loading
close
SON DAKİKALAR

'Kimse umutlanmasın, ülkemi terketmeyeceğim'

'Kimse umutlanmasın, ülkemi terketmeyeceğim'
Tarih: 29.12.2012 - 11:23
Kategori: Söyleşi

Önceki gün tahliye olan Soner Yalçın, Silivri günlerini ve bundan sonrasını anlattı...

682 gün sonra özgürlüğüne kavuşan gazeteci Soner Yalçın, Levent’teki evinde Vatan’a konuştu: “Cezaevinde her gün 1.5 saat spor yapıyordum. ‘Öyle bir geçer zaman ki’ dizisini kaçırmıyordum. Dizideki çocuklar bana lise yıllarımı hatırlatıyordu. En çok yağda yumurtayı ve Galatasaray maçına gitmeyi özledim”

Odatv davasının kilit isimlerinden Soner Yalçın, Silivri Cezaevi’nde geçen 682 günün sonunda hakkında tahliye kararı verilerek serbest bırakıldı. Yalçın, sevincini “kokusunu özledim” dediği oğlu Aren Yalçın ve sevgilisi Halide Didem Kurt’a sarılarak yaşadı. Söyleşimiz sırasında Odatv Davası’ndan tutuklanıp serbest kalan iki isim gazeteci Müyesser Yıldız ve Barış Terkoğlu da Levent’e geçmiş olsun demek için gelen isimler arasındaydı. Vaktini Levent’teki evinde meslektaşları ve sevenleriyle geçiren Yalçın, yaşadığı zorlu günleri Vatan’la paylaştı.

‘Küçük’e içim yanıyor’

“Bir insan düşünün ki 75 yaşında. Bu insan bir profesör ve insanların boyu kadar kitap yazmış. Sadece Türkiye’de değil, birçok ülkede referans olarak gösterilen bir isim. Nasıl oluyor da içeride tutuluyor. Yalçın Küçük için içim yanıyor. Aydınları, gençleri, yazarları kör bir testereyle kesiyorlar. Türkiye’nin düşünce iklimini çölleştiriliyor. Bugün bir partinin genel başkanı hapisteyken diğer parti başkaları ‘biz özgürüz’ diyemez. O ülkede demokrasi var denemez.”

‘Acı olan aklın kaybolması’

“Odatv davasıyla ilgili hukuki bir yorum, akılla değerlendirme yapamıyoruz. Çünkü aklı yok ettik. Asıl acı olan bu aklı kaybetmiş olmamız. Hanefi Avcı’nın durumu çok açık. 3.Yargı Paketi’ne göre tahliyesi gerekirken içeride tutuluyor. Ahmet Şık, Nedim Şener çıktı Hanefi Avcı hapiste. Allah aşkına Hanefi Avcı’nın Devrimci Karargah’la ne alakası var. Herkes bilir ki Avcı sağcıdır. Onunla irtibatlı olan herkes tahliye oldu. Bu zülmü neden gazeteciler yazmıyor. Bu haksızlıkları yazmayanlara gazeteci denir mi?”

‘Düşman hukuku işledi’

“Bizim şansımız gazeteci olmamızdı. Odatv gazetecilik davası olduğu için gazeteciler de ilgi gösterdi. Yandaş medyadakiler ise itibarsızlaştırmaya çalıştı. Odatv davasından kocaman bir fos çıktı. Suç dedikleri virüslü olduğu ortaya çıkan bilgisayarlar. TÜBİTAK bile virüsü kabul etti. Türkiye’nin en değerli hukukçuları bile bizi haklı buldu. Maalesef ki bu ülkede düşman hukuku işliyor.”

‘Vatanımı bırakıp gitmem’

“Silivri’de 20 kilo verdim. Kendime söz verdim. O kapı açılacak ve dimdik, sağlıklı, moralli çelik gibi çıkacağım diye. Ben gazeteciyim yazmaya doğruları anlatmaya devam edeceğim. Birileri benim için kalemini kırar, eğrilir bükülür diye düşünüyorsa umutlanmasın. Ülkemi terk etmeyeceğim. Okyanus ötesine sığınmayacağım. Silivri’de bile olsa burası benim vatanım. Ülkemi seviyorum. Hem de çok seviyorum. Ülkemin insanlarını seviyorum. Korkmadan yazmaya devam edeceğim.”

‘Yandaşları da savunurum’

“Gazetecilerin iktidarlara, cemaatlere kendini beğendirme sorumluluğu yoktur. 12 kitap yazdım. Bana yalan yazdığıma dair bir tane delil getirsinler. Hrant Dink’e düşmanlık ettiğimi bile yazan yalancılar oldu. Türkiye bunu hak etmiyor 170 yıllık basın tarihimizde meseleğimizin bu kadar ayaklar altına alındığı görülmemiştir. Kimseye kinim yok. Yandaş gazetecilerin bizim yaşadıklarımızı yaşamasını istemem. Gerekirse onlar için bile haksızlığın karşısında dururum.”

‘İlk maçta Aslantepe’deyim’

“Koğuş iki katlıydı. Üst katta 5, alt katta ise 2 hücre vardı. Oktay Yıldırım, Turhan Özlü ve ben birlikte kalıyorduk. En çok yağda yumurtayı ve Galatasaray maçına gitmeyi özledin. İlk maçta Seyrantepe’ye gitmeyi istiyorum. Aslantepe’yi hiç görmedim. Çok merak ediyorum. İki günlüğüne Kapadokya gezisi gerçekleştireceğiz. Cezaevinde her gün 1.5 saat spor yapıyordum. Öyle bir geçer zaman ki dizisini kaçırmıyordum. Dizideki çocuklar bana lise yıllarımı hatırlatıyordu. Klasik müzik dinlemeyi çok özledim. Eve geldiğimden beri müzik açık.”

‘En zoru oğlumun hasretiydi’

12 yaşındaki Aren, yaklaşık 2 yıl uzak kaldığı babasının yanından bir an olsun ayrılmıyor. Soner Yalçın da bir yandan Aren’e sıkı sıkı sarılırken bir yandan da cezaevinde yaşadığı en büyük zorluğun oğlundan ve sevdiklerinden ayrı kalmak olduğunu söylüyor.

‘Odatv teröristliğe devam ediyor!’

Odatv davasının sanıkları Barış Terkoğlu, Müyesser Yıldız ve Soner Yalçın üçlüsünün bir arada olduğu bu karenin fotoğraf altını Soner Yalçın yazdı: “Gerçeği yazmak, acı çekenin yanında durmak eğer teröristlikse gazeteler şu manşeti atabilir: Odatv teröristliğe devam ediyor!”

Mert İnan-Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları