loading
close
SON DAKİKALAR

Meral Akşener; 'Kılıçdaroğlu'nun adaylığı dayatıldı; Ya, tarih yazacağız, Ya da, tarih olacağız!' diyerek masadan ayrıldı

Meral Akşener; 'Kılıçdaroğlu'nun adaylığı dayatıldı; Ya, tarih yazacağız, Ya da, tarih olacağız!' diyerek masadan ayrıldı
Tarih: 03.03.2023 - 15:25
Kategori: Siyaset

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, açıklamasında Kemal Kılıçdaroğlu'na tavır koyarak masadan ayrıldı. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarına çağrı yaptı

Meral Akşener açıklamasında;

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener: Geldiğimiz noktada İyi Parti bir kıskaca alınmış, ölümle kalım arasında bir tercihe zorlanmıştır. İYİ Parti dayatmalara boyun eğmeyecektir.

 

Aziz milletim, kıymetli basın mensupları;

En sonda söyleyeceklerimi, en başta söyleyeyim:

Geldiğimiz noktada,

İYİ Parti bir kıskaca alınmış;

Bir dayatmaya, mecbur bırakılmış;

Tıpkı yıllardır, Türk Milleti’ne yapıldığı gibi,

Ölüm ve sıtma arasında, bir tercihe zorlanmıştır.

Ve elbette, buna boyun eğmeyecektir.

Sağduyusunu azme çevirecek;

Kişisel ikbal hesapları için üretilmiş, devşirme bir siyasetin,

hınk deyicisi olmayacaktır.

Çünkü ben ve arkadaşlarım;

Ülkemizin, 20 yılını harap eden, ucube bir zihniyete karşı,

ilk günden beri;

aynı yerde, aynı inançla, aynı kararlılıkla duruyoruz.

Nasıl ki, 2002 yılında;

Milletin aleyhine, plan yapanların, karşısında durduk;

Bugün de, aynı yerde, dimdik duruyoruz.

Nasıl ki, 2010 yılında;

Milletin istikbaline kastedenlerin, karşısında durduk;

Bugün de, aynı yerde, dimdik duruyoruz.

Nasıl ki, 2015 yılında;

Milletin canına kıyanların, karşısında durduk;

Bugün de, aynı yerde, dimdik duruyoruz.

Nasıl ki, 2017 yılında;

Milletin kaderini, tek bir kişinin, iki dudağı arasına,

mahkûm etmek isteyenlerin, karşısında durduk;

Bugün de, aynı yerde, dimdik duruyoruz.

Nasıl ki, 2018 yılında;

Milleti, iki yumruk arasına sıkıştırıp,

birlik ve beraberliğinden etmeye çalışanların, karşısında durduk;

Bugün de, aynı yerde, dimdik duruyoruz.

Nasıl ki, 2019 yılında;

Milletin iradesine, ipotek koymaya çalışanların, karşısında durduk;

Bugün de, aynı yerde, dimdik duruyoruz.

Nasıl ki, 2020 yılında;

Milletin tercihlerini;

“Ceketimi assam seçilirim” diyerek, hiçe sayanların, karşısında durduk;

Bugün de, aynı yerde, dimdik duruyoruz.

Nitekim;

2023 yılında,

Yani, Cumhuriyetimizin yeni asrında;

Milletimiz;

Cumhuriyetimizin, yıpratılan değerleri için,

Tarumar edilen, demokrasimiz için, 

Pranga vurulan, hürriyetimiz için,

bir büyük mücadele verirken;

“Ceketimi assam, aday ederim.” diyenlerin karşısında da,

dimdik duruyoruz,

durmaya da, devam edeceğiz!

Bizim seçimimiz, dün de belliydi, bugün de belli.

Bizim yolumuz, dün de aynıydı, bugün de aynı.

Karşımıza, kim dikilirse dikilsin;

Önümüze, ne çıkarsa çıksın;

Bizim itirazımız, bizim mücadelemiz,

dün de aynıydı, bugün de aynı!

Çünkü biz, milletimize bir söz verdik:

Milletin sesini, bastıran değil;

o sesi, duyuran olacağımıza, söz verdik.

Milletin iradesinden, korkan değil;

o iradeden, güç alan olacağımıza, söz verdik.

Milletin taleplerini, hiçe sayan değil;

o talepleri, gerçekleştiren olacağımıza, söz verdik.

Bu, bizim kuruluş felsefemizdir.

Bu, bizim temel ilkemizdir.

Bu, bizim varoluş sebebimizdir.

Değerli basın mensupları;

Biz bugünlere;

Dayatmalara direnerek geldik.

Biz bugünlere;

Kirli pazarlıkları reddederek geldik.

Biz bugünlere;

Alışılmış yenilgilere, karşı çıkarak geldik.

Nitekim bu doğrultuda;

siyasetimizin merkezine, milletimizi alıp;

memleketimizi, il il, ilçe ilçe, karış karış gezdik.

Milletimizin;

Hem, dert ve isteklerini;

Hem, iktidara yönelik şikâyetlerini;

Hem de;

bizden, yani muhalefetten, beklentilerini dinledik.

Nasıl ki;

Dinlediğimiz dertleri, istekleri ve şikâyetleri, not edip,

milletimizin sesini, iktidara duyurduysak;

Aynı zamanda, bizden, yani muhalefetten olan beklentileri de,

duyurmak ve karşılamak için, yılmadan, yorulmadan çalıştık.

Biz, İYİ Parti olarak;

Demokrasiye olan inancımız gereği;

Her daim, ortak aklın ışığında,

sorunları ve çözümleri konuşabilmeyi,

hem çağın, hem de aklın, bir gereği olarak gördük.

Bu sebeple de, geçtiğimiz sene;

Milletimizin ve memleketimizin, ihtiyaçlarını düşünerek,

5 siyasi partiyle birlikte, çok önemli bir adım attık.

Tüm farklılıklarımıza rağmen;

Türkiye için, ortak dertlerimize,

Ve bu dertlerin, çözümüne yönelik, önerilerimize dair;

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem,

Anayasa Değişikliği Teklifi,

ve Ortak Politikalar Metni gibi,

birçok önemli konuda, mutabakat sağladık.

Ve dün gerçekleşen toplantıda;

Nihayet, ortak Cumhurbaşkanı adayının, kim olacağını tartıştık.

Bu doğrultuda;

5 siyasi parti, tek bir ismi dile getirerek;

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı yönünde, görüşlerini beyan ettiler.

Biz de İYİ Parti olarak;

3 yılı aşkın bir süredir;

Sokaklarda, dükkânlarda ve meydanlarda, sıklıkla duyduğumuz;

Milletimizin, yoğun bir teveccüh gösterdiğine,

hemen her yerde, şahit olduğumuz;

Ve yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında da, uzun süredir;

Sayın Erdoğan’a karşı, açık ara kazandığını gördüğümüz,

iki ismin, adaylığı konusunda, görüşümüzü beyan ettik.

Bu iki isim;

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız, Sayın Mansur Yavaş ile,

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, Sayın Ekrem İmamoğlu’ydu.

Bunun da yanında;

Aday belirleme sürecinin, sağlıklı yönetilmesi için;

Her bir siyasi partinin, ayrı ayrı belirleyeceği, araştırma şirketlerinin,

yapacakları çalışmalar ışığında,

Ortak Cumhurbaşkanı adayının,

veriye dayalı, rasyonel ve objektif bir usul ile, belirlenmesini de önerdik.

Ancak maalesef ve maalesef;

Bu görüş ve önerilerimiz, masadaki paydaşlar tarafından,

kesin bir biçimde reddedildi.

Yani, milletimizin haklı beklentilerini,

Masa’nın kararlarına, yansıtma çabamız reddedildi.

Ve 6’lı masanın, son toplantısında, bir “anlayışa” varıldı.

Bu vesileyle, anlamış olduk ki;

Şahsi hırslar, Türkiye’ye tercih edilmiştir.

Anlamış olduk ki;

Kişisel ajandalar uğruna, mübah sayılan, kuyruklu yalanlar;

milletin kazandığı, bir büyük hakikate, tercih edilmiştir.

Anlamış olduk ki;

Yenilgi yenilgi büyüyen, küçük hesaplar,

85 milyonun kazandığı, kutlu bir zafere tercih edilmiştir.

Aziz milletim;

Biz İYİ Parti’yi, bunun için kurmadık.

Kurulduğumuz günden, bugüne kadar, bir kez bile;

“Önce ben, Önce İYİ Parti” demedik.

“Önce millet, Önce memleket” demekten, asla vazgeçmedik.

Bir kez bile, milletimize verdiğimiz sözden, dönmedik.

Yeri geldi; parti çıkarlarımızı göz ardı edip, milletimiz için fedakârlık ettik.

Yeri geldi; şahsi hedeflerimizi kenara itip, milletimiz için feragat ettik.

Yeri geldi; siyasi hesapları reddedip, milletimizin için inat ettik.

Hakarete uğradık, dişimizi sıktık.

İftiraya uğradık, göğüs gerdik.

Linç edildik, yıkılmadık.

Bıkmadan, usanmadan, vazgeçmeden;

Konuştuk, anlattık, dinlettik, gösterdik…

Ancak, ne yazık ki, olmadı, olamadı…

Üzülerek söylüyorum ki;

Geldiğimiz son noktada, dün itibariyle, 6’lı masa,

artık, millet iradesini, kararlarına yansıtma kabiliyetini, kaybetmiştir.

Milletimizin ortak iyiliği için, iyi niyetle oturduğumuz bu masa,

artık, potansiyel adayların tartışılabildiği,

bir ortak akıl platformu olmaktan çıkmış;

tüm alternatiflerin, kara listeye alınarak,

tek bir adayın tasdiki için çalışan,

bir noter masasına dönüşmüştür.

Geçtiğimiz bir yıllık süreçte,

ülkemizde, demokrasinin yeniden inşası için,

oldukça önemli bulduğumuz,

çok kıymetli imzalar attık.

Dolayısıyla biz, ne olursa olsun,

İmzamızın ve milletimize verdiğimiz her sözün arkasındayız.

Ancak;

Ne bir kumar masasında, ne de bir noter masasında olmayacağız. 

85 milyonun geleceğini,

Kişilerin tahakkümüne teslim edip, tehlikeye atmayacağız. 

Cumhuriyetimizin yeni asrını, göz göre göre hiç etmeyeceğiz.

Milletimizin kazanma ümidini yok etmeyeceğiz.

Türk Devleti’nin varlığını, Türk Milleti’nin iradesini,

bir kişinin, iki dudağı arasına bırakmayacağız.

Ülkemizi, sadece kriz üreten bir ucube sisteme, mahkum etmeyeceğiz.

İlk gün olduğu gibi, bugün de;

inatla ve ısrarla;

“Ben” değil, “biz” demeye devam edeceğiz.

Millet iradesine uzanan elleri çekecek,

tüm dayatmaları yıkacak,

ve milletimizin sesini, tüm Türkiye’ye duyuracağız!

İşte bu yüzden, buradan sizlerin aracılığıyla;

Sayın Mansur Yavaş’a ve Sayın Ekrem İmamoğlu’na,

bir çağrıda bulunmak istiyorum:

Değerli Başkanlarım;

Siz, bu milletin iradesiyle seçildiniz.

Üzerinize atılan tüm iftiralardan, alnınızın akıyla çıktınız.

Tüm engellemelere rağmen, çok çalıştınız.

Görevinizi, en iyi şekilde yaptınız.

Milletimizi, enkazın altında bile, yalnız bırakmadınız.

Ne mutlu size ki;

Milletimiz, gayretlerinizi gördü, yanınızda durdu.

Milletimiz, samimiyetinizi anladı, başının üstünde taşıdı.

Milletimiz, sizleri sevdi, bağrına bastı.

Ve bugün de;

Çok kritik bir kırılmanın eşiğinde,

sizi göreve çağırıyor.

Tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi, bugün de;

Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı, tehlike altındayken,

Kurumlarımız yıpratılıp, içleri boşaltılırken,

Devletimizin itibarı, ciddiyeti ve hafızası, her gün yok edilirken;

100 yıl önce olduğu gibi, bugün de;

Saray hükûmeti, üzerine düşen sorumluluğu, yerine getiremeyip,

milletimizi, yokluğa mahkûm ederken;

100 yıl önce olduğu gibi, bugün de, milletimiz;

İstiklalini, yine kendi azim ve kararına bağlamıştır.

Size de, ateşten bir gömlek giymeyi, vazife kılmıştır.

Bu vazife;                

Cumhuriyetimizin, yeni asrının şafağında,

yepyeni bir sayfa açma vazifesidir.

Bu vazife;

Sadece bir dayatmayı değil,

topyekûn bir dayatmacılığı, yıkma vazifesidir.

Bu vazife;

Sadece bir kişiyi değil;

kendini milletten büyük gören,

çirkin bir zihniyeti yenme vazifesidir.

Bu vazife;

Sadece bir seçimi değil;

geleceğimizin tüm seçimlerini kazanma vazifesidir.

Bu vazife;

Milletin sesini, duyma vazifesidir.

Bu vazife;

Millet iradesini, yeniden hakim kılma vazifesidir.

Bu vazife;

Milletin hakkını, millete teslim etme vazifesidir.

Bu vazife;

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında,

Atatürk’ümüzün, muasır medeniyetler hedefine, ulaşma vazifesidir.

Nasıl ki, bundan 100 yıl önce, aynı vazife;

Şanlı bir iradeyi, tüm engelleri aşıp, Samsun’a çıkarttıysa;

100 yıl sonra, bugün de;

Bu vazife, prangalardan sıyrılıp, milletin sinesine varmayı emretmektedir.

Hiç şüphemiz yok ki, bu vazife;

Reddedilemez bir vazifedir.

Görmezden gelinemez bir vazifedir.

Çünkü bu çağrının sahibi, millettir!

Çünkü bu sözün sahibi, millettir!

Çünkü bu karar, milletindir!

Bu saatten sonra, bizlere düşen, bir seçim yapmaktır:

Ya;

ışılışıl bir güneşin altında dimdik duracağız,

ya da;

uzayan gölgelerde kaybolacağız!

Ya;

şanlı bir mücadelede, milyonlarla yürüyeceğiz;

Ya da;

trajik bir hikâyede, figüranlık yapacağız!

Ez cümle;

Ya, tarih yazacağız,

Ya da, tarih olacağız!

İnanıyorum ki,

Hep birlikte tarih yazacağız!

Kaynak : www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları