: Tek parti yönetimi, tek adam yönetimi dedik. Seçime kararı Erdoğan verecektir. Sizin taleplerinizin bir anlamı yok ki. Parlamento, Erdoğan'ın vesayeti altında. Erdoğan'ın taleplerini yerine getirmek üzere AK Parti ve MHP milletvekilleri orada oturuyorlar. Milletin değil, Sarayın iradesi var ortada. Bu parlamento seçim kararı alabilir mi? Saray isterse alır, istemezse alamaz. Bunu da AK Parti ve MHP milletvekillerinin düşünmesi lazım.

İMAMOĞLU LİDERLİĞE Mİ OYNUYOR?: Medyadan gelen eleştirileri saygıyla karşılamak lazım. Soru gelince doğal olarak bir CHP milletvekili nasıl yanıt verdiyse Ekrem Bey de aynı çerçevede değerlendirmiştir. Farklı değerlendirmemek lazım. Ekrem Bey'in gündeminde İstanbul'un sorunları; doğal olarak Kanal İstanbul var. CHP içinde sorun yaratmak isteyen gazeteciler farklı bir dille acaba ayrıştırmayı nereden yakalayabiliriz derdindeler. Bu tutmaz.

KANAL İSTANBUL: Kanal İstanbul olmayacak ki zaten... Kaynaklarını söylesinler. Yurt dışından gelecek diyorlar. Kim aktarırsa aktarsın, biz iktidara gelirsek bir lirasını vermeyeceğiz dedik. Olmayacak şeyi tartışmaya açıyorlar. Nedeni, halkı gerçek gündemden koparmak. Ekonomiyi, yoksulluğu düşünmesinler istiyorlar. Önümüzdeki dönemde bu YİD projelerine çok daha büyük bedeller ödeyecekler. Erdoğan'ın cebinden hiç para çıkmıyor; bütün vatandaşlarımızın cebinden milyarlarca lira çıkıyor. Buyursun, yapsınlar...

TOGO KULELERİ: Bir yerde her şey planlanıyorsa oluşacak şehir rantını kim alacak? Halka mı, vatandaşa mı verilecek? Burada istenilen yandaşa verilmesidir. Biz, bunun önüne geçeceğiz. Biz şehir rantını halkın alması ve kentleşmeye saygı anlamında bu anlayışı hayata geçireceğiz.

MUHARREM İNCE VE PARTİ İÇİ MUHALEFET: Herkesin doğal olarak genel başkan adayı olma hakkı vardır. Buna sınır koyamazsınız. Muharrem Bey de partimizin üyesi. Kendisiyle görüşürüz, niye görüşmeyelim. Türkiye'nin yoğun gündemi nedeniyle görüşemedik. Aslında kendisiyle görüşecektim Kendisini de dinleriz, bana anlatacağı bilgiler vardır. FOX TV'de yaptığım değerlendirmeler çarpıtıldı; suni bir gündem yaratıldı. Sözcü'ye yaptığım açıklamalar görüşlerimi tam olarak yansıtıyor.

DEĞERLİ KONUT VERGİSİ AYM'YE: Anayasa'ya göre herkes mali gücüne göre vergi verir. Değerli konut vergisi, Anayasaya aykırı. Mali gücüne göre vergi almıyorsunuz vatandaştan. Düşük gelirli vatandaş bu durumda ya evi satacak ya da terk edecek. İyi düşünülmeden konulmuş bir vergidir. Anayasaya aykırıdır ve bu nedenle biz bunu Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz.

ASGARİ ÜCRET: Saray, Türkiye'yi Avrupa'nın Çin'i haline getirmek istiyor. Asgari ücret aslında asgari ücret olmaktan çıktı. Siz, ucuz emekle Avrupa'ya mal sağlayacaksınız. Bunun uzun süreceğini zannetmiyorum. Düşük ücretle katma değeri yüksek ürün üretemezsiniz. Vatandaş vergisin ödeyemiyor, işçinin primini işveren ödeyemiyor. Soruna nasıl yaklaşılacağını bilmiyorlar. Çünkü liyakati bitirdiler. Yönetemiyorlar Türkiye'yi. Baca filtreleri ve diğer bazı meseleleri iyi polis-kötü polis oyunu olarak yorumluyorum. Erdoğan, bir şey yapacak ve parti grupları direnecek demek inandırıcı değil.

13 MADDEDE ANLATTIK: Ekonomide ne yapılacağını 13 madde halinde anlattık. Erdoğan diyebilir ki bu 13 madde eksiktir, ya da tamamı yanlıştır. O, bunu yapmak yerine çözüme tahammül edemiyor. Türkiye'nin meselelerinin çözümünün birinci ayağı yargıdır, ikinci ayağı üretim ekonomisine geçmektir. Üçüncü ayağı güçlü bir sosyal devlet inşa etmektir. Dördüncüsü ise sürdürülebilirliktir. Ama bunlar Türkiye'yi tarladaki, fabrikadaki üretimden kopardılar. Bir ülke düşünün ki kendi fabrikasını Katar ordusuna bedava veriyor. Ethem Sancak diyor ki biz kira mira vermiyoruz. Düşünün ki bir ülkenin Cumhurbaşkanı halkına yalan söyleyebiliyor. Bozulma hayatın her alanında. Medyada da ciddi bozulma var.

YERLİ OTOMOBİL: Yerli otomobil yapmasına karşı çıkmak Türkiye'nin çıkarları açısından doğru değil. Güney Kore'den önce biz yerli otomobil yapmalıydık. Türkiye teknolojideki hızlı devinimi yakalar ve bunu sürdürürse yerli otomobil yapabilir. Bugünkü teknolojiye takılıp kalırsa değer ülkelerle rekabet edemezsiniz. Yerli otomobil yapmak mesele değil. Bütün mesele yaptığınız ürünü dünyaya satabilecek misiniz? Bana getirirlerse deneme yapabilirim.
Sipariş vermedim. Seri üretim yapılmadan bunları söylemek doğru değil. Karşı çıkmak da doğru değil. TOBB, bu projeye ne kadar ortak, merak ettim doğrusu. Elektrikli otomobile İngiltere büyük ölçüde karşı çıktı. Almanya dünyada lider. Yeterli kaynak ayrılırsa Türkiye üretebilir; üretilemez diye bir şey yok. Bizim önceliğimiz Kanal İstanbul olmazdı. Türkiye'ye ağır bedeller ödeten büyük YİD yatırımları da olmazdı. İstanbul'a yapılan yatırımları niçin diğer illere yapmıyorsunuz? Toplumun ihtiyaçlarını, önceliklerini iyi belirlemek lazım.

DEMİRTAŞ VE KAVALA: Türkiye'ye yargı var mı? Önce bu soruyu sormak lazım. Adalet Bakanlığı'nın seçip aldığı yargı mensuplarının yüzde 99'u Saray'a bakıp karar alıyorlar. Daha eski ve deneyimli olanlar sağlıklı kararlar alıyorlar. Selahattin Demirtaş, Osman Kavala olayı bir demokrasi ayıbıdır. Demirtaş'ın Cumhurbaşkanlığı seçimine girmesine izin veriyorsunuz ama sonra hapse atıyorsunuz. Türkiye'de demokrasi olduğunu hiç kimse dünyaya anlatamaz. Kavala, yılbaşını hapiste geçirdi. Bir karar alınabilirdi. Bunun için Merkel'in, Trump'ın araması mı lazım. Deniz Yücel için bir gecede iddianame hazırlandı. Aynı şey Papaz olayında da oldu. Parası, siyasi gücü olanların büyük bir kısmı zaten dışarıda. FETÖ Borsası da zaten bu nedenle oluştu.

SADAT LİDERİ'NİN TELKİNİ: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "sadece kollukla iç güvenlik sağlanmaz" sözü büyük ihtimalle SADAT liderinin telkinleri nedeniyle bu demeci verdi. Arkasından ne geleceğini bilemeyiz. Ankara'ya, İstanbul'a bir tabur asker gönderebilir. Bir Cumhurbaşkanı akli melekelerini yitirmiş bir kişiyi savunma danışmanı olarak istihdam edebilir mi? Ama bütün bunlar normal karşılanıyor. Mehdiye ortam hazırlanıyor.

ABD İLE İLİŞKİLER: Trump'ın söylediklerini kabul edecekler. Bugüne kadar Trump ne söylediyse Erdoğan yerine getirdi. S-400'lerin aktive edilmesi gerekir mi? Gerekir. Aldıysanız gereğini yerine getirmelisiniz.

2020 İÇİN UMUTLU: 2019'da güzel şeyler oldu. 2020'de daha güzel şeyler olacak. Buna inanıyorum. Toplumun demokrasiye, adalete, refaha, güzel şeylere ihtiyacı var. AK Parti'nin ikiz doğurmasının nedeni, bu beklentileri karşılayamamasıdır. Demokrasiden otoriteye dönüş olmuştur. Türkiye'de hiç kimsenin umutsuzluğa kapılmaya hakkı yoktur. Türkiye, bu sorunları demokrasi ile aşacaktır. Bu olağanüstü süreç, Türkiye'ye avantaj sağlayan bir süreç de olabilir. Tarihimizde ilk kez bütün tarafların katılımıyla bir Anayasa'yı yapmış olacağız. Süreç bizi oraya taşıyor. 2020 yeni bir yılın başlangıcı oluyor. 2020'nin ilk 10 yılında her şey daha güzel olacak.

Kaynak : Habertürk

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları