Sırrı Süreyya Önder Son Yolculuğuna Uğurlandı

TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, kalp rahatsızlığı sonucunda aort damarı yırtılmıştı ve 18 günlük yoğun bakım mücadelesinden sonra çoklu organ yetmezliği nedeniyle vefat etti.
Geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle aort damarı yırtılan ve12 saatlik ameliyat sonrası yoğun bakımda 18 gündür tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder son yolculuğuna uğurlandı.
İlk Tören saat:11.00'dan itibaren AKM'de yapıldı.
Hayatını kaybeden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder için cenaze töreni düzenleniyor. Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenlenen törende konuşan Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir, babasına yazdığı mektubu okudu. Ceren Önder Kandemir mektubunda babasına seslendi ve ''Barışı görmek istiyordun. Çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu. Sütten de ağzın hiç yanmıyordu. Bir tür barış mıydı bilmiyorum ama hastane koridorundaki sınıfsız, bayraksız, umutlu kalabalıkta barışa benzer bir şey gördüm ben. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın'' dedi.
Hayatını kaybeden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekil Sırrı Süreyya Önder için Taksim'de Atatür Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenlene töreninde başladı. Törene, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Sırrı Süreyya’nın annesi Zeliha Önder, kızı Ceren Önder Kandemir, kardeşi Ali Önder, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, CHP ve DEM Parti milletvekilleri, Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş, İmralı Heyeti’nde yer alan Pervin Buldan, Ahmet Türk, oyuncular Demet Akbağ, Levent Kazak, yönetmen Berkun Oya, siyasi partiler ve derneklerden yöneticileri STK’lar, meslek odaları katıldı.
Törende ilk olarak Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir konuştu. “Çok teşekkür ederim gelen herkese. Ben ne zaman bir şey yazsam babamı arayıp telefonda sesli okurdum. Onunla biz tek bir kişi gibiydik çünkü sanki kendime okur gibi okurdum. Ona okurken hatalarımı görürdüm. Ona geçen hafta bir mektup yazdım onu size okumak istiyorum. Şimdi ona sesli okuyorum, beni duyduğunu biliyorum baba” diyerek sözlerine başlayan Kandemir, babasına yazdığı mektubu okudu.
"Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum, yapamıyorum"
Kandemir’in okuduğu mektup şöyle:
"Baba hayatın bütün rengi gitti. Benim bildiğim hayat bitti. Yeni bir hayat başlıyor şimdi. Ürkütücü bilinmezliklerle dolu. Daha önce hiç duymadığım birşeyi senden duyma ihtimalimin kaybolduğu, mavarasız. Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kabusum, zaafım, burnumdaki sızı, yutağımdaki yumdur, karın ağrımdı. Öyle iyi, öyle benzersizdin ki bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir derdim. Gece gece çaldığın kemanın, cümbüşün, udun ses, bir çırpıda ezberde okuduğun şiirler, günde beş kere ve her birinde sanki yeni buluşmuşuz gibi heyecanla çıktığımız kahveler. Evlere sığamayışın, kimseye kıyamaman, iyiliğe üşenmeyen, kimseye gücenmemen, kalp kırmaktan bile daha çok korkman birinin onurunu kırmaktan… Baba kalbim kırık diye arardım. Baba grip oldum, öksürüğüm geçmiyor, kedim öldü, aşık oldum, baba uyku tutmadı… Ben babalığına çok doydum şimdiye kadar verdiğin tek bana değil oğluma ve onun çocuğuna bile yeter. Bir babaya ihtiyacım kalmayıncaya kadar doyurdun beni ama dostluğuna doyamadım. O dostluğa doyulur mu? Şimdi öfkelenmek istiyorum. İki hafta sonra barış protokolü imzalanacak sonra rahatız, ameliyatta olacağım. İki haftada ne olacak demene kızmak istiyorum. Açlık grevlerine, cezaevlerine, işkencelere… Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum, yapamıyorum. Bana Kandıra Cezaevi’nden gönderdiğin bir mektup yüzünden kızamıyorum.
"Yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın ben hiç görmedim"
'Gidecek yolu olmayan, bir amacı olmayan ama hep yanında olmayan bir babayı sen istemezdin' demiştin. Şimdi gitmek zorunda olmamanı istemez miydim. Sana öfke duyanlar için 'yoksulluğun ve yoksunluğun öfkesi bu sakın içinde nefret biriktirme' diyordun. Doğduğundan beri yoksulluk, yoksunluk ve yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın ben hiç görmedim. Herhalde kalbine. Bir tek mülk edinmeden, ikinci bir kaza almadan, kimseden bir şey istemeden borçsuz ve harçsız, boğazını değil onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba. Giderken neşemin birazını Can ve Yasinê bırakarak ama rengin tamamını alarak, sana doyuncana kadar sevgi verebildim. Her gün söyledim sevdiğimi, doyuncana öptüm kokladım. Şimdi tüm renklerim de senin olsun. Gerçi sen oradada dostlarını bulursun.
"Artık dinlen turna kuşum biz iyi olacağız"
Artık dinlen turna kuşum biz iyi olacağız. Çocuklara hep seni anlatacağız. Şakaların ağzımızda eğreti dursa bile taklit etmeye çalışacağız. İçimde tam tarif edemediğim bir huzur var şimdi. Artık mücadele etmek zorunda olmamanın verdiği huzuru. Seni ayakta son gördüğümüz gün bize bir poşet portakal ve bir kutu yumurta vermiştin. Can için daima bir tane mandalin ve bir cebinde fıstık ezmesi taşımanı. Teneke kutulardaki ballara ve dinlenme tesislerine olan özel ilgini hiç unutmayacağım. Seni ayakta gördüğümüz son gün arabaya binmeden önce bize söylediğin son cümle kulağımı tırmalıyor şimdi. ‘Cano’nun düğünün görmeden gitmeyeceğim’ demiştin. Tutmadığın sözün yoktu. Gittin mi? Barışı görmek istiyordun. Çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu. Sütten de ağzın hiç yanmıyordu. Bir tür barış mıydı bilmiyorum ama hastane koridorundaki sınıfsız, bayraksız, umutlu kalabalıkta barışa benzer birşey gördüm ben. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın. Bana güzel sesinle okuduğun dizelerle…
"Seninle gurur duyuyorum baba"
‘Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Acımaz olur, silinir gider izi bıçağın. Ama hiçbir rüzgar doldururamaz boş kalan yerini, bir yaşamdan ötekine birlikte uçan turnaların yerini gökyüzünde.’ Seninle gurur duyuyorum."
Kardeşi Ali Önder: "Bir muradı vardı o da barış"
Törende, Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir'den sonra kardeşi Ali Önder de bir konuşma yaptı. Önder, şöyle konuştu:
"Değerli dostlar, abimin deyişiyle merhaba yoldaşlar, 2011 yılında gazete, radyo, televizyon ve Sinemayla yoğun bir şekilde meşgulken bir gün bir süpriz yaparak, siyasete girebileceğini bize söyledi. Ben şaşırmıştım. Nedenini sordum ki benim o 59 yıllık abimdir. Ruhunu, iliğini, kemiğini, samimiyetini, ciddiyetini herkesten çok iyi bilirim. Şunu yapmak istiyorum de: ‘Bu ülkede bu kanın, bu acının durması gerekiyor. Hiçbir malım mülküm yok, Ceren’e yaşanılabilir bir ülke bırakmak istiyorum. 2Siyasete giriş gerekçesi bu oldu. Malı ve mülkü yok ama arkada dağlar gibi sizleri bize bıraktı.
Bir muradı vardı o da barış. Gözünde kalacağını düşünmüyorum, sizleri gördükten sonra bunun bir şekilde vücut bulacağına, hayata geçeceğine inancım sonsuz. Son olarak bir şey söylemek istiyorum. Kendisi şu an burada olsaydı. Size şöyle bir veda ederdi: ‘Sevene de sövene de selam olsun derdi.’”
Törene Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ve bazı belediye başkanlarının ve sendikaların arasında bulunduğu pek çok isim ve kurum da çelenk gönderdi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Önder hastanedeyken herkesin bir şifa nöbetinde olduğunu aktararak, sağlık emekçileri başta olmak üzere herkese teşekkür etti.
Önder için yazılan pankartları ve mesajları anımsatan Hatimoğulları, "Senin hastalığın toplumda büyük bir birleştirici rol üstlendi, hastayken de toplumu birleştirdin çünkü sen ne olursa olsun bu topraklarda barışı zorladın. Türk, Kürt, Arap için tanımadığın milyonlarca insan için hapishanedeki, sürgündeki arkadaşın, yoldaşın için ve gözyaşı dinmeyen Kürt anneleri ve Türk annelerinin gözyaşı dinsin diye çaba harcadın." dedi.
Sırrı Süreyya Önder'in barışa olan inancının diri ve canlı bir şekilde durduğunu söyleyen Hatimoğulları, şöyle devam etti:
"Çalıştın, çabaladın ama bize hep şunu söyledin; 'Aha bu sefer olacak, aha bu sefer başaracağız, vallahi de billahi de başaracağız.' dedin. Biz de buna inanıyoruz, vallahi de billahi de hep beraber başaracağız. Sana söz, sözün asla havada kalmayacak Sırrı Hocam, sana söz bu sefer mutlaka başaracağız. Sana söz Sırrı Hocam bu mücadelede yitirdiğimiz bütün yoldaşlarımıza ve canlarımıza söz olsun, bu topraklarda bedel ödeyen, kanını akıtan herkese sözümüz olsun. Bu sefer barış mutlaka olacak. Bu topraklarda kanı, canı birbirine karışan bütün halklara söz, Sırrı Hoca'nın ve ismini zikredemediğim sayısız barış elçisinin emektarının bu topraklarda ekmiş olduğu barış tohumları mutlaka yeşerecek ve bizler barışın tohumlarını fidelere dönüştüreceğiz. Rengarenk çiçek bahçesine dönüştüreceğiz."
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da Önder için 18 gün boyunca yapılan dualara bizzat şahit olduğunu belirterek, "Siirt'ten Kars'a, Tekirdağ'dan Çorum'a kadar Sırrı aslında barış mücadelesi yürütüyordu ama artık barışın bir simgesidir. Umuyorum hep birlikte, o yarım bıraktı ama bizim başarıya ulaştıracağımız ve Sırrı şahsında bütün barış mücadelesinde yaşamını yitirenlere adayacağımız barışı bir gün mutlaka bu topraklara, bu coğrafyaya getireceğimize inanıyorum." diye konuştu.
Bakırhan, Önder gibi bir söz ustası hakkında konuşmanın çok zor olduğunu dile getirerek, duygularını yazdığı notları okudu.
Törende, oyuncu Levent Kazak ile yönetmen Berkun Oya da birer konuşma yaparak, Önder'i çok özleyeceklerini belirttiler.
"BİZE BIRAKTIĞIN EMANETİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"
DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ise veda etmenin çok zor olduğunu söyleyerek, Önder'in kendisinin yoldaşı, kardeşi, sırdaşı olduğunu ifade etti.
Önder'in herkese can ve yoldaş olduğunu dile getiren Buldan, "18 gün boyunca hastanede yoğun bakım katında yaralı yüreğinle yattın ama ne oldu biliyor musun Sırrı? Sen toplumsal barışı sağladın. Her inancı, her kimliği, her kültürü bir araya getirdin. Gözün arkada kalmasın, toplumsal barış sağlandı Sırrı ama şimdi sıra büyük barışta." dedi.
Buldan, şöyle devam etti:
"Ben biliyorum ki bizi hep güzel göreceksin, çünkü senin hayallerini gerçekleştireceğiz. Bize bıraktığın emaneti gerçekleştireceğiz, hayallerini, bu ülkede yapmak istediklerini. Türk annesiyle Kürt annesiyle el ele vermeyi gerçekleştireceğiz. Sana söz Sırrı yoldaş, büyük barış bu ülkeye gelecek çünkü sen hep bunun hayallerini kurdun. Senin hayallerini gerçekleştirmek, bu ülkenin boynunun borcu olsun. Benim üzerime, benim omuzlarıma o kadar büyük bir yük yükledin ki bu yükü bütün halklarla birlikte götüreceğiz, bu ülkeye barışı mutlaka getireceğiz."
Törene, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, İstanbul Valisi Davut Gül, DEM Parti'li Ahmet Türk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Nuri Aslan, çeşitli partilerden çok sayıda milletvekili, bazı sanatçılar ve vatandaşlar katıldı.
Önder'in kızı Kandemir, konuşmaların ardından tedavisi süreci boyunca günde 3 defa babasına dinlettirdiği ve en sevdiği türkü olan Neşet Ertaş'tan Allı Turnam'ı telefonundan açarak salondakilere dinletti.
Törende, İmralı'da bulunan terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın Sırrı Süreyya Önder için dün gönderdiği mesaj da okundu.
Konuşmalar sırasında duygusal anların yaşandığı törende, sık sık sloganlar atıldı. Törende, Önder'in naaşı alkış ve zılgıtlar eşliğinde omuzlara alınarak cenaze aracına götürüldü.
TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'in Türk bayrağına sarılı tabutu, cenaze namazının kılınacağı Barbaros Hayrettin Paşa Camine getirildi. Önder'in annesi tabuta sarılarak ağladı.
Foto: X @Mihemed
Cenazede Sırrı Süreyya Önder'in kardeşi Ali Fuat Önder ve kızı Ceren Önder taziyeleri kabul etti. Cenazeye Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski Başbakan Binali Yıldırım, Ahmet Türk ve binlerce kişi katıldı. Sırrı Süreyya Önder için helallik alındıktan sonra cenaze namazı kılındı.
Önder'in omuzlara alınan tabutu, toprağa verilmek üzere Zincirlikuyu Mezarlığı'na götürüldü.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER'İN HAYATI
Sırrı Süreyya Önder, 1962 yılında Adıyaman'da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Adıyaman'da tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanan Önder, 12 Eylül 1980 askeri darbesi nedeniyle eğitimine ara verdi.
Ankara'da düzenlenen darbe karşıtı protestolara katıldığı gerekçesiyle 12 yıl hapis cezasına çarptırılan Önder, 7 yıl cezaevinde yattı.
Sinema yönetmenliği, senaristlik ve oyunculuğun yanı sıra çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı da yapan Önder, senaryosunu yazdığı ve Muharrem Gülmez'le birlikte yönettiği "Beynelmilel" filmiyle 2007 Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'nde En İyi Film Ödülü'nü kazandı.
24. dönem İstanbul, 25 ve 26. dönem Ankara Milletvekili seçilen Önder, 2013-2015 yıllarında "çözüm süreci" kapsamında İmralı görüşmelerine katılan HDP heyetinde yer aldı.
Terör örgütü propagandası nedeniyle 3 yıl 6 ay hapis cezası alan Önder, 2019'da tahliye edildi. 2023 genel seçimlerinde DEM Parti'den 28. dönem İstanbul milletvekili seçilen Önder, 24. dönemde TBMM Başkanlık Divanı İdare Amiri, 25 ve 26. dönemlerde Anayasa Komisyonu Üyesi olarak görev yaptı.
İmralı görüşmelerinde DEM Parti adına oluşturulan heyette yer alan Önder, TBMM Başkanvekili olarak görev yapıyordu. Önder, bir çocuk babasıdır.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları