loading
close
SON DAKİKALAR

Dİmitrov'u Anarken

Ahmet Kale
Tarih: 18.06.2014

Doğumunun 132, ölümünün 65. yılında Dimitrov'u anıyoruz

DOĞUMUNUN 132. ÖLÜMÜNÜN 65.YILINDA DİMİTROV’U ANARKEN

Bulgar devriminin öncüsü, Sosyalist Bulgaristan’ın kurucularından, faşizme karşı direnişin simgelerinden Georgi Dimitrov 132 yaşında. Ölümünün ardından ise 65 yıl geçmiş.

18 Haziran 1882’de Bulgaristan’ın Pernik ilinde doğdu. Çok genç yaşlarda aktif olarak sömürüye karşı mücadelede yer aldı. 1902 yılında Bulgaristan Sosyal Demokrat Partisi’ne girdi. Partinin bölünmesi üzerine Dimitar Blagoev öncülüğündeki sol kanadın oluşturduğu Bulgaristan Sosyal Demokrat İşçi Partisi saflarında oldu. İçinde yer aldığı parti 1919 yılında Bulgaristan Komünist Partisi adını aldı. 1905'te Bulgaristan Devrimci Sendika Birlikleri sekreteri seçildi. 1923 yılına kadar bu görevini sürdürdü.

1913 yılında milletvekili seçilen Dimitrov, 1918’de savaşa karşı tutumundan dolayı yargılandı ve mahkum oldu. 4 ay hapiste kaldı. 1921’de Moskovaya giderek, BKP adına Komüntern yürütme kuruluna seçildi. Bulgaristan’a dönerek, 1923 antifaşist ayaklanmayı yönetti. Ayaklanmanın şiddetle bastırılmasından sonra idama mahkum edilince yurt dışına kaçtı, Viyana ve Berlin’de kaldı. 1929’dan itibaren Komüntern’in Orta Avrupa Başkanı oldu. 1933 yılında ünlü Nazi provakasyonu olan 27 Şubat 1933'teki Reichstag yangının çıkmasından sorumlu tutuldu ve başka komünistlerle birlikte yargılandı. Leipzig’de yapılan duruşmalarda kendisini yargılayan Nazi mahkemesini tersine döndürerek, ünlü savunmasıyla asıl o Nazileri yargıladı ve beraat etti.

1943 yılına kadar yaşadığı Moskova’dan ülkesine dönerek, Nazi işbirlikçisi Bulgar hükümetine karşı direnişin örgütlenmesinde görev aldı. 1945 yılında kurulan Vatan Cephesi’nin başbakanı seçildi. Nihayet 1946 yılında kurulan Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nin de ilk başkanı oldu.

Bulgaristan ve dünya komünist hareketi tarihinde çok önemli bir yeri olan bu büyük devrimci, 2 Temmuz 1949’da Moskova yakınlarında öldü.

Anma yazımızı, bir başka büyük devrimci, Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın “Günlük Anılar” kitabından Dimitrov’la ilgili satırlarını aktararak bitirelim.

“24.06.1971 Perşembe
“Bulgar sosyalizmine, Sovyetler dışındaki bütün öteki sosyalizmlerden daha çok güvenmemek elden gelmiyordu. “Demir Perde” denilen bütün başka Avrupa Sosyalist ülkeleri, sanki sıraya girmişçe, Savaş sonu çeyrek yüzyılında, arka arkaya tökezlemiş durmuşlardı. Çıt çıkmayan, hiç falsosuz sosyalizmi kurarken reklamını başkalarına yaptıran, kendini dosta düşmana kabul ettiren biricik “Demir Perde Gerisi!” ülke Bulgarya idi. Çünkü Bulgar Sosyalizmi, II. Enternasyonal'dan beri düzgün kongrelerini yapan, her türlü provokasyonlara, sapıklıklara, Tsankof canavarlığı ölçüsünde kanlı katliamlara rağmen, inancında bir an bile gözünü kırpmamış, yüzde yüz yerli malı olmayı bilmiş, en alçakgönüllü bir devrimci savaş vermişti. Muazzam Endüstri Proletaryası'nın ordulardan kalabalık, varlıklı, dişinden tırnağına örgütlü bulunduğu koca Almanya'da, Nazi düzeninin Rayhştag'ları yaktığı, adım başında adam yediği günler, Alman azgınlığının son kertesine varan Prusya çizmeli, kanlı faşizme karşı hemen hemen tek başına, ölümü yumruğu ile ite kaka, Üçüncü Entemasyonal Komünizmi'nin şerefini yiğitçe savunan ve kurtaran sosyalist, o güne dek adı işitilmedik bir Bulgar militanı: Dimitrof oldu.
“Hiç unutmam. Bizim rahmetli Şefik Hüsnü Değmer de, nasılsa, Rayhştag yangını patladığı günler Almanya'daymış. Nazi'ler onu da yakalamışlar. Hitler'in gizli Nazi ajanlarına hazırlattığı yangını, III. Enternasyonal Komünizmi'ne mal etmek için, Almanya'da özellikle yabancı Komünistleri'yle işbirliği ve casusluk yapmış diye ilân ettiği Komünist Partisi'ni sürek avı etmişti. Bilmem hangi Nazi cezaevinde birkaç gün mü, birkaç hafta veya ay mı kalan bizim Dr. Şefk Hüsnü Değmer, İstanbul Sosyetesi'nde Selânikli ve üstelik Paşazâde olmanın verdiği özel aile ilişileri kanalından, birkaç Üniversite Profesörünü de içine alan bir tezkiye [aklama belgesi] ile, Nazi çizmesinden çabuk kurtulmuştu.
“Biz ‘Türkiye'nin Türkleri’nin en bellibaşlı liderleri böyleydik. ‘Bulgarya'nın Bulgarları’ ise öyleydi. Nüfusu bir kaç kat çok Türkiye, komünistini Nazi elinden: ‘Yabancıdır, öyle işlere girişmişliği yoktur’ gibi Üniversitecil dilekçelerle kurtarıyordu. Bulgaristan o günler, kendi içinden yetişmiş komünisti Hitler'in asması için ferman vereceklerin elindeydi. Bulgar adsız militanı, omuzlarına düşen Dünya Devrimci görevini de yerine getirmeyi bildi. Dünya Komünizmi'ne yalnız pratik alanda değil, teorik alanda da faşizmin ne olduğunu ve onunla nasıl dövüşüleceğini öğretti. Kendilerine Dimitrof’un ününden bir parça bulaştırmak isteyen bizim kılkuyruklardan kimisini bilirim. Moskova'da Dimitrof'un da kendileri gibi biri olduğunu sık sık anarlar dururlardı. Dimitrof'ta olağanüstü poz ve çalım bulunmadığına şaşarlardı. Bulgaristan böyle şaşırıcı insanların ülkesidir. (Günlük Anılar, s.148-149-150)
HER İKİ BÜYÜK DEVRİMCİNİN ANILARI ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUZ

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları