loading
close
SON DAKİKALAR

Misafirlerimiz

Atay Sözer
Tarih: 09.07.2016

Atay Sözer; Onlar da bilmiyorlarmış; kapı çalınmış açılınca da içeri girip oturmuşlar; bizimkiler de misafirperver ya ayıp olmasın diye sofraya bulur etmişler; onlar da davete icabet etmemek ayıp olur deyip oturmuşlar…

Akşam eve geldiğimde hanımla çocuklarda bir tuhaflık vardı.

“Ne oldu?” dedim.

“Salona geç bir bak” dediler;
Geçip baktım tanımadığım 8 kişi yemek masasında oturuyor. 

Adam, kadın, üç çocuk, adamın anası bir kocakarı, kadının kız kardeşi yani baldız, erkek kardeşi yani kayınço.
“Kim bunlar?” dedim.

Onlar da bilmiyorlarmış; kapı çalınmış açılınca da içeri girip oturmuşlar; bizimkiler de misafirperver ya ayıp olmasın diye sofraya bulur etmişler; onlar da davete icabet etmemek ayıp olur deyip oturmuşlar…

Adama kim olduklarını sordum; farklı dillerden konuştuğumuz için tam olarak anlaşamadık. Ama onların mülteci olduklarını anladım.

Herhalde başka bir yere geleceklerdi ama dil bilmediklerinden bize geldiler yanlışlıkla, diye düşündüm.

Olabilirdi tabii, insanlık haliydi… Belki üst kattaki yönetici Muktedir Bey’in bir bilgisi vardır diye kapıyı açıp çıktım.

Aynı anda karşı komşum da çıktı, o da bir telaş içindeydi.

“Sizde de mi varlar?” dedi.

“Nelerden bizde de mi varlar?”

“Mültecilerden; bizde 7 kişi; baba, anne, üç çocuk, bir kaynana, bir kayınço…”

“Senin gene iyi bizde fazladan bir de baldız var…”

“5 Numarada 6 kişi, 6 numarada 5 kişi kalıyormuş…”

“Kişi sayısıyla daire numaraları arasında matematiksel bir bağlantı mı var acaba?”

“Onu bilmiyorum ben sözelciyim, ama her yerde olduklarını biliyorum” 
 
Birlikte bu işin aslını öğrenmek için Muktedir Bey’in kapısını çaldık; anlattık durumu.

Muktedir Bey “Biliyorum yahu ben yerleştirdim zaten hepsini” dedi.

“İyi de ne halt etmeye yerleştirdin?”

“Yerleştirmeyeyim de onları komşu apartmanlar mı alsın yani?”

“E alsınlar ne olur; ayrıca almaya niyetleri olduğunu sanmıyorum; bir tanesi almamak için üste para vermeye razı, öteki bize gelmesinler diye bu mahalleden ayrıldı zaten.”

“Onlara fena halde ihtiyacımız var bir kere onlar kalifiye elaman; biliyorsun kalifiye olmayanları başbakanlık için saklamak zorundayım.”

“Neresi kalifiye yahu? Neler yapıyorlar?”

“Neler yapıyorlar ki, mesela 14 numarada oturanları geçen gün ziyaret ettim; oturmuşlar harıl harıl kimyasal deneyler yapıyorlardı; potasyum nitratlar falan duruyordu her yerde… Çalışıyorlar üretiyorlar.” 

“İyi de bunlar kaldıkça artacaklar haberin var mı?”

“Var tabii, size boşuna en az üç çocuk demiyoruz; adamlar 6-7 çocuklar kapıyı açıyorlar…”

“O kadar çocuğu nasıl eğiteceksin, zaten bizim çocuklarımız üniversite sınavı sonrasında KPSS sınavlarıyla yeterince boğuşuyor, şimdi bir de bunlar gelince…” 

“İşte bu yüzden onları sınavsız üniversiteye KPSS’siz işe alacağız merak etme…”

“Yahu niye sınavsız giriyorlar, bari sınav yapsaydınız…”

“Senin de kafa hiç çalışmıyor, yahu adamlar yabancı; dilimizi bilmiyorlar sınavlar da Türkçe; nasıl girecekler ki…”

“Ama bunlar benim evimde oturuyorlar yahu, bari ayrı bir daire açsaydınız…”

“Çok ayıp çok nerede kaldı senin misafirperverliğin; nerede kaldı mazluma kucak açma hasletin…”

“İyi de nereye kadar?”

“Biraz sabret yönetici seçimine az kaldı… Ondan sonra rahat edersin…”

“Ondan sonra gidecekler mi yani?”

“Yok o zamana kadar zaten alışacaksın bu duruma normal gelecek”

Çaresiz daireme dönerken bizdeki kayınçoyla komşudaki kayınço dışarı çıkıyordu; bu sıcakta kalın kalın elbiseler giymişlerdi pek anlam veremedim. Bana şehrin en kalabalık alanları neresidir, diye sordular.

Acaba Muktedir Bey’in dediği gibi alışsam daha mı iyi olur, diye düşündüm. Kendime telkin etmeye başladım; neticede onların da insan olarak benden bir farkı yoktu. Örneğin erkeğin giydiği eşofmanın aynından bende de vardı.

Eşim “Yok o zaten senin eşofmanın, bulup giymiş bir şey diyemedim” dedi.

Mutfak masrafları iyice katlanmış vaziyetteydi; Muktedir Bey’e gene şikâyet ettim.

“Merak etme onların ettiği dualar sayesinde yakında huzuru bulacaksın” diye beni rahatlatmaya çalıştı.

Bu arada 14 numarada bir patlama oldu; içeride potasyumla uğraşan kalifiye elemanlar havaya uçmuştu…

Dairedeki durum iyice çıkmaza girerken aklıma bir çözüm geldi.

Bizim evdeki misafiri komundan tutup doğru tapu dairesine götürdüm daireyi üstüne yaptım.

Şimdi onlar ev sahibi biz misafiriz; şimdi onlar bize hizmet ediyor mecburen; yan gelip yatıyoruz; yemeğimiz önümüze geliyor, artık ben onun eşofmanını giyiyorum. En keyiflisi de Muktedir Bey’le artık o muhatap oluyor…

Öyle bir rahatladım ki sormayın…

Atay Sözer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları