loading
close
SON DAKİKALAR

Bir Umut Yeşeriyor

Hakan Tahmaz
Tarih: 11.02.2012

Yılın son ayı işçi sendikalarında hareketli geçiyor...

Yılın son ayı işçi sendikalarında hareketli geçiyor. Bu hafta sonu Ankara’da Türkiye’nin en eski ve en büyük konfederasyonu Türk-İş’in kongresi var. Önümüzdeki yılın ilk ayının, ilk haftasında diğer konfederasyon DİSK’in kongresi var. Sonbahar işçi sendikalarının kongreleriyle geçti.  

Kongrelerin, dibe vurmuş olan sendika ve emek hareketinin yenide dirilmesine yetmeyeceği çok açık. Bunun en önemli nedeni, sendikal krizin boyutlarının çok köklü olması ve salt yönetim değişikliğinin veya bir kongreyle bu derin krizden çıkışın imkânsızlığıdır.

Hiç kuşkusuz sendikal ve emek hareketinin kriziyle, solun ve toplumsal muhalefet hareketinin dibe vurmuşluğunun örtüşmesi, bu imkânsızlığı daha da pekiştiriyor. Sol ve muhalefet hareketi içine düştüğü kuyuda debelenip duruyor. 

Ne yazık ki, sendikalarda aynı durumda. Sonbaharda yapılan sendika kongrelerine göz attığımızda durumun hiçte parlak olmadığı görülüyor. Krizden çıkıştan rol üstlenebilecek olan birçok “sendikada her şey eski tas eski hamam” biçiminde gidiyor.  

AKP hükümetinin bütün toplumu olduğu gibi sendikal hareketi de tam boy teslim almak ve AKP’lileştirmek için çalışmalarına tam gaz devam ediyor. İşçilerin bölgesel ücret, kıdem tazminatı ve kiralık işçi gibi vahşi piyasa ekonomisinin uygulamalarıyla tehdit edildiği  bir süreçte sesiz sedasız yapılan kongreler yönetim seçimlerine indirgenmiş durumda. 

İdar-i maslahatla ve hükümetle kol kola yürüyen konfederasyon yönetimleri aşmak oldukça zor görülüyor.   

Türk-İş esas olarak, kamu işyerlerinde örgütlü bir sendikal örgüt olarak şöyle veya böyle varlığını bugüne kadar sürdürdü. Ama artık denizin dibi göründü. Türk-İş bugünkü haliyle bir sonraki kongreyi yapabilir mi, yaparsa bugünkü Türk-İş yerinde olur mu gibi bir dizi sorunun yanıtı en azından bugün boşlukta.

Bu olumsuz tablo içersinde geleceğe umutla bakmamıza vesile olabilecek bir tek gelişme Türk-İş üyesi on sendikanın Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) oluşturmaları ve Türk-İş Kongresine iddialı bir biçimde hazırlanmalarıdır.

BirGün Gazetesi’nde 06.08 2011 tarihinde yazdığımı gibi platformun, yeni sendikal hareket yaratmayı, salt Türk-İş’i değiştirmeye ve dönüştürmeye indirgememiş olması hareketin sendikal krizin aşılmasında önemli  rol oynayacağının işaretidir. 

Sendikal krizin aşılması için uzun dönemdir özel, özgün çalışma yürüten Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın’ın da  konfederasyon Genel Başkanı adayı olması,  SGBP geleceğine ilişkin güven verici bir durumdur. 

Öztaşkın, sendikal göre19 yaşında işyeri temsilcisi olarak başlamış, sonrasında 30 yıl değişik düzeylerde aldığı sorumluluğu lekesiz bir biçimde yürüterek, bu gün Türk-İş Genel Başkanlığına platformun ortak  adayı olarak çıkmıştır. Gazetelere verdiği demeçler bu oluşumun  kongreyle sınırlı olmadığını, uzun vadeli bir oluşum olduğunu gösteriyor.

Yukarda sözünü yettiğim yazımda,  kongreyle sınırlı bir platforma olarak kalmasının yaratacağı tehlikelere dikkat çekmiştim. Anlaşılıyor ki, en azından platformun büyük çoğunluğu bu konuda kararlı bir yolu tutturmuş durumda. Kongre sonuçları ne olursa olsun, dik durmayı becermiş, her adımda geliştirmeyi taahhüt ettikleri yeni sendikal anlayışı ören bir platform, salt Türk-İş camiasıyla sınırlı bir etkiye sahip olmayacaktır. Bütün sendikal yapıları etkileyecek bir sonuç doğuracağı kesindir. 

Bu durumda platformun çıkış perspektifi olan  “çalışan ya da işsiz, sendikalı ya da sendikasız, mavi ya da beyaz yakalı emekçilerin birbirinin rakibi değil, işçi sınıfının bileşeni olduğuna inanmaktadır.” Vurgusuna uygun yeni bir sendikal odağının inşası için önemli bir adım atılmış olacaktır.

Bu sekiz yıllık AKP hükümeti karşısızda etkisiz, Türk-İş dönemin sonuna gelinmesidir. Türk-İş’in sendikal sorunlarda neredeyse hükümet tarafından muhatap  alınmaz konuma düşmüş olunmasının  sonunu getirecektir.

Kongre platformun çıkışı, sendikaların eski örgütlenme formu, yaklaşımı ve mücadele tarzı ile sendikal hareketin krizini aşma imkânının olmadığının kanıtı ve arayışı olacaktır.  Yeni sendikal hareket,  yaratma iddiası, yeni örgütlenme formu, anlayışı ve mücadele tarzının yaratılmasına çağrı olursa geleceğe daha fazla umutla bakılmasına yol açacaktır.
 
Platform, çalışanları yeni sendikal hareketin yaratılması için demokratik sınıf sendikacılığı perspektifiyle taban hareketinin inşasına çağırdığında daha fazla umut verici olacaktır.

Biz solculara, sosyalistlere ve emek egemen Türkiye özlemi içinde olanlara düşen görev ve sorumluluk da bu doğrultuda harekete geçenlere omuz vermektir. 

Bu dayanışma ve omuzdaşlık dizginlenemeyen AKP’yi durdurabilecek gücün inşasına harç taşımaktır.

Sol ve emekten yana güçler,  küçük hesapları bir kenara bırakmalı, umudu büyütmek ve güç karşısında boyun eğmemek için yola çıkanlara omuz vermelidir.

Hakan Tahmaz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları