loading
close
SON DAKİKALAR

Bir zaferi kutlarken...

Mustafa Mutlu
Tarih: 19.03.2015

Mustafa Mutlu; Hiç kuşkunuz olmasın: Geldikleri gibi gidecekler!

Bugün 18 Mart 2015, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 100’üncü yıldönümü...

Dedelerimizin, dünyanın en savaşçı donanmasını Çanakkale’de bozguna uğrattıkları gün!

İtilaf Devletleri; İstanbul’u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmeyi amaçlıyorlardı.

Bu savaş, bunun için yapıldı.

***

Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı’nın verilerine göre bu savaşta 57 bin askerimiz şehit oldu.

14 bin askerimiz hastalıktan öldü.

97 bin askerimiz yaralandı, 11 bini kayboldu.

Düşman donanmasının ölü sayısı 43 bin, yaralıları 72 bin...

Yani; yaklaşık 270-280 bin kişinin kanlarıyla sulandı o topraklar!

***

Evet; Mustafa Kemal Paşa yönetimindeki Türk askeri müthiş bir destan yazdı; Çanakkale’yi geçilmez kıldı...

Ama ne acıdır ki askerimizin vermediği izni, başta padişah olmak üzere ülkeyi yönetenler verdi:

30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan kısa bir süre sonra yani 13 Kasım 1918’de, aynı düşmanın gemileri bu kez hiçbir engele takılmadan Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul önünde demirledi...

16 Mart 1920’de ise işgal resmileşti, Meclis-i Mebusan dağıtıldı.

***

Kısacası biz bugün bir askeri zaferin yıldönümünü kutluyoruz ama bu zaferin İstanbul’un düşman tarafından işgalini önleyemediğini de biliyoruz. Tablo açık:

İstediğiniz kadar yurtsever ve kahraman olun...

İstediğiniz kadar savaşın, yaralanın, ölün, öldürün...

Eğer sizi yönetenler “adam” değilse...

Yüreklerinde bağımsızlıktan, vatan aşkından zerre yoksa...

Kişisel çıkarlarını, işgalcilerin çıkarlarıyla birleştirip ülkeyi umursamaz hale gelmişlerse...

O zaman, işgal kaçınılmaz oluyor!

***

Bugün o büyük zaferin 100’üncü yıldönümünü kutlamak için Çanakkale’de olacağız...

Valinin, mani olamadığı bu ziyarette her yaştan on binlerce gençle 57’nci Alay Yürüyüşü’ne katılacağız... Conkbayırı’nda dedelerimizi anacağız...

Ama ben yaklaşık 10 kilometrelik o güzergahta yürürken, bir yandan da bugünkü işgalden nasıl kurtulacağımızı, bugünkü işgalcilerle kol kola giren yerli işbirlikçileri nasıl saf dışı edebileceğimizi düşüneceğim.

Çünkü ben 100 yıl önceki bu “zafer”den biliyorum ki; zaferler ölerek değil, diri, güçlü ve inançlı kalarak kazanılıyor!

Sadece savaş meydanında değil; kimi zaman diplomatların pazarlık masasında, kimi zaman da seçim sandığında...

***

İstanbul’un mavi sularına demirleyen düşman gemilerini görünce, “Geldikleri gibi giderler” demişti Mustafa Kemal...

Dediği oldu, geldikleri gibi gittiler.

Ama bu, dünyada bir eşi benzeri daha olmayan Kurtuluş Savaşı’ndan sonra oldu.

Biz bugün Çanakkale’deyiz; sıra Kurtuluş Savaşı’nda...

Bu savaşı hep birlikte kazanacağız dostlar...

Ülkemizdeki işgalcileri Boğaz’ın mavi sularına dökeceğiz...

***

Hiç kuşkunuz olmasın:

Geldikleri gibi gidecekler!

HUBER! (126)

Bugün bir “işgal”e direniş günü: Çanakkale Deniz Zaferi’nin 100’üncü yıldönümü...

Bu uğurda ölen 57 bin askerimizi saygıyla anıyorum.

Benzetmek saygsızlık olacak ama ben de tam 126 yazıdır bir “işgal”e direniyorum.

Boğaz ‘daki en değerli devlet mülkü olan Huber Köşkü’nün, 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından işgaline...

Bakalım zafer kimin olacak?

GÜNÜN SORUSU

Türkiye genelindeki üniversitelerde görev yapan bazı akademisyenler, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne, yapılan seçimlerde ilk sırayı alan Prof. Dr. Raşit Tükel’in atanması için imza kampanyası başlatmış... Sorum onlara:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, seçimlerde ikinci sırayı alan kendi yandaşı dururken “sosyal bir demokrat” ismi bu göreve getireceğine inanacak kadar saf mısınız yoksa Erdoğan’ı hiç mi tanımıyorsunuz?

SUÇLAMANIN BÖYLESİNE PES!

Doğu Anadolu Sanayici ve İş Adamları Federasyonu Genel Sekreteri Halim Gökçe 7 Şubat tarihinde Erzurum’da bir restorandan ayrılırken İçişleri eski Bakanı Efkan Ala’nın korumaları aracının önünü kesmiş...

Halim Bey bunun üzerine yol istemiş ve korumalara, “Zamanımı çalıyorsunuz” demiş...

Sen misin diyen?

Efkan Ala’nın korumaları, “Sayın Bakan’a hırsız dedi” diyerek Gökçe’yi gözaltına aldırmışlar...

***

Yukarıda yazdıklarım fıkra değil; ne yazık ki gerçek...

Her gün bir başkasını yaşadığımız “akıl tutulması”nın son örneği...

Kraldan çok kralcılar ortalıkta cirit attığı sürece daha bakalım nelerle karşılaşacağız!

GÜNÜN İSYANI

RedHack davasında 10 sanık 3 yıl sonunda beraat etti. 9 ay tutuklu kalan Duygu Kerimoğlu, ailesi bu dava yüzünden ekonomik olarak çöktüğü için okulunu bıraktı. Babası kanser, annesi kalp hastası oldu... İsyanım, beraat kararıyla “adaletin tecelli ettiğini” söyleyenlere:

Duygu’nun solup giden geleceğini, anasının babasının sağlığını geri getiremeyen adalet, yerin dibine batsın!

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları