loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'ndan kritik 10 madde

Kılıçdaroğlu'ndan kritik 10 madde
Tarih: 06.11.2014 - 20:30
Kategori: Sendika

Kılıçdaroğlu, 10 maddenin kanunlaştırılması için TBMM'ye kanun teklifinde bulunacaklarını belirtti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Maden kazaları, çalışma yaşamı, iş sağlığı ve güvenliği” toplantısında, Türkiye’de yeni acılar yaşanmaması için taşeron ve maden işyerlerinde rödovans sisteminin kaldırılmasını istedi, alınması gereken önlemleri açıkladı. 

Kılıçdaroğlu, “Burada görüş birliğine vardığımız önlemleri kanun teklifi haline getirecek, önce size gönderecek, görüşlerinizle olgunlaştırdıktan sonra TBMM Başkanlığına sunacağız” dedi ve önerileri şöyle sıraladı;

-“Maden işyerlerinde sendika varsa kaza oranı %8, sendika yoksa kaza oranı %92. O nedenle işyerlerinde mutlaka sendikalaşmanın önü açılmalı ve sendikalaşma önündeki engeller kaldırılmalı.”

-“12 Eylül’ün ürünü diyorlar ve hiçbir vesayeti kabul etmiyoruz diye söyleniyorlar. Bir vesayeti ortadan kaldıracaksak sendikaların üzerindeki vesayeti, sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldıralım. İşçiler örgütlensinler, haklarını arasınlar.”

-“Kesinlikle uluslararası standartlar Türkiye’ye gelmeli. 176 sayılı ILO sözleşmesi Türkiye’de de kabul edilmeli. Parlamentoya gelmeli oybirliğiyle geçmeli. Emeğe, işçinin alın terine saygı duyuyorsak oybirliğiyle geçmeli. Hükümet biran önce bunu getirmeli.”

-“Kesinlikle havza madenciliği sistemine geçilmeli. Her yerde ocak değil, havza esas alınmalı, riskler ona göre saptanmalı ve ona göre gereken yapılmalı.”

-“Maden işletmelerinde denetim bağımsız organlar tarafından yapılmalı. Denetimi aylığını işverenden mühendis yapıyor, işveren de gel beni denetle diyor. Bu olmaz.”

-“Yer altında çalışanlar için mutlaka yaşam odaları olmalı, işçi eğitilmeli…”

-“Maden İşleri Genel Müdürlüğü, taşra örgütü olmayan bir genel müdürlük. Mutlaka bunun taşra örgütünün oluşturulması lazım.”

-“ Siyasi otoriteden bağımsız, özerk bir işçi sağlığı ve iş güvenliği konseyi olmalı. İşçi sağlığı ve iş güvenliğini sürekli ve sağlıklı izleyebilmeli.”

Kılıçdaroğlu, Türk-İş, Hak-İş, DİSK, TTB, TMMOB ile maden işyerlerinde örgütlenen sendikaların temsilcilerinin katıldığı toplantının sonunda görüşlerini şöyle açıkladı;

“Değerli basın mensupları, iş yaşamını ilgilendiren temel konularda özellikle yeraltında çalışan işçilerin sorunlarıyla ilgili ve nasıl çözülmesi gerektiğiyle ilgili çok önemli bir toplantı yaptık. Bu toplantıyı önemsememizin temel nedeni Türk-İş’in, Hak-İş’in, DİSK’in, Türk Tabipler Birliğinin, Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliğinin temsilcilerinin ve aynı zamanda maden işyerlerinde örgütlenen sendikaların temsilcilerinin olduğu bir toplantıda belli konularda görüş birliği sağladık. O açıdan bu toplantıyı çok önemsiyoruz.

Siyaseten bile farklı düşünen kurumlar eğer belli konularda görüş birliği oluşturuyorlarsa biz bunu önemsiyoruz. Ve bu görüş birliğinin de mutlaka parlamentoda yasaysa yasa, yönetmelikse yönetmelik, tüzükse tüzük değişiklikler yaparak hayata geçirilmesini istiyoruz. Türkiye yeni acılar yaşamamalı, yeni dramlar yaşamamalı. Biz 21.yüzyılın Türkiye’sini çağdaş uygarlığa taşıma konusunda çaba harcıyorsak bu çaba bir siyasetçinin çabasıyla mümkün değil. Sendikaların, işçi, işveren sendikalarının, meslek kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının çabalarıyla gerçekleşecektir.

Bu vesileyle ben bu toplantımıza katılan, görüşlerini bildiren bütün arkadaşlara, başkanlara yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.

Şu konularda görüş birliği sağlandı değerli arkadaşlarım. Maden işyerlerinde taşeron sistemi kesinlikle kaldırılmalı. Eğer bunu yapabilirsek, gerçekleştirebilirsek çok önemli bir adımı atmış olacağız.

İkinci olarak maden işyerlerinde rödovans sistemi de kaldırılmalı. Taşeronlaşmayla rödovans sistemi at başı gidiyor.
Burada önemli bir rakam verildi. Bütün yurttaşlarımın bu rakamı dikkatle izlemeleri gerekir.
Değerli arkadaşlarım, sendikalı işyerlerinde, maden işyerlerinde eğer sendika varsa kaza oranı %8. Bir işyerinde sendika yoksa maden işyerlerinde kaza oranı %92. Bu rakamlar örgütlenmenin iş kazalarını nasıl engellediğini bize gösteriyor. O nedenle işyerlerinde mutlaka sendikalaşmanın önü açılmalı ve önündeki engeller kaldırılmalı. Yer yer, zaman zaman şikayet ediyoruz 12 Eylül yasaları yaptı bunu diye. Biz hiçbir vesayet kabul etmiyoruz diye ısrarla söyleniyor. Bir vesayeti ortadan kaldıracaksak sendikaların üzerindeki vesayeti kaldıralım. Sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldıralım. İşçiler örgütlensinler, haklarını arasınlar.
Burada yine çok acı bir gerçek dile getirildi değerli arkadaşlarım. İş yerinde işçi, maden işyerinde hayatını kaybediyor sendikasız. Dava açmak çok pahalı bir iş. Hangi parayla avukat tutacaklar, hangi parayla harç yatıracaklar, hangi parayla bu gariban işçiler, aileler haklarını arayacaklar? Sendika olsa davayı sendika açacak, hakkını arayacak kendi çalışanının, ama sendika yoksa, işçi sendikalı değilse nasıl hakkını arayacak. O nedenle sendikalaşmanın önündeki engellerin mutlaka kaldırılması lazım.

Dört; kesinlikle uluslararası standartlar Türkiye’de gelmeli. 176 sayılı uluslararası çalışma örgütünün sözleşmesi Türkiye’de de kabul edilmeli. Parlamentoya gelmeli oybirliğiyle parlamentodan geçmeli. Bakın oy birliğiyle diyorum. Emeğe saygı duyuyorsak, işçinin alın terine saygı duyuyorsak oybirliğiyle geçmeli. Hükümet biran önce bunu getirmeli.

Bir başka önemli öneri beşinci madde olarak. Kesinlikle havza madenciliği sistemine geçilmeli. Her bir yerde ocak değil, bir havza esas alınmalı, riskler ona göre saptanmalı ve ona göre gereken yapılmalı. Havza madenciliğine artık Türkiye’nin geçmesi gerekiyor.

Altıncı öneri; yeraltı maden işletmelerinde denetim bağımsız organlar tarafından yapılmalı. Şimdi denetimi işverene bağlı maden mühendisi yapıyor, aylığını da işverenden alıyor gel beni denetle diyor. Bu olmaz. Bu sağlıklı bir denetim değildir. Denetimin sağlıklı olması için denetim organının bağımsız olması lazım. Hem işçiden, hem işverenden bağımsız olması lazım ki objektif olarak raporunu sunabilsin. Aylığı için bir fondan para ödenmeli ve denetim organı bağımsız olarak görevini yapmalıdır. Bunun yanında devlet denetiminin de etkin olması gerekiyor. Gerek bağımsız denetim organının, gerekse madeni denetleyecek olan devlet denetim organının raporları mutlaka ilgili sendikalara gitmelidir. Burada gizlilik olmaz. İnsan hayatının olduğu yerde gizlilik olmaz. Sendikalara gidecek, sendikalar bakacak denetim raporlarına gerekirse o konuda toplumu aydınlatacaklar, işçileri aydınlatacaklar.
Bir başka önemli nokta değerli arkadaşlarım, yer altında çalışanlar için yaşam odaları. Gerekiyor. Uluslararası standart mı? Standart gerekiyor. Biz AB’ye üye olmak isteyen, tam üye olmak isteyen bir ülkeyiz. 1963’ten beri batı uygarlığının bir parçası olmak istiyoruz. Orada ne varsa bizim ülkemizde de olsun. Orada işçilere hangi haklar veriliyorsa bizim ülkemizde de işçi hakları aynı çerçevede korunsun. Orada iş güvenliği nasıl sağlanıyorsa bizim ülkemizde de iş güvenliği öyle sağlansın. O nedenle yaşam odaları mutlaka gerekiyor.
Bir diğer konu değerli basın mensupları, Maden İşleri Genel Müdürlüğü. Taşra örgütü olmayan bir genel müdürlük. Mutlaka bunun taşra örgütünün oluşturulması lazım. Taşra örgütü olacak ki herhangi bir yerde kaza olduğunda Maden İşleri Genel Müdürlüğü derhal devreye girecek, bir kriz masası oluşturulacak ve sorun orada çözülecek. Siyasilerin akın akın gittiği, korumalarla akın akın gittiği ve kurtarma faaliyetlerini engellediği bir düzen olmamalıdır. Kazanın olduğu yerler şov merkezi değildir arkadaşlar. Bu konuda da bütün arkadaşların ortak görüşü böyle. Maden İşleri Genel Müdürlüğünün taşra örgütü kurulsun. Biz bırakın felaketten kendimiz kurtaralım oradaki işçileri. Biz yaparız bunu diyorlar.

Bir başka önemli nokta değerli arkadaşlarım, eğitim uygulama maden ocaklarında mutlaka olmalı. İşçi bu maden ocaklarında eğitilmeli ve ondan sonra yeraltına indirilmeli. Eğitim maden ocaklarında eğitilecek işçiye bir sertifika verilmeli ve ondan sonra o sertifikayla beraber işçi yeraltına inmeli.

Şimdi bakın, çok acı bir örnek verildi. Bizde 3 gün olduğu ifade edildi yeraltına inecek maden işçinin eğitim süresi 3 gün. Almanya’da 3 ay. Soma’da ölen 301 işçinin o gün eğitimde olması gerekiyor. Ama 301 işçi yeraltında hayatını kaybetti. Eğitimlerini bile yapamadan o insanlar yeraltında hayatlarını kaybettiler.

Bir 10. madde. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konseyi olmalı. Özerk bir konsey olmalı. Siyasi otoriteden bağımsız bir konsey olmalı. İşçi sağlığı ve iş güvenliğini sürekli ve sağlıklı izleyebilmeli.

Değerli basın mensupları, 10 maddeyi not ettik. Sizin önünüzde de ifade ediyoruz. Grup Başkanvekilim bana bir not iletti çok önemli açıklamalar yapıldı burada diye. Biz bunların tamamını kanun teklifi haline getireceğiz. Ama bu teklifi TBMM Başkanına vermeden önce sizlere göndereceğiz. Sizler alın bakın, yeniden oluşturabilirsiniz, eksiğimiz olabilir, fazlamız olabilir. Son şeklini aldıktan sonra biz bunu TBMM Başkanlığına vereceğiz. Sizlerde takipçisi olun, bizlerde takipçisi olalım. Madende ölen işçinin sağı, solu yoktur. Madende ölen işçinin hep beraber bizim onun hayatını kazanması, ölmemesi için bizim önlem almamız gerekiyor. Bu önlemi sağlamak ve gerçekleştirmek zorundayız. Bunun mücadelesini yapacağız. Hep beraber bunu gerçekleştireceğimizi umuyorum. Çünkü şundan kesinlikle eminim. Hepimizin sorumluluğu var. Siyasetçi olarak benim sorumluluğum var, sendikacı olarak sizlerin sorumluluğu var. Mimar Mühendis Odalarının sorumluluğu var, yeraltında çalışan maden mühendislerimiz var. Türk Tabipler Birliğinin sorumluluğu var. İş sağlığı açısından onlar çok önemli bir aktör, çok önemli bir özne. O zaman hepimiz sorumluluklarımızın bilincinde bu olayı çözelim ve Türkiye yeni gözyaşlarıyla, yeni hüzünlerle karşı karşıya gelmesin.
Hepinize çok teşekkür ediyorum değerli basın mensupları.
Soru- Bu yaptığınız çağrılarla ilgili kanun teklifi vereceksiniz ama hükümetinde destek vermesi için bir girişiminiz olacak mı acaba?
Kemal KILIÇDAROĞLU- Elbette. Sadece bizim değil sendikalarında bu konuda girişimi olmalı, sivil toplum kuruluşlarının da girişimleri olmalı. Maden şehidi ailelerinde girişimleri olmalı. Bu sorun Türkiye’nin ortak sorunudur. Neden Türkiye iş kazalarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü? Bundan hepimizin utanç duyması gerekiyor. Sorumluluk varsa dediğim gibi, bakın ben Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı olarak sorumluluk duygularım içinde böyle bir toplantı yapıyorum. Siyasal iktidarında buradan ortaya çıkacak olan önerileri değerlendirmesi lazım. Onlarda değerlendirirlerse aklın yolu birdir. Uluslararası normlar vardır. AB normları vardır. Getirirsiniz o normları hep beraber sorunları çözmüş oluruz. Bu sıcak siyasetin kavga alanı değil arkadaşlar insan hayatı. Bütün siyasal partilerin sorumluluğu vardır. Biz sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz, kanun teklifimizi hazırlayacağız.
Bakın ortaya çıkan görüşler gerçekten de olağanüstü güzel görüşler. Bunlar gerçekleştiği zaman göreceksiniz pek çok şey Türkiye’de değişecek. İnsan hayatı kadar önemsediğimiz başka bir konu olmamalı. Birinci önem konumuz insan hayatıdır.

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları