loading
close
SON DAKİKALAR

'Sokağa çıkma yasağı tek çare olabilir'

'Sokağa çıkma yasağı tek çare olabilir'
Tarih: 05.04.2020 - 12:06
Kategori: Gündem

Uzmanlara göre, ek önlemler COVID-19 salgınını kontrol altına almak için yetersiz kalabilir. Halk sağlığı uzmanı Prof. Sibel Sakarya, “İstanbul’da zorunlu iş kolları dışında herkese sınırlama getirilmeliydi” diyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, COVID-19 salgınını kontrol altına alabilmek için ek tedbirleralındığını açıkladı. Yeni önlemler arasında, 30 büyükşehir ile Zonguldak şehrinin belirli istisnalar haricinde araç giriş-çıkışına kapatılması, 20 yaş altı için sokağa çıkma yasağı ve pazar yeri, market gibi alanlarda maske takma zorunluluğu var. Peki alınan bu önlemler salgının Türkiye’de yayılma hızını yavaşlatmaya yetecek mi?

Türk Tabipleri Birliği Başkanı (TTB) Sinan Adıyaman, salgın yönetiminde üç strateji olduğunu anlatıyor. “Birincisi sürü bağışıklığıdır ki risk grubunu kurban ederseniz. İkincisi, erken dönemde çok sayıda test yapıp hastaları izole ederek salgının şiddetini azaltırsınız, ki Türkiye bu fırsatı kaçırdı. Şu an sadece 44 ilde 73 merkezde test yapılıyor. 81 ilde halen test yapılmıyor” diyor. Adıyaman’a göre, Türkiye’nin bugün izleyebileceği yol, üçüncü strateji yani “baskılama.” Bu da, toplumsal hareketliliğin yavaşlatılması ve hatta durdurulması anlamına geliyor. TTB Başkanı Adıyaman’a göre, şehirlerarası hareketi kısıtlamaya yönelik tedbirler iki hafta önce alınmalıydı. “İtalyan meslektaşlarımızdan dinliyorduk, ‘Bir günün bile kıymeti var’ diyorlardı. Türkiye’de bazı kararlar için maalesef geç kalındı” diyor.

"Ücretli izin ve işten atılmanın yasaklanması gerekiyor”

Sinan Adıyaman, Cuma günü açıklanan önlemlerin kıymetli olduğunu belirtiyor. “Ancak, diğer taraftan ‘Evde kal’ deniyor ama özel sektörde çalışanlarla ilgili bir şey yapıldı mı mesela? Halen milyonlarca insan otobüse binip işe gidiyor. Türkiye’de hayatı yavaşlatabilmemiz için bu insanların evde kalması gerekiyor. Ücretli izin ve işten atılmanın yasaklanması gerekiyor” diye konuşuyor. Adıyaman’a göre, sadece temizlik, gıda gibi temel hizmetlerin sürdürülmesi ve bu iş kolları için planlama yapılması da salgını yavaşlatmak için alınabilecek önlemler arasında bulunuyor.

TTB Başkanı Adıyaman’a göre, vatandaşlara sosyal hakların sağlanması ve sadece kamuda değil, özel sektörde de çalışma hayatının durdurulması salgının kontrol altına alınabilmesi açısından önem taşıyor.

DW Türkçe'den Burcu Karakaş'ın haberine göre; Adıyaman, “Yani alınan tedbirler olması gereken tedbirler ama halen eksik. Özel sektör halen çalışıyor, inşaatlar çalışıyor, bankalar çalışıyor. Bu da çalışan insanların bu virüsü yaymaya devam edeceği anlamına geliyor” diyor.

Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sibel Sakarya da salgını kontrol altına almak için yapılması gerekenler listesinin en başında, toplumdaki insan hareketliliğini minimuma indirmek olduğunu söylüyor. “Bu bütün toplum icin geçerli: Semptomu olmayanlar, temaslılar, hastalar… Çocuk, genç ve yaşlılar… Şimdiye kadar alınan önlemler birdenbire bütün bir ülkeye kısıtlılık getirmek yerine bunu aşama aşama yapmak yönünde oldu” şeklinde konuşuyor.

Ancak Profesör Sakarya’ya göre, mevcut önlemler yetersiz kalıyor. Virüse temas ettiği için 14 gün karantinada kalması gerekenler ile evde izlenen hafif vakaların da hareketsiz kalmasının çok önemli olduğu belirten Sakarya, ancak sahadan gelen haberlere göre, söz konusu vatandaşların 14 gün karantina kuralına uymadığına dikkat çekiyor.

"Bu kişilerin arasında 20-65 yaş arasında olan yani sokağa çıkması kısıtlanmamış olanlar da var. Bunların iyi izlenmesi salgın kontrolü için şart” diyor. Tam da bu nedenle Sakarya’ya göre, sokağa çıkmayı kısıtlamak önemli ama tek başına yeterli değil. Test yapıp olgu bulmak, olguları tedavi etmek, olguların temaslılarını bulmak, onların hareketini sınırlamak ve iyi izlemek de çok önemli.

“İstanbul’da herkes için sınırlama getirilmeliydi”

Yeni alınan tedbirlerin önemli ve gerekli olduğunu düşünen halk sağlığı uzmanına göre, vakaların yüzde 60’ının görüldüğü ve bulaşıcılık oranının yüksek olduğu İstanbul’da ise virüsün yayılım hızının en aza indirilmesi için her şey yapılmalı. “Aslında İstanbul’da zorunlu iş kolları dışında herkes için sınırlama getirilmeliydi. Ancak anlaşılan karar vericiler bunu yapmak istemiyor” diyor.

"Sokağa çıkma yasağı tek çare olabilir”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) CHP Meclis Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Tarık Balyalı da, alınan ek tedbirlerin İstanbul gibi bir şehir için yetersiz kaldığını düşünüyor. "Açıklanan yeni kurallar İstanbul içinde salgının yayılmasına engel olamaz. Ek tedbirler İstanbul için yeni bir şey getirmiyor” diyen Balyalı’ya göre, salgın hızını yavaşlatmak için İstanbul’da sokağa çıkma yasağı getirilmesi tek çare olabilir. Balyalı, bunun nedenini ise “Sağlık Bakanı’nın açıkladığı rakamlara göre son iki günde İstanbul’da hastalığın artış hızı yüzde 40 ve bir kişi 16 kişiye bulaştırıyor” sözleriyle açıklıyor.

"Sadece emek sömürüsü değil, hastalık ve ölüm de işçi için”

İstanbul'da çalışmak zorunda kaldıkları için sokağa çıkmayı sürdürenler arasında da tedbirleri yetersiz bulanlar var. 30 yaşındaki Gökhan, bunlar arasında. İstanbul’da araştırma ve danışmanlık şirketi olarak çalışan özel bir şirkette ürün kontrolü alanında sahada çalışıyor. Gökhan, evde kalamayanlardan… Salgına rağmen çalışmak zorunda olan bir grup tarafından kurulan “Evde Kalamayanlar” adlı oluşumunun üyesi. Gökhan, işi gereği her gün İstanbul’u bir uçtan diğerine geziyor. Günde 30 ila 40 civarında bakkal ziyareti yapıyor. “Sadece emek sömürüsü değil, ölüm, hastalık da biz işçiler için” diyor. 

Şirketin alınacak önlemler için devletin kararlarına baktığını, çalıştığı şirketin bağlı olduğu şirket iş durdurmadığı içi kendilerinin de çalışmak zorunda kaldığını anlatıyor. Gökhan’ın çalıştığı şirkette ofiste çalışanlar şu an evlerinden çalışmaya devam ediyormuş. Saha çalışanları ise marketlere gitmeye devam ediyor. Gökhan, sahaya değil, ücretli izne çıkmak istiyor. Devletin yapay tedbirler aldığı kanaatinde.

"Halen milyonlarca işçi çalışıyor. Bu işçiler mesai çıkışı tek kişilik eve değil, ailelerine dönüyorlar. Evde kal çağrısı yapılıyor ama mesela ben nasıl evde kalayım? Virüs için bile zengin-fakir ayrımı var hakikaten…”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları