loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu'ndan Meclis'teki siyasi partilere parlamenter sisteme dönme çağrısı: Gelin, tek adam rejimini kaldıralım

Kılıçdaroğlu'ndan Meclis'teki siyasi partilere parlamenter sisteme dönme çağrısı: Gelin, tek adam rejimini kaldıralım
Tarih: 25.06.2019 - 13:25
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
"Güzel bir ülkemiz var. Kİmliklerimiz, inançlarımız farklı olabilir ama bayrağımız altında huzurla yaşamak istiyoruz. 
Enis Fosforğlu tiyatro dünyamızın önemli bir ismiydi. Adalet Yürüyüşüne katılmıştı. Dün cenazesine katıldık. Enis Fosforoğlu'na Allah'tan rahmet diliyorum.
-Gezi olaylarında kendisini gösteren, yeşile duyulan hasreti dile getiren, İstanbul'da yeşile hasret milyonları düşünün. Ağaçların kesilmesine karşı çıktılar. Milyonlarla geldiler. Kimsenin burnu kanamadı. Biz mitingimizi iptal ettik, Taksim'e gittik. Halaylar çekildi, piyanolar çekildi, yeryüzü sofraları kuruldu. Dünyanın en barışçıl eylemiydi. Saldırıldı. İddianameler hazırlandı. İçinin boş olduğu ortaya çıktı. 601 gündür Osman Kavala içeride. Bu insanlar ne yaptı? Yeşile sahip çıkmak demokrasinin olmazsa olmazı. Hiçkimse şiddete başvurmadı.
FETÖ'cü hakim savcıların hazırladıkları iddianameler vardı. Onlar sonucu beraat verildi. Aradan zaman geçti, intikam alacaklar. Aynı iddianamelerden yola çıkıldı adına da yeniden kıymetlendirme denildi. Borsa mı bu? Gezi davasının çökmesine neden olacak cümleyi Osman Kavala kurmuş. 'Madem Soros'tan talimat almışım. Soros'un burada yargılanması gerekmez mi?' Amaç Gezi'ye katılanlardan intikam almak.
Gezi olayları dünya tarihine bırakılan bir mirastır. En baskıcı zamanda toplumun nefes almasını sağlamıştır. Dönemin başbakanı çağırdı, özel görüşmeler yaptı. Bir süre sonra bitti. FETÖ'nün taktikleri aynen devam ediyor. Aynı yolda yürüyorlar. Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu boşuna yatıyor, Eren Erdem gibi. Türkiye'nin önü açıldı. Daha da açılacak. 
31 Mart'ta seçim yapmıştık. Martın sonu bahar demiştik. Martın sonu bahar oldu. Adana'da, Mersin'de, Antalya'da, İstanbul'da baharı getirdik. İstanbul'u hazmedemediler. Oyları çaldılar, dediiler. Hırsız nerede hala göremedik. Elimizde kamera kayıtları var, dendi. SOnunda itiraf ettiler, 'çaldılar dedik ama bu siyasi söylem' dediler. Çalmakla siyaseti nasıl bir araya getirirsiniz. Mzbatayı verdiler, 18 gün başkanlığı yaptı. Ankara'da kurulan kumpas sonucu verdi, seçimi iptal ediyoruz, dediler. Dilekçe verdik, '39 ilçeyi de iptal et' dedik. Hayır, dediler. Bazı çevreler boykot yapın, sokağa çıkın dediler. 
Onun bürokratlarına, valilerine, adamlarına güvenmiyoruz ama 16 milyon İstanbullıuya güveniyoruz, dedik. Biz haktan, hukuktan, adaletten bahsetmişti. Haktan adaletten bahsedenler sokağa çıkıp camı çerçeveyi indirmezler. 
13 bin 729 oyla kazanmıştık. Sandığa gittik ve Ekrem İmamoğlu 800 bin oyla yeniden başkan seçildi. Bu milletin ahlakına, ferasetine, vicdanına güveniyoruz, dedik. 
Her türlü iftirayı attılar. Pontus'tan tutun diplomaya kadar. Bir iktidar partisinin, destekçilerinin, cumhurbaşkanının doğrudan Ekrem İmamoğlu'nu hedef alarak seçim propagandası yaptılar. Medyası var yüzde 90'ları kontrol ediyorlar, cumhurbaşkanı var tarafsızlığını kaybetmiş. Bizim de Allah'ımız var. Kimseye kötülüğümüz var, kin tutmuyoruz. Sayın Erdoğan 'Sisi'ye mi Binali Yıldırım'a mı oy vereceksiniz?' noktasına geldi. Bunlarda ahlak, Allah korkusu kaldı mı? Öteden beri cumhurbaşkanlığı makaına oturan kişinin tarafsız olmasını isteriz. Cumhurbaşkanlığı sigortadır. Öyle bir durum yok şu an. Bir kişi tarafsız olacağına dair namusu ve şerefine ant içmişse uymalıdır. Bu yemin metni anayasada duruyor, TBMM'de okundu. Cumhurbaşkanı seçimlerde tarafsız olmalı. Ya da unvanını değiştirir. 
Seçimlerde kimsenin inancını, yaşam tarzını sorgulamadık. Seçimlerde herkes güzel bir çalışma sergiledi. Cumhurbaşkanına, bürokratlara, valilere rağmen... Hep beraber demokrasi destanı yazdık.  Bugün dünya Türkiye'yi konuşuyorsa 16 milyon İstanbullu sayesinde konuşuyordur. Bu bizim siyasal tarihimizin en önemli destanlarından birisidir. 
Demokrasi destanını yazanlar sandığa gidip oy kullanan, tatillerini yarıda kesenlerdir. Bir teşekkürüm de CHP  örgütlerine. İl başkanına, il, ilçe örgütlerine. Binlerce gönüllüye teşekkür ediyorum. İYİ Parti ve Demokrat Parti'nin sayın genel başkanlarına ve üyelerine, Millet İttifakı'nda yer alamyan Saadet Partisi sayın genel başkanı ve üyelerine. HDP'nin genel başkanları, üyeleri ve seçmenlerine teşekkür ediyorum. Hep beraber demokrasi destanı yazdık. Türkiye bizimdir dedik. Hep beraber motorları maviliklere sürmek kadar güzel bir şey yok. Sizden bizden demeden, etnik kimlik, inanç üzerinde siyaset yapmadan milyonların motorları maviliklere sürmesi kadar güzel bir şey yok. Bu destan bu ülkenin destanıdır. 
Bu seçimlerin 2 temel sonucu var. Türkiye için seçmen ülkedeki siyasilere mesaj verdi. Siyasetin vesayetindeki yargıya mesaj verdi. Haksız şekilde mazbatayı aldınız biz haksızlığı gidereceğiz. Mazbatası alınan kişiye mazbatasını teslim edeceğiz, dedi. 800 bin kişilik fark bundan. Mazbatayı verecekler, başka yolu yok. İstiyorlarsa YSK orada versinler dilekçeyi, yemine ederim itiraz etmeyeceğim. 
Bu seçimin Türkiye için bir anlamı daha var. Vatandaş cumhurbaşkanının tarafsız olmasını istiyor. 800 bin kişi bir ilden bu mesajı veriyor. Cumhurbaşkanı taraflı mı olmalı tarafsız mı olacak referandum yapın.
Dünyaya verdiğimiz mesaj: Türkiye'de tek adam rejimi var. Yargının baskı altında olduğu, milletvekilllerinin tutuklandığı ortamda artık demokrasi gelmez deniyordu. Biz yargının siyasallaşmasına rağmen bu ülkenin dokularında demokrasi vardır. 
Türkiye'den umudu kesmişlerdi. Baskı, şiddet var, yazarlar, çizerler, Erdoğan çok güçlü diyorlardı. Cumhurbaşkanı, valisi, kaymakamı, bürokratlar... Devletin bütün bütçesi kullanulıyor. Biz demokrasi mesajı verdik. Dünya şaşkınlık içinde izliyor. 
İstanbul seçimleri bir İstanbul seçimi değil. Milletvekili arkadaşlarımız uluslararası toplantılara katılıyorlar. İstanbul seçimlerine ne olacak, diye soruyorlardı. Dünya bizi izliyor. İnandığımız için yapabiliriz, dedik. İnandık, gerçekleştirdik. Kazanan sadece Ekrem İmamoğlu değil. Kazanan demokrasi, Türkiye'dir. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıran milyonlardır. Adalet Yürüyüşü'nde Maltepe'ye geldiğimizde 'Duvar var, yıkacağız o duvarı' dedik. Parça parça ettik o duvarı. Ankara'da, Antalya'da, Adana'da, 60 yıldır alamadığımız pekçok yerde belediyeler kazandık. Her yerde cumhuriyet olabilir, asıl olan cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak. Asıl görevimiz şimdi başlıyor. Şimdi belediye başkanlarımıza büyük görevler düşüyor. Halkçı belediyecilik anlayışıyla yola çıkacaklar. 
7 kurala bütün başkanlar uyacaklar. Biz de takipçisi olacağız. CHP artık sadece CHP'lilerin değil 82 milyonun partisidir. 
1-Belde halkının tmaamını kucaklayacaksınız.
2-Hizmeti belli kişiler, zümreler, akrabalar için değil halk için yapacaksınız. Havuz medyası üzülebilir ama halk sevinecektir.
3- Beldenizde fakir mahallelere öncelik vereceksiniz. Engelli, dezavantajlı gruplar ile kadınlar lehine karar alacaksınız.
4- Yoksullara yardım yaparken kişinin onurunu koruyacak, yoksulluğu teşhir etmeyeceksiniz.
5-Harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Bu israfla mücadeledir. 
6-Belediyede yönetici atamalarında liyakate uyacaksınız.
7-Belediyeyi adaletle yöneteceksiniz. 
Demokrasi kalkınmanın manivelasıdır. Nerede demokrasi gelişmişse oralarda kişi başı gelir artmıştır. 
-Ekonomide ciddi sorunlarımız var. 
Erdoğan 1 yıl önce şunu söylüyordu 'Siz bu kardeşinize yetkiyi verin Türkiye nasıl düzlüğe çıkarılır, göreceksiniz' dedi. Gördük. Erdoğan ' ekonominin sorumlusu benim' demişti. Doğru. BDDK başkanını, bankaların müdürlerini belirleyen o. Tek adam rejimi bu. EKonomi tepetaklak gidiyor. Sorumlusu benim, demek dış güçler yok, talimatı veren benim demektir. Yetkiyi aldı devlet aile şirketi gibi yönetilmeye başlandı. Türkiye aile şirketi yönetilemez. Ekonomide kriz var. Faturayı kim ödeyecek? Saraya bakıyorum fatura öder mi, hayır. Saraydan beslenenler var. Onlar da dolarla ihale alıyor. Onlar da etkilenmiyor. Rantiye sınıfı var. Faiz arttıkça daha çok kazanıyorlar. Havuz medyası da etkilenmiyor. Bankalar destek veriyor, reklamlar... Faturayı kim ödeyecek? Faturayı sanayici, çiftçi, üreten kesimler ödüyor. 8 ayda sanayi üretiminde düşüş var. İş yok ama borç çok.
Son 4 ayda 600 bin 532 kişi icralık oldu. AK Partili kardeşlerimin vicdanına sesleniyorum: Ekonominin sorumlusu benim, diyen kişiye soracaksınız. Sevdiğinizi biliyoruz ama sevmek ayrı memleket ayrı. Memleket elden gidiyor. Bir kişi kendisini yakıyorsa sorgulamak zorundayız. 
Memleketi bu hale yönetenler getirdi. İktidara gelip vatandaşa hizmet vermeyen, yandaşa hizmet veren iktidar getirdi. Bunu altyapısını da değişen rejim oluşturdu. Tek adam rejimi değişmeli. Tek adam rejimi felaket, enflasyon getirdi. Bunu hep birlikte gördük. Devletin çalışmadığını, ekonominin kontrol edilmediğini gördük. Vatandaşın borç batağında olduğunu, adaletin yok edildiğini, FETÖ borsası kurulduğunu gördük. TBMM'nin iş yapamaz hale getirilmesi lazım. Bu yanlıştan dönmemiz lazım. Vatandaş huzur, hak, hukuk, adalet, güçlü bir Türkiye istiyor;  Tarafsız bir cumhurbaşkanı istiyor. Vatandaş vergilerin nereye harcandığını bilmek, 3. havalimanının kaça yapıldığını, şehir hastanelerinin kaça mal olduğunu öğrenmek istiyor. Bunları TBMM'deki hiçbir vekil de bilmiyor. Tek adam rejiminin değişmesi lazım. Vatandaş, ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen istiyor. Bütün siyasi partilere çağrımdır: CHP olarak her şeye hazırız. Tek adam rejimini kaldıralım güçlü demokratik bir sistem kuralım. Dmeokrasiyi yeniden inşa edelim."
 
Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları