loading
close
SON DAKİKALAR

Memleketin Fay Hali

Atay Sözer
Tarih: 09.01.2012

''Yapmadın işte benden iyi mi bileceksin; ölenler ecelleriyle ölmüştür, soruşturmaya mahal yoktur''

Memleketimin fayları var, kırıla kırıla bitmiyor…

Bir fay olduğu belli, er geç kırılacağı belli, kırılınca neler olacağı da belli…

Oturduğun bina çürük; yapan muhterem zamanında demirinden, kumundan, çimentosundan çalmış, deniz kumu kullanmış; duvarların içinden midye kabukları görünüyor.

Satarken, bunları dekorasyon unsuru olarak sunmuştur belki de, muhtemeldir ki bunun için ek bir ücret de almıştır. “Duvarlarımız deniz kabuğu ile süslenmiştir”, diye…

Müteahhit itiraf ediyor, zamanında “böyle böyle” yaptık diye…

Kanıksanmış belli ki, aldıran yok…

Bir darbe geliyor; her yer yerle yeksan…

Televizyon programlarında “Deprem Starlar” türüyor,

Türkiye depremcisini arıyor

Hangi fay nereden geçer, kaç santimdir, ne zaman çatlar, ne vakit kırılır…

Hazır deprem çantalarımız var; çantaların içinde el feneri, battaniye, şişi suyu, püstevit ve düdüğümüz mevcuttur; uygun fiyata.

Deprem sonrası çadırlarımız mevcuttur, hediyesi şu kadar…

Depremci hocalardan ehven fiyata, depreme dayanıklı konutlar…

Böyle olmaz her yeri yıkıp yeniden yapalım, diyorlar…

Yıkılsın ki, bina dikecek yer kalmadı diyen müteahhitlere talan için alan çıksın…

Yeni ihaleler açılsın, açılan ihalelere katılanlar da onlara aracılık edenler de kazansın.

İnşaat malzemeleri satanlar kazansın…

İnşaatlarda çalışacak işçiler kasansın, evlerine ekmek götürsünler…

Bu noktada insanlar ikiye ayrılıyor;

1-Depremle yaşamayı öğrenenler

2-Depremsiz yaşayamayanlar

Depremle yaşamayı öğrenelim derken gene gittik gözünü çıkardık, depreme alıştık; fena halde kanıksadık. 

Memleketin vay haline…

Depremi biz yarattık diyor itirafçı…

Faili meçhulleri biz eyledik…

Onu, bunu, şunu biz öldürdük; oraya, buraya, şuraya gömdük…

Yok canım, yapmamışsınızdır…”

Valla da yaptık

Yapmadın işte benden iyi mi bileceksin; ölenler ecelleriyle ölmüştür, soruşturmaya mahal yoktur

Ölülerin kemikleri fay hattı boyunca devam ediyor bakın…”

Fay hattına bakan olmayınca o kemikler de görülemiyor doğal olarak…

Fay çok önceden kırılmış meğer deprem olduğunun şimdi ayrımında oluyoruz…

Sınırda 35 kişinin bombalanarak ölmesi gene çok öncelerden kırılıp da fark etmediğimiz bir fay sonucudur…

Dersim depreminin özrü onca yıl sonra yapılır devlet devamlılığı adına…

Oysa o fay çok daha önce kırılmıştır; ecdadımız diye toz kondurmadığımız sultanlarımızdan Yavuz Sultan Selim Han Hazretlerinin 40 bin Alevi’yi katlettiği gün olmuştur o deprem. Madem biz onların torunlarıyız, bir küçük özür de onlar adına ediversek.

Gerçekten de yerin altı üstüne, üstü altına gidiyor fay kırılmalarında…

İktidar, kendi muhalefet sanıp devlete çatarken muhalefet, muhalefet olduğunun bile farkında olmadan iktidarın yaptıklarından dolayı savunmaya geçiyor…

Maaşlarınıza yaptığınız zamlardan dolayı özür dileriz…”

Altı aylıkken altıma etmiştim, pardon…”

Bu ab sürt durum kesinlikle fay kırılmasının yarattığı bir artçı şok, bir yan etkidir…

Her yanımız Kafka romanı, ama okuma alışkanlığımız olmadığı için bunun ayrımında değiliz…

Bir sabah kalkan ordu kumandanı kendini terör örgütü lideri olmakla suçlanırken bulur, başka bir kişi de git gide bir hamam böceğine dönüştüğünü görebilir…

Deprem değil, binalar öldürür, derler… Asıl fayın büyüğü Cumhuriyetin altından geçiyor galiba, depremlerde üzerine sağlam basmak gerek. Çünkü müteahhitler aport ta bekliyor “yıksak da yenisini yapsak” diye…

Depremle yaşamayı öğrenelim derken gene gittik gözünü çıkardık, depreme alıştık; fena halde kanıksadık. 

Atay Sözer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları