loading
close
SON DAKİKALAR

"Oslo'daki amaç seçim kazanmak"

"Oslo'daki amaç seçim kazanmak"
Tarih: 28.09.2012 - 20:25
Kategori: Siyaset

Kılıçdaroğlu, AKP'nin Oslo sürecindeki amacının, PKK'ye eylemsizlik kararı aldırarak seçim kazanmak olduğunu söyledi...

Habertürk televizyonunun yayınına katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, soruları yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun programdaki konuşmalarından satırbaşları şöyle:

- 2003 yılında yabancı ülkenin askerleri hangi gerekçeyle Türkiye'ye nasıl geldiler. Parlamento böyle bir izin verdi mi? Siz nasıl olur yabancı güçleri Türkiye'den geçirirsiniz. Bunun adı ihanettir. Suriye'de çatışmalara karışıp Türkiye'ye gelen gruplar var. Sayın Başbakana soruyorum, yabancı bir ülkenin silahlı kuvvetlerini Türkiye Cumhuriyeti'nde konuşlandırma yetkisi kime aittir. Yanıt, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne aittir. Parlamentonun böyle bir kararı var mıdır, yoktur. Bunun adı vatana ihanettir.

"Açsın istediği kadar..."

- Hangi ülkeye giderseniz gidin. Tazminat davası açıyormuş, açsın istediği kadar. Sayın Erdoğan beni korkutmak istiyor, ben sayın Başbakan'dan korkmam.

"Bu kadarı alanın yeri Yüce Divan'dır"

- Yabancı bir ülkenin silahlı kuvvetlerin Türkiye gelmesi AKP ile şifahi bir anlaşma gereği Türkiye'ye geldi mi? Bu kararı alan birisinin yeri Yüce Divan'dır. Bizim Türk askerleri ABD'ye gitsinler bakalım, izin alabiliyorlar mı? Ben bu işi AİHM'e kadar götüreceğim. Sayın Başbakanın bütün söylemleri gerçek dışıdır. Sayın Başbakan bir ara çıkıp dedi ki 'CHP'li belediyeler Alman vakıflarından aldıkları paralarla terör örgütüne para aktarıyorlar'. Ben 'Sayın Başbakan hangi belediye?' diye sordum. Vatan hainliğini ilk kullanan kişiyim. Dubai'deki anlaşmadan sonra kullandım dava açtı mı? Açamaz...

"Muhattabı artık Öcalan'dır..."

- Eğer bir Başbakan çıkıp kamuoyunun önüne 'Öcalan'la görüşülmeli' diye beyan deklare ediyorsa kendisinin muhatabı artık Öcalan'dır. Ben bunu kabul etmiyorum. Bir devlet yönetiminde böyle bir şey olabilir mi? Oslo süreci ilkesiz bir süreçtir, doğru ve ahlaki bir süreç değildir. Yalanlar üzerine, halkı kandırma üzerine kurulan bir süreçtir. Tek amacı vardır AKP'ye seçim kazandırmak için PKK'ya eylemsizlik kararı alınmasını sağlamaktır. Bu da başarısızlıktır. İkinci Oslo sürecine destek vermeyiz. Doğru değildir, ahlaki değildir.

 Terör örgütü ile görüşme meselesine gelirsek. İstihbarat örgütü görüşür mü, görüşür. İtiraz ettik mi? Ama çıtayı getirip Başbakanlığın üzerine koyarsan itiraz ederiz. İlk Oslo görüşmeleri yapıldı, Türkiye kan gölüne döndü. İkinci Oslo'dan sonra Türkiye'de iç savaş tetiklenebilir. Sayın Başbakan her şeyi kendisi ve partisi üzerine inşa ediyor. Bu başbakanın bu süreci yönetmesi mümkün değildir. Orada bir mutabakat metni ortaya konmuş. Hakem devlet 'ben imzaladım' diyor.

"AKP rahatsız, medyası rahatsız"

- Metnin nasıl eline geçtiğini ben söylemem. Sayın Başbakan 'Bunları kim sızdırdı' dedi. Araştırsın, elini tutan mı var mı? Emrinde istihbarat örgütleri var, araştırsın bakalım. Oradaki temel olayımız şu, hakem devlet tarafından bir metin imzalanıyorsa o metin her an uluslararası bir boyut kazanabilir. Bu başbakan bunun farkında bile değil. Biz bu riski kamuoyunun önüne koymak için o metni açıkladık. CHP'nin gerçeği halkın önüne koyduğu tablodan AKP rahatsız, medyası rahatsız.

"Türkiye'yi bir iç savaş tehlikesine atıyor"

- AKP'nin yaptığı çözüm üretmek değildir. Siz eğer istihbarat örgütleriniz, silahlı örgütle görüşecekse, silahlı örgütün en zayıf olduğu zamanda oturursunuz masaya. 2002'de terör sıfırdı, 2012'de Türkiye kan gölüne döndü. Oslo sürecinde bu oldu. Sayın Başbakan sen sıfır terörle ülkeyi devraldın, peki şimdi ne oldu? Nasıl oldu da Türkiye kan gölüne döndü, önce bunun hesabını vermesi lazım. Bunun hesabını vermeyen bir siyasi iktidarın ikinci süreci başlatmasını doğru bulmayız ve buna inanmayız. Cumhurbaşkanlığı süreci için bu süreci başlatıyor ve korkarım ki, Türkiye'yi bir iç savaş tehlikesine atıyor.

"Bizim yerimiz TBMM. Oturup konuşalım"

- Barış için diyaloğa evet. Bizim yerimiz TBMM. Oturup konuşalım, Kortkular ve Meclis'e gelmiyorlar, ama koşa koşa Oslo'ya gidiyorlar. Bir sorun çözülecekse bu ülkenin kendi iç dinamikleriyle çözülmeli. Ben Meclis'i, halkı ve kanaat önderlerini devre dışı bırakacağım diyor. Kalkıp Oslo'ya gideceğim diyor. Biz bunu yemeyiz.

"Bizim önerimiz..."

- Bizim önerimiz şu. TBMM'de bir uzlaşma komisyonu kuralım. Bu komisyonuna paralel bir de akil adamlar heyeti olsun. Görüşmeleri akil adamlar yapacak. Devletin meşru bürokratları gidip o görüşmeleri yapmayacaklar. Devlet hukuk zemininde görüşme yapar, bizim önerimiz buydu. Bizim çözümümüz toplumsal uzlaşmayla ve bütün siyasi partilerin katılımıyla. Şimdi AKP İmralı'ya da giderim diyor, mesele yok. Gemisi var, arabası var, uçağı var. Eğer cesareti varsa gitsin konuşsun.

- Bizim milletvekillerimiz 81 ilde görevli. Sayın Aygün'e özel olarak 'Bir Kürt raporu yaz' diye bir görev verilmiş değil. Bir gazetede asparagas haber çıktı, o gazeteye yakıştıramadım. Seçimlerden önce sayın Şükrü Elekdağ ile konuşmuştum. Kendisi olağanüstü bir çalışma yaptı. O çalışmayı beraber değerlendirdik, çalışma hala devam ediyor. Kim bu konuda yetkili diye sorarsanız, sayın Şükrü Elekdağ'dır.

- Kapalı kapılar ardında görüşmeler yapılamaz mı, yapılır tabii. Ama ülkenin çıkarları mı, Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı süreci mi? Siz bana dünyada herhangi bir terör örgütünün en güçlü olduğu dönemde, o teröre muhatap olan ülkenin masaya oturduğunu söyleyin. Böyle bir şey yoktur. O görüşmeler Başbakanın temsilcisi düzeyinde olmaz. İstihbarat elemanları giderler, biz bunlara itiraz etmedik. Bu ta Özal'dan, rahmetli Ecevit'ten beri yapılır. Blair İngiltere'nin çıkarları için oturdu. Şimdi Erdoğan'ın çıkarları için oturuluyor.

"Siz terörü önleyemezsiniz..."

- Sayın Başbakan dedi ki, 'Biz terörle mücadele edeceğiz, siyasetle de müzakere'. Geldiğimiz nokta 'terörle müzakere, siyasetle mücadele' yapıyor. Siz terörü önleyemezsiniz, terörü büyütürsünüz.

- Ülkeyi kan gölüne döndüren birisini hangi ülkenin insanları Cumhurbaşkanı yapacak ki. Halkına doğruları söyleyemeyen bir ülkede nasıl Cumhurbaşkanı olur. Bizim Cumhurbaşkanı tercihimiz, iyi eğitimli, bilgili, kültürlü bir kadının bu ülkede Cumhurbaşkanı olmasıdır. O gün koşullar ne olur bilemiyorum, sonuçta Cumhurbaşkanı seçilecek kişi, hepimizin Cumhurbaşkanı olacak. Bir isim üzerinde bütün siyasi partiler anlaşırsa, bundan mutluluk duyarız.

"Her okuldan terörist çıkabilir, nitekim imam hatipten de çıkmış"

- Bizim AKP gibi anket yaptıracak kadar paramız yok. Hazineden yardım alıyoruz. Ancak belli zamanlarda yaptırıyoruz.

- Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmak istiyor. Böyle bir isim okul bahçesinde öğrencileri topladığı zaman ayrışmayı yapar yoksa bütünleştirici mi olur. Orada imam hatip dışındaki öğrencileri dışladı. Her okuldan terörist çıkabilir, nitekim imam hatipten de çıkmış. İmam hatiplerde okuyan da bizim çocuklarımız, meslek lisesine gidenler de bizim çocuklarımız. Tercihlerin hepsine saygı duyacağız.

- Bir başbakan okul bahçesinde 'çocuklar okuyun' der. Bilim çağından bahseder, bilgi toplumundan bahseder, bunları anlatır. Ama siz toplumda fay hatları yaratıp, o küçük çocukların beynini başka şekilde yıkıyorsunuz. Şimdi bu kişi kalkıp ben cumhurbaşkanı olacağım diyor, Allah korusun.

"İfade tırnak içinde söylüyorum aşağılık bir ifadedir..."

- Sayın Başbakan orada yaptığı konuşmadan sözde biz Kuranıkerim'e, siyeri Nebi'ye karşıymışız. Bizim Kuran'ı mezarda okunmak için düşündüğümüzü söylüyor. Bir başbakanın bir müslümanın böyle bir ifade kullanması mümkün müdür? 10 milyonu aşkın kişi bizim partimize oy vermiş, niye Kuran'dan kaçalım. Hiçbir kitaptan kaçmadık ki biz. İfade tırnak içinde söylüyorum aşağılık bir ifadedir. Neden, hiçbir ülkede bir başbakan kendi insanlarına dönüp, onların kutsal bildikleri kitap neyse siz bundan kaçıyorsunuz diye bir ifade kullanamaz. Siz kalkıyorsunuz CHP'yi suçluyorsunuz. Biz ne zaman Kuran'dan kaçtık.

- Sanıyor ki, peygamberin hayatı yeni okutuluyor kitaplarda, hayır efendim, eskiden beri okullarda okutulur. Başbakanın ne eğitimden, ne öğretimden haberi var. Neşet Ertaş'ın musalla taşına yaslanmış ahkam kesiyor. İmam orada, namazı kılacağız, defnedilecek. Hayır efendim bir de konuşma yapacak. Hayatım boyunca hiç böyle bir olaya tanık olmadım. Neşet Ertaş'ın toplumda yarattığı sevgiyi ben nasıl istismar edip oya değiştiririm hesabı yaptı.

- Neşet Ertaş bizim toplumumuzun ortak paydasıdır. Müslümanı da sever, müslüman olmayanı da sever. Devlet sanatçısı olmayı reddeden birisidir. Ben garibim der. Biz o'nu Aşık Veysel'in söylediği kara toprağa emanet ettik. Bakalım bundan sonra hangi değerleri istismar edecek.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları