loading
close
SON DAKİKALAR

Fransa’nın Tutumu ve Nefret Söylemi

Hakan Tahmaz
Tarih: 11.02.2012

Fransa parlamentosu düşünceyi açıklamayı suç sayan evrensel bir normu ayaklar altına alan bir karar aldı.

Fransa parlamentosundan kabul edilen Ermeni yasası sonrası Türkiye’de süren tartışmalar ve gelişen tepkiler bizi başka bir gerçek ile tekrar karşı karşıya getirdi.

Fransa parlamentosu düşünceyi açıklamayı suç sayan evrensel bir normu ayaklar altına alan bir karar aldı.

Üstelik Ermenilerden oy almanın dışından hiçbir pratik sonucu olamayacağı çok açık olduğu halde alındı.

Yüz yılın acısını iç siyasetin mezesi yapan Fransa yönetimine karşı, Türkiye’de gelişen tepkilerin ve eleştirilerin birçoğu ise Fransa’nın yanlışını aratmayacak cinsten.

Bırakalım sorunla yüzleşmeyi, düşünce özgürlüğüne yönelik bu büyük ayıba karşı çıkılırken milliyetçi, şoven bir dil ve nefret söylemi çok belirgin bir biçimde ortaya çıktı.

Daha doğrusu zaten kökü derin olan milliyetçilik ve şovenizm, Türkiye’de de siyasetin mezesi olarak yeniden hortlatıldı.

Özellikle son günlerde çok tartışılan Hrant Dink cinayeti ve Kürt meselesi dolayısıyla canlanan nefret söylem veya suçunun potansiyelinin derinliğini bu tartışmada görmek mümkün.

AKP ve Hükümet yetkililerinin ağızlarından dökülen milliyetçi ve şoven sözler nasıl bir ülkede yaşadığımızı hatırlatıyor her an bize.

Her daim memleketin yüzde ellisinin desteğini almayı başarmış bir parti olmayı tepemizde demokrasi kılıcı gibi sallayanların, Fransa’ya karşı söylemleri, öğündükleri yüzde elinin ne memen bir irade olduğunun ipucunu veriyor.

Fransa’ya karşı gösterilen tepkinin ve eleştirinin dili bir süredir çeşitli gündem getirilmeye çalışılan Nefret sucu tanımın kabul edilmesi isteminin ne derece gerekli ve acil  olduğunu ortaya koyuyor.

Nefret sucu, ırk, etnik kimlik, milliyet, din, dil renk, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, fiziksel veya zihinsel engellik ve bunun gibi mağdurun veya mağdurların sahip oldukları temel ve değiştirilemez nitelikteki belirli bazı özellikler sebebiyle işlenen suçlar” olarak tanımlanıyor. (bkz. Nefret söylemi ve/veya nefret suçları Y. İnceoğlu metris yayınları-Asuman İnceoğlu)

Avrupa Konseyi Bakanlar Komistesini 1997 tarih ve R(97) 20 sayılı kararından nefret söylemini ise,  “Hoşgörüsüzlük temeline dayalı, yabancı düşmanlığını, ırkçı nefreti, antisemitizmi ve diğer nefret biçimlerini yayan, kışkırtan, öven ya da haklı gösteren her türlü ifade biçimi” olarak tanımlanır. (bkz. Aynı kitap sayfa: 107)   

Bu konuda Perşembe günü İstanbul’da bir dizi örgütün bir araya gelmesiyle başlatılan “nefret suçları yasası” kampanyası son günlerin en anlamlı çıkışlarından biri olsa gerek.

Anayasa tartışmaları sırasında çeşitli çevrelerin sık sık dillendirdiği bu talebin hayata geçirilmesi için başlatılan kampanyaya isteyen herkes imza.nefretme.org ve net adresinden katılabilir.

Yüreği sokakta “Bir Ermeni öldürdüm” diye bağıran tetikçinin yargılanmasının sonuçlarından sızlayan, yanan her insanın kampanya için yapabileceği bir şey mutlaka var.

Kampanyanın sözcülerinden Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Yasemin İncioğlu, uzun süredir Nefret söylemi ve sucu üzerine çalışmalarıyla tanıdığımız değerli bir akademisyen.

Yasemin İnceoğlu’nun kısa süre önce Ayrıntı yayınlarından  “Nefret Söylemi ve/veya Suçları” isimli derleme bir kitabı çıktı. 20 yakın farklı makaleden oluşan kitap, nasıl bir nefret söylemi veya/ve nefret suçları belasıyla karşı karşıya olduğumuzu gösteren bir çalışma.

Hakan Tahmaz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları